Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Marksist Çözümlemeler
18.08.2013- 23:40

Lenin'in ilk dönem yapıtları: Çifte Polemik Dersleri
Metin Çulhaoğlu, Komünist 247, 6 Ocak 2006


Lenin'in 1894 yılından 1899 yılına uzanan çalışmaları, yaklaşımlar ve üzerinde durulan konu açısından belirgin bir bütünlük oluşturur. Bu bütünlüğe geçmeden önce, söz konusu çalışmaların belli başlılarını sıralayalım: Halkın Dostları Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar (1894); Halkçılığın İktisadi İçeriği (1895); Biz Hangi Fikir Mirasını İnkar Ediyoruz? (1897) ve Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi (1899).

Lenin'in Marksizm bilgisini, bilimsel analiz yöntemini ve polemik üslubunu kaynaştırdığı bu çalışmalar, aynı anda iki hedefe yöneliktir: Ülkedeki geleneksel popülist eğilim (Narodniçestvo) ve legal Marksizm. Kabaca özetlersek, Narodnik gelenek, Rus toplumunun geleneksel kimi özelliklerinden, özellikle tarımdaki ortak mülkiyet ve ülkede kapitalizmin "gelişmemişliği" gibi olgulardan hareketle, Marksizm'in ve işçi sınıfına biçilen misyonun ülkeye "uzak düştüğü" yargısındaydı. Rusya, bu özelliklerinden hareketle, batılı toplumların yaşadığı ve Marksizm'in öngördüğü kıyasıya sınıf mücadelelerini hiç yaşamadan kendine özgü bir "sosyalizme" geçebilirdi. Legal Marksizm ise, tam tersine, Rusya'da kapitalizmin hızla geliştiğini görüyor, buradan hareketle Rusya'daki burjuvaziye ileri atılımlar ve yenilikler bağlamında büyük misyonlar biçiyordu.

Okura tavsiyeler

Belki (Marx ve Engels’in yapıtları dâhil) klasiklerin hepsi için söz konusu olabilir; ama burada, özellikle Lenin'in bu çalışmalarından hareketle, birkaç noktayı dile getirmekte yarar olabilir.

Klasikler okunup değerlendirilirken, okur iki uca yönelebilir. Birincisi, "adamlar nelerle uğraşmışlar, bugün dünya değişti, hepsi geride kaldı" ucudur; ikinci uçta ise "sanki bugünleri daha o zamandan görmüşler, hepsi bugün için de aynen geçerli" yargısı yer alır.

Klasikler okunurken, bu iki uçtan uzak durulması gerekir. Klasiklerden yararlanmanın en iyi yolu, genel sistematiği, yaklaşımı ve yöntemi çıkarmak, ardından neyin geride kaldığını neyinse hala sürdüğünü bu çıkarsamadan hareketle tasnif etmek ve güncel bir sınamaya yönelmektir. Kuşkusuz, Lenin'in bu çalışmaları dâhil klasiklerden çıkarsanabilecek olan yalnızca yaklaşım ve yöntemden ibaret değildir; özellikle temel süreçlere ve sınıflara yönelik çözümlemelerin, mutatis mutandis (gerekli değişikliklerle birlikte) bugün için de anlamı ve değeri vardır.

Genel anlamda olmasa bile özel olarak Lenin'in bu çalışmalarından hareketle çıkartılabilecek bir ders daha vardır: Bir tarafın, ikinci bir tarafın üzerine basarak üçüncü bir tarafı; üçüncü bir tarafın üzerine basarak da ikinci bir tarafı eleştirmesi hem meşrudur, hem de özel bir yetenek ve beceri gerektirir. Meşrudur; çünkü Marksist savların, her durumda ve her örnekte büsbütün özgün, yepyeni, steril ve ayrıksı içerik taşımaları zorunlu değildir. Yetenek ve beceri gerektirir; çünkü iş iyi yapılmazsa ";bilmem kimle aynı paralele düşme" mugalâtasının alıcısı çok olacaktır. Özetle Lenin, legal Marksizm'in üzerine basarak Narodnikleri, Narodnik geleneğin üzerine basarak da legal Marksistleri eleştirmiştir. Lenin'in bu tartışmalar sırasında legal Marksizm'le veya Narodniçestvo ile "aynı paralele düştüğünü" söyleyenler elbette çıkmıştır, ama bu mugalâta tutmamıştır.

Narodniklere vurulurken

Lenin'in ilk dönem çalışmalarının önemli bir bölümü, Narodnik geleneğin temsilcilerinin ülkedeki Marksistlere, başka bir deyişle "sosyal demokratlara" yönelttikleri eleştirilere yanıt niteliğindedir. Narodniklere göre Rusya'da Lenin ve Plekhanov'un da içinde yer aldığı Marksist çevreler, Marksizm'e bağlılıkları nedeniyle ülkede kapitalizmin gelişimini abartıyor, işçi sınıfına kaldıramayacağı misyonlar biçiyor, Rusya'nın sınıf kavgaları yaşanmadan "başka bir yoldan" sosyalizme geçme imkanlarını göremiyor, üstelik bu "batılılıkları" nedeniyle Rusya'nın devrimci geleneğinden kopuyorlardı.

Yazının başında sıralanan dört çalışmadan ilk üçü, doğrudan doğruya Narodniklerin bu savlarına karşı verilen yanıtlardan oluşmaktadır. Ancak, burada özel olarak dikkat edilmesi gereken nokta, Lenin'in, "neyin ne olduğu" konusunda Narodnik yazarlara kendi yaklaşımlarından hareketle ders vermesidir. Örneğin, Lenin'e göre, Narodniklerin "kapitalizme karşıtlık" ve "halkçılık" adına önerdikleri birçok tedbir ve yenilik, aslında tam tamına kapitalizmin gelişmesine hizmet edecektir! Daha önemlisi ise şudur: Lenin, Struve'nin Narodniklere yönelttiği eleştirilerde "kapitalizmin gelişimini köstekleyici" bulduğu kimi noktaların da tam tersine kapitalizmin gelişmesini destekleyici nitelikte olduğunu belirterek bir ders de Struve'ye vermektedir.

Lenin'in bu "dersleri", çok net biçimde, özellikle Kapital'in ilk cildine yönelik derin bir bilgi ve kavrayıştan kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz, bugünün okuru söz konusu olduğunda bu bilgi ve kavrayışın özümsenmesi, ülkenin kırsal kesiminde hangi çiftçilerin kaç beygire veya çeki hayvanına sahip olduğunun bilinmesinden daha önemlidir. Nitekim, Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi'nin ilk bölümü, doğrudan Kapital'e yapılan ve daha sonra Rusya'daki gelişimin çözümlenmesinde kullanılacak olan atıflarla doludur. Dahası, Lenin'in örneğin iç pazar-sermaye birikimi-dış pazar ilişkilerine yönelik değerlendirmeleri, "uygulamalı Marksizm" değerindedir.

Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi ile ilgili bir diğer önemli saptama ise şudur: Lenin, bu çalışmasında, her şeyi silip süpüren, eskiyi büsbütün yıkan, her şeyi kendine uyduran, özetle Marx ve Engels'in özellikle Manifesto'da betimledikleri bir kapitalizm vizyonuna sahip değildir. Lenin, bu çalışmasında kapitalizmle başka ve geri/veya kapitalizme tam uymayan formasyonların eklemlendikleri bir toplumsal formasyon çizimi yapmaktadır.

Bu söylenenle, kritik bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Lenin, Rusya'da kapitalizmin fiilen geliştiğini gördüğü için Narodniklere, bu gelişimin batı Avrupa'daki gibi silip süpürücü olamayacağını gördüğü için de Struve gibilerine ve legal Marksizm'e karşı konum almaktadır. Birinci konum işçi sınıfını öne çıkarırken, ikinci konum burjuvazinin misyonuna sınır getirmektedir. Böylece, Lenin'in bu döneminde ortaya çıkan ve daha sonra bir süre devam eden temel yaklaşım belirginleşmektedir: İşçi sınıfının ön planda rol oynadığı, yoksul köylülükle ittifak yaparak başını çektiği bir burjuva demokratik devrim. Lenin'in, en azından bu dönemde, doğrudan işçi sınıfı iktidarına, sosyalist devrime yönelik, aşamasız bir devrim perspektifine sahip olduğunu söylemek mümkün değildir.

Türkiye'de ne kadar yararlanıldı?

Okur, bu kısa özet çerçevesinde bile, Lenin'in sözü edilen çalışmalarının Türkiye soluna bir dönem damga vuran tartışmalara "değmiş" olması gerektiğini düşünecektir. Örneğin, Narodniçestvo'nun az önce anlatılan temel konumunun, Türkiye'de 1930'ların Kadro aranışıyla, hatta resmi ideolojiye bile sızan kimi öğelerle ilişkisi olduğu açıktır. 1930'ların "üçüncü yol" aranışçılarının Narodnik tezlerden etkilendikleri de açıktır. Daha önemlisi, Rusya'daki "halka doğru" sloganının daha 1900'lerin başında, özellikle II. Meşrutiyet'ten sonra bu topraklarda yansıma bulduğunu unutmamak gerekir. Bütün bunlara karşın, dönemin TKP'sinde kalanların Kadro eleştirisinde Lenin'den ve bu çalışmalarından ne kadar yararlandıkları konusunda elde yeterince doyurucu belge bulunmamaktadır.

Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi'ne gelince; bu çalışmanın da en azından 1960'ların "Türkiye kapitalist mi, feodal mi, yoksa yarı feodal mi?" tartışmalarında referans noktalarından biri olması beklenebilirdi. Söylenebilecek tek şey, "olması gerektiği kadar olmadığıdır."

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]