Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol


Fikri Sönmez Bu Şafaklarda

Resim Ekleme

derler ki;
kozasından çıkan bir kelebek gibi
yeni doğmuş bir bebek gibi
kendini yönetmenin tadını
usul usul
ellerine içirdi ilçeden insanlar derler ki;
yazgıları avuçlarında
ocaktaki alev
yapraktaki rüzgar gibiydi sesleri ve bağladı orkestra
yeni bir senfoninin ilk notalarını çalmaya yarını koparıp almaya
hazırlanıyordu insanlar
derler ki;
yayılırken içerde ihanet kör dehliziyle orkestranın şefini yitirdik
çatık bir kaş gibi gelen
bir kalp kriziyle
derler ki;
o bir çınardı
denizin ve dağın havzasında
yetmişte de seksende de vardı
derler ki; bir tarih göçmüştür onun göçüşüyle


FİKRİ SÖNMEZ

1938 yılında Fatsa‘nın en tutucu köylerinden olan Kabakdağ‘da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bir terzinin yanında çıraklığa başladı. Yaşamının sonraki bölümünde geçimini terzilik yaparak sağladı.

Sosyalist dünya görüşüyle 1965 yılında tanıştı. O yıllarda Türkiye İşçi Partisi üyesi idi. Sonraki yıllarda bölgede çeşitli parti kademelerinde görev yaptı. Önce TİP Fatsa İlçe Sekreterliği, ardından İlçe Başkanlığı görevlerini yürüttü. TİP içinde MDD ayrılığı gündeme gelince, 1970‘den itibaren MDD tezlerini savunan kesimle birlikte tavır aldı. 60‘lı yıllar boyunca gelişen anti-emperyalist mücadeleye aktif olarak katıldı. 6. Filo‘ya karşı düzenlenen protesto gösterilerinde Dev-Genç saflarındaydı.

1968‘den sonra Karadeniz‘de emekçilerin örgütlenmesi çalışmaları içinde yer aldı. Samsun‘dan Trabzon‘a kadar gerçekleştirilen çeşitli "Fındıkta Sömürüye Son" mitinglerinde örgütleyici ve konuşmacı olarak görev yaptı. 1970‘de Ordu‘da fındık üreticilerinin mücadelesini provoke etmek için tüccarlar tarafından düzenlenen mitinge Ertan Saruhan ve arkadaşlarıyla birlikte müdahale etti. Müdahale sonucunda mitingin havası değişti. Üreticiler Samsun - Trabzon karayolunu 12 saat boyunca trafiğe kestiler. Fikri Sönmez, bu olay nedeniyle tutuklanıp yargılandı.

1970 ortalarında sol içinde ortaya çıkan yeni saflaşmalarda Mahir Çayan‘ın görüşlerine katılarak THKP-C saflarında yer aldı. 1971-72 yıllarında Mahir Çayan ve arkadaşlarının Maltepe Askeri Cezaevi‘nden kaçışlarından sonra, Karadeniz‘e geçmelerinde ve bu bölgedeki ilişkilerinde ve eylemlerinde yardımcı olduğu gerekçesiyle THKP-C Davasında yargılandı. Yirmi ay kadar tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. 12 Mart‘ın ardından gelen, sol içinde ideolojik karışıklığın yaşandığı dönemde THKP-C çizgisini ısrarla savundu. O yıllarda Karadeniz‘deki devrimci mücadelede yer alan genç insanlara örnek oldu.

Fikri Sönmez, 1978-79 yıllarında Giresun ve Ordu yörelerinde yapılan "Fındıkta Sömürüye Son" mitinglerinde örgütleyici ve konuşmacıydı.

Arkadaşı Sedat Göçmen anlatıyor:

"Son derece hoşgörülü; sıcak, dost bir insandı..

12 Mart sonrası cezaevinden çıktıktan sonra Fatsa‘ya dönüp terziliğe devam ediyor. Bir yandan da siyasi faaliyetlerini sürdürüyor. O günlerde arada bir deniz kenarında iki kadeh rakı içermiş, ya da kahvede arkadaşlarıyla 51 oynarmış. Birgün gençlerden biri, kahveye girip Fikri Abiyi eleştiriyor. Kağıt oynamanın devrimcilere yakışmayacağı falan gibi şeyler... Fikri Abi bu duruma epey içerlemiş ama o günden sonra da bir daha kahvede kağıt oynamamış. Rakıyı da yine arada bir evinde içerdi.

Doğrusu Doğu Karadeniz‘de kitle çalışmasının nasıl yapılması gerektiğini biz, Fikri Sönmez‘den öğrendik. Karadeniz‘de başka bölgelere oranla kitle ilişkilerinin nispeten daha iyi olmasında en büyük pay sahiplerinden biri Başkan‘dı. Çok iyi bir hatipti. Mitinglerde uyuyan insanlar o konuşmaya başladığında uyanır ve canlanırdı. Espiye‘de yaptığımız mitinglerden birinde bir konuşma hazırlamıştım. Bir üretici çıktı, kürsüden okumaya başladı. Fındıkta sömürü üzerine bir konuşma, içinde yüzdeler, rakamlar falan var. Köylüleri uyku bastı. O konuşmanın ardından Fikri Abi çıkıp irticalen bir konuşma yaptı, miting alanı birden canlandı; kenarlarda duran köylüler meydanı doldurmaya başladılar..."

Fikri Sönmez, 1979‘da yapılan Belediye seçimlerine Fatsa‘dan bağımsız aday olarak katıldı. Fikri, Sönmez‘in Başkan seçilmesinin neredeyse kesin gözükmesi üzerine bölgedeki faşistler harekete geçtiler. 15 Eylül 1979 günü kendisine düzenlenen bir suikast girişiminden bacağından yaralanarak kurtuldu. Fikri Sönmez, daha önce CHP, AP ve MSP‘ye oy verenlerin önemli bir bölümünün de desteğiyle 14 Ekim 1979 Fatsa Belediye Başkanlığı seçimini, diğer tüm partilerin adaylarının aldığı oy toplamından daha fazla oy alarak kazandı.

Fatsa‘da ilk iş olarak Halk Komiteleri‘nin oluşturulmasına girişildi. Fatsa, sorunları, nüfusu ve toplanabilme özellikleri bakımındarı 11 birime ayrıldı.

Yapılan ilk toplantılarda halkın gizli oy, açık sayım esasına göre komite üyeleri seçildi.

Komite seçimlerine tefeciler ve faşistler dışında herkes; CHP‘li, AP‘li, MSP‘li, demokrat, devrimci insanlar hem aday oldular, hem katıldılar. Seçilen komite üyelerinin görevleri, halkın sorunlarının takipçisi olma, Belediye çalışmalarını denetleme, Belediyece karşılanan ihtiyaç maddelerinin dağıtımı vb. işlerdi. Halkın belediye yönetimine katılımı komite üyeleriyle sınırlı kalmadı. İki ayda bir yapılan halk toplantılarıyla Fatsalıların yönetime doğrudan katılımı sağlanmaya çalışıldı. Bu toplantılarda tartışılarak son şekli verilen "Belediye Çalışma Programı" doğrultusunda yapılan işler Belediye Başkanı ve görevlilerce halka anlatıldı, yapılan eksiklikler ve yanlışlar açıkca tartışıldı; önemli hataları görülen komite üyeleri halk tarafından görevden alındı. Öte yandan bu toplantılar aynı zamanda ülke sorunlarının tartışıldığı meclisler haline getirilmeye çalışıldı. Yirmi bin nüfuslu Fatsa‘da, bu toplantılara beş bin yetişkin insan katılıyordu.

Can Yücel anlatıyor:

" Yerel yönetimler, hem birimlerinin küçük olması dolayısıyla (...) hem de devrimi bir süreç değil, bir an olarak görme yanılgısını saf dışı etme bakımından elverişli ortamlar oluşturuyor. Öte yandan sınıf çözümlemesinde, analizinde devrimsel eylemi meçhul bir ileri tarihe erteleme sonucunu doğuracak toptancılıklara sapacak yerde, yerel toplumu oluşturan halk katmanları arasında çelişkileri gözardı etmeden buluşma noktaları bulmak, ittifaklar oluşturmak mümkün oluyor. Nitekim Fatsa‘da köylü, devrimci, işçi ve esnaf arasındaki birlik böylesi bir birlik. Bu birlik toplumun devrim doğrultusunda değişmesinden yararlanan ve yararlanacak olan halkın, böyle bir değişmeden zarar göreceklerin, yani sömürücülerin karşısındaki birliği. Onun içindir ki, bakkala gidip satın aldığınız cigaranın parasını vermeye davrandığınızda, bakkal "Siz Şenliğimizin konuğusunuz, sok bakalım paranı cebine!" diyor... Bu toplu kaynaşmanın bir başka sonucu da kadın-erkek, yetişkin-çocuk arasındaki çelişkilerin sağlıklı birleşimlere doğru götürülmüş oluşu. Gayrı, çocuk da, kadın da erkek karşısında erkin. Kişilik sahibi, çünki devrime sahip çıkmış. Kadın kocasının karşısında elpençe divan durmuyor, ne de çocuk babasının karşısında iki büklüm. Devrim yolunda hepsi yanyanalar çünkü. O güzelim çocuk korosunun başarısı bu yüzden. Bacıların konukları yolda çevirip, hanelerine konuk gelmişcesine dostça elimizi sıkmaları bu yüzden.

Fatsa‘da yeni bir yaşama örneği oluşuyor, yeni bir üretim biçimine doğru ve buna paralel yeni bir kültür, yeni bir ekin elbet. Fatsa Kültür Şenliği‘nin anlamı buydu

Ha, onu da unutmadan söyleyim, Fatsa‘da hır gür, vur-kır yok. Düzeni düzen olan yerde, dirlik-düzenlik de oluyor:."

4-5 Mayıs 1980/Demokrat

Tuğrul Eryılmaz anlatıyor:

"Fatsa‘da, ‘Halk kendi kendini yönetemez, ille de tepesinde güçlü bir otoriteye gereksinim vardır‘ diye özetlenebilecek egemen sınıf savının somut olarak iflas ettiğini gördük. Adı çevresinde ne denli spekülasyonlar yapılan halk komitelerinin ne kadar etkin ve gerçekten demokratik çalıştıklarına tanık olduk. Belediye Başkanı Sönmez‘in de dediği gibi, Belediye artık kararların alındığı bir otorite olmaktan çıkmış, yerel yönetim esprisine uygun olarak, halkın aldığı kararlarrn onaylandığı bir makam konumuna girmiş. Yöre halkı Başkanlık kapısının sürekli olarak açık olduğunu özenle belirtiyorlar ki, Fatsa‘da bulunduğuyııuz 3-günlük dönem içinde bunu biz de gözledik.

Fatsa‘da halk komitelerinde devrimci ögelerin yanısıra CHP‘li, AP‘li ve MSP‘li Fatsalıların da aktif görev alması, Türkiye‘deki her tür demokrasi şampiyonunun ders alması gereken bir durum.

Fatsa aydınlık bir yolda ama yolculuk daha yeni bağlamış. Her türlü etkileşim tüm dinamiği ile sürüyor. Öğrenirken öğretiyor, öğretirken öğreniyorsunuz. "

Mayıs 1980/Demokrat

Mahmut Tali Öngören anlatıyor:

"Fatsa‘da insanı etkileyen en önemli gerçek, orada yaşayan halkın bilinç düzeyidir. Yaşlı başlı insanların sağlam inançları, kararlılıkları ve sorunlara doğru yaklaşımları ve bu gibi düşünceleri arı bir dille açıklamaları Türkiye‘de yeni ve sağlam bir gerçeğin F‘atsa‘da oluştuğunu etkileyici bir biçimde anlatıyor insana.

Eğer gençler, yetişkinler, yaşlılar, çocuklar ve kadınlar biraraya gelip hem sorunların kökeninde yatan nedenleri görebiliyorlarsa, hem bu sorunları ortadan kaldırmak için topluca uğraş verebiliyorlarsa bu gerçekten çok kimse korkacak ve bu gerçeği çok kimse kıskanacaktır.

İçkisini, kumarını bırakıp, işine dönen erkekleri görünce, faşizmin tehlikesini anlatan yaşlı kadınları dinleyince, halkın kendi kasabasının en ağır işlerini çoluk-çocuk birlikte yaptığını öğrenince, bütün bu uğraşlara faşist olmamak koşuluyla her partiye ve her görüşe sahip kimselerin katılabileceğini anlayınca, din adamlarının Fatsa‘daki çabanın yararlarını halka anlattığını duyunca, bu eylemlerden korkacakların ve kıskanacakların sayısı elbette bir hayli yüksek olur."

Mayıs 1980/Demokrat

Şükran Ketenci anlatıyor:

"Bence Fatsa‘da başarılmış çok önemli birşey var. Fatsa‘da devrimci bir çabanın arkasında, halk var. Başarının sırrı ise yola çıkanların masabaşı teorik ve stratejik tartışmaları bir yana bırakarak, Fatsa‘da halk için önemli, somut işler yapmış olmaları."

Mayıs 1980/Demokrat

Yazgülü Aldoğan anlatıyor:

"Güncel Türkiye koşullarında karabasanlarla boğulup daralıyorsanız, biraz soluklanıp umutlanmak, yılgınlıktan biraz olsun kurtulmak için Fatsa‘ya gitmelisiniz. Büyük partilerimizin karizmatik liderler önderliğinde sonuçsuz uğraşıları yanında bu küçük kasabadaki örgüt çalışması, halkın siyasal katılımının doruğa ulaştığı yerel demokrasi örneği ne kadar anlamlı."

Mayıs 1980/Demokrat

Ünsal Oskay anlatıyor:

"Fatsa‘da değişik bir toplumsal yaşam gördüm. Fatsa insanın bugünkü modernleşme süreci içinde yitirilen; yitirilmekte olan ve yerine yenileri de konulamayan kişilik özelliklerine ve değerlere sahip olduğu gözlemleniyor.

Fatsa, çözülmez sanılan toplumsal sorunların insanlara kendi yaşamlarına ilişkin kararları kendilerinin almaları hakkı tanındığında çözümlenebileceğinin umudunu sergiliyor. Fatsalılara yaşadığımız çağ adına teşekkür etmek istiyorum."

Mayıs 1980/Demokrat

Bir arkadaşı anlatıyor:

"O gün mahkemeye geldiğinde yüzü çok solgundu. Israrımıza rağmen cezaevine dönmeyi de, doktora gitmeyi de kabul etmedi. ‘Hiç bir şeyim yok, az sonra geçer; ‘Yeni birşey değil, beni benden daha mı iyi biliyorsunuz? ‘ gibi sözlerle ısrarlarımızı reddetti. Akşam duruşma bitip cezaevine geldiğimizde Başkan‘ın durumu daha da kötüleşti.

Kelepçeler çözülür çözülmez revire götürdük. Hastaneye sevk istedikse de doktor kabul etmedi, ilaç vererek koğuşa gönderdi. İlaçlar sonuç vermedi, saatler ilerledikçe durumu ağırlaştı. 22.30‘da yeniden revire götürdük.

Bu kez hastaneye sevkettiler, ayrıca sevk emrinin çıkması ve güvenlik önlemlerinin alınması iöin Başkan o durumda bir buçuk saat bekletildi. Hastaneye gece yarısından sonra ulaşmış ama yararı olmamış.

Ölüm haberi cezaevine sabah ulaştı.

* Unutulmasınlar Diye kitabından alınmıştır.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
04.05.2014- 15:38

Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya...

Resim Ekleme
 
Dünün Fatsa’sı bugünün Türkiye’sine umuttur. Örgütlenmenin, mücadele etmenin, zulme direnmenin, yaratıcı olmanın, birlikte karar verip birlikte iş yapmanın, yeni bir dünya kurmanın örneği olarak bakılmalı Fatsa’ya...

SÖYLEŞİ: UĞUR KOÇ

Bugün Türkiye ve hatta dünya tarihinin en önemli belediye başkanlarından biri olan Fikri Sönmez’in ölüm yıldönümü. 1938’de Ordu’da doğan Fikri Sönmez, 1979’da Fatsa’da bağımsız olarak belediye başkanı seçildi. Fatsa’da halk komitelerinin kurulmasıyla doğrudan demokrasi işler hale getirildi. Komitelerde içki, kumar, kadınların evde gördüğü şiddet dahi ele alınıyordu. Bu komitelerin gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan biri “Çamura Son” kampanyasıydı. Halkın sorunlarını ortaklaşa çözdüğü bu yönetim sağın hedefi haline geldi. Nihayetinde 1980 yılında yapılan ‘Nokta Operasyonu’yla Fikri Sönmez tutuklandı. Namı diğer Terzi Fikri 4 Mayıs 1985’te cezaevinde yaşamını yitirdi.   Terzi Fikri ve belediyecilik anlayışı yerli ve yabancı pek çok araştırmaya konu oldu.

Fatsa’nın önemli tanıklarından, Fikri Sönmez’in mücadele arkadaşı Sedat Göçmen Terzi Fikri’yi ve onun mücadelesinin bugüne nasıl ışık tuttuğunu anlattı.

» Bugün Fatsa belediye Başkanı Fikri Sönmez’in ölüm yıldönümü. Bize ondan bahseder misiniz? Fatsa’da Terzi Fikri’yi önemli kılan neydi?
Fikri Sönmez’i tek cümleyle tanımlamak gerekirse; o devrimci bir halk önderiydi!
Çok kitap okuyabilirsiniz, entelektüel olarak kendinizi geliştirebilirsiniz, dünyadaki bütün devrimci teorileri yalayıp yutmuş olabilirsiniz ama halkın gözünde önemli olan neyi nasıl söylediğiniz ve yaptığınızdır. İşte Fikri Sönmez halkın gözünde, söylediğiyle yaptığıyla devrimci, sosyalist bir lider olmuştu.

Toplumu iyi okuyor dolayısıyla ikna etme ve güven sağlamayı çok iyi başarıyordu. Halk da zaten hariçten gazel okuyanı değil, kendisini anlayanı ve yarı yolda bırakmayacak olanı dinlemeye yatkındır. Tüm bunlara Fikri Sönmez’in kişilik özelliğini de eklemek gerekli. Fikri abi, coşkulu, cana yakın, ve hitabet yeteneği gelişmiş bir insandı. Yani karizmatik bir yanı vardı. Fikri abi terzilikle geçimini sağlıyordu.   O dönemde Tercüman gibi iktidar yandaşı olan gazeteler onu “Bir terzi mi belediye başkanı olacak?” diye aşağılamaya çalıştılar. Fikri abiyse onurla sahiplendi mesleğini. Hatta onun terziliği sınıf mücadelesinin bir simgesi olarak yüceldi, ayakların baş olduğu bir düzenin en somut örneği oldu.

Fikri Sönmez 1985 yılında cezaevinde hayatını kaybetti. Seçilmiş bir belediye başkanını tutuklayanları, yıllarca cezaevinde yatıranları, işkencelerden geçirenleri kimse hatırlamıyor. Ama Fikri Sönmez’in adını herkes biliyor. Hatta geçtiğimiz 29 Mart seçimlerinden bir gün önce Hürriyet gazetesi Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en etkili 10 belediye başkanı arasında Fikri Sönmez’i de sayıyordu.  

» Fikri Sönmez kısa bir süre belediye başkanlığı yaptı. O kısa dönemin Türkiye’de hâlâ hatırlanması ve üzerine çalışmalar yapılmasının sebebi sizce nedir?
İnsanlık tarihinde sıçramalar bazen kısa zamanlarda gerçekleşir. Örneğin Paris Komünü 1871’de   yalnızca iki ay sürmüştü. Ama şimdi tarih kitaplarında ilk sosyalist deneyim olarak yer alıyor. Fatsa da öyleydi. Fikri Sönmez’in belediye başkanı seçilmesiyle Nokta Operasyonu arasında yaklaşık on ay var. Yani devrimciler Fatsa’yı sadece on ay yönetti. Bu kısacık sürede halk yönetime bizzat katıldı; kararları birlikte aldı, nereye ne kadar para harcanacağına birlikte karar verildi.   Fatsa bu yönüyle Cumhuriyet tarihinde bir ilkti. Hatta daha sonra bu deneyimin ‘katılımcı demokrasi’ başlığıyla yabancı üniversitelerde bile ders olarak okutulduğunu öğrendik. Ve şimdi Türkiye’de de gencecik akademisyenler Fatsa’yı araştırıyor, hakkında tez hazırlıyor. Hani ‘tarih yazmak’ diye bir deyim vardır ya, o dönemde Fatsa’da devrimciler bir tarih yazdı. Başta Fikri Sönmez olmak üzere, bu mücadelede canını, kanını veren arkadaşlarımızdır bu tarihi yazan.

» Dünün Fatsa’sı bugünün Türkiye’sinden bakıldığında ne anlam ifade ediyor?
Dünün Fatsa’sı bugünün Türkiye’sine umuttur aslında. Örgütlenmenin, mücadele etmenin, baskılara zulümlere karşı direnmenin, yaratıcı olmanın, halk hareketi yaratmanın, birlikte karar verip birlikte iş yapmanın,   yeni bir dünya kurmanın örneği olarak bakılmalı Fatsa’ya. Belki bu söylediklerim fazla iddialı geliyor ama öyle... O zamanlar 19 bin nüfusu olan küçücük bir ilçe Türkiye’nin başbakanından Genelkurmay Başkanı’na kadar tüm yönetenlerin kabusu olmuştu. Bu açıdan Fatsa halkın umudu, iktidarın kabusudur diyebiliriz.

» Fatsa’da halkın yönetime katılımını sağlayan Halk Komiteleri ile Gezi Direnişi sonrasında ortaya çıkan park forumları arasında sizce nasıl bir tarihsel ve düşünsel ilişki var?
Gezi eylemleri sırasında sık sık Fatsa’yı düşündüm ben de. Özellikle Gezi parkında oluşturulan komünü görünce ‘Fatsa’nın ruhu burada dolaşıyor’ dedim. Acıkan Devrim Market’ten bedava yiyecek içecek alıyor, çöpler el birliğiyle kaldırılıyor ve hükümetin tüm provokatif açıklamalarına rağmen onca kalabalıkta en küçük bir kavga gürültü olmuyor…
Gezi Direnişi’nin ardından evimin bulunduğu Beşiktaş’taki Abbasağa Forumu’na katıldım. Bizim halk komitelerimizde ilçenin yönetimiyle ilgili kararlar alınıyordu. Komitelerde devrimciler de vardı, Adalet Partililer de, CHP’lilerde. Yani herkes kendini özgürce ifade edebiliyordu. Forumlarda belki Fatsa’daki gibi bağlayıcı kararlar alınmıyordu ama orada da her kesimden insan vardı. İlk kez ulusalcısı ile Kürt’ü, sosyalisti ile milliyetçisi aynı platformda buluştu, birbirine kızsa da kafasını gözünü yarmadan konuştu. Bu anlamda park forumları da mücadele edenlerin deneyim hanesine yazıldı.

Pek çok yerde park forumlarında Fatsa Belgeseli’nin gösterildiğini ve ilgiyle izlendiğini de belirteyim.

29’uncu ölüm yıldönümünde Fikri Sönmez’i ve yumruklu yıldız olmuş tüm arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla anıyorum.

***

12 Eylül öncesi Karadeniz’de devrimci mücadelenin tanıklığı olan bu kitapta, Zonguldak’ta maden işçileriyle omuz omuza direnenlerin, Fatsa’da “halk yönetimi” oluşturanların, Ordu’da, Giresun’da fındık mitinglerini örgütleyenlerin, Rize’de, Hopa’da “çayda sömürüye son” diyenlerin, Samsun’da, Artvin’de faşist saldırıları göğüsleyenlerin, Ünye’de, Pazar’da, Aybastı’da tefeciliği ve karaborsacılığı engelleyenlerin, Perşembe’de trolcülere karşı balıkçıların hakkını savunanların, resmi tarih kitaplarında yazmayan gerçek hikâyesi anlatılıyor.

Birgün

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]