Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

06.05.2014- 23:05

İnan Deniz Aslan gibiyiz

Resim Ekleme

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan... Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık mücadelesi önderlerinin idam edilişinin üzerinden yıllar geçti. Fakat tam 42 yıl önce onlar ölüme gittiklerinde binlerce Deniz doğdu bu ülkede.

Hüseyin 23, Deniz 24 ve Yusuf 25 yaşındaydı. Önce düşünceleri sonra eylemleri en sonunda canlarıyla mücadelenin değişmez simgeleri oldular. Gencecik yaşlarında kendilerini Türkiye’nin bağımsızlığına armağan ettiler. Mustafa Kemal ve devrimlerinin arkasından giden üç fidan Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı olduklarını ve bu sebeple anayasal bir harekette bulunduklarını deflarca vurguladı. Ama onları ölüme götüren işbirlikçiler, Deniz’in deyimiyle bir “kul”du. Ve bağımsızlık mücadelesinin onurunu hiçbir zaman anlayamayacak bir “kul” olarak kaldılar. Yapılan hiçbir savunma fayda etmedi.

Ve 6 Mayıs 1972 gecesinde Türkiye’nin her yanında yakılan ağıtlarla önce Deniz gitti idam sehpasına, ardından Yusuf ve Hüseyin.

Dünyanın belki de en ağır işkencesiydi; Yusuf dava arkadaşı Deniz’in ölümünü kasvetli odanın camının arkasından saniye saniye izledi. Hüseyin de Yusuf’un... Ve bağımsızlık mücadelesinin aşıkları radyo başlarında bekledi bir iyi haber gelir umuduyla. Ama onlar canlarını seve seve feda etti bu dava uğrunda. Ölüme marşlar ve sloganlarla gitti. Deniz’in idam sehpasındaki son sözleri “Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler! Kahrolsun Emperyalizm” oldu.

O kara gecede acı haberi öğrenen gençler, devrim yemini etti. Bir Deniz gitti yerine bin Deniz doğdu 6 Mayıs gecesi... Şu an yaşayan yüzlerce Yusuf ve Hüseyin var...

Bugüne kadar onlarla ilgili çok şey yazılıp çizildi. Mücadelemizin kahramanlarının bizim gibi doğup büyüyen, sokaklarda misket oynayan, hayaller kuran, yiyip içen, aşık olan birer insan olduklarını unuttuk. Halbuki Deniz’in doyamadığı bir yemek, belki açıp açıp tekrar okuduğu kitaplar vardı.

Ezgi Hotalak
Aydınlık

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
06.05.2014- 23:07

Deniz Gezmiş'ten Atatürk'e devrim sözü

Resim Ekleme  

“Ata’nın huzuruna çıktık. Saygı duruşunda bulunduk ve deftere: ‘Amerikan emperyalizmine karşı ikinci milli kurtuluş savaşımızda gerçekten izindeyiz. Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk milletini yok etmek gerekir. Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşçüleri’ yazdık.” (Deniz Gezmiş)

13 Haziran 1968 tarihli gazeteler, bir gençlik liderinin resimlerini bastılar, ilk kez adından söz ettiler: Deniz Gezmiş.

Deniz Gezmiş ve arkadaşları, önce Devrimci Hukukçular Örgütü’nü (Ocak 1968) daha sonra da bürokratik, eylemsiz ve antiemperyalist mücadelelere karşı soğuk bir tutum alan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) çizgisindeki FKF İstanbul Sekreterliği’ne karşı Devrimci Öğrenci Birliği’ni (DÖB- Ekim 1968) kurdular. Deniz Gezmiş, Türkiye devriminin can damarını yakaladığı için Deniz Gezmiş oldu: Bağımsızlık.

Emperyalizm tarafından sömürülen bir ülkenin çocuğu olduğunu, ülkenin bağımsızlığa “mecbur” olduğunu en başından gördü. Kısacık ömrünü Amerikan emperyalizmiyle mücadeleye adadı. 1968 Şubat’ında Uluslararası Ekonomi ve Ticaret Bilimleri Öğrencileri Derneği’nin (AİESEC) toplantısında konuşmak isteyen dönemin Devlet Bakanı Seyfi Öztürk’ü protesto eden öğrencilerin başında Deniz Gezmiş vardır. Sloganları, “Morrison Süleyman!”, “Yankee Go Home!”, “Bağımsızlık istiyoruz”.

68’in unutulmaz eylemi

Samsun’dan Ankara’ya “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” 1968’in unutulmaz gençlik eylemlerinden biridir. Bu yürüyüşü Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı örgütlemişti. Planlamaya göre 1 Kasım günü Samsun’dan yola çıkılacak, 10 Kasım günü Anıt Kabir’e varılacak ve Atatürk’ün önünde saygı duruşuyla eylem noktalanacaktı.

İstanbul’dan Devrimci Öğrenci Birliği’ne ve Ankara’dan FKF’ye bağlı gençler Samsun’da buluşarak yürüyüş kolunun ana gövdesini oluşturdular. TMGT Genel Başkanı da yürüyüşçüler arasındaydı. Ankara Üniversitesi, ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi öğrenci birlikleri de yürüyüşü destekliyordu. Yürüyüş kolu Ankara’ya yaklaşırken CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, CHP’li gençlerin “karanlık fikirlilere uymamaları” çağrısında bulundu. Yürüyüşü destekleyen CHP’li gençleri yanına çağırarak, bundan vazgeçmelerini istedi. 10 Kasım günü Ankara’da halka dağıtılacak bildirinin altında imzaları bulunan TMGT İkinci Başkanı Taylan Benli, Ankara Üniversitesi Öğrenci Birliği Başkanı Bilal Moğol ve ODTÜ Öğrenci Birliği Başkanı İskender Odabaşoğlu, Ankara Valiliği’ne başvurarak imzalarını geri çektiler. Ankara içinde yapılacak gösteri ve yürüyüşü kanunsuz hale getirdiler. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, gazetecilerin yürüyüşle ilgili sorusuna şu ünlü yanıtını verdi: “Yollar yürümekle aşınmaz.”

Deniz Gezmiş, “Amerikan emperyalizmine karşı milli kurtuluş yolunda izindeyiz” başlıklı yürüyüş güncesinde şöyle yazar:

“30 Ekim 1968. Saat 13 30’da toplu halde Atatürk Anıtı önüne giderek bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk. Ardından İstiklal Marşı’nı söyleyip, Bayrağımızı ve üzeri yazılı bezi açarak yola koyulduk... Biz Anıtkabir’e varmak ve Ata’nın huzurunda O’na bağlılığımızı, hiç değilse saygı duruşunda bulunarak göstermek istiyorduk... Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir subayı bize gereken, en mükemmel kolaylığı sağladı. O sırada çelengimiz getirildi. Çelengin üzerine, ‘Amerikan emperyalizmine karşı milli kurtuluş yolunda izindeyiz-Samsun yürüyüşçüleri’ yazmıştık... Ata’nın huzuruna çıktık. Saygı duruşunda bulunduk ve deftere: ‘Amerikan emperyalizmine karşı ikinci milli kurtuluş savaşımızda gerçekten izindeyiz. Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk milletini yok etmek gerekir. Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşçüleri’ yazdık.” (Türk Solu, 26 Kasım 1968, S. 54)

Deniz Gezmiş’in Anıtkabir Şeref Defteri’ne yazdığı yazı FKF Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından kaleme alınmıştır.

Hikmet Çiçek
Aydınlık

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 2
07.05.2014- 13:00

68 kuşağının vardığı yer sosyalizmdi. O kuşak, Denizler, mahirler M.kemal yürüyüşüyle başlamış ideolojilerini sosyalizmle taçlandırmışlardı. Bunu da kısa bir zaman aralığında gerçekleştirmişlerdi. Bunu görmeden sadece Atatürk Mustafa Kemal demek Denizleri ve 68 kuşağını anlamamak demektir.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 3
07.05.2014- 14:36

Her kuşağın biraz da kendine özgü bir dünyaya bakış açısı oluyor. O günleri yaşamayanların o kuşağın neler hissettiğini anlaması biraz güç. Tabii ki hedef sosyalizmdi, ama genelde biraz ütopik bir sosyallizm. El yordamı ile bulunan bir sosyalizm. Harekete damgasını vuran, sosyalizmden çok anti-emperyalizmdi. Devrim ateşini yükselten de Che ve Güney Amerika'daki başkaldırış ve Viet-Kong ve Vietnam'daki ABD emperyalizme karşı yürütülen sıcak savaştı. Ülke içinde ise ülkenin geriliğinin ve ülkedeki eşitsizliklerin algılanması sonucu yeni bir düzen özlemi vardı. Sosyalizm ile eşitlik ve kalkınma özdeleştirilmişti. Üniversite gençliği tek yumruk olmuş, büyük bir cosku içindeydi. Kısa sürede devrim gerçekleşecek sanıyorduk. Geldi gelecek gibiydi. Tabii bunlar acemilik. Emperyalizmin ve hakim sınıfların, doğru dürüst örgütlenmemiş, halk içinde taban bulamamış hareketlere iktidarı vermeyeceği görülemiyordu. İşi silaha dökmek isteyenlerin ayakları yere basmıyordu. Silahlı devrim için "savaş vakti yaklaştı" demek al silahı vur beline, emperyalizme karşı" demek yeterli değildir, yeterli olmadı da.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]