Gün ola ölüm öle, artık işçi ölmeye
Melih Pekdemir
İşçi katilleri!
Siz hâlâ yalanlarınızla bin yıl yaşayacağınızı sanıyorsanız, hakikaten ecelinize susamışsınız.
Vahşi kapitalizm derken ne kadar safmışız. Vahşi kelimesi ne kadar masum kalıyor son facia karşısında.
Hitlerin gaz fırınları ile Somadaki maden ocakları arasındaki fark nedir?
Soma maden işçileri açlıktan ölmemek için mecburen maden ocağındaydılar ve onlar da orada gazdan boğuldular, hunharca yakıldılar.
Başka çareleri var mıydı? Ya açlıktan sürünecek ya da mecbur, orada ölümüne çalışacaklardı.
Evet, onlar da tıpkı Hitler kurbanları gibi, maden ocaklarında boğulmadılar mı, yakılmadılar mı? Sağ kalıp da protesto eden işçilere Zalim Şahıs tarafından (tıpkı Hitler gibi) İsrail dölü diye küfür edilmedi mi?
Polis yetmedi, danışmanı ve bizzat Zalim Şahıs (ZŞ) markette tekme tokat işçilere, halka saldırdı.
Yani? İlla ki kavga istiyor bunlar
ZŞnin elinde belki de tek seçenek kaldı: Cihat ilan etmek. Onu da yapar mı yapar! Ama önce bu felaketi zorbalıkla ve mistikleştirerek atlatma peşindeler. Terör ve demagoji faşistliğin evrensel kitabında var. Fıtrat mıtratla, mistikleştirmenin, tevekkülün laflarıyla, coplarıyla, sarıklarıyla sokaklara çıktılar.
Terör ve demagojiyi sürdürecekler, hakkını arayanlara karşı, AKPye biat etmeyenlere karşı bir nevi Cihat ilan etmeleri şaşırtıcı olmayacak... El Kaide tarzıyla, IŞİD tarzıyla saldıracaklar
ZŞnin başka hangi kozu kaldı elinde?
Çünkü karşısında ummadık bir düşman var. Emekçi sınıf hakikati bir kez daha ve çok acı şekilde kendisini ispatladı. Şehit oldular deyip o hakikati örtmeye çabaladılar. Ölenler sınıflarının farkında değildiler, kendi hallerindeydiler. Kimliklerinde Kürt, Türk, Alevi, Sünni değil, taşeron işçi yazıyordu. Ceplerinde ayrıca sendika kimliği olmuş ne fayda, sendikanın kimliğinde satılmış yazıyordu.
Ama artık mezar taşlarında o sınıfın, emekçi sınıfın aidiyeti yazacak.
Hakikatin cenazesini kaldıramayacaklar, sınıf hakikatini öldürmeye güçleri yetmeyecek.
Kömür karası yasımızı bile yasaklamak gayretindeler ya...
Peki, öfkemizi yasaklamaya güçleri yetecek mi?