Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan

Irak: Yeni dünya düzeninin kanlı bir sahnesi

İnsanlıktan nasibini almamış IŞİD gibilerinin beslendiği bataklık, emperyalist-kapitalist sitemdir. Bu düzen yıkılmadığı müddetçe, sistem ayakta kalmak için her zaman böylesine gerici odaklara yaslanacak ve ihtiyaç duyacaktır.

Resim Ekleme

Irak’ta yaşanan son gelişmeler üzerine tüm gözler insanlıktan çıkmış caniler ordusu IŞİD’e çevrilmiş durumda. Yaptığı katliamlarla, işlediği vahşi cinayetlerle insanlığın nefretini kazanan gerici-şeriatçı IŞİD güçlerinin bu konuma nasıl geldiği, cini şişeden kimin çıkardığı, bu canavarın nasıl beslenip büyütüldüğü sıklıkla tartışılıyor.

Bu kıyım makinesinin, gerçekleştirdiği katliamlar ve bunları bir marifetmiş gibi sanal iletişim ağları üzerinden yüz milyonlara izlettirmesi trajik bir sonuç. Irak, bu vesileyle bir kez daha yeni dünya düzeninin gerçek yüzüne sahne olmakta. Topraklarında insan kanının kurumadığı Ortadoğu’nun bir parçası Irak’ta, Amerikan emperyalizminin işgaliyle, savaş uçaklarıyla, son teknoloji ürünü ölüm makineleriyle gelen ‘özgürlük’ sahnelenmeye devam ediyor. Rol şimdi IŞİD’de.

Emperyalizmin yeni dünyasında boğazlaşan halklar  

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ve Doğu Bloku’nun çöküşünün ardından başladığı müjdelenen yeni dünya düzeninin ne olduğunu insanlık yaşayarak öğrendi. Eski Sovyet ülkelerinin vahşi kapitalizmin sonuçlarıyla tanışmaları kısa sürdü: Yoksulluk, halklar arasında düşmanlık, yozlaşma ve çürüme! Emperyalizm icadı ‘renkli devrimler’, bölgedeki devletlerin düştüğü içler acısı durumu gösterdi. Sovyetler Birliği sınırları içinde, sosyalizmin kazanımları sonucu on yıllarca birarada, kardeşçe yaşayan ulusların akıbeti, bugün Ukrayna üzerinden bir kez daha açığa çıktı.

Kendini dünyanın efendisi sayan ABD emperyalizmi, dünya halklarına layık gördüğü tek şeyin kan, zulüm ve gözyaşı olduğunu çokça örnek üzerinden göstermektedir. Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya bu örneklerden en bilinenleridir. Emperyalistler için belirleyici olan, üzerinde farklı ulusların yaşadığı topraklardaki doğal enerji kaynakları, yeraltı ve yerüstü zenginlikleridir. Bu uğurda iç karışıklıklar, mezhepsel çatışmalar, savaşlar çıkarılır, gerekirse bizzat ülkeler işgal edilir. Savaş tacirlerinin yaptıkları planlamalarda yaşanacak can kaybı ne kadar çok olursa olsun, bunlar yalnızca bir teferruattır. İşgal edilen topraklarda yaşanan işkenceler, tecavüzler sadece ‘rutin’ vakalar olarak dillendirilir.

Kapitalist sistemin sonucu olarak dünyada açlık çeken yüz milyonlar, emperyalist kuruluşların ilgi alanına girmezler. Girdiklerinde ise bu sadece göz boyama içindir. Uyguladıkları politikalar ile kara Afrika’nın kara yazgılı insanlarını içme suyundan en acil gıda ihtiyaçlarına kadar tüm yaşamsal haklardan mahrum ederler. Fakat aynı coğrafyada kabileleri birbirlerine karşı silahlandırmaktan geri kalmazlar.

Yeni dünya düzeninin kıyım makineleri

Taliban, El Kaide ile onların IŞİD ve El Nusra gibi türevlerinin emperyalizmle olan ilişkileri, günümüz dünyasında gözüne cehaletin ve gericiliğin perdesi düşmemiş herkes tarafından bilinmektedir. Bölgesel çıkarlara göre şekillenen ilişkiler öylesine çarpıktır ki, bu kadar da olmaz denir. Fransa’nın Mali’de düşman ilan ettiklerini Suriye’de silahlandırması bunun en bariz örneğidir. Tıpkı ABD’nin vaktiyle Afganistan’da silahlandırdığı Taliban’ı Ruslara karşı savaşa sürdükten sonra, yine Taliban gerekçesiyle Afganistan’ı işgal etmesinde olduğu gibi.

Gerici çetelerin maşa olarak kullanıldığı Suriye’de, iç kargaşanın hakim olduğu Libya’da ve işgal sonrası belirsizliğe, mezhep çatışmalarına terk edilen Irak’ta yaşananlardan kimlerin sorumlu olduğu fazlasıyla açıktır. El Nusra, IŞİD gibi gerici çetelerin bu bölgelerde işlediği insanlık suçlarından sadece bu caniler sürüsü sorumlu değildir. Bu suç başta ABD olmak üzere tüm emperyalist devletlerin ve işbirlikçilerinin hanesine yazılmıştır. 2003’ten sonra Irak halkına zulüm uygulayan ABD emperyalizmi bu yaptıklarından ne kadar sorumluysa, bugün IŞİD gibi gerici çetelerin yaptıklarından da o kadar sorumludur.

Elbette emperyalizme ve onun bölgesel çıkarlarına taşeronluk yapanlar da bu insanlık suçlarından muaf değildir. Başta Türkiye olmak üzere bölgedeki işbirlikçi rejimlerin suçu utanılacak düzeydedir. Zira Türk devletinin hemen yanı başında cereyan eden olaylarda gerici çetelere sunduğu maddi, lojistik, askeri destek hesaplanamayacak boyutlardadır. Öldürülen, boğazlanan her insanda, Türk sermaye devleti ve AKP cinayet ortağıdır.  

Ya barbarlık ya sosyalizm!

IŞİD gibi gerici çetelere bakılınca tiksinti ve nefret duymamak mümkün değildir. İnsanlıktan nasibini almamış bu mahlukların beslendiği bataklık, emperyalist-kapitalist sitemdir. Bu düzen yıkılmadığı müddetçe, sistem ayakta kalmak için her zaman böylesine gerici odaklara yaslanacak ve ihtiyaç duyacaktır. Yaşananlar emperyalist barbarlığın bir başka şeklidir.

Kızıl Bayrak

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]