Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları


Feyzioğlu'ndan adaylık açıklaması


Adı CHP Genel Başkanlığı için geçen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, "Demokratik şartlar gerçekleşmiş olsa ortasahadan forvete geçerim" dedi.

Resim Ekleme


(İleri - Haber Merkezi) Katıldığı televizyon programında CHP Kurultayı'na ilişkin soruları yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği(TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, CHP Genel Başkanlığı'na adaylık için "demokratik şartları sağlayan kurultay" şartını gösterdi.

Feyzioğlu, adaylık konusunda şunları söyledi:

"Ben bölmeye değil birleştirmeye aday olurum. Benim tabiki bir siyasi görüşüm var. 15 gün içerisinde şimdi size soruyorum; 'biz Cumhurbaşkanlığı seçimi hezimetini konuşuyor muyuz?' 'Konuşmaya vakit var mı?' Yok. '30 Mart'ı konuştuk mu?' Hayır. 'Türkiye'nin hangi temel meselesini konuşup hangi temel noktalarda bir araya gelebileceğimizi biliyor muyuz?' Hayır. Bunların hiçbirine izin verilmedi. Yani iktidar alternatifi olacak büyük senfoni orkestrasını nasıl kurmalıyız ve hangi kadrolarla kurmalıyızı konuşan var mı? Yok! Zaten bunlar konuşulmasın diye 15 gün sonraya baskın bir kurultay yapılıyor. Hiçbir demokratik şartı gerçekleşmeden. Ben demokratik şartlar gerçekleşmiş olsa ortasahadan forvete geçerim."

TBB Başkanı, "Yani aday olursunuz" sorusunu ise, "Elbette olurum. Niçin olmayacağım. Bu benim demokratik hakkım ve milyonlarca yurttaşın bana talimatı" şeklinde yanıtladı.


yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 1
25.08.2014- 10:24

Feyzioğlu kendi kendine gelin güvey oluyor. Her önüne gelenin CHP genel başkanlığına aday olmaya hakkı var mıdır? Parti üyesi olmayan birisi, parti içinden gelmeyen birisi nasıl aday olacak? Her önüne gelenin bir partinin genel başkanlığına aday olması demokratik bir hak değildir. Partili olacaksın, partinin içinden geleceksin önce. Partiler yol geçen hanı mıdır? Aslında bu durum Türkiye'deki siyasi parti anlaşıyı bakımından vahim bir durumdur. Olaya böyle yaklaşınca parti denilen oluşumların hiçbir önemi kalmıyor. Nasıl partiyse bunlar...

umut  |  Cvp:
Cevap: 2
25.08.2014- 18:12

Yanılıyor olabilirim ama Feyzioğlu'nun CHP üyesi olduğunu sanıyorum. Geçenlerde konu olmuştu, televizyondan duymuştum.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 3
25.08.2014- 18:50

Bir partinin yönetimine gelmek için aranan vasıflar vardır. Bunların başında genç yaştan, hatta çocukluktan beri partide ve yan örgütlerinde bulunmuş olmak gelir. Parti eylemlerinde yer alacaksınız, eylemin içinde pişeceksiniz. Komünist partilerde ve sol partilerde bu kural çok katıdır. Çocuk yaşta "genç öncü" örgütlerine girersiniz. Gençlik çağında gençlik örgütlerinde ve partinin yan örgütlerinde görev alırsınız. Sonra semt, ilçe v.b. kollarında yönetsel görevler alırsınız. Bu görevlerde sivrilenler merkez yönetim görevlerine gelir. Merkez yönetim görevlerinde sivrilenler polit büroya seçilir. Partinin başına geçmek için bu aşamaların başarıyla geride kalmış olması gerekir. Tepeden inme yönetme gelme diye birşey olmaz. Belki diyeceksiniz ki bu komünist partiler için geçerli. Hayır, burjuva demokrasilerinde de, burjuva partilerinde de, parti içinde çalışmış olmak, kendini parti içinde yetiştirmiş olmak koşulları vardır. Orada da gençlik örgütlerinde, taşra örgütlerinde görev almamış, önce alt düzeyde yöneticilik yapmamış birisi en üst düzeyde yönetime, hele parti başkanlığına gelemez. Bu eşyanın tabiatı gereğidir.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 4
26.08.2014- 00:12

Türkiye'de işler böyle yürümüyor. CHP'de İnönü'den sonra gelen Ecevit de, sonrasında DEniz Baykal da böyle gelmedi. Kılıçdaroğlu da böyle gelmedi, bundan sonra gelecekler de böyle gelmeyecek. Problemimiz zaten bu. İdeolojik bir tutumdan uzak, ideoloji etrafında bir araya gelmiş ekipden yoksun bir genel başkan yönetememe kriziyle karşı karşıya geliyor. CHP'nin şu an yaşadığı da bu. Kılıçdaroğlu'nun ideolojisini biliyor muyuz? Solcu mudur, Kemalist midir, liberal midir, nedir belli değil. Böyle olduğu için her görüşten adamı partiye dolduruyor ve yurttaşlardan oy almaya çalışıyor. Vitrini süsleyerek başarılı olacağını sanıyor, her defasında hüsrana uğruyor.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 5
26.08.2014- 01:11

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Türkiye'de işler böyle yürümüyor. CHP'de İnönü'den sonra gelen Ecevit de, sonrasında DEniz Baykal da böyle gelmedi. Kılıçdaroğlu da böyle gelmedi, bundan sonra gelecekler de böyle gelmeyecek. Problemimiz zaten bu. İdeolojik bir tutumdan uzak, ideoloji etrafında bir araya gelmiş ekipden yoksun bir genel başkan yönetememe kriziyle karşı karşıya geliyor. CHP'nin şu an yaşadığı da bu. Kılıçdaroğlu'nun ideolojisini biliyor muyuz? Solcu mudur, Kemalist midir, liberal midir, nedir belli değil. Böyle olduğu için her görüşten adamı partiye dolduruyor ve yurttaşlardan oy almaya çalışıyor. Vitrini süsleyerek başarılı olacağını sanıyor, her defasında hüsrana uğruyor.



Kılıçdaroğlu bu kafayla giderse daha çok hüsrana uğrar.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 6
26.08.2014- 01:42

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Türkiye'de işler böyle yürümüyor. CHP'de İnönü'den sonra gelen Ecevit de, sonrasında DEniz Baykal da böyle gelmedi. Kılıçdaroğlu da böyle gelmedi, bundan sonra gelecekler de böyle gelmeyecek. Problemimiz zaten bu. İdeolojik bir tutumdan uzak, ideoloji etrafında bir araya gelmiş ekipden yoksun bir genel başkan yönetememe kriziyle karşı karşıya geliyor. CHP'nin şu an yaşadığı da bu. Kılıçdaroğlu'nun ideolojisini biliyor muyuz? Solcu mudur, Kemalist midir, liberal midir, nedir belli değil. Böyle olduğu için her görüşten adamı partiye dolduruyor ve yurttaşlardan oy almaya çalışıyor. Vitrini süsleyerek başarılı olacağını sanıyor, her defasında hüsrana uğruyor.




İnönü Milli Mücadelenin içinden geliyor. CHP'nin kuruluşundan beri içinde. Çeşitli görevler alıyor. Partinin lideri Atatürk ölünce başa geçiyor. Ecevit de başkan oluncaya kadar partide çeşitli kademelerde çalışmıştır. Parti yayın organında çalışmıştır, uzun yıllar milletvekilliği yapmıştır, bakanlık ve genel sekreterlik yapmıştır. Baykal da belirli görevlerde bulunmuştu. Kılıçdaroğlu'nun gelişi tepeden inme olmuştur tabii. Zaten siyasi deneyimsizliği nedeniyle önemli hatalar yapıyor.

Türkiye'de sağ partilerde bu yönden bazı sıkıntılar vardı. Özellikle 12 Eylül darbesi partilerin, particiliğin kökünü kurutmuştur. Askeri müdahaleler yalnızca sola ve solculara vurmamıştır, ülkede demokrasinin gelişmesine de darbe vurmuştur. Partilerin yaşam kaynaklarını kurutmuştur. 12 Eylül ile partilerin deneyimli kadroları tasfiye edilmiş, ocak-bucak örgütlerine, gençlik ve kadın kollarına büyük darbe vurulmuştur. Sendikalarla, derneklerle, üniversitelerle partilerin ilişkisi yasaklanmıştır. Partilerin kadro kaynakları kurutulmuştur. Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz gibi deneyimsiz ve yeteneksiz siyasiler hatalarıyla merkez sağı bitirmişlerdir mesela. AKP'yi de ülkenin başına bela etmişlerdir. Tabii bunda RP'nin kapatılması da etkili oldu. Yoksa AKP kurulamazdı, başa da gelemezdi.

Kısaca siyasi partilerin yönetim kadrolarının yaşamın içinden, eylemin içinden sınanarak, yetişerek gelmeleri gerekir. Zaten aksi, ülkede demokrasi olmadığının da kanıtıdır. Çünkü demokrasi büyük ölçüde siyasi partiler eliyle yürüyor.

Türkiye'de son yıllarda, yaşamın pratiğinde yetişmemiş, sınanmamış bazı adamlar, efendim akıllıdır, iyi konuşur, külhanbeyidir halk tutar, iyi bürokrattır, karizmatik adam, filmleri kapalı gişe iş yapan artist, yıldız futbolcu v.b. diye önemli siyasi görevlere getirilmeye başlandı. Böyle demokrasi olmaz.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]