Suriye'ye müdahale konusunda ABD yalnız kalmış gibi görünüyorsa da,   Esad'ın devrilmesi konusunda düğmeye basılmış gibi görünüyor. Bugün, denize düştüğü saptanan iki balistik füze konusunda İsrail makamları da olayı doğrulayan açıklamalarda bulundular. Esad ise bu konuda oldukça kararlı duruyor. Suriye'ye yapılacak bir müdahalenin zaten barut fıçısı halinde bulunan bölgenin bir patlama noktasına geleceğini ve kendisini destekleyen güçlerle birlikte bu müdahaleye şiddetle karşı koyacağını söylüyor.

Bölge gerçekten bir barut fıçısı halinde; ha patladı, ha patlayacak!

AKP ise bildiğiniz gibi. İçerde "gezi" ile dışarda Mısr'daki Tahrir kalkışması ile zaten yenilmiş ve bölgedeki "üstünlüğünü" yitirmiş durumda... Esad'ı devrilmesiyle bu yenilgi çemberinde bir gedik açma çabasında. Bölgenin iyiden iyiye patlama noktasına gelmesi, halklar için tam bir kan ve gözyaşı cehennemine dönmesi, çatışmanın komşu ülkelere sıçraması ve ortadoğunun uzun yıllar üzerinden atamayacağı bir istikrarsızlığa kilitlenmesi...-umurunda değil. Yeter ki, bu yenilmişlik duygusunu bir an önce üzerinden atması. Önemli olan bu AKP için. Ve bu yüzden Suriye olayını kaşıdıkça kaşıyor, har türlü kışkırtmayı olabildiğince yapıyor. Esad'ın devrilmesi için gerekirse doğrudan müdahaleye katkı vereceği izlenimi veriyor.

Hiç kuşkusuz AKP, baştan beri aldığı yanlış pozisyon gereği, artık bu saldırgan siyasetten vazgeçebilecek konumda değil. O pozisyonu çoktan yitirdi.Ama Suriye olayı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın. AKP bu stratejisiyle daha baştan yenilmiştir. Bölgedeki savaşın doğrudan bir sorumlusu haline gelmiştir. Bu kadar kan ve gözyaşının bir siyasi anlayışa olumlu yansıyacağını beklemek bu yüzden hayaldir. AKP bu hayali kuruyor, bu hayalin peşinden koşuyor.

Emperyalizmin taşeronu olmak ve halklara sömürüyü, sefalet ve şiddeti dayatmanın bir piyonu olmak er geç kaybettirecektir. Bölge halkları bu pervasızlığın hesabını er geç soracaktır.

Bugün ya da yarın!
Ama, mutlaka!