Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Sınıfa karşı sınıf ve sınıf temelli devrimcilik!


Güncel eşikte, burjuvazinin karşısına devrimi ve proletaryayı dikmeyen, sınıf devrimciliğinden yoksun bir siyaset, nihai hedefe ulaşamaz.

Resim Ekleme

“Sınıflar, birbirlerinden, tarihsel olarak belirlenmiş bir toplumsal üretim sisteminde tuttukları yere, üretim araçlarıyla olan ilişkilerine emeğin toplumsal örgütlenişindeki rollerine ve bunun sonucu olarak, toplumsal zenginlikten aldıkları payın boyutlarına ve bunu elde etme tarzına göre ayrılan büyük insan gruplarıdırlar.” Lenin

Bu yaklaşım, nesnel kategoriler olarak sınıfların tanımlanmasını mümkün kılar. Bu temel husus, üretim ilişkilerinin hukuksal ifadesi olan mülkiyet ilişkilerinde karşılığını bulur. Buradan hareketle, kapitalist toplumda üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip bulunan kapitalist sınıfın karşısında, bu mülkiyetten yoksun, mülksüzleştirilmiş işçi sınıfı yer alır. Marksizm’in materyalist tarih anlayışı, farklı üretim tarzlarını temyiz eden altyapının, yani üretici güçler ve üretim ilişkileri bütünlüğünün, buna özgün bir üstyapıyı da şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Yani kapitalist mülkiyet ilişkileri egemen olduğu sürece, burjuvazi ve proletarya, sınıf çıkarları uzlaşmayan iki temel sınıf olarak varlıklarını sürdüreceklerdir.

Sınıfın devrimciliğinin bilimsel temeli

İşçi sınıfının devrimci rolü tümüyle kapitalist sistemin doğasından kaynaklanır. Kapitalizm, zenginliğini arttırırken, çelişkili bir biçimde bu zenginliğini yaygın bir yoksulluğun, mülksüzleşmenin üzerinde yükseltti. Toplumsal ilişki olarak nitelendirilen sermaye birikimi, iki karşıt sınıfın aynı anda var olmasına bağlı. Fakat ne yazık ki, bu birikimin tek bir kaynağı mevcut: İnsanın üretici emek gücü. Sermaye birikimi, kapitalistlerin kendi özel tüketimleri dışında diğer gelirlerinin yeniden üretime aktarılarak daha fazla kâr elde etmek için yatırım yapılması ve bu yatırımdan oluşan gelirin de yeniden üretime aktarılması döngüsüdür. Bir kapitalist ne makinelerden ne de hammaddeden kâr elde edebilir. Bu döngüde kapitalistlerin kâr edebileceği tek bir mal var; emek gücü. Kârın tek kaynağı, sermaye birikimi döngüsünün üzerinde yükseldiği mekanizma, yaşamak için emek gücünden başka hiçbir aracı, yeteneği olmayan ve sattığı emek gücünün değerinden daha fazlasını kapitalizmin yasalarıyla kapitalistlere bırakan mülksüzleştirilmiş işçilerdir. İşçi sınıfı değerleri üretirken sahip olduğu kolektif üretme, kolektif düşünme ve kolektif harekete geçme yeteneğindedir. Marx’ın deyimiyle, burjuvazi çelişkileriyle birlikte doğal olarak kendi mezar kazıcılarını yaratmaktadır.

Sınıf temeline oturmayan devrimcilik, sınıftan kopukluk

Türkiye sol hareketi içinde yer alan siyasal örgütlenmelerden çoğunun gerçekte işçi sınıfına dayanmadığı ve sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket eden gerçek bir proleter devrimci siyasal hat oluşturamadığından dolayı sınıftan kopukluk, inkâr edilmesi güç bir gerçektir.

Leninizm’in saptamaları nettir: Bağımsız sınıflar mücadelesini temel alan bir tutum, devrimci bir politika geliştirmek için yeterli değildir. Sınıf mücadelesinin devrimci kimliği, onun burjuva sistemi cepheden karşısına alan tarzı üzerinden ortaya çıkar. Yani küçük-burjuva oportünizminin elindeki mücadele programı ne kadar sınıf temelli olursa olsun, burjuva devlet sisteminin iyiliğini güvenceleyen demokrasi mücadelesinin ötesine geçme gücünü saflarında barındıramaz. Burjuva devleti cepheden yıkmayı hedeflemeyen sınıf faaliyeti, emekçi ve ezilen kitleleri tünelin sonundaki ışığa ulaştırma yolunda ekspres rolünü oynayamaz. Üretimden gelen güç diye bir şey vardır ve siyasal güçten ayrımı kelime oyunu değil; ifade edilen gücün taşıyıcısı ve kullanıcısı olan işçi sınıfının iktisadi, siyasal ve ideolojik düzeylerdeki varoluş biçimidir. İşçi sınıfı siyasallaştıkça ve kendisini siyasal bir sınıf savaşımı içerisinde sınıf olarak örgütlediğinde, gücünü üretimden geldiği ölçüde değil, siyasal eyleminden ve bu eylemin içeriğinden alır. Bu noktada işçi sınıfının gücü de siyasal bir güç olarak nitelendirilir. Bu anlamıyla proletaryanın devrimci ayaklanması üretimden gelen gücünün ve iktisadi düzeydeki eyleminin üzerinde değil, siyasal eyleminin üzerinde yükselecektir.

Güncel eşikte, burjuvazinin karşısına devrimi ve proletaryayı dikmeyen, sınıf devrimciliğinden yoksun bir siyaset, nihai hedefe ulaşamaz.

Hedefimiz işçi sınıfı öncülüğünde mücadele ederek, komünistlerin önderliğinde sosyalist devrime giden yolu açmak ve örgütlemek olmalıdır. Proleter devrim bu alandaki mücadele ile başarıya ulaşacaktır.

İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!

Devrimci siyasal örgütlenmenin, sınıftan kopuk değil, tersine, sınıfa dayalı olması gerekliliği, dün olduğu gibi bugün de marksistlerin üzerinde durması ve uğrunda çaba sarf etmesi gereken yakıcı bir ihtiyaçtır. Bu konular sosyalist harekette bugün de hafife alınmakta ve belli başlı kalıpların yanlış biçimde tekrar edilmeleriyle yetinilmektedir. Oysa bu tutum, Türkiye sol hareketinin en temel zaaflarından birini ve en başta gelenini oluşturmaktadır.

Soldaki bu sınıf hareketinden kopukluk nedeniyledir ki, Türkiye’de işçi sınıfının çoğunluğu, yıllardan beri sosyalistlerin dediklerini değil, burjuva siyasetçilerin dediklerini dinlemekte ve bu nedenle seçimlerde burjuva düzen partilerine umut bağlayarak oy kanalı olmaktadırlar.

Bu iç karartıcı tabloyu düşünmek ve sorgulayarak aşmak, olumsuz nedenleri ortadan kaldırmak için Lenin’in, “Ders çıkarmak için nedenlerini analiz edecek kadar temellerine inmeyi bildiğimizde, bir yenilgi her zaman için bir zaferden daha zengin bilgilerle doludur, çünkü sonuçları, bizi şeylerin özüne inmeye zorlar” sözü sosyalistlere yol gösterici niteliktedir.

Yaşanan deneyimler açıkça göstermektedir ki, işçi sınıfının içinde bulunduğu bu pasif durumdan kurtulup ayaklanabilmesi, ancak onun öncü kesimlerinin sınıf çıkarları temelinde örgütlenmesi ve proleter devrimci bir ruhla eğitilmesiyle mümkün olabilir. Çünkü işçi sınıfının geride duran kesimlerini de sınıf mücadelesinin ön saflarına çekebilecek ve sınıfın bir bütün olarak ayaklanabilmesini sağlayacak güç, işçi sınıfının bilinçlenmiş ve örgütlenmiş bu öncü kesimleridir. Sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden çıkartılan bu düşüncenin doğruluğunda komünistlerin hiçbir tereddütü olmamalıdır!

E. Özgür
Kızıl Bayrak

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]