Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Laiklik Yeniden! – Can Semercioğlu

IŞİD’in varlığı fiilen sürekli bir İslamcı şiddet, vahşet, barbarlık ve zulüm olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yarattığı kaygı hali başta Türkiye olmak üzere gittikçe yaygınlaşmaya başladı. IŞİD’in özellikle Batı’da bireysel terör eylemleri için çağrıda bulunması bu endişenin Batı’ya sirayet etmesini hızlandırdı. Türkiye özelinde ise işler karmaşıklaşmaya başladı. Rehinelerin kurtarılması akla birçok soruyu getirdi, ortaya birçok iddia atıldı.

Sol (bunu şimdilik en geniş anlamda kullanıyorum) açısından IŞİD biraz hayırlara vesile olmuşa benziyor. Yıllardan sonra ilk kez laiklik konusu tekrar ana gündem maddesi olmaya başladı. Şimdiye kadar “laikçi teyze” ve “Kemalist” yaftalamaları sebebiyle laiklik kavramının kullanımı da de facto olarak yasaklanmış gibiydi – siyaseten doğruculuk ve farklı kültürlere (liberal) saygıyla birlikte kavramın kullanımının ve tartışılmasının önüne geçilmişti.

AKP, İslamcılığın açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürürken birçok hamle yaptı. Türban serbestisi, din derslerinin dayatılması, dini vakıf ve kuruluşlara geniş haklar verilmesi, imam hatiplerin yaygınlaşması ve emrivaki bir biçimde var olan okulların dönüştürülmesi, Kuran kurslarının bir nevi güvenceye alınması ve son olarak türbanın orta öğretimde de serbest hale gelmesi, bunların hepsi, laiklik kavramının ayıplandığı dönemde gerçekleşti.

Laiklik kavramına yasak getirenlere suç ortaklığı yapanların kim olduğunu biliyoruz, isimlerini zikretmeye gerek yok. Fakat görünür olmayan bir suç ortaklığı var. Yasaklara harfi harfine uymak ve direnmemek ilkine eşdeğer olmayan bir artı-suç-ortaklığını beraberinde getirdi. Bugün laiklik kavramını yeniden gündeme getirenler de bu artı-suç-ortakları oldu: Bunun soldaki herkes olduğunun altını çizmekte fayda var. Ancak bunun eleştirisini yapmak da bir o kadar yersiz.

Artık laikliğin arzulanmaya başladığı bir döneme giriyoruz. Buna acil ihtiyaç da duyuyoruz. Bu ihtiyacın şekillenmesinin kuşkusuz bazı sebepleri var: Sermaye mekanizmasının sömürüsünün artması, kadına yönelik şiddetin, baskının ve ayrımcılığın patlama yapması, İslamcı terörün Türkiye sınırına dayanması – ülke içinde de var olduğu da kolay kolay reddedilemeyecek cinsten – ve bunun yanında sayarak kolay kolay bitiremeyeceğimiz toplumsal yaşama yönelik dini baskılar. Din aynı zamanda toplumsal hayatı dönüştürmede ve sermayenin iktidar eliyle daha da güçlenmesinde bir araç olarak kullanıldı, bunları meşrulaştırdı. Laikliğin bugün gündeme gelmesi de bunlara artık bir son verilmesi ihtiyacından, artık geri dönüşü olmayan noktaya çok yaklaşmamızdan kaynaklanıyor.

Makro düzeyde laikliğin yokluğunun etkisi böyle olurken, gündelik hayattaki sıradan pratiklerimiz de tamamen dönüşmüş durumda. Halkın bir kısmı kendisini tehdit altında hissediyor, güvende hissetmiyor. Bunun geldiği nokta, günümüzde liberal dile başvuracak olursak, bir “yersiz kaygı” veya “İslamofobi” ürünü değil, tam tersine somut pratiklerden çıkan bir sonuç – sadece bir haber arşivi taraması yapmak her şeyi yeterince açıklar. Örneğin, günümüzde bir kentli kültürden, kent hayatından söz etmek mümkün değil; laikliğin yokluğu sebebiyle modern kültürün yozlaşması söz konusu. Bazı şeyleri geri döndürülemeyecek biçimde kaybetmeye başladığımızın en açık göstergesi değil mi bu?

Şu anda önümüzde duran soru şu: Laiklik günümüzde sosyalist mücadelede birleştirici ve harekete geçirici bir güç olabilir mi? Bu sorunun yanıtını kestirmek güç. Yanıt bulabilmek için öncelikle laiklik kavramını yeniden tanımlamaya dönük bir ihtiyaç var. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’ın yaptığı “emek eksenli laiklik” tanımı önemli bir başlangıç noktası sunuyor. Bunun çok zor bir görev olduğunu da eklemek gerek – hele ki emekçi AKP tabanı laikliği bir “öcü” olarak özümsemişken. Diğer taraftan farklı toplum kesimlerinin farklı laiklik algı ve tanımları mevcut; kuşkusuz bunlarla da bir tartışma ve hesaplaşma içine girmek gerekiyor. Bu durum biraz “ya hep ya hiç” konumunu hatırlatıyor. Nitekim laiklik kavramının içini doldurmak pek kolay görünmüyor. Fakat yine de artık laikliğin gerçekten gündeme yeniden gelmesi ve hayati önem taşıdığının yeniden keşfedilmesi, kavramın tartışılması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için büyük önem taşıyor.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 1
28.09.2014- 20:10

Sol (bunu şimdilik en geniş anlamda kullanıyorum) açısından IŞİD biraz hayırlara vesile olmuşa benziyor. Yıllardan sonra ilk kez laiklik konusu tekrar ana gündem maddesi olmaya başladı. Şimdiye kadar “laikçi teyze” ve “Kemalist” yaftalamaları sebebiyle laiklik kavramının kullanımı da de facto olarak yasaklanmış gibiydi – siyaseten doğruculuk ve farklı kültürlere (liberal) saygıyla birlikte kavramın kullanımının ve tartışılmasının önüne geçilmişti.

Yazar en geniş anlamıyla laiklik solun gündemine hiç gelmedi diyorsa ve bugün gelmesini IŞİD'e bağlıyorsa bu paragraf bana çok doğru gelmedi. En geniş anlamıyla solun içine Deniz Baykal'ın CHP'si geliyorsa, o CHP'nin gündeminden laiklik hiç eksik olmuyordu. Her konuda AKP'nin icraatlarının laiklik karşıtlığı içerdiğini söylüyorlardı ve bu nedenle de liberallerden laikçiler olarak eleştiriliyorlardı. Sadece CHP değil, TKP de bu yönde laikliğin önemini ve türbanla birlikte gericiliğin yaygınlaştırılmak istendiğini söylüyordu. Türban ve laiklik konusunda solun genişçe bir kesimi esnek davranmış olabilir. Bunlar bütün solun bu konuda sorumsuz davrandığı anlamına gelmez.

umut  |  Cvp:
Cevap: 2
28.09.2014- 21:13

Solcu olmak emekten yana olmaksa, emperyalizme karşı çıkmak ve laiklik konusunda duyarlı olmaktan geçiyor. CHP Baykal döneminde çok dik durdu, bu dik duruşu kılıçdaroğlu CHP'si gösteremedi. Kılıçdaroğlu liberallarin gazına geliyor. Türbanı ünivesitede serbest hale getirirken bunun arkasının geleceğini hesap edebilmeliydi. AKP bundan da cesaret alarak türbanı ilkokula kadar sokmayı başardı. TKP'nin de bu konuda hakkını vermek lazım. Baştan beri laiklik konusunun önemli olduğunu ve bu konuda taviz verilmemesini söylüyordu. Gelinen noktada haklı olduğu ortaya çıktı.

Solun ortak muhalefeti bu konuda hassas davranacak gibi duruyor. Geç de kalınmış olsa bu noktada birleşmek umut verici.

Gökkağan  |  Cvp:
Cevap: 3
28.09.2014- 21:47

Türbanla ilgi takıntılarımızı bir kenara bırakıp ülkenin gerçek sorunlarını sözde solcular olarak gündeme getiremiyoruz. türbanla yatıp,türbanla kalkıyoruz. Türbanla uğraşarak elimize bir şey geçmeyeceğini artık anlamalıyız. Bugün ortaöğretim düzeyinde Kuranı kerim ve peygamberin hayatı seçmeli ders olarak verilmekte dileyen seçiyor, dilemeyen seçmiyor bundan daha laik ne olabilir. türban da aynı şekilde. İnsanların kişisel tercihlerini kısıtlayarak gelişmişlik düzeyi yakalamayız aksine gelişmişlik düzeyine set çekmiş oluruz.

umut  |  Cvp:
Cevap: 4
28.09.2014- 21:59

10 yaşındaki çocuk neyi seçecek? Sonra sorun sadece türban mı? Türbanla başladılar, mescidle devam ettiler, seçmeli ders adı altında sünni islamı dayattılar, siz buna demokrasi mi diyorsunuz? Eğitimde dinsel sembollerin ve dinin ne işi olur? Laik eğitim bu mu?

Gökkağan  |  Cvp:
Cevap: 5
28.09.2014- 22:37

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

10 yaşındaki çocuk neyi seçecek? Sonra sorun sadece türban mı? Türbanla başladılar, mescidle devam ettiler, seçmeli ders adı altında sünni islamı dayattılar, siz buna demokrasi mi diyorsunuz? Eğitimde dinsel sembollerin ve dinin ne işi olur? Laik eğitim bu mu?



Sayın umut, orta çağda yaşamıyoruz 21 yüzyıldan bahsediyoruz. 10 yaşında dediğiniz çocuk bugün kendi çapında bilgisayarına format atıyor. neyin ne olduğunu buğün on yaşındaki çocukta on beş yaşındaki çocukta idrak edebiliyor. Şayet sorun çocuğun kendi inancını öğrenmekse laik ten bahsedemeyiz. şimdi size biri çıksa Karl Marx öğretilerini bırak dese tepkiniz ne olurdu?

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 6
29.09.2014- 09:46

Bu osuruktan yazılara ben daha ne diyeyim- Emrah Akansu  


Bazen yediğin dokunur, sindirimin bozulur ya da ansızın geliverir öyle,içinde kalmasın, osurmak iyidir kardeşim dert etme…İyidir ama her şeyin olduğu gibi bu işin de adabı vardır, ölçüyü kaçırmayacaksın durduk yerde…

Misal kalabalık bir yerdesin, etrafını süzeceksin önce,bir de kendini süzeceksin, sessiz sedasız salabiliyor muyum diye…Baktın ortam müsait, çaktırmadan salacaksın ama sessiz meretin kokusu yaman olur, önlemini alacaksın,şöyle elini arkanda bir iki sallayıp, havayı dağıtacaksın.

Diyelim ki yürüyorsun kalabalıkta, seninki de gürültülü çalışmaya aşina, adımını biraz uzunca atıp salla, bir de salarken öksürmeyi unutma! Kaynarsa arada ne ala, bozuntuya vermeyeceksin, şüpheli bir bakış varsa üzerinde "hayırdır" der gibi göz kırpıp, yoluna devam edeceksin…

Misal bir kuyruktasın diyelim ya da kalabalık bir otobüste, yani hem herkes ilgisiz, hem gözler üzerinde,panik yapmayacaksın dedik ya, güveneceksin kendine…Baktın sesli geliyor, aç telefonu bağıra çağıra konuş, sal arada kaybolsun gitsin, kokar meret diyorsan, salarken arkaya doğru ilerleyeceksin.

Aslında en iyisi açık havada gelenidir bu meretin... Oh mis...Açıp kollarını iki yanına, döne döne, şarkı söyle söyleye salacaksın. Becerikliysen müzikte,   bir de salarken, büzükle tempo tutacaksın

Evlere şenliktir bu gaz çıkarma, rezil edebilir seni her yerde, eğer adap bilirsen koy vermezsin kendini, önemlidir terbiye…

Ama gaz çıkardıktan sonra her şey gelir ardı ardına, bir kere salıp açtın mı yolu, yetişmen gerekir helaya, demem odur ki, at gazını kardeşim adabınla, ama sıçma ulu orta, sıçma rezil olma…

Akit’inden Yeni Şafak’ına, köşe yazarları azmış yine bu ara, ağız ishali olmuşlar laiklik konusunda. Kardeşim, karma eğitim, kız çocuklarının okula gitmesi, kadınların özgürleşmesi gaz yapıyorsa, sindiriminde varsa bir arıza, sen yine osuruktan yazılarını yaz, içinde tutma, şişme, çatlama…

Ama yazacağım diye illa, sıçma ulu orta kardeşim, sıçıp asabımızı bozma!

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 7
29.09.2014- 12:42

Alıntı Çizelgesi: Gökkağan yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

10 yaşındaki çocuk neyi seçecek? Sonra sorun sadece türban mı? Türbanla başladılar, mescidle devam ettiler, seçmeli ders adı altında sünni islamı dayattılar, siz buna demokrasi mi diyorsunuz? Eğitimde dinsel sembollerin ve dinin ne işi olur? Laik eğitim bu mu?



Sayın umut, orta çağda yaşamıyoruz 21 yüzyıldan bahsediyoruz. 10 yaşında dediğiniz çocuk bugün kendi çapında bilgisayarına format atıyor. neyin ne olduğunu buğün on yaşındaki çocukta on beş yaşındaki çocukta idrak edebiliyor. Şayet sorun çocuğun kendi inancını öğrenmekse laik ten bahsedemeyiz. şimdi size biri çıksa Karl Marx öğretilerini bırak dese tepkiniz ne olurdu?



Ortaçağ geri geliyor Gökkağan kardeş. Türbanla başlayan pek çok gerici adım bu ülkeyi Ortaçağ'ın karanlıklarına döndürüyor. Bilgisayara format atmakla bu konunun bir ilişkisi yok. Irak'ta Suriye'de kafa koparıp, kelle kesenler de internet uzmanıdır. Bu özellik onların gerici yobaz olduğu gerçeğini değiştirmez. Karl Marks örneği vermişsin, devlet benim oğluma ilkokulda Marksizmi öğretiyor mu, ama çocuklara dini rahatlıkla dayyatıyor ve sen buna özgürlük adı veriyor, doğal bir şey sayıyorsun! Yapma!

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 8
29.09.2014- 15:12

Alıntı Çizelgesi: Gökkağan yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

10 yaşındaki çocuk neyi seçecek? Sonra sorun sadece türban mı? Türbanla başladılar, mescidle devam ettiler, seçmeli ders adı altında sünni islamı dayattılar, siz buna demokrasi mi diyorsunuz? Eğitimde dinsel sembollerin ve dinin ne işi olur? Laik eğitim bu mu?



Sayın umut, orta çağda yaşamıyoruz 21 yüzyıldan bahsediyoruz. 10 yaşında dediğiniz çocuk bugün kendi çapında bilgisayarına format atıyor. neyin ne olduğunu buğün on yaşındaki çocukta on beş yaşındaki çocukta idrak edebiliyor. Şayet sorun çocuğun kendi inancını öğrenmekse laik ten bahsedemeyiz. şimdi size biri çıksa Karl Marx öğretilerini bırak dese tepkiniz ne olurdu?



Din dersi olmazsa çocuklar uyuşturucu bağımlısı olur diyen gerici kafalar tarafından yönetiliyoruz, sen hala ortaçağda yaşamıyoruz diyorsun. Sen nerede yaşıyorsun? AKP'yi tanıyamadın mı hala? Adamlar kimya biyoloji zorunlu oluyor da din dersi neden zorunlu olmaz diyebiliyor. Bu kafanın türbana bakışı özgürlük olabilir mi?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]