Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Sözüm sanadır dalkavuk!-ENVER AYSEVER


Tarihin en hızlı yazıldığı dönemdeyiz belki. Her sözün, eylemin sorumluluğu büyüyor ve nerede sustuğunuz, ne zaman konuştuğunuz daha derin bir önem içeriyor. Zaman hızlı akınca, karne çabuk ortaya çıkıyor işte. Gizlenmek olanağı yok. Terazin doğru tartacak, etik ölçülerinle, güncel kaygıların arasında sıkışıp kalmayacaksın. Toplum gözünü her dönem yazara, çizere, düşünüre, sanatçıya, bilim insanına döner. Kimi zaman farkına varmadan yapar bunu, çoğu zaman da mecbur kalır… Neden? Çünkü denklem öyle karmaşık hale gelir ki, kişi içinden çıkamaz ve pusula arar. Eğer pusula bozuksa yanlış yola girilir ve öylece yürünür. Sonuç? Elbet felaket…

Pusula çok uzun zamandır doğru yönü göstermiyor bizim memlekette. Kiminin mazeretidir öngörüsüzlük, eyvallah demesen de, kabul edersin belki. Ancak kimileri bilerek ve isteyerek yanlış yönü gösterir. Garip ilişkiler ağı içinde düz biri olarak, neyin ardından gittiğini bilmek gerek. Aksi halde akşam söylediğini, sabah değiştirir geveler durursun. Bunun için sağlam bir ideolojik zemin, etik değerler ve nihayetinde aydın sorumluluğu gerekir. Ne zaman ki, ihtiras aklın önüne geçer, o an önce kişinin felaketi olur, ardından da toplum intihara gider.

Ölçüt bazı zamanlar kolay konur. Deprem oluyorsa eğer ve bina sağlam değilse, alt kattakiler düşünsün, demek ahmaklıktır. Bir kez çatırdadı mı yapı, mutlaka çökecektir. Er ya da geç. Kaç zamandır bizim komşular mezhep savaşları, darbeler, kirli para ilişkileri ve ne idüğü belirsiz baharlar içinde kıvranıp duruyor. Oluk oluk insan kanı akarken, ekrandan bilgisayar oyunu gibi izlediğimiz görüntülerin hakikatini fark edemedi kimileri. Geldi kapıya dayandı sonunda. Komşun ölürken, sen de ölmektesindir. Er ya da geç bina çöker… Demek ki ‘oh’ çekmeyeceksin, bana bir şey olmaz diyerek çevirmeyeceksin başını!

Keyfiyet otoriter iklimin belirgin göstergesidir. Yüksek perdeden haykıran ‘Efendi’nin her kelamı kanundur. Kovuşturmalar, tutuklamalar, yasaklar, baskı alabildiğine hüküm sürer bu iklimde. Sormak, sorgulamak yasaktır. En çok sözü edilen günahlardır. Toplum günahkarlardan oluşmuş, bir kurtarıcı eliyle dirliğe, düzene kavuşacaktır. Önce o ‘Efendi’ inanır buna. İnandıran yakın çevresindeki ‘Dalkavuk’lardır. Aynı sözler yinelendikçe gerçeklik duygusu kaybolur, artık yeni bir hava solunmaya başlanır. Top yekün bir körleşme, birlikte intihar söz konusudur…

Her iktidar isteyen, ilkin toplumu etkileyen çevrelerle iyi geçinir. ‘Efendi’ olabilmek için sanatçı, düşünür, gazeteci, kanaat önderi ‘Dalkavuk’lara gereksinim vardır. Esasen herhangi belirgin bir özelliği olmayan ‘Efendi’ için her yol mübahtır. Seçilmiş insan olduğunu düşünür. Toplum, bir an gelir ve birlikte intihar etmeye karar verdiği için, bu yeni mesihe hazırdır ortam. ‘Dalkavuk’ havayı sezer, usulca sokulur ‘Efendi’ye. Karşılıklı hemen kavrar birbirini ‘Dalkavuk’ ve ‘Efendi’. Asla birbirlerine inanmaz, güvenmez ve sevmezler. Hava puslu, bulanık ve tam da istendiği gibidir. Pusula bozuktur elbet!

Kanunlar çıkar. Minareyi çalan kılıfına uydurmuştur nasılsa tüm uygulamaları. İtiraz edenin kellesi alınır. ‘Dalkavuk’ zemini hazırlar. Yeni senaryoyu yazmaya dünden razıdır. Kimi zaman yönetmen olduğunu sanır, oysa bir figürandan ötesi değildir. Sus payı olarak önüne atılanla heyecanlanır, sevinir ve daha saldırgan olur. Ummadığı bir koltuğu kapar, hayal etmediği ve kendine ait olmayan bir kudreti kullanmaya başlar. Yazdıkça yazar. Anlattıkça anlatır. Öylesine inanmıştır ki olan bitene, çoğu zaman ‘Efendi’ bile şaşar onun bu istekli haline. Kraldan daha tehlikelisi elbet kralcı olandır. İspiyoncudur işbirlikçi. Yalancıdır. Küstahtır. Cüretkardır. İktidarın silahı, namludan fırlayan ilk kurşundur. Gazetelerde köşesi olur, ekranlarda programları, üniversitelerde kürsüyü ele geçirir, sanat kurumlarının başına gelir…

Sözüm sanadır ‘Dalkavuk’ bugünün bitmeyeceğini, hakikatin açığa çıkmayacağını ve ardına sığındığın efendinin asla iktidarını yitirmeyeceğini düşünmektesin. Ama öyle değildir maalesef. Toplum birlikte akıl tutulması yaşar, ama doğa kanunu koyar, kalıcı karanlık yoktur!

‘Dalkavuk’ seni tanıyoruz! ‘Efendi’nden daha alçak olduğunu biliyoruz!

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
28.10.2014- 09:09

''Kalıcı karanlık yoktur''  

Tarihin karanlık dönemleri vardır ancak kalıcı karanlık yoktur. Bugünler de geçecek, ''efendisinden daha alçak olan'' bu ''dalkavuklar'' o gün iyot gibi açığa çıkacaklar. Utanabilecekleri yüzleri varsa, o gün sığınacak karanlık da bulamayacaklar.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]