Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Bir yıl önceki ''29 Ekim Sosyalist Cumhuriyet'' mitingine oranla oldukça sönük bir yürüyüştü. Kadıköy'de kürsü de kurulmamıştı. FKF'liler yürüyüş öncesinde Kadıköy'ün çeşitli noktalarında bildiriler dağıtıyorlardı. O bildiriyi dağıtanlardan biriyle uzunca bir konuşmamız da oldu. Konu hep TKP'nin parçalanması üzerineydi. Konuşma sırasında ben ne kadar üzgün olduğum konusunda cümleler kuruyorsam HTKP'li arkadaşta da aynı psikoloji vardı; o da aynı sorundan yakınıyor olmakla birlikte ayrılmanın kaçınılmaz bir hale geldiğinin altını çiziyordu. İki ayrı partiyle yola devam edilmesinin TKP'ye haksızlık olacağını, iki partinin de TKP'nin yakaladığı ivmeyi yakalayamayacağını, bir şekilde tekrar TKP'de birleşmenin gerektiği, yoksa TKP'ye de, sosyalist sol harekete de yazık olacağını söylerken aynı kaygıların onda da olduğunu görmekle birlikte onun sözlerinden yakın bir zamanda bu konuda bir gelişme olmayacağını anlıyordum. Neden ayrılık? diye sorduğumda, bugüne kadar bu soruyu sorduğum onca kişiden alamadığım yanıtı da almıştım. Öyle sanıyorum. ''Haziran direnişinden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmamalıydı!''

Daha önce HTKP'den yansıyan görüş de buydu. Haziran'dan sonraki sol (TKP) eskisi gibi olmamalıydı. Daha çok sokağa çıkılmalıydı. Sokak örgütlenmeliydi. Halk sokağa çağrılmalı ve bu konuda her olanak değerlendirilmeliydi.

TKP'den yansıyan görüş de bu değil miydi? TKP de bu konuda ayrılıktan önce bu görüşleri dile getiriyordu. Kemal Okuyan bunu çok daha somutlaştırmış, ''ayaklanma dönemleri''ni takip eden koşullarda partinin örgütlenme anlayışında farklılık olması gerektiği, çekirdek kadronun korunarak üye konusunda esnek bir tutum alması yolunda bir yapılanmaya gidilmesini...-bu açılımın parti açısından önemini vurgulamıyor muydu? Böyleyse eğer,   bu ayrılık nedendi?

HTKP'li arkadaş bu soruya yanıt veremiyordu. Ya da beni tatmin eden bir yanıt veremiyordu. KP'ye doğrudan eleştiri getirmemeye özen göstererek, ''bu konuda bir ayrılık ortaya çıktı, MK ortadan ikiye bölündü'' diyerek ayrılığın zorunlu bir hale geldiğinin altını çizmeye çalışıyordu. Bu yanıt bana pek doyurucu gelmiyor. HTKP öteden beri ayrılığın nedenleri konusunda bu açıklamayı yapıyor. KP'den bu konuda somut bir açıklama duymadım. Sadece KP'li bir üye Erkan Baş ve FKF için ''kanları kaynadığı için '' açıklamasında bulunmuştu. KP genellikle bu konuya pek değinmiyor. Ortaya çıkan iki partinin belli bir zaman içinde birleşik kurultay düzenleyerek bir araya gelebileceklerine yönelik bir düşüncem vardı. Bugüne kadar edindiğim izlenim bu birleşmenin bir şekilde gerçekleşebileceği yönündeydi. Ancak bu yönde hiç bir işaret de ortada görünmüyor. ''Zaman her soruna ilaçtır'' denir ama bu konuda zaman sanki ayrılığı derinleştirici bir etki yapıyor.

Yürüyüşün başlama saati yaklaştığında FKF'li arkadaşlar bildiri dağıttıkları noktalardan toplanma alanına çekildiler. İlginçtir, onların çekilmesiyle aynı yerleri bu kez KP'li arkadaşlar doldurdu. Standlar açtılar, sol dergisini satmaya ve bildiri dağıtmaya başladılar. ''Katılmıyor musunuz?' diye sorduğum sorulara verdikleri yanıtlar hep sadece gülümsemek oluyordu.

Hiç bir konuşma, açıklama olmadan başladı yürüyüş. Beklentimin üstünde bir katılım vardı. Atılan sloganlar genellikle ''Faşizme karşı omuz omuza'', ''AKP hırsız, faşist.'', ''Madenciler onurumuzdur.''

Kadıköy'de farklı gösteriler de oldu. HTKP'nin yürüyüşünü sonuna kadar takip etmedim. Geriye dönüp ''heykel''e geldiğimde Kadıköy Belediyesi'nin Kırmızı Tişörtlü bisikletçileri   İstiklal Marşı'yla Cumhuriyet'i sahipleniyorlardı. Etraf ay yıldızlı bayraklarla gelincik tarlası gibiydi. Sigara içmek için bir kenara oturduğumda iki yanımmda yaşı geçkince iki kadın vardı. Sohbet ettik. Biri Kadıköy Belediye Başkanı'nın hangi partiden olduğunu sordu. Kadıköylü olmadığı belliydi. Elinde SÖZCÜ vardı, Yılmaz Özdil'in ''29 Ekim'' başlıklı yazısını okuyordu, bir yandan. Sarı saçlarını çevreleyen Atatürk logolu bandana yakışmıştı. Belki TGB/İşçi Prtisi'nin mitingini bekliyordu. Sormadım. Çevrede bayrak satıcıları, kadın erkek, çoluk çocuk... ay yıldızlı bayraklar çevreyi bir gelincik tarlasına dönüştürmüş. Hava kapalı, kasvetli. Hafif bir rüzgar.

Uzaklaşıyorum oradan, böyle geçmemesi gerektiğini umduğum bir 29 Ekim, Kadıköy'de böyle geçmişti...

Umudu çoğaltamadan...

Cevap: 1
30.10.2014- 08:27

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bir yıl önceki ''29 Ekim Sosyalist Cumhuriyet'' mitingine oranla oldukça sönük bir yürüyüştü. Kadıköy'de kürsü de kurulmamıştı. FKF'liler yürüyüş öncesinde Kadıköy'ün çeşitli noktalarında bildiriler dağıtıyorlardı. O bildiriyi dağıtanlardan biriyle uzunca bir konuşmamız da oldu. Konu hep TKP'nin parçalanması üzerineydi. Konuşma sırasında ben ne kadar üzgün olduğum konusunda cümleler kuruyorsam HTKP'li arkadaşta da aynı psikoloji vardı; o da aynı sorundan yakınıyor olmakla birlikte ayrılmanın kaçınılmaz bir hale geldiğinin altını çiziyordu. İki ayrı partiyle yola devam edilmesinin TKP'ye haksızlık olacağını, iki partinin de TKP'nin yakaladığı ivmeyi yakalayamayacağını, bir şekilde tekrar TKP'de birleşmenin gerektiği, yoksa TKP'ye de, sosyalist sol harekete de yazık olacağını söylerken aynı kaygıların onda da olduğunu görmekle birlikte onun sözlerinden yakın bir zamanda bu konuda bir gelişme olmayacağını anlıyordum. Neden ayrılık? diye sorduğumda, bugüne kadar bu soruyu sorduğum onca kişiden alamadığım yanıtı da almıştım. Öyle sanıyorum. ''Haziran direnişinden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmamalıydı!''

Daha önce HTKP'den yansıyan görüş de buydu. Haziran'dan sonraki sol (TKP) eskisi gibi olmamalıydı. Daha çok sokağa çıkılmalıydı. Sokak örgütlenmeliydi. Halk sokağa çağrılmalı ve bu konuda her olanak değerlendirilmeliydi.

TKP'den yansıyan görüş de bu değil miydi? TKP de bu konuda ayrılıktan önce bu görüşleri dile getiriyordu. Kemal Okuyan bunu çok daha somutlaştırmış, ''ayaklanma dönemleri''ni takip eden koşullarda partinin örgütlenme anlayışında farklılık olması gerektiği, çekirdek kadronun korunarak üye konusunda esnek bir tutum alması yolunda bir yapılanmaya gidilmesini...-bu açılımın parti açısından önemini vurgulamıyor muydu? Böyleyse eğer,   bu ayrılık nedendi?

HTKP'li arkadaş bu soruya yanıt veremiyordu. Ya da beni tatmin eden bir yanıt veremiyordu. KP'ye doğrudan eleştiri getirmemeye özen göstererek, ''bu konuda bir ayrılık ortaya çıktı, MK ortadan ikiye bölündü'' diyerek ayrılığın zorunlu bir hale geldiğinin altını çizmeye çalışıyordu. Bu yanıt bana pek doyurucu gelmiyor. HTKP öteden beri ayrılığın nedenleri konusunda bu açıklamayı yapıyor. KP'den bu konuda somut bir açıklama duymadım. Sadece KP'li bir üye Erkan Baş ve FKF için ''kanları kaynadığı için '' açıklamasında bulunmuştu. KP genellikle bu konuya pek değinmiyor. Ortaya çıkan iki partinin belli bir zaman içinde birleşik kurultay düzenleyerek bir araya gelebileceklerine yönelik bir düşüncem vardı. Bugüne kadar edindiğim izlenim bu birleşmenin bir şekilde gerçekleşebileceği yönündeydi. Ancak bu yönde hiç bir işaret de ortada görünmüyor. ''Zaman her soruna ilaçtır'' denir ama bu konuda zaman sanki ayrılığı derinleştirici bir etki yapıyor.

Yürüyüşün başlama saati yaklaştığında FKF'li arkadaşlar bildiri dağıttıkları noktalardan toplanma alanına çekildiler. İlginçtir, onların çekilmesiyle aynı yerleri bu kez KP'li arkadaşlar doldurdu. Standlar açtılar, sol dergisini satmaya ve bildiri dağıtmaya başladılar. ''Katılmıyor musunuz?' diye sorduğum sorulara verdikleri yanıtlar hep sadece gülümsemek oluyordu.

Hiç bir konuşma, açıklama olmadan başladı yürüyüş. Beklentimin üstünde bir katılım vardı. Atılan sloganlar genellikle ''Faşizme karşı omuz omuza'', ''AKP hırsız, faşist.'', ''Madenciler onurumuzdur.''

Kadıköy'de farklı gösteriler de oldu. HTKP'nin yürüyüşünü sonuna kadar takip etmedim. Geriye dönüp ''heykel''e geldiğimde Kadıköy Belediyesi'nin Kırmızı Tişörtlü bisikletçileri   İstiklal Marşı'yla Cumhuriyet'i sahipleniyorlardı. Etraf ay yıldızlı bayraklarla gelincik tarlası gibiydi. Sigara içmek için bir kenara oturduğumda iki yanımmda yaşı geçkince iki kadın vardı. Sohbet ettik. Biri Kadıköy Belediye Başkanı'nın hangi partiden olduğunu sordu. Kadıköylü olmadığı belliydi. Elinde SÖZCÜ vardı, Yılmaz Özdil'in ''29 Ekim'' başlıklı yazısını okuyordu, bir yandan. Sarı saçlarını çevreleyen Atatürk logolu bandana yakışmıştı. Belki TGB/İşçi Prtisi'nin mitingini bekliyordu. Sormadım. Çevrede bayrak satıcıları, kadın erkek, çoluk çocuk... ay yıldızlı bayraklar çevreyi bir gelincik tarlasına dönüştürmüş. Hava kapalı, kasvetli. Hafif bir rüzgar.

Uzaklaşıyorum oradan, böyle geçmemesi gerektiğini umduğum bir 29 Ekim, Kadıköy'de böyle geçmişti...

Umudu çoğaltamadan...




Bende sizin gibi birleşmenin olacağını   düşünüyordum çünkü teorik bağlamda çok büyük bir ayrılık yoktu gördüğümüz.Ama dün konuştuğum bir htkp'li arkadaş,kp ve htkp 29 ekim özelinde anlaşıp sosyalist cumhuriyet mitingi yapabilirlermiydi dediğimde bana böyle bir şey mümkün değil bizim onlarla aynı alanda bulunmamız çok zor diyince ben de kopmanın derinleştiğine kanaat getirdim.Ayrıca kp'li gençlerin fkf'den ayrılmaları,eyleme en ufak bir destek vermemeside bu düşüncemi körükledi.Kp'li gençlere siz neden yoksunuz dediğimdede açıkçası tatmin edici bir cevap alamadım.
Ne yazıkki hem tkp bölündü,hemde en etkin gençlik örgütlerinden biri olan fkf.Yola tüm aydınlanmacı gençliği birleştireceğiz diye çıkan fkf kendi eski yoldaşlarını bile içinde tutamadan bütün aydınlanmacı gençliği nasıl kapsayacak?

munzur  |  Cvp:
Cevap: 2
01.11.2014- 20:18

Uzaklaşıyorum oradan, böyle geçmemesi gerektiğini umduğum bir 29 Ekim, Kadıköy'de böyle geçmişti...

Umudu çoğaltamadan...


Umudun çoğalması için ne olacağını ummuştunuz? 29 Ekim öncesinde bir umut var mıydı ki, 29   Ekim'de umut beklentisi içine girmiştiniz? Ya da girmiş miydiniz?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
02.11.2014- 14:34

Haziran direnişi gibi kendiliğinden bir ayaklanmanın yaşandığı bir ülkede geleceğe yönelik umudu kaybetmek mümkün değil. Uzun vadede umutluyum bu yüzden. Daha güzel bir dünyaya doğrusal bir hat üzerinden ilerlenmeyecek, sapmalar, olacak, geriye dönüşler de olacak, dahası dünyayı daha güzel bir hale getirecek emeğin öncüleri de hatalar yapacak, kendi mevzilerinde yarılmalara yol açabilecek. Bunların hepsi olacak. Ama bir yanda gericilik, karanlık ve sömürü ve   öbür yanda aydınlık, çağdaşlık ve eşitlik isteği varsa yaşananlar ne olursa olsun ikincisi birincisine üstünlük kuracaktır. Şöyle ya da böyle, er ya da geç!

Kadıköy'e giderken de bu ruh halini taşıyordum. FKF/HTKP'nin yürüyüşü ise beklentilerimin üzerinde bir kalabalığa sahipti. Umudu çoğaltamayışımın nedeni TKP konusunda konuştuğum kişilerden bir ışık almayışım. Bu ülkenin güçlü bir sola ihtiyacı varken, TKP bu konuda çok önemli mesafeler almışken, ve çok daha önemli mesafeler alma potansiyeline sahipken -nedeni ne olursa olsun- ortadan ikiye yarılmasını içime sindiremiyorum. Bu kadar emek, mücadele, kazanılan mevziler i yok sayıp, iki ''parti'' için sıfırdan işe başlamak Türkiye için gereksiz bir lüks. Bu iki yapının bir an önce TKP çatısı altında yeniden bir araya gelmesi gerekiyor. Çok iddialı bir şey söylüyorum: Türkiye sosyalist solunun en ivedi çözülmesi gereken sorunu bu.

Umudu çoğaltamayışımın nedeni bu konuda Kadıköy'de bir işaret alamayışımdı, nedeni buydu!


solcu  |  Cvp:
Cevap: 4
02.11.2014- 22:58

Umudu kaybetmeyelim, enseyi karartmayalım, böyle gitmeyeceği anlaşılacak, sonunda TKP'de bir araya gelinecektir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
03.11.2014- 01:26

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Umudu kaybetmeyelim, enseyi karartmayalım, böyle gitmeyeceği anlaşılacak, sonunda TKP'de bir araya gelinecektir.



Umarım öyle olur, umarım en kısa zamanda TKP'de yeniden bir araya gelinmesi gerektiğini anlarlar. Bu ülkenin TKP'ye ihtiyacı var, çünkü.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 6
21.11.2014- 20:15

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Umudu kaybetmeyelim, enseyi karartmayalım, böyle gitmeyeceği anlaşılacak, sonunda TKP'de bir araya gelinecektir.



Umarım öyle olur, umarım en kısa zamanda TKP'de yeniden bir araya gelinmesi gerektiğini anlarlar. Bu ülkenin TKP'ye ihtiyacı var, çünkü.



Bu sürecin geriye doğru işlemeyeceğini düşünüyorum. Artık iki parti var ve iki parti de kendi siyasal ve ideolojik konumlarıyla ileriye bakıyorlar. Ayrılık olduysa ve kaçınılmaz bir hale geldiyse bence tekrar beraber olamayacaklardır. Kişisel kaymalar olabilir ancak partisel anlamda beraberlik kısa ve orta vadede mümkün görünmüyor.

umut  |  Cvp:
Cevap: 7
22.11.2014- 09:32

Ben de öyle düşünüyorum. Kısa vadede bir araya gelinmeyecektir. Belki hiç olmayacak.   Daha fazla büyüyen TKP adını alabilir, belki öyle bir konuşma anlaşma vardır aralarında.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 8
23.11.2014- 19:28

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Ben de öyle düşünüyorum. Kısa vadede bir araya gelinmeyecektir. Belki hiç olmayacak.   Daha fazla büyüyen TKP adını alabilir, belki öyle bir konuşma anlaşma vardır aralarında.



Bana göre TKP KP adıyla devam ediyor. Orada değişen bir şey yok. HTKP'nin bir iddiası var. Daha fazla sokağa çıkmaktan ve daha fazla kitleyle temas etmekten söz ediyorlar. Açıkçası gönlüm HTKP'den yana. Türkiye'de bu kadar uygun koşullara rağmen komünist bir partinin kitle kazanamaması oldukça üzücü. HTKP bunu aşmayı deniyor. Riski de var. Kapsama alanı genişledikçe ister istemez çeşitli eğilimlerin partiye egemen olması riski bu. Zor bir karar vermişler. Umarım başarırlar.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]