Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Türkiye Devrim Tarihi

Gamak 1969: Şerif Aygün’ün anısı – Can Şafak

1969 yılının sonunda Türkiye işçi sınıfı tarihinin en dramatik olaylarından biri yaşanır. İstanbul Topkapı’daki İbrahim Gamgam’a ait Gamak Elektrik Motorları Fabrikası’nda 29 Aralık 1969 günü ücret alacakları için işyerine gelen işçilere polis saldırır, işçi Şerif Aygün polis kurşunuyla katledilir. 4 işçi yaralanır.

Resim Ekleme

“Şerif’i patron ve polis kurşunu öldürdü. Haklarını isteyen Gamak işçilerine patron polis ikilisi fabrika önünde kurşun sıktı. İşçi kardeşimiz Şerif Aygün şehit oldu. Gamak işçileri 16–20 yaş arasında gencecik insanlardır. [...] Sıkılan kurşunlar ceketleri, pantolonları, ciğerleri deliyordu. Ve polisler ‘sizi teker teker vuracağız’ diyorlardı. Patron bu olaylardan önce ‘bütün dünya yüzüme tükürsün, Maden-İş’i bu fabrikaya sokarsam’ demişti. İşçiler olaydan sonra surlar dibinde buluşup, sonuna kadar dövüşmeye ant içtiler.” Gamak olayları ve Şerif Aygün’ün katledilmesi Maden-İş gazetesinde bu satırlarla duyurulur. (Maden-İş, Gamak 1970)

İşyerinde çalışan 514 işçinin 504’ü Maden-İş üyesidir. Patron 2 ay boyunca işçileri yarım yevmiye çalıştırıp devamlı mecburi izin yaptırmaktadır. 22 Aralık Cuma günü işyerine gelen işçiler Toplum Polisiyle karşılaşırlar. Polisin elinde içinde 124 işçinin işten çıkarıldığını bildiren bir liste vardır. Patron Ocak ayının 4’üne kadar fabrikayı kapatmıştır. İşçiler, Aralık ayında çalıştıkları 15 günün parasını isterler, işveren de bu paraların 29 Aralık günü ödeneceğini söyler. 29 Aralık Pazartesi günü işçiler erkenden fabrikaya gelirler. Fakat polis yolu kesmiş, kimseyi içeri sokmamaktadır. İşçiler, ısrar ederler. Birden polis saldırısı başlar. İşçiler de kendilerini sopalarla, taşlarla korumak zorunda kalırlar. “Coplar inmeye silâhlar sıkılmaya başlamıştır. Fabrikanın içine giren polisler camlardan kurşun yağdırmaktadırlar.” Şerif saat 12.35’te vurulur.

Şerif’in anısı Nilüfer Gümüş’ün yüreğinden ağıt oldu döküldü:

“Mezarlardan çıktılar bayram benim neyime / Çekip Şerif’i vurdular kan damlar yüreğime / İşte Şerif şehit oldu bayram benim neyime / Patronların gönlü oldu, kan damlar yüreğime”

“… Bir polis kurşunu Şerif’in sağ memesini buluyor. Yarasından oluk gibi kan akmaya başlıyor. Selim de hemen yanında omuzluyor Şerif’i, başlıyor koşmaya. Polisler halâ kurşun yağdırıyorlar. Saat 12.40’ta yardımcı polis ekipleri geliyor. Ellerinde silah bir yüzlerce polis… […] Mezarlar arasından yaralı insan sesleri geliyor. Her işçiye en az yedi, sekiz polis düşüyor ve ölümüne vuruyorlar.”

Gamak, MESS üyesi değildi. MESS’e göre Gamak olaylarının temelinde, Çelik-İş’ten ayrılıp Maden-İş’e geçen işçilerin “Maden-İş’in yaptığı toplu sözleşmeyle işverenin gelişen ekonomik kriz koşullarında kaldıramayacağı hükümler içeren haklar elde etmiş” olması vardı. MESS Gamak olaylarının ardından üyelerine, “MESS Üyelerine Tavsiye” başlıklı bir metin göndermişti: “Oturma eylemi, boykot, işyeri işgali gibi yasadışı direniş biçimlerinin yaygınlaşmaya ve bir işyerinden ötekisine sıçramaya başlamasıyla birlikte, MESS Yönetim Kurulu 8 Aralık 1969 günkü toplantısında, kanunsuz hareketlere engel olmayı amaçlayan tedbirler kapsamında, MESS üyelerine tavsiye niteliğinde olmak üzere, şu hükmün toplu sözleşmelere dâhil edilmesi için çaba gösterilmesine karar verdi: İşyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin, işyerinde işi tamamen veya kısmen bırakmaları veya verimi düşürmeleri veya işi yavaşlatmaları veya diğer işçilerin çalışmasına engel olacak şekilde fabrika içinde veya dışında hareketlerde bulunmaları halinde, sendika üyelerini yazılı olarak derhal uyarır ve bu uyarının bir suretini işverene 1 gün içinde yazılı olarak verir. Bu ihtara uymayan üyelerini üyelikten çıkartma talebiyle fiilin vuku bulduğu günden itibaren 3 gün içinde Haysiyet Divanına sevk eder. Haysiyet Divanı 3 gün içinde konuyu karara bağlayarak üyeyi ihraç eder. Sendika yukarıda belirtilen kanunsuz hareketlere katılan üyeler için adli, hukuki ve maddi yardımda bulunmamayı ve husumete ehil olmamayı şimdiden kabul eder. Sendika, yukarıdaki hükümlere riayet etmediği takdirde üyelerin bu hareketlerini desteklemiş addolunur ve işyerinde vuku bulan maddi ve manevi zararlardan üyelerle birlikte müteselsilen sorumlu olur.” (MESS, Gelenek ve Gelecek, s. 184)

Resim Ekleme


Aynı günlerde Maden-İş üyelerine şöyle seslenmektedir: “… İŞÇİ SINIFI ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ARAMAYA BAŞLAMIŞTIR. İŞÇİLER KENDİ SENDİKALARINI SEÇTİKÇE ZAFERLER ELDE ETTİLER, BU ZAFERLERİ GÖRDÜKÇE GERÇEKLERİ DAHA İYİ KAVRADILAR. MADEN-İŞ SENDİKASI DA ARTIK KENDİNİ İSPATLAMIŞ BİR SENDİKADIR. KENDİ İŞKOLUNDAKİ BÜTÜN SARI SENDİKALAR YIKILMAKTADIRLAR. […] Türkiye Maden-İş Sendikası’nın üyeleri ve her derecedeki yöneticileri devrimci çizgide birbirleriyle yarışan bir bütün olarak Türk sendikacılığının yüzünü ağartan büyük mücadelelerin öncüleri olarak gereken eylemleri bilinçle yürütmektedirler. ” (Maden-İş, Sayı 20, 8 Aralık 1969)

Resim Ekleme

Ve Gamak işçilerinden Karaveli, arkadaşı Şerif Aygün için şu dizeleri yazmaktadır, tarihe:

“Gamak denen işyeri motorlar yapar / Patron denen burjuva paraya tapar / Dönmez gayri dilim kurudu damak / Bize mezar oldu batası Gamak / Gamak’ın çevresi mezarlık orman / Polis Şefi vermiş katlime ferman / Durmaz akar kanım yok mudur derman…”

~

1969, metal sektöründe işçilerin DİSK’e bağlı Maden-İş’e geçmek için başlattıkları ve her biri emek tarihi içinde birer mit haline gelecek olan direnişlerin birbirini izlediği yıldır. Maden-İş 1969 yılını bir mücadele yılı olarak, işçilerin “tek tek fabrikaların işçileri olmaktan çıkıp, yekpare bir işçi sınıfı olmaya” yöneldikleri bir yıl olarak nitelemekteydi. Onlar “menfaatlerini, hayatlarının, kendilerini ezenlerin bir olduğunu” görmüşlerdi. (Maden-İş, Sayı 21, 1 Ocak 1970)

Sendika hareketi 60’ların başında, tarihsel Saraçhane mitinginin ardından büyük bir yükseliş trendine girmiştir. Kendisini “devrimci” bir örgüt olarak tanımlayan DİSK kurulmuş, hızla örgütlenmektedir. DİSK’i kuran sendikacılar 1961’de Türkiye İşçi Partisi’ni kurmuşlardır. Türkiye işçi sınıfı 15-16 Haziran direnişinin arifesindedir. Sosyalist sol yükselmekte, ’68 baharı üniversitelerden başlayarak toplumun her kesimini derinden etkilemektedir. DİSK’in kurulmasıyla birlikte parçalanarak bir büyük yol ayrımına giren sendika hareketi “özgürlük” arayışı içindedir. İşçiler DİSK’e yönelmektedirler, sanayi bölgelerini sarsan işyeri işgalleri, direnişler, öğrenci gençlik mücadelesinden de esinlenerek zaman zaman “boykot” olarak adlandırılmaktadır. DİSK ve Maden-İş 1969 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’ni destekleme kararı alır: Sosyalizm için. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, Maden-İş’in 1969 Genel Kurulu’nda, Türkiye’de sosyalizmin işçi sınıfının öncülüğünde kurulacağını, işçilerin sendikal örgütlenmesinin yeterli olmadığını ve politik örgütte toplanmaları gerektiğini söyler. (Maden-İş, Sayı 15, 10 Eylül 1969)

1967-1971 yılları DİSK’in, daha Türk-İş içinde başlayan kadim “devrimci” sendika geleneğinin yeşerdiği yıllardır. DİSK henüz “sınıf ve kitle sendikacılığı” kavramıyla tanışmamıştır. Hayatın, fabrikaların, mücadelenin içinden gelen bir jargon hakimdir DİSK’in sendikalarına. 1969 ve 1970 direnişleri, DİSK’in bu kadim geleneğinin de taşıyıcıları olur. Siyasete solun, sendikaların, işçi sınıfının gölgesi vurmaktadır. 1969 yılı umutlu bir yıldır. Şerif Aygün ağıtı, Türkiye’nin, Türkiye işçi sınıfının kalbindeki bu umudu da söyler:

“Ezilip duruyoruz bayram benim neyime / İktidara yürüyoruz gül damlar yüreğime…”

sendika. org.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]