Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 17
28.12.2014- 17:05

Alıntı Çizelgesi: spartakus yazmış

Buradan anlaşılması gereken tarihsel ilerlemenin atlanabilir oluşu mudur? Geri kalmış bir ülkede kapitalizm nüve olarak ortaya çıksa bile, gelişmiş işçi sınıfının olmaması devrime engel değildir ifadesi mi? İşçi sınıfının gelişmediği bir ülkede sosyalist devrim yapılamaz mı?



İşçi sınıfının gelişmediği, yaygınlık kazanmadığı geri kalmış bir ülkede sosyalist devrimi gerçekleştirmek zordur ama ondan daha da zoru devrimden sonra kuruluğun yerleştirilmesinde ortaya çıkacak sorunlardır. Kuruculuğu gerçekleştirmeye çalışan komünist öznenin toplumsal dönüşümleri gerçekleştirirken en büyük desteği sınıfsal desteği yüzünden örgütlü proletaryadır. Bir ülkede örgütlü proletarya nicelik ve nitelik yönünden ne kadar gelişkinse, komünist öznenin toplumda o kadar fazla desteği var demektir. Bu durum toplumsal dönüşümlerde komünist öznenin elini güçlendirir ve değişimlerin daha kolay gerçekleşmesini sağlar. Proletaryanın güçsüz olduğu bir ülk küçük burjuvazi ve köylülüğün hakim olduğu bir ülke demektir. Böyle bir ülkede dönüşümler daha zorlu olacak ve daha fazla ''zor''u gündeme getirecektir. Bu yüzden böyle bir ülkede sosyalist devrimin yerleşmesi de zor olacak ve geriye dönüş ihtimali de daha yüksek olabilecektir.

dreyfus  |  Cvp:
Cevap: 18
29.12.2014- 08:50

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Evet, geri kalmış bir ülkede işçi sınıfı ve emekçi kesimlerin daha devrimci bir potansiyele sahip olmasının nedeni batı proletaryasından çok daha fazla baskı ve sömürüyle karşı karşıya bulunmasından kaynaklanmaktadır. ( Bunun nedeni de emperyalizmin kapitalist çelişkileri geri kalmış ülkelere ihraç edebilme olanaklarının olmasıdır.) Ve bu çelişki devrimin batıdan doğuya kaymasına neden olmuştur. Bu tartışmadaki   sisli alan, sanırım, sınıfın bilinçlenmesinden ne anlaşıldığı konusunda ortaya çıkıyor. Önemli bir konu aslında bu. Önemi de devrimin gerçekleşmesi konusundaki başat parametrenin ne olduğu konusunu da anlaşılabilir hale getirebilir.

Şöyle bir örnekten yola çıkalım: sınıfın ve emekçi halkın uykuya yattığı dönemde değil, kitlelerin ayaklandığı ve iktidarı ele geçirmenin eşiğindeki bir devrimci durumda-dönemde bile işçilere, kitle içinde ayaklanmaya katılanlara ''neden iktidarı deviriyorsunuz, neden devrim yapıyorsunuz'' diye sorulduğunda alınacak yanıt ne olur? Ayaklanmaya katılan ve devrimi gerçekleştirmenin eşiğine gelmiş bu kitlelerden '' üretim araçlarının özel mülkiyeti ile üretimin toplumsal niteliği arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak için'' şeklinde bir yanıt alabilir miyiz? Bence mümkün değil. Sınıfın bilinçlenmesiyle kast edilen sınıfın kitlesel olarak tarihsel çıkarlarının farkına varabileceği ise, sınıflı toplumsal yapı içinde böyle bir bilinçlenme olmaz. Ne gelişmiş kapitalist ülkelerde ve ne de geri kalmış ülkelerde böyle bir sınıf bilinci kitlelerde oluşmayacaktır. Hatta eğitim düzeyinin yüksekliği nedeniyle gelişmiş ülke proletaryasında (bu oranda olmasa bile) ''sınıf bilinci'' geri kalmış ülkelerdekinin daha yüksek olabilme olasılığı da vardır. Zaten bu yüzden ''Leninizm olmadan siyasal devrim olmaz'' diyoruz. Çünkü Lenin'in öncü ve örgüt kuramıyla bu açığı kapatabilme olanağımız var. Eğer sınıflı bir toplumda işçi sınıfı kendiliğinden sınıf bilincine kavuşabilme olanağına sahip olsaydı,   o zaman komünist öncüye de pek ihtiyaç olmazdı. Yönetiminde sınıf bilinci kazanmış proleterlerin bulunduğu doğrudan işçi sınıfı partileriyle siyasal devrim amaçlanırdı. Oysa durum hiç böyle değil. Leninist partinin öncülüğünü üstlenenlerin ''sınıf dışından'' olması gerektiğine vurgu bu nedenle yapılıyor.




Geri kalmış bir ülkede kapitalizm tam olarak yaşanmadan, proletarya örgütlü ve güçlü biçimde ortaya çıkmadan sosyalizme geçilebilir diyorsanız, Marks ile çelişkiye düşmüyor musunuz? Feodalizmden sosyalizme geçiş yapılabiliyorsa, Marks'ın şeması yanlış mı? Bunu mu söylemek istiyorsunuz? Marks bu konuda yanıldı mı?

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 19
31.12.2014- 06:25

Alıntı Çizelgesi: dreyfus yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Evet, geri kalmış bir ülkede işçi sınıfı ve emekçi kesimlerin daha devrimci bir potansiyele sahip olmasının nedeni batı proletaryasından çok daha fazla baskı ve sömürüyle karşı karşıya bulunmasından kaynaklanmaktadır. ( Bunun nedeni de emperyalizmin kapitalist çelişkileri geri kalmış ülkelere ihraç edebilme olanaklarının olmasıdır.) Ve bu çelişki devrimin batıdan doğuya kaymasına neden olmuştur. Bu tartışmadaki   sisli alan, sanırım, sınıfın bilinçlenmesinden ne anlaşıldığı konusunda ortaya çıkıyor. Önemli bir konu aslında bu. Önemi de devrimin gerçekleşmesi konusundaki başat parametrenin ne olduğu konusunu da anlaşılabilir hale getirebilir.

Şöyle bir örnekten yola çıkalım: sınıfın ve emekçi halkın uykuya yattığı dönemde değil, kitlelerin ayaklandığı ve iktidarı ele geçirmenin eşiğindeki bir devrimci durumda-dönemde bile işçilere, kitle içinde ayaklanmaya katılanlara ''neden iktidarı deviriyorsunuz, neden devrim yapıyorsunuz'' diye sorulduğunda alınacak yanıt ne olur? Ayaklanmaya katılan ve devrimi gerçekleştirmenin eşiğine gelmiş bu kitlelerden '' üretim araçlarının özel mülkiyeti ile üretimin toplumsal niteliği arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak için'' şeklinde bir yanıt alabilir miyiz? Bence mümkün değil. Sınıfın bilinçlenmesiyle kast edilen sınıfın kitlesel olarak tarihsel çıkarlarının farkına varabileceği ise, sınıflı toplumsal yapı içinde böyle bir bilinçlenme olmaz. Ne gelişmiş kapitalist ülkelerde ve ne de geri kalmış ülkelerde böyle bir sınıf bilinci kitlelerde oluşmayacaktır. Hatta eğitim düzeyinin yüksekliği nedeniyle gelişmiş ülke proletaryasında (bu oranda olmasa bile) ''sınıf bilinci'' geri kalmış ülkelerdekinin daha yüksek olabilme olasılığı da vardır. Zaten bu yüzden ''Leninizm olmadan siyasal devrim olmaz'' diyoruz. Çünkü Lenin'in öncü ve örgüt kuramıyla bu açığı kapatabilme olanağımız var. Eğer sınıflı bir toplumda işçi sınıfı kendiliğinden sınıf bilincine kavuşabilme olanağına sahip olsaydı,   o zaman komünist öncüye de pek ihtiyaç olmazdı. Yönetiminde sınıf bilinci kazanmış proleterlerin bulunduğu doğrudan işçi sınıfı partileriyle siyasal devrim amaçlanırdı. Oysa durum hiç böyle değil. Leninist partinin öncülüğünü üstlenenlerin ''sınıf dışından'' olması gerektiğine vurgu bu nedenle yapılıyor.




Geri kalmış bir ülkede kapitalizm tam olarak yaşanmadan, proletarya örgütlü ve güçlü biçimde ortaya çıkmadan sosyalizme geçilebilir diyorsanız, Marks ile çelişkiye düşmüyor musunuz? Feodalizmden sosyalizme geçiş yapılabiliyorsa, Marks'ın şeması yanlış mı? Bunu mu söylemek istiyorsunuz? Marks bu konuda yanıldı mı?



Asıl önemlisi, Marx, tek tek her bir ülkenin aynı gelişim çizgisini izlemek zorunda olduklarına ilişkin katı bir vurgu yapmaz. Birinci yazıda bu konuda yorum yapılmış. Marks'ın şemasının her ülkede bire bir yaşanması lazım gibi bir iddiasının Marks'ta olmadığı söylenmiş.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]