Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

31.12.2014- 17:16

Eski yıl, yeni yıl
Aydemir Güler


2014'ün son insan öldürme haberleri Cizre'den geldi geçtiğimiz hafta sonu. Bülent Arınç bu kez Hüda-Par yani Kürt Hizbullahına açıktan sahip çıktı. PKK'den Mustafa Karasu ise olayları AKP provokasyonu olarak niteledi, Erdoğan'ı suçladı. Karasu'ya göre katile, hırsıza sağduyu çağrısı yapanlar hataya düşüyorlardı.

Eski yıldan yeni yıla devrolanlardan biri Kürt sorununda önümüzdeki 21 Mart itibariyle çözüm -veya en azından kalıcı bir ateşkes- beklentisi. Şimdi 2014 kanla kapanıyor, ama bu kan 2015'in çözüm demagojisiyle açılmasını önlemiyor.

Tuhaf, saçma, acı... Kötü yıl 2014'e de bu aptallık yaraşırdı...

Beklenti o denli abartılı ki, AKP'nin bu büyük hamleyi oya tahvil etmek için seçimleri erkene, Newroz'a en yakın tarihe çekeceği de konuşuluyor. 1999'da Öcalan'ın yakalanması DSP-MHP'yi uçurmuştu. 2015 “çözümü” de AKP-HDP'yi mi uçuracak?

Bu olasılığın üstüne çizik atmak imkansız. Ama böyle bir seçim sonucunun parlamento merkezli olarak tartışılamayacağını büyük bir kesinlikle söyleyebiliriz. Baş başa kalmış AKP ile HDP tablosu çözüm değil patlamadır. Öcalan'ın tabiriyle İslam kardeşliğinin ilan edilmesiyle milliyetçi bir savaşın patlak vermesi birbirini izlemez, iç içe girer! Meclisin ne önemi kalır?

Siyaset alanının bu yönde dönüşmesi için parlamenter zeminde CHP'nin tuzla buz olması gerekecektir. Öyle bir kriz ki, sonuçları CHP tasarımlarını aşsın ve Haziran direnişinde somut olarak gözlemlenen yurtsever-laik-kamucu damar dağılsın, buharlaşsın... 2014 deneyi diyor ki, CHP seçmeni tatminsizliğe terk edilecek, oy verme oranı gerileyecek, hatta sırtında yumurta küfesi olmayanlar göç eğilimine girecek. Böyle bir durumda liberalizm-Kürt hareketi ittifakı klasik sınırlarının ötesine sıçrar. Ve unutmayın, liberalizm ve milliyetçilik her zaman sağdır. AKP pazarlığından barış çıkmaz, bu pazarlığın belirlediği bir siyaset tablosu topluca sağa kayar.

Bizim taraf buharlaşır mı, peki?

O kadar da değil... Kabul; yurtseverlik Kürt düşmanlığı üstünden milliyetçiliğin baskısı altına girer. Laiklik de AKP karşıtlığı üstünden liberalizmin belirlenimine kayar... Bu dağılmaya CHP değil, ancak sol karşı durabilir. Tek koşulla: solun diğer iki muhalefet akımı karşısındaki komplekslerinden arınabilmesi koşuluyla.

Solculuk 2015'de bir kez daha, halk aydınlanmasını, emekçi sınıf kimliğini esas alan solculuğun milliyetçi/kemalist ve Kürtçü/liberal kirlerden temizlenmesine odaklanacaktır pratikte. 2011 seçimlerinden sonra sorun tam da buydu. 2015 seçimlerinden önce de aynısıdır. Böyle bir sol siyaset alanı güçlendirilmezse, sol gelişmelere seyirci kalmaya mahkum olur.

Gelişmeler bu kadar dramatik yaşanmayabilir. 2015 “Kürt çözümü”, sadecece asli hesaplaşmayı erteleten bir ara düzlük manasına gelebilir. Bu durumda gerçeği gür sesle deşifre etmeyip demokratikleşme korosundan kopamayan bir sol, ertelenen hesaplaşmaya da randevu veremeyecektir. Geçmiş olsun!

Sol, 2015'i   nihai bir hesaplaşmada devreye girebilecek birikimi hazırlama perspektifiyle karşılamalıdır. Resmi açık seçik göremeyenler akıllarını küçük oyunlarda yemeye devam edebilirler. Örneğin köşe kapmaca oynarlar başka solcularla. Veya kendi aralarında doğrudan demokrasicilik... Türkiye zor bir nesnellik üstünde yol almakta ve solda bu zorluğa boyu, aklı yetmeyenler var. Bir değil, iki değil...

Eski yıl, yeni yıl.

Korkmayın, gelen gideni aratamayacak. 2014, yeninin eskiyi aratamayacağı kadar kötü bir yıl oldu. 2013'te duvara çarpan emperyalizm karşı hamle yapmayı becerdi. Uçurumun kenarında dolanan AKP iki seçim kazandı. 2013 bizim, 2014 gericiliğin boyun eğmeyeceğini deklare ettiği yıllardır.

Dedim ya, 2015 daha kötü olamaz. Ve 2015'in açılışı hesaplaşma anonsudur. Yani önümüzde hakiki bir mücadele yılı var.

Kutlu olsun...

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 1
31.12.2014- 17:21

Solculuk 2015'de bir kez daha, halk aydınlanmasını, emekçi sınıf kimliğini esas alan solculuğun milliyetçi/kemalist ve Kürtçü/liberal kirlerden temizlenmesine odaklanacaktır pratikte. 2011 seçimlerinden sonra sorun tam da buydu. 2015 seçimlerinden önce de aynısıdır. Böyle bir sol siyaset alanı güçlendirilmezse, sol gelişmelere seyirci kalmaya mahkum olur.

Solun yapması gereken bence bu. BHH'yi bu yolda atılmış bir adım olarak görüyorum. Solun çok geniş kesimlerini etrafında toplaması bu gerçeğin bütün kesimlerce görüldüğünü gösteriyor. İşleri kolay değil ancak, başka bir çıkış yolu da gözükmüyor.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
31.12.2014- 19:25

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Eski yıl, yeni yıl
Aydemir Güler


2014'ün son insan öldürme haberleri Cizre'den geldi geçtiğimiz hafta sonu. Bülent Arınç bu kez Hüda-Par yani Kürt Hizbullahına açıktan sahip çıktı. PKK'den Mustafa Karasu ise olayları AKP provokasyonu olarak niteledi, Erdoğan'ı suçladı. Karasu'ya göre katile, hırsıza sağduyu çağrısı yapanlar hataya düşüyorlardı.

Eski yıldan yeni yıla devrolanlardan biri Kürt sorununda önümüzdeki 21 Mart itibariyle çözüm -veya en azından kalıcı bir ateşkes- beklentisi. Şimdi 2014 kanla kapanıyor, ama bu kan 2015'in çözüm demagojisiyle açılmasını önlemiyor.

Tuhaf, saçma, acı... Kötü yıl 2014'e de bu aptallık yaraşırdı...

Beklenti o denli abartılı ki, AKP'nin bu büyük hamleyi oya tahvil etmek için seçimleri erkene, Newroz'a en yakın tarihe çekeceği de konuşuluyor. 1999'da Öcalan'ın yakalanması DSP-MHP'yi uçurmuştu. 2015 “çözümü” de AKP-HDP'yi mi uçuracak?

Bu olasılığın üstüne çizik atmak imkansız. Ama böyle bir seçim sonucunun parlamento merkezli olarak tartışılamayacağını büyük bir kesinlikle söyleyebiliriz. Baş başa kalmış AKP ile HDP tablosu çözüm değil patlamadır. Öcalan'ın tabiriyle İslam kardeşliğinin ilan edilmesiyle milliyetçi bir savaşın patlak vermesi birbirini izlemez, iç içe girer! Meclisin ne önemi kalır?

Siyaset alanının bu yönde dönüşmesi için parlamenter zeminde CHP'nin tuzla buz olması gerekecektir. Öyle bir kriz ki, sonuçları CHP tasarımlarını aşsın ve Haziran direnişinde somut olarak gözlemlenen yurtsever-laik-kamucu damar dağılsın, buharlaşsın... 2014 deneyi diyor ki, CHP seçmeni tatminsizliğe terk edilecek, oy verme oranı gerileyecek, hatta sırtında yumurta küfesi olmayanlar göç eğilimine girecek. Böyle bir durumda liberalizm-Kürt hareketi ittifakı klasik sınırlarının ötesine sıçrar. Ve unutmayın, liberalizm ve milliyetçilik her zaman sağdır. AKP pazarlığından barış çıkmaz, bu pazarlığın belirlediği bir siyaset tablosu topluca sağa kayar.

Bizim taraf buharlaşır mı, peki?

O kadar da değil... Kabul; yurtseverlik Kürt düşmanlığı üstünden milliyetçiliğin baskısı altına girer. Laiklik de AKP karşıtlığı üstünden liberalizmin belirlenimine kayar... Bu dağılmaya CHP değil, ancak sol karşı durabilir. Tek koşulla: solun diğer iki muhalefet akımı karşısındaki komplekslerinden arınabilmesi koşuluyla.

Solculuk 2015'de bir kez daha, halk aydınlanmasını, emekçi sınıf kimliğini esas alan solculuğun milliyetçi/kemalist ve Kürtçü/liberal kirlerden temizlenmesine odaklanacaktır pratikte. 2011 seçimlerinden sonra sorun tam da buydu. 2015 seçimlerinden önce de aynısıdır. Böyle bir sol siyaset alanı güçlendirilmezse, sol gelişmelere seyirci kalmaya mahkum olur.

Gelişmeler bu kadar dramatik yaşanmayabilir. 2015 “Kürt çözümü”, sadecece asli hesaplaşmayı erteleten bir ara düzlük manasına gelebilir. Bu durumda gerçeği gür sesle deşifre etmeyip demokratikleşme korosundan kopamayan bir sol, ertelenen hesaplaşmaya da randevu veremeyecektir. Geçmiş olsun!

Sol, 2015'i   nihai bir hesaplaşmada devreye girebilecek birikimi hazırlama perspektifiyle karşılamalıdır. Resmi açık seçik göremeyenler akıllarını küçük oyunlarda yemeye devam edebilirler. Örneğin köşe kapmaca oynarlar başka solcularla. Veya kendi aralarında doğrudan demokrasicilik... Türkiye zor bir nesnellik üstünde yol almakta ve solda bu zorluğa boyu, aklı yetmeyenler var. Bir değil, iki değil...

Eski yıl, yeni yıl.

Korkmayın, gelen gideni aratamayacak. 2014, yeninin eskiyi aratamayacağı kadar kötü bir yıl oldu. 2013'te duvara çarpan emperyalizm karşı hamle yapmayı becerdi. Uçurumun kenarında dolanan AKP iki seçim kazandı. 2013 bizim, 2014 gericiliğin boyun eğmeyeceğini deklare ettiği yıllardır.

Dedim ya, 2015 daha kötü olamaz. Ve 2015'in açılışı hesaplaşma anonsudur. Yani önümüzde hakiki bir mücadele yılı var.

Kutlu olsun...


melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
01.01.2015- 05:38

Alıntı yapmış, altına yorumlar yazmış ve sonra da göndermiştim. Bir daha da dönüp okumamıştım. Gün 2014'ten 2015'e evrildi, yeni bir şeyler yazayım dedim. Gördüm ki, alıntı var, yorum yok! Yanlışlıkla yine bir tuşa mı basmışım?!

Aynı şeyleri yeniden yazmaya çalışmak kadar   zor   bir şey yok! Aynı şeyleri yaşamak, aynı şeyleri duyumsamak, aynı şeyleri yazmak! Her günün, her saatin hep birbirine benzemesi!

Yeni yılda artık yeni şeyler söylemek gerekiyor! Sözgelimi proletarya, sosyalizm, daha güzel bir dünya... Daha güzel bir dünya demişken Jean Baby'i hatırlamamak olmaz. Onun kitabının adı ''En Güzel Dünya'' idi. Üşenmeyip, kitaplıkta buluyorum. Ararat Yayınevi. Eski bir kitap. Bendekinin sayfaları lime lime olmuş. Yeni baskısı da yapılmıştı bunun. Sayfalarını karıştırıyorum; oradan bir alıntıyla yazıyı noktalamak istemiştim. Şaka gibi; içinden   masa üstü takvimlerinden bir yaprak çıkıyor.   Arkasına çiziktirmişim. ''Erkeklerle birlikte olmazlarsa kadınlar solar, kadınlarla bir arada olmazlarsa erkekler hayvanlaşır. -Çekhov'' Böyle yazıyor. Anton Çehov'un bir sözü olabilir. Belki bir dergide okumuşum. Not almış, yanımdaki kitabın sayfaları arasına koymuşum! Ne ilgisi varsa!(Gel de bu yazıyı tamamla şimdi.)

Kitabı karıştırıyorum, uygun bir şeyler bulmak ve yazıyı bitirmek adına. ''Sosyalizm kadının kurtarılması gibi en gerekli ve en zor değişikliğe de yol açmıştır.'' Bu olmaz! Kitabın son sayfasını okuyorum. Tamam, bu uygun!

''Kapitalist dünyanın 'sonsuz bir dehşet' olduğunu, dünya yüzünde her gün on binlerce insanın açlıktan öldüğünü ve bu zavallıların yanısıra sayısız gizli ve açık dramlarında ardı arkası kesilmediğini görmezlikten gelmemeliyiz.(...) Bu felaket çağı sona ermelidir, çünkü mutluluk çağı kendini göstermiştir ve yolları artık bilinmektedir.

''Daha iyi bir dünyanın tohumları yeryüzünün her yanında filiz vermiştir; ve gelişmeye hazırdır. Beklediğimiz çiçekleri en kısa zamanda vermesi bilinç ve çabalarımıza kalmıştır.''

Yeni yılınız kutlu olsun!



solcu  |  Cvp:
Cevap: 4
03.01.2015- 02:04

Artık 2015'teyiz...
Aydemir Güler


“Gelecek yıl için dilekler” faslını kapattık. Artık şimdiki zamanı kurmakla uğraşıyoruz...

2015'in 2014 kadar berbat olabileceğine asla inanmam. Yani bana sorarsanız, yeni yıla ayağımızı dibe vurup yükselerek, doğal bir avantajla başladık. Bu kadarıyla tatmin olmayı tavsiye etmediğim için bu tasvire kimse züğürt tesellisi demesin. Bu kadarı yetmez.

2014'ün berbatlığı üç düzlemde de karşılık buluyor.

Birincisi dış dinamik. Emperyalizm 2013'te çarptığı Suriye duvarının etrafından dolanmak için kuvvetli bir atak örgütledi. Erken buldumcuk olmaya ve “Batı batıyor” türküsünü söylemek gibi tuhaflıklara yer yok. Emperyalizm Ukrayna'da belli bir denge kurdu önce. Ardından IŞİD'le bölgeyi yakmaya başladı. IŞİD ortaçağdan kalma bir manyaklık değil, Ortadoğu'nun belli başlı bütün aktörlerini Amerikan eksenini yeniden gözden geçirmeye zorlayan bir politik sürecin adı oldu.

İkincisi iç dinamik. AKP iki seçim kazandı. Bu başarıların mutlak anlamlara yorulmaması gerektiğini çok anlattık. Erdoğan'ın fiili başkanlık rejimine uzanmasıyla uçurum kenarından yarı beline kadar sarkması bir ve aynı şeydir, dedik. Ama gerici diktatörlük bir yıl önceki sallantıdan durumu idare ederek çıkmayı becermiştir.

Üçüncüsüyse politik öznenin kendisi. Solun TKP'nin başını çektiği toparlanma ve açılım süreci 2014'te kesintiye uğradı. 2011 seçimlerinden az sonra başlayan gelişme, sosyalizmin kemalist/sosyal-demokrasinin ve Kürt ulusalcılığının çatısı altında (da) yürütülebileceği yolundaki saçma durumun ve sosyalist hareket açısından tasfiyeci tezin baskılanmasına ve işçi sınıfı sosyalizmine alan açılmasına dayanmıştır. TKP'nin geçici likidasyonu bu kazanıma büyük darbe inmesi anlamına geldi.

Demek ki, ayağımızı dibe vurup yukarı çıkacağız. ABD ve AB ve NATO, Batı Avrupa demokrasisinin kurtarıcısı, bölge halklarının islamcı teröre karşı savunucusu değil savaş kışkırtıcısıdır. Hırsız, katil, yobaz... Bu suç sıfatlarının bir rejimin erdemleri olarak sınıflandırılması olsa olsa bir saçmalık, bir akıl tutulmasıdır.

Son olarak, birkaç gün önce soL portalda şunu yazmıştım: “Sol, kemalizm ve Kürt ulusal kurtuluşçuluğu karşısındaki komplekslerini aşmalıdır. Haziran Hareketi bunu sağlamalıdır. Biz laikliği de savunuyoruz, herkesin kendi anadilinde eğitim hakkını da. Biriyle kemalist diğeriyle Kürt tabanına sempatik görünmek için değil. İkisi birden halk aydınlanmasının ayrılmaz parçası oldukları için.”

2011'e geri mi döndük? Eğer Haziran direnişi yaşanmasaydı ve bir halk aydınlanması bizim müktesebatımız arasına kaydolmasaydı yamacın dibine kadar geri yuvarlanmış olabilirdik. Hayır, durum bu değil.

Eğer yaşadığımız öznel gerilemeyi telafi etmenin kanalı olarak yeni bir siyasi hareket ilan edilmiş olmasaydı, halk aydınlanması bir bilinmezliğe denk düşüyor olurdu. Durum bu da değil.

Dünya zor bir dönemden geçiyor. Bize ayağımızı vurduk, yeniden yükselişe geçiyoruz dedirten şeylerin bize uzak ve bir anlamda dışsal olması mümkün değil. Eskiden, rüzgarın bizden yana estiği çağda bu mümkün olabilirdi. İçinde yaşadığımız dönemde biz önce ve esasen kendimize güvenmek durumundayız. 2015'e ilişkin söylediklerimize bunu da ekleyelim: Biz kendimize güvenmeliyiz; güveniyoruz...

Anti-emperyalizm IŞİD öncesine oranla daha güç. Ehveni şerciler çoğaldı ne de olsa! Sonra Kürt siyasetlerinin 2003 ezberleri, emperyalizmi aklama türküleri çok güçlü bir ivme kazandı. Hal böyle olmakla birlikte, bunlara pabuç bırakmayacak bir siyasal gelenek var.

AKP bir önceki dönemde ulusalcı ve Kürtçü muhalefetlerini birbirlerine karşı idare etmeyi beceriyordu. Şimdi Kürt hareketine ve Gülencilere karşı ulusalcılarla, Gülencilere ve ulusalcılara karşı da Kürt hareketiyle aktif ittifak egzersizleri yapıyor! Milliyetçilikle yurtseverliğin, liberalizmle özgürlükçülüğün karışmaması yakıcı önem kazanmış bulunuyor... Durum böyledir, ama bizim geleneğimiz, likidasyon falan dinlememiş, bu tablonun üstüne çıkmayı başarmıştır.

“Özne” dediğimiz partidir ve parti yeniden ayağa kalkmış bulunuyor. Halk aydınlanmasının, halkın örgütlenmesinin, ilkeli bir çerçevenin güvenceleri partisiz oluşturulamaz. 2015'in yalnızca ilk ayları, bu güvenceleri oluşturacak biçimde öznenin kendini konumlandırmasına sahne olacak.

Dedik ya, kendimize güveniyoruz.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]