Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Nazım Hikmet’in tanıklığıyla Ermeni katliamları

Resim Ekleme
Serdar Korucu

Ünlü şair, “romantik komünist” Nazım Hikmet 113. doğum yılında anılıyor. 15 Ocak 1902’de doğan Nazım Hikmet, şiirlerinde Heybeliada Bahriye Mektebi öğrencisi olduğu yıl, 1915’teki Ermeni Soykırımı’na da, öncesindeki katliamlara da yer verdi.

Bu şiirlerden en bilineni, soykırımı konu aldığı için sansürlenen, 1950’de yazdığı “Hapisten Çıktıktan Sonra” şiirinin “Akşam Gezintisi” bölümüydü.

“Mürettip Refik’le Sütçü Yorgi’nin
Ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
Parmakları birbirine dolanmışBakkal Karabet’in ışıkları yanmışAffetmedi bu Ermeni vatandaşKürt dağlarında babasının kesilmesiniFakat seviyor seni çünkü sen deAffetmedinBu karayı sürenleri Türk halkının alnına”

Memleketimden 'Ermeni' Manzaraları
Nazım Hikmet’in çok daha ayrıntılı olarak Ermenilere yönelik katliamlara atıfta bulunduğu şiirleri “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabındaydı.

Beş kitaplık eserin üçüncüsünde şair, ilk olarak soykırım öncesinde Ermenilerin toplumdaki varlığına işaret ediyordu. 1941’i tasvir eden Nazım Hikmet şiirinde, Bozkır hapishanesinde Çopur İhsan Bey, Asrî Yusuf ve Bakkal Sefer’in Sabah gazetesinin otuz üç yıllık (yani yaklaşık 1909-1908’e ait) bir sayısını okuması sırasında Ermenileri anıyordu.

“— Çok eski bir gazete, efendi ağa,

33 senelik.” “— Ver.”

Çekip aldı gazeteyi Bakkal Sefer. Kendini zor tutuyordu Yusuf gülmemek için. Bakkal Sefer kokladı gazeteyi, altın dişleri kaysı gibi tatlandılar ağzında. Taktı gözlüklerini: “— Bak, gördün mü, İhsan Bey, resim de yok,

baştan başa Müslüman yazısı.

Al,

oku da dinleyelim.”

Yumdu gözlerini bakkal,

ağız açık,

bir akşam ezanı vakti gibi parlıyor altın dişleri.

“— Gazetenin ismi 'Sabah', efendi ağa,

10 Rebiülahır 1327.

Numero 7038.

Sahibi imtiyazı Mihran.” Asrî Yusuf sordu: “— Vay, sahibi Ermeni miymiş?” “— Ermeni, mermeni,

oku İhsan Bey...” “— Okuyorum, efendi ağa

Directeure-proprietaire.”

(Fıransızcayı Türkçe gibi okudu). Gözlerini açtı Bakkal Sefer: “— O ne, İhsan Bey?” “— Fıransızca, efendi ağa.” “— Doğru,

eskiden İstanbul'da, Beyoğlu'nda gâvur dükkâncılar

Frenkçe de yazarlardı levhalarına.

Bak, şimdi yasak ettiler bunu, iyi oldu.

Türkçe yazmalı, Türk'ün ekmeğini yiyenler.”


Devamı http://www.agos.com.tr/tr/yazi/10225/nazim-hikmetin-tanikligiyla-ermeni-katliamlari

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
18.01.2015- 11:21

Agos'un Nazım Hikmet'in doğrum gününde böyle bir şiiri yayınlaması normal sayılır. O tarihlerde bölgede sadece Ermeni katliamları yaşanmadı ki, Türk halkı da bu katliamlardan nasibini aldı. Türkiye solunun bu konuyu ırkçı bir dille ele almasına karşıyım. Türkler Ermenileri öldürdü, kürtler ermenilere saldırdı, ermeni çeteleri kürt ve türk köylerine saldırdı gibi yorumlar sola hiç bir şey kazandırmıyor.

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 2
19.01.2015- 11:11

1915 olayı, karşılıklı bir katliamlar serisinden bağımsız kılınamaz. Bu olaylar, Osmanlı komprador burjuvazisi ile Ermeni komprador burjuvazisinin Kürdistan'da Hristiyansızlaştırma ve Müslümansızlaştırma projesinin parçasından biridir. Günümüzde sorun, UKKTH doğrultusunda Ermenistan'a anayurt sağlanması ile birlikte Lenin tarafından çözüme kavuşturulmuştur. Dolayısıyla bugün Kürdistan'da bir Ermeni ulusu sorunu yoktur. Bugün tamamen Kürtleşmiş/Zazalaşmış olan Ermeni kökenliler içinde kripto-Ermeni aramak ise, Türk halkı arasında kripto-Türkmen/Orta Asyalı/Oğuz aramaya benzer ki bugün bu yönde zayıf çabalar vardır.

Dolayısıyla bugün sorunun devrimci çözümü, Türk, Kürt ve Ermeni halklarının eşitliği sorunudur. Eğer emperyalistlerin üçüncü İsrail yaratma çabaları doğrultusunda Türk ve Kürt halkları soykırımcı ilan edilirse, buna hiçbir devrimci destek vermemelidir. Aynı şekilde Ermeni halka karşı düşmanlığın sona erdirilmesi gerekmektedir. Tabii ki bu HDP gibi hareketlerin suçlayıcı, dışlayıcı diliyle yapılamaz. Lakin bu hareketlerin de Ermeni halkından insanları temsil etmek gibi bir derdi yoktur. Onların tek bildikleri, otonomist (sol-komünist olarak kendini tanımlayan ve şu anda tamamen yapıbozumcu bir şekilde emperyalist solu ihraç eden ekip) bir ezilenler-ötekiler vurgusu yapmaktır.

HILLARY_  |  Cvp:
Cevap: 3
19.01.2015- 19:10

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış
Lakin bu hareketlerin de Ermeni halkından insanları temsil etmek gibi bir derdi yoktur. Onların tek bildikleri, otonomist (sol-komünist olarak kendini tanımlayan ve şu anda tamamen yapıbozumcu bir şekilde emperyalist solu ihraç eden ekip) bir ezilenler-ötekiler vurgusu yapmaktır.



Kim temsil edecek?
Ermeni halkının acılarını kim sahiplenecek?
Savunduğunuz HKP isimli Türk Ordusunu göreve çağıran, ellerde Türk bayraklarıyla devrim (!) getireceğini zanneden grup mu?
Güldürmeyin insanı.
1930 kafasıyla olmuyor bu işler.

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 4
09.02.2015- 11:18

Alıntı Çizelgesi: HILLARY_ yazmış

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış
Lakin bu hareketlerin de Ermeni halkından insanları temsil etmek gibi bir derdi yoktur. Onların tek bildikleri, otonomist (sol-komünist olarak kendini tanımlayan ve şu anda tamamen yapıbozumcu bir şekilde emperyalist solu ihraç eden ekip) bir ezilenler-ötekiler vurgusu yapmaktır.



Kim temsil edecek?
Ermeni halkının acılarını kim sahiplenecek?
Savunduğunuz HKP isimli Türk Ordusunu göreve çağıran, ellerde Türk bayraklarıyla devrim (!) getireceğini zanneden grup mu?
Güldürmeyin insanı.
1930 kafasıyla olmuyor bu işler.




Bu saçmalığı yeni gördüm, cevap vereyim.
Ermeni halkının "acılarını" sahiplendiğinizi kim söyledi? Hepsi sivil örümcekler üzerinden fon kapmak için "timsah gözyaşı"... Ayrıca Ermenistan ve Azerbaycan yan yana yıllarca kardeşçe yaşayabildiyse yarın da yaşayabilir, biz de yaşayabiliriz. Yazdıklarımızı okumadan yarım yamalak yaftalamalar yapma.
HKP, proleteryanın bayrağını taşır, ulusal bayrağı değil. Haydi diyelim taşıdı (benim partimi benden iyi bilecek değilsin ya), Dünya üzerinde tüm komünistler ulusal bayrağı taşır. Ulusal bayraktan ancak senin gibi kontra-şovenler rahatsız olur. Nasıl ki Kürt bayrağının taşınmasından rahatsızlık duymuyorsak, Türk bayrağının taşınmasından da rahatsızlık duymuyoruz. Ayrıca ne zaman Türk Ordusu göreve (?) diye bir slogan kullanmışız? Yine kulaktan dolma saçmalamalar.
Ayrıca 1930'larda Dünya'nın 1/6'sı komünistti. Bugün ise tek bir komünist ülke bile yok. Dolayısıyla bugün daha gerideyken belki de en tutarlı olan geçmişi ısrarlıca savunmaktır. Ancak buna sizin gibi soytarıların yüreği yetmez!

spartakus  |  Cvp:
Cevap: 5
09.02.2015- 15:37

Ermeni olayları gündeme geldiğinde ermeni soykırımı vardır demek ve türkiye'ye cephe almak sosyalist olmak sanılıyor.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
24.04.2022- 20:30

Garo Paylan’a yanıtı yıllar önce Hrant Dink böyle vermişti: Kendinizi zincirlemeyin

HDP’li Milletvekili Garo Paylan, sözde soykırımın tanınması için Meclis Başkanlığına kanun teklifi verdi. Gazeteci Hrant Dink yıllar önce yaptığı bir konuşmada “Kendinizi dünyadaki insanların ‘soykırım’ı kabul edip etmemesine zincirlemeyin” ifadelerini kullanmıştı.

Resim Ekleme

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, sözde soykırımın tanınması için dün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. HDP'li Garo Paylan’ın imzasını taşıyan kanun teklifi, "Ermeni Soykırımı'nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması" adını taşıyordu.

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, HDP’li Garo Paylan’ın yasa teklifini İçtüzük hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle iade etti.


“KENDİNİZİ ZİNCİRLEMEYİN”


19 Ocak 2007’de FETÖ’cülerin suikastıyla öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, sözde “soykırım” tartışmasıyla ilgili kendisiyle yapılan röportajda Ermeni diasporasına seslenerek şöyle konuşmuştu:



“-1915’e takılıp kalmayın. Kendinizi 1915’e bağlamayın. Kendinizi dünyadaki insanların’ soykırım’ı kabul edip etmemesine zincirlemeyin.

-Bu ‘tarihsel bir acı mıdır?’ Bunu atalarımız yaşadı.

-Anadolu’da hoş bir laf vardır: Acıyı onurla sırtlayıp taşımak.

-Acını yaygara yapmadan, patırtıya vermeden sırtlayıp taşırsın.”


SİZİN ‘SOYKIRIM’ DEMENİZ BENİM İÇİN 5 PARA İFADE ETMEZ
Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan'da 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada 1915’te yaşananları yeniden ‘soykırım’ olarak niteledi.

Hrant Dink röportajında Dünyaya da şöyle seslenmişti:

“-Türkler ve Ermeniler, birbirlerine yönelik ilişkilerinde ‘hasta’ iki toplumdur…

-Ermeniler, Türklere yönelik büyük bir travma yaşıyor. Türkler ise Ermenilere yönelik büyük bir paranoya yaşıyor.”

İki taraf için de ‘klinik vakalarız’ tanımını kullanıp sordu:


“-Bizi kim tedavi edecek?

-Fransız Senatosu mu karar verecek?

-Amerikan Senatosu mu karar verecek?

-Bizim doktorumuz kim?

-Reçeteyi kim verecek?

-Ermeniler Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin doktoru. Bunun dışında doktor, ilaç, hekim yok.

-Senin ‘soykırım’ı tanımış olman ya da tanımamış olman benim için 5 para ifade etmez.

-Ermeniler Türkleri öldürmediler mi?

-Öldürdüler, oldu bunlar…

-Türklere de diyorum ki, ‘Ermeniler niye bu kadar çok ısrar ediyor?’ sorusunun üzerinde durun. Biraz bunun üzerinde empati yapın. O zaman onların bu duruşunda “onur” görebilirsiniz.

- Ermenilere ise, Türklerin, ‘Hayır, bu soykırım değildir’ sözünde de bir ‘onur’ görmeye çalışın. Bir onurlu duruş bulmaya çalışın.”

https://odatv4.com/guncel/garo-paylan-a-yaniti-yillar-once-hrant-dink-boyle-vermisti-kendinizi-zincirlemeyin-236604

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
24.04.2022- 21:19

HDP'li Paylan: 7 yıldır aynı teklifi veriyorum, böyle bir lince maruz kalmadım

Ermeni Soykırımı'nın tanınması için 7 yıldır kanun teklifi verdiğini söyleyen HDP'li Garo Paylan, "Sadece yılı güncelliyorum. 7 yıldır böyle lince maruz kalmadım. Bu meseleler konuşulabiliyordu" dedi.

Resim Ekleme
HDP Milletvekili Garo Paylan, 'Ermeni Soykırımı tanınsın' teklifini cuma günü Meclis'e sunması ve sonrasında gelen tepkileri değerlendirdi. TBMM Başkanı tarafından iade edilen teklifle ilgili konuşan Paylan, "7 yıldır aynı teklifi veriyorum, böyle bir lince maruz kalmadım" diye konuştu.

BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın haberine göre, HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, verdiği tekliflerin daha önce de "soykırım" ifadesini kullandığı için Meclis Başkanlığı tarafından reddedildiğini anımsattı. HDP'li vekil, "Ben kendilerine de söylüyordum, ne diyelim istiyorsunuz, bu olayın adını koymak gerekiyor. İlla soykırım diye değil, ama tanımlanması ve bunun adını koymak gerektiğini söylüyorum” dedi.

2015 yılında milletvekili olduğunu ve milletvekili olduğundan bu yana 7 yıldır aynı teklifi verdiğini belirten Paylan, "Güncelleme anlamında sadece yılı güncelliyorum. 7 yıldır böyle bir lince maruz kalmadım. Çünkü bu meseleler konuşulabiliyordu Türkiye'de ve her yıl Cumhurbaşkanı'nın taziye dilediği bir konuyla ilgili benim tanımlamam bu şekilde oluyor. Ben değişmedim, demek ki Türkiye değişti. Geçmişle yüzleşmeyle ilgili pek çok adımlar atılıyordu. Ama şimdi geçmişle yüzleşme defterini de kapatmış Türkiye. Eşit, adil bir gelecek defterini de kapatmış demek ki” ifadelerini kullandı.

Partisine yönelik kapatma davasının görüldüğü süreçte, kendisine dönük tepkilerin yükseldiğine işaret eden Paylan, kendilerinin "konuşulmazların konuşulması ve eşit adil gelecek mücadelesi" verdiklerini söyledi. Bu nedenle partisinin, milletvekillerinin susturulmak istendiğini savunan Paylan, "Ama sessiz bir Türkiye'yi herkes sorgulamalı" görüşünü dile getirdi.

https://www.birgun.net/haber/hdp-li-paylan-7-yildir-ayni-teklifi-veriyorum-boyle-bir-lince-maruz-kalmadim-385454

melnur  |  Cvp:
Cevap: 8
26.04.2022- 10:28

Garo Paylan gelen tepkiler sonrası her yıl benzer bir talepte bulunduğunu ve böyle bir tepkiyle hiç karşılaşmadığını söylemiş.   Keşke başka bir dil kullansa ve keşke konuya gösterdiği duyarlığı emperyalizmin diliyle nitelemese...

1915 yılında olan biten şeylerin gerçekten insanlığın utanması gereken olaylar olduğunu tartışmak anlamsız. Bir katliam yaşandığından hiç kuşku duymuyorum; başka türlü nitelemek de o kadar kolay değil. Ama bu süreci, bu yıkımı ve bu insanlık dramını ille de emperyalizmin kantarına vurmak mı gerekiyor? Hrant Dink gereken duyarlığı göstermiş. Ondan sonra, onun kullandığı duyarlığın çok daha ilerisinde bir dille bölgede yaşanan tarihsel acıları konuşmaya başlayabiliriz. Asıl tarihçilee çok iş düşüyoruz bu konuda. O tarihlerde olan biteni gün ışığına çıkarmak, süreci kaşımadan, sinir uçlarına dokunmadan ve halkları da birbirine düşman etmeyecek bir dille elbette konuşulmalı, hiçbir şey açıkta kalmamalı. Emperyalizmin parmağı, gölgesi asla dışta bırakılmadan...

Yeri gelmişken bir konunun üzerinde durmak gerekir. Ne yazık ki bu ülkede solculuk, hatta enternasyonalizm neo-liberalizmin bir başarısı olarak, burjuva kozmopolitizmiyle eş anlamlı bir şekilde anlaşılır hale gelmiş, zihinlere bu şekilde kazınmıştır. Tanımı da öyle; ''enternasyonalizm ulusalcılık karşıtlığıdır''. Peki ulusalcılık nedir sorusuna verilen yanıt ise ''enternasyonalizm karşıtlığı''... Zihin bu şekilde daraltılmışken elbette solculuk da ''ulusa ait, ulusla ilişkili'' her şeye düşmanlık olarak belirecekti. Türk, türkiye sözü bu düşmanlığın en bütük parçasını alıyor. Sonra yurt, vatan, bayrak vb. da öyle. ''Burjuvazi yönetmiyor mu bu ülkeyi, ulusun egemeni burjuvazi değil mi? Yurt da onun, bayrak da onu temsil ediyor! O zaman da düşmanlık solcu ve dahi enternasyonalist olmak da bir düşmanlık gerektiriyor!Hem sonra Cumhuriyet bir burjuva cumhuriyet değil mi? O zaman cumhuriyete de düşmanlık enternasyonalist olmanın bir gereğidir! Cuhuriyete ve cumhuriyeti kuran devrimcilere düşmanlık da öyle, enternasyonalizmin ta kendisidir!

Solcu olmak, sosyalist, komünist ve de enternasyonalist olmak her şeyden önce işçi sınıfının ideolojisiyle sosyalist siyaset yapabilme becerisi gösterebilmekten geçiyor.   Etnik yapılara, halklara düşmanlık bir solcunun savunabileceği bir olgu olmasa gerek. Emekçi kesimlere, halklara, işçi sınıfına alan açmayacak dahası kitleleri birbirine düşmanlaştıracak herhangi bir   yaklaşım bir solcunun bir sosyalistin benimsememesi gereken bir yaklaşımdır. Bu ''soykırım'' konusu da öyle. Özenli olmakta yarar var bu yüzden, Ermeni halkının 1915'te yaşadığı trajediyi savunayım derken, Hrant'ın da söylediği gibi Türk halkının ''onurunu'' da hesaba katmak gerek. Bir solcu için ise bu tür acıları emperyalist yayılmacılıktan uzak tutarak anlamaya ve anlatmaya çalışmak doğru bir anlatım biçimi değildir. Acılarımızı birbirimizle yarıştırmamalıyız. Bu yüzden Garo Paylan'ı gerçekten çok sevmeme rağmen bu konudaki tavrını garipsediğimi söyleyebilirim.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]