Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan
01.02.2015- 14:47

Çözüm gerçek bir devrimde!

Mısır’da isimler değişti, kostümler farklılaştı. Önce Mübarek, ardından Mursi diktatörü gitti. Ne var ki, diktatörlük tüm yapısıyla yerli yerinde duruyor. Bu gerçek bu yılki gösteriler sırasında bir kez daha doğrulandı.

Resim Ekleme

Mısır’da Mübarek ve Mursi gitti ancak “diktatörlük duruyor...” 25 Ocak günü Mısır boydan boya protesto gösterilerine sahne oldu. En kitlesel gösteriler Kahire ve İskenderiye’de yapıldı. Gösterilerin en barışçıl olanı bile Sisi rejiminin acımasız saldırılarına hedef oldu. Kahire ve İskenderiye’de polisle çok sert çatışmalar yaşandı. Bu iki kent de dahil ülke çapında 21 kişi yaşamını yitirdi. Hatırlanacağı üzere geçen yıl, 25 Ocak 2011 yılında gerçekleşen ayaklanmanın 3. yıldönümü vesilesiyle yapılan gösterilerde de kan akıtılmış, toplam 60 kişi katledilmişti

Bu yılki gösterilere katılanların ağırlıklı bölümünü yine işçiler ve öğrenciler oluşturuyordu. Ekmek, özgürlük, adalet ve onur, bu yılki gösterilerin öne çıkartılan başlıca talepleriydi.

Mısır’da isimler değişti, kostümler farklılaştı. Önce Mübarek, ardından Mursi diktatörü gitti. Ne var ki, diktatörlük tüm yapısıyla yerli yerinde duruyor. Bu gerçek bu yılki gösteriler sırasında bir kez daha doğrulandı.

25 Ocak 2011 yılındaki ayaklanmanın üzerinden 4 yıl geçmiş bulunuyor. Ancak sular durulmuş değil. Dört yıllık bir aradan sonra 25 Ocak’ta Mısırlı işçi ve emekçiler yine sokaktalar. İşçiler yine grevdeler. Mahalla’daki devlete bağlı tekstil fabrikasında çalışan 25 bin işçi yine grevlerde başı çekiyor. İşçiler, insanca yaşanacak bir ücret, işten atılmalara son verilmesi ve güvenceli çalışma taleplerini dile getiriyorlar. Gençlik özerk üniversite ve eski dekanların işbaşından uzaklaştırılması talebi ile alanlarda. Sisi 25 Ocak ayaklanmasının yıldönümünde, kendinden öncekileri aratırcasına, tüm bunları dizginsiz bir polis terörü ile karşıladı, kan döktü, katliamlara başvurdu. Mısır’da halihazırda 40 bin politik tutuklu cezaevlerinde yatmaktadır, ki tek başına bu bile general Sisi’nin diktatörlüğü hakkında bir fikir vermektedir.

Bu arada, 25 Ocak ayaklanmasının yıldönümünde Müslüman Kardeşler de gösteriler yaptı ve saldırılardan nasibini aldı. Fakat, Sisi rejiminin 25 Ocak’ta başvurduğu saldırıların esas hedefi Mısır’ın işçileri, emekçileri, ilerici ve devrimci güçleridir. Onların ileri sürdüğü taleplerdir, geleceğe dönük özlemleridir.

Sonuç olarak önce Mübarek, ardından Mursi gitti, fakat diktatörlük devam ediyor. Diktatörlüğün başında şimdi de general Sisi var. Emperyalist ağababaları tarafından generallikten Mısır Devlet Başkanlığı'na terfi ettirilen Sisi, bugüne kadar efendilerine kölece bir sadakat içinde oldu. Bundan sonra da böyle olmaya yeminlidir. Zira bugünkü yerini tümüyle onlara borçludur. Sisi, şimdi bu borcunu uluslararası platformlarda da ödemenin çabası içindedir. Bu amaçla konuşmacı olarak Davos Zirvesi'ne katılmış bulunuyor.
 
Bir kez daha: “Devrim için dersler”

Mısır’daki 25 Ocak ayaklanması görkemli bir ayaklanmaydı. Kimi burjuva gözlemciler, sözde solcular ve sosyalistler tarafından maksatlı biçimde “devrim” olarak nitelendi. Nedir ki, devrim değildi. Söz konusu olan, sosyal sorunlar kaynaklı kendiliğinden bir sosyal patlamaydı. Gelecekteki daha büyük patlamaların ve giderek de bunların doruğu olan devrimlerin habercisi bir öncü sarsıntıydı.

Öte yandan ayaklanma çok zengin bir bileşime sahipti. İşçiler, emekçiler, öğrenci gençlik ağırlıklı olarak gençlik, orta sınıf, Baradey’in temsil ettiği burjuvalar ve Müslüman Kardeşler hepsi de hareketin içindeydiler. İşte bu zenginlik aynı zamanda hareketin zaafiyetiydi. Emperyalistler başından itibaren bu zaafiyetin farkındaydılar ve bundan çok iyi yaralandılar. Onu hareketin dizginlenmesinin ve denetim altına alınmasının bir imkanına çevirmeyi başardılar. Hem de çok kolay biçimde...

Çünkü ayaklanma bir programdan, yönden, hedeften yoksundu. Her şeyden önce tüm bunların olabilmesi için olmazsa olmaz devrimci bir sınıf partisinin öncülüğünden yoksundu. Verili sol örgütlerse çok ama çok zayıftı. Sadece bu da değil, ayaklanmanın seyrinde kendi gerçek rolünü oynayacak devrimci bir sınıftan, bu sınıfın hazırlığından da yoksundu. İşçi sınıfının kitlesiyle hareketin içinde olması yetmiyordu. Örgütlü de değildi. Sendikaları güçsüzdü ve etkisizdi. Sınıf kendi bağımsız devrimci politik ve örgütsel kimliğini oluşturmamıştı.

Böylesi hayati durumlarda devrimci partinin ve devrimci sınıfın yaşamsallığı kendisini bir kez daha, hem de en ileri düzeyde hissettirdi.

Mısır’daki emekçi halk ayaklanması tüm bunlara rağmen geriye çok değerli dersler, geleceğe dönük olarak yararlanılacak paha biçilmez deneyimler bıraktı. Devrimci güçler için son derece uygun bir moral atmosfer sundu. Mısırlı devrimciler şimdi bu deneyim, ders ve moral zeminden de güç alarak, devrimci bir sınıf partisi inşa ve işçi sınıfını devrimci bir sınıf haline getirme, her alanda ve her bakımdan devrime hazırlanmak görevi ve sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar.

  Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Kızıl Bayrak

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
01.02.2015- 17:31

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 2
01.02.2015- 18:41

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?


BHH ile!!!!

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 3
02.02.2015- 22:10

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Dünyada bütün devrimler o ülkedeki emekçi sınıfların bilinç durumuyla ilişkili mücadelelerden oluşur. Mısır'da da böyle olur, Türkiye'de de böyle olacak, başka ülkelerde de. Sosyalizmin gerçekleşmesi bütün ülkelerde iktidarın burjuvaziden alınmasıyla gerçekleşecektir ancak iktidarın alınmasıyla ilgili mücadele o ülkelerdeki emekçi sınıfların   özgüllüğüyle irtibatlı olacaktır. Emekçi sınıfların siyasete uzaklığı veya yakınlığı öncü tarafından hesap edilecek ve ona göre devrimci programlar oluşturularak stratejiler ve taktikler geliştirilecektir. Devrim böyle bir süreç izlemeli, sınıf mücadelesi bu bağlam içinde yürütülmelidir. Bunlar gerçekleştirilirken öncü parti de kendisini sağlamlaştıracak, çelik bir disiplin oluşturacak ve mutlaka toplumun soldaki aydınlarını kendi partisi içine dahil edecektir. Öncü partinin öncülüğü sadece ideolojik bir çerçeveyle sınırlı olamaz. Entelektüel birikiminin de arttırılması için toplumdaki solcu aydınları da kendi çevresinde konsolide edebilmelidir. Kitlelere ulaşabilmenin çeşitli yönlerinden biri de bana göre budur.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 4
02.02.2015- 23:39

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 5
02.02.2015- 23:41

M

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




[size=2]Dünyada bütün devrimler o ülkedeki emekçi sınıfların bilinç durumuyla ilişkili mücadelelerden oluşur. Mısır'da da böyle olur, Türkiye'de de böyle olacak, başka ülkelerde de oldu


Doğu Almanya'da, Polanya'da, Yugoslavya'da, Arnavutluk'ta, Macaristan'da, Romanya'da, Çekoslovakya'da, Afganistan'da,.......   yaşanan devrimler gerçektende sizin iddia ettiğiniz gibi o ülkelerdeki emekçi sınıfların bilinç durumuylamı ilişkili sizce?

munzur  |  Cvp:
Cevap: 6
02.02.2015- 23:50

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.



Bu görüşe katılıyorum. İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli. Bu yüzden bu şekilde kategorik bir yaklaşım ile konuya yaklaşılmamalı. Proleterya dışındaki geniş halk kitlelerinin özgüllüğü bu açıdan önemli. Konuyu bugüne getirdiğimizde Haziran kitlesinin öncü partiler için öncelikli kitle olduğunu söyleyebilirim. Bu kitleye katılacak olan örgütlü proleterya ile birlikte öncü partinin kitlesinin ne olduğu ortaya çıkar.

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 7
03.02.2015- 10:32

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?





Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.




Bu görüşe katılıyorum. İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli. Bu yüzden bu şekilde kategorik bir yaklaşım ile konuya yaklaşılmamalı. Proleterya dışındaki geniş halk kitlelerinin özgüllüğü bu açıdan önemli. Konuyu bugüne getirdiğimizde Haziran kitlesinin öncü partiler için öncelikli kitle olduğunu söyleyebilirim. Bu kitleye katılacak olan örgütlü proleterya ile birlikte öncü partinin kitlesinin ne olduğu ortaya çıkar.





İşte solumuzun içler acısı hâline güzel bir örnek. Kendine kitle arayan bir "sol"! Sanki hanımefendi saraydan çıkmış pazarda kendine entari arıyor! :)

Beyler! Hanımlar!.. Sosyal dünya sizin kendinize yakışanı bulacağınız bir dükkan değildir. Orada keyfinize göre, zevkinize göre kumaş bulamazsınız. Devrimcilik bu değildir. Devrimcilik maddeye müdahale edip onu dönüştürebilme sanatıdır. Kendinize şu toplum kesiminden mi, bu toplum kesiminden mi kumaş, kitle bulacağınızı tartışıyorsanız, bırakın bu işleri.

Emekçi halk deyip sonra da o emekçilerin bölündüğü düzen partilerinden bazılarına katılmış olanlarını dışarıda bırakan yaklaşımlarla devrimcilik değil, klüpçülük oynanır.

Sizin dilinize de sinmiş bu zihniyet. Bu halkın küçümsediğiniz değerlerine karşı kullandığınız dil bile ele veriyor sizi.

Pazara çıkan bir hanım bile ne bulacağına dâir ahkam kesmez. Bakar, aranır. En uygununu seçer. Ama kalkıp da "şurada şunu bulacağım ve alacağım" demez. Sizler o hanımdan bile daha tuhafsınız. Kalkıp "şurada şunu bulacağız" diyorsunuz. İşte bu mesajlarınızdan bir iki örnek:

"Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok."
...
"İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli."

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 8
03.02.2015- 13:03

Solun içler acısı durum dediğin bana göre de doğru bir tespit. Nesini ve neden yanlış bulduğunu da somut olarak açıklar mısın? Türkiye gerçeğini yok saymadan.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]