Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Şaka mı?
Aydemir Güler



Türkiye'nin siyaset denklemi sola kayacak kaymasına da, birbirini kollayarak pozisyon geliştiren iki yerli Syriza'nın bu işi nasıl kotaracakları belli değil! Dedim ya daha önce; CHP ve HDP birbirlerine bakıyorlar, ve nasılsa birinin diğerini sollayıp geçemeyeceğine duydukları haklı güvenle gevşiyorlar. Sonra birine gelsin Fethullahcı, ötekine Erdoğancı aday...

Cumartesi günkü Akdoğan-Önder toplantısı HDP'nin solculuk macerasının erken iflasıdır. Bunu kimse gözlerden saklayamaz, üstünü örtemez. Kılıçdaroğlu'nun hükümet-HDP açıklamasından sonraki sözleriyse CHP'nin solculuk numarası yapma ehliyetinde olmadığını göstermiştir. Hoş doğrusu; Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan rejiminin mimarı Yalçın Akdoğan'ın yanında oturup, çözüme ve demokrasiye ne kadar yakın olduklarını anlatacak, Kılıçdaroğlu da bu resimden memnuniyetini belirtecek.

AKP'yle kol kola solculuk yapamazsınız. Anlamazdan gelerek, aptala yatarak hiç yapamazsınız!

Önder-Akdoğan toplantısı canlı devam ederken kimi HDP'lilerin “şimdi bize AKP'yle uzlaşıyor diyecekler, prim vermeyin” yollu twit atmaları bu partinin solculuğunun üst sınırını gösteriyor olabilir mi?

Demem odur ki, hükümetin “Kürt sorununu çözüyoruz” mesajını verdiği ortamda solculuk yükselmez. O halde soru: Türkiye'de siyasetin sola kayacağı değerlendirmesi yanlış olabilir mi?

Ben daha önce yazdıklarımın arkasındayım. Bu değerlendirme doğrudur. O zaman, “çözüm”ün eli kulağında olduğu yalan olmalıdır.

Evet, bence bu asılsız bir iddia olarak kalmaya mahkum... İçinde bulunduğumuz güç dengelerinde Kürt halkının komşularıyla eşitlik ve adaletin damga vurduğu bir toplumsal ve politik ilişki tesis etmesi imkansızdır. Bu, bölgemizin başka halkları için de imkansız, yani sorunun kaynağı Türklerde ve Kürtlerde değil.

Önce, ABD bölgeden defolmalı. Emperyalizmin Ortadoğu'yu sürekli bozarak yeniden yapılandırma girişimlerinin önüne bir set çekilebilmelidir. Yoksa olmaz... Din kardeşliği diye halkları bütünleştiren bir ortak payda yoktur. Dinin siyasette ve toplumsal yaşamda etkisi ne kadar fazlaysa, halkların birbirini boğazlama olasılığı da o kadar yükselir. Dinselleşme ve emperyalizmle entegrasyon burjuva ilkeleridir...

Özetle kovulması gerekenler listesi bellidir.

Somut olarak AKP'nin bir tarafında oturduğu müzakere masasından bir şey çıkmaz. Çıkacakmış umudunu yaymaksa AKP'ye arayıp da bulamayacağı bir taze kan takviyesi olur. Gerçekten öyledir ve bunu cesaretle dillendirmek ayıp olmaz.

AKP, dış dünyadan veto yiyor. Bunu Erdoğan'ın kendisi bile kabullendi. Ekonomi yönetimi dağılma emareleri gösteriyor. AKP'nin kendisi bir ekonomik risk faktörü haline geldi. Bu bir ölüm rejimidir ve daha önemlisi böyle olduğu fark edilmiştir. Her gün kadın ve işçi öldürmeden sürdürülemeyen bir sistemden söz ediyoruz. Bu durumun üstünü örtmek için yürütmenin olağanüstü hal yetkileriyle donatılması zorunlu hale geldi. AKP Ortadoğu'da içinden çıkamayacağı bir kaos yaratmıştır. Bu koşullarda bile seçmen tabanını koruduğundan kuşku duyulmaması gereken gerici parti, ilginç bir biçimde çatlamaya başlamıştır. AKP bir kez daha kapağı seçimlere atmak ve alacağı yüksek oy sayesinde yitirdiği meşruiyeti tazelemek peşindedir.

Çok açık söylemeliyiz. Erdoğan takımının (oydan söz etmiyorum) siyasal meşruiyetini besleyecek tek kaynak Kürt çözüm sürecidir. İkincisi yok. Pazarlanacak başka bir şey yok! Davutoğlu'nun Boğaza yeni tüpü, her gün öldürülen insanları heyecanlandırmaz. “Yeni” Cumhuriyet Yaşar Kemal'in ölüm haberini “ömrünü adadığı barışın tarihi dönemecinde kaybettik” diye verse de, bu senaryo tutmaz!

Ağır yıpranma yaşayan AKP, kan takviyesi için 21 Mart'a kadar bekleyemedi. Kürt hareketi de, Öcalan'ın konuşmasından haftalar önce, yaraları çürümeye başlayan hastaya bir ünite kan verdi! Operasyon hastanenin acil girişinde yapılamayacağına, önceden belli kademelerin onayı alındığına göre, HDP milletvekilleri birkaç gün önce Meclis'te nasıl bir kavga veriyorlardı, dersiniz? “Bu daha başlangıç” sloganları şaka mıydı!

Ama Kılıçdaroğlu memnun olduğuyla kalacak. Kürt sorunuysa AKP eliyle çözüme falan kavuşmayacak. Halkları kandan uzaklaştırıp eşitlik ve adalete yakınlaştıracak tek faktör solun güçlenmesidir. Şaka gibi değil, ciddi ciddi...

Cevap: 1
02.03.2015- 11:14

Aydemir Güler'in Kürt Hareketi ile ilgili yazılarının somuttan kopuk idealist muhtevada yazılar olduğunu düşünüyorum. Birincisi şu gerçekliğin farkında değil; bir takım kazanımlar varsa bu AKP sayesinde değil Kürt Hareketi'nin mücadelesi sayesinde olmuştur. İkincisi 30 yıldan fazla süredir savaşan, onlarca gencini kaybetmiş bir mücadele geçmişinden bahsediyoruz. Tabi ki imkanlar oluşursa silahlı mücadelenin sonlanmasını isterler. Ancak AKP ile bu imkanların oluşamayacağını biliyorlar mı? Evet. KCK'nın ve Kandil'in açıklamalarından bunu görüyoruz. Ancak yine de en ufak bir ihtimal varsa bile kapılarınızı açık tutmak zorundasınız. Bu siyasetin gereğidir. Böyle bir süreçte Kürt Hareketi başından müzakere yapmayı reddetse, hiçbir şeyi çözemeyiz dese birincisi kamuoyu önünde meşruiyetini kaybedecekti. AKP ''bakın bunların niyeti üzüm yemek değil bağcıyı dövmek'' diyecek ve arkasına geniş bir milliyetçi destek toplayacaktı. İkincisi bu kendine inanmamak, özgüven sahibi olmamak eğer devlet senle müzakere yapmak ve bir takım haklar vermek zorunda kaldıysa bunun verilen mücadele sayesinde oluştuğunun farkında olmamak demek olurdu.

Kürt Hareketi açıkçası şu anda AKP'yi kamuoyunun önüne atmış durumda. Tüm Türkiye'ye şu anda verilen mesaj; ''biz silah bırakmadan yanayız, haklarımız verilirse savaş biter''. Açıkçası AKP bu saatten sonra oyalamacasına ve hatta süreç içinde baskı politikasına yeniden devam ederse kamuoyu önünde haklı çıkan taraf Kürt Hareketi olur. Elimizden geleni yaptık derler. Yok AKP zaten bir takım hakları kabul etmek durumunda kalırsa e bunlar da verilen mücadele sonrası elde edilen kazanımlar olur. Neden buna karşı çıkılsın ki?

umut  |  Cvp:
Cevap: 2
02.03.2015- 11:23

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Aydemir Güler'in Kürt Hareketi ile ilgili yazılarının somuttan kopuk idealist muhtevada yazılar olduğunu düşünüyorum. Birincisi şu gerçekliğin farkında değil; bir takım kazanımlar varsa bu AKP sayesinde değil Kürt Hareketi'nin mücadelesi sayesinde olmuştur. İkincisi 30 yıldan fazla süredir savaşan, onlarca gencini kaybetmiş bir mücadele geçmişinden bahsediyoruz. Tabi ki imkanlar oluşursa silahlı mücadelenin sonlanmasını isterler. Ancak AKP ile bu imkanların oluşamayacağını biliyorlar mı? Evet. KCK'nın ve Kandil'in açıklamalarından bunu görüyoruz. Ancak yine de en ufak bir ihtimal varsa bile kapılarınızı açık tutmak zorundasınız. Bu siyasetin gereğidir. Böyle bir süreçte Kürt Hareketi başından müzakere yapmayı reddetse, hiçbir şeyi çözemeyiz dese birincisi kamuoyu önünde meşruiyetini kaybedecekti. AKP ''bakın bunların niyeti üzüm yemek değil bağcıyı dövmek'' diyecek ve arkasına geniş bir milliyetçi destek toplayacaktı. İkincisi bu kendine inanmamak, özgüven sahibi olmamak eğer devlet senle müzakere yapmak ve bir takım haklar vermek zorunda kaldıysa bunun verilen mücadele sayesinde oluştuğunun farkında olmamak demek olurdu.

Kürt Hareketi açıkçası şu anda AKP'yi kamuoyunun önüne atmış durumda. Tüm Türkiye'ye şu anda verilen mesaj; ''biz silah bırakmadan yanayız, haklarımız verilirse savaş biter''. Açıkçası AKP bu saatten sonra oyalamacasına ve hatta süreç içinde baskı politikasına yeniden devam ederse kamuoyu önünde haklı çıkan taraf Kürt Hareketi olur. Elimizden geleni yaptık derler. Yok AKP zaten bir takım hakları kabul etmek durumunda kalırsa e bunlar da verilen mücadele sonrası elde edilen kazanımlar olur. Neden buna karşı çıkılsın ki?




Aydemir Güler kürt hareketi konusunda sosyalist bakış açısını hiç bırakmadığı için, liberal sözlere alışmışlara ters geliyor olabilir. Kürt hareketinin mücadelesi sonucunda birtakım kazanımlar kazanıldığını savunuyorsunuz! Ben de tam tersini savunuyorum, ''kürt hareketinin mücadelesi'' AKP'yi güç kazandırmaktan başka hiç bir işe yaramadı. İstersen iki düşünceyi soyuttan somuta çıkaralım ne dersin? Kürtlerin mücadelesi sola ve işçi sınıfına ne kazandırdı acaba? Kazanım mı, AKP'yi takviye mi?

Cevap: 3
02.03.2015- 11:40

Kürt Hareketi'nin mücadelesi AKP'ye kazanımlar vermiş... 30 yıllık mücadele zaten sırf AKP'ye alan açmak için yapıldı. Sol tv kanalı yok diye ulusal mı izliyorsunuz sabah akşam? Gerçekten ırkçı-ulusalcı melezi aydınlıkçılarla yada ülkücülerle hiç bir farkı yok söylediklerinizin.

Soyuttan somuta beraber çıkaralım bakalım. Rojava direnişi, Kobane eylemleri, yasakken Newroz protestoları, 1 Mayıs'a katılım, Karakol-Kalekol protetostoları, sizin hani katılmadılar dediğiniz ama onlardan bir sürü kişinin yargılandığı ve hatta Medeni Yıldırım'da gördüğümüz gibi öldüğü Gezi ve Güneydoğuda AKP iktidarı süresince gerçekleşen onlarca eylem... Son olarak da 12 yaşında vurulan çocuk haberi, cinsel organına bir takım aletler sokulan çocuk haberi. Bunlar sürekli oluyor. Ancak siz inatla gözlerinizi kapama peşindesiniz....

umut  |  Cvp:
Cevap: 4
02.03.2015- 11:44

''Sosyalizm Okulu'' seni baya etkilemiş. Kimin gerçeklere gözlerini kapadığı bu yazılanların görülmemesiyle belli oluyor.

Evet; HDP AKP'yi nasıl geriletecek? Hangi işaretlerden gerileteceğine ilişkin bir algıya sahip oluyoruz?

1- Ergenekon davalarında AKP'ye mutlak bir destek verdiği ive devletin ele geçirilmesine ve dolayısıyla AKP'ye bu konuda meşruiyet kazandırdığı için mi?

2-AKP'nin yargıyı denetim altına almak için gerçekleştirdi 12 Eylül referandumuna ''boykot'' diyerek dolaylı destek verdiği için mi?

3-4x4x4 konusunda gereken tepkiyi göstermediği mi?

4- Haziran direnişinde hem Öcalan ve hem de Demirtaş tarafından ''AKP'ye darbe yaptırmayız'' deyip destek vermediği ve ''çapulculara'' darbeci dediği için mi? Hangi neden, hangi gerekçe bizi HDP'nin AKP'yi gerileteceği konusunda düşüncelere sevk ediyor? AKP varlığını algı operasyonları ile sürdürüyor da, bir başka algı da HDP'nin AKP'yi geriletecek bir parti olduğu konusunda mı yoksa?

( Bir parantez açmak istiyorum; ''şu yukarda saydıklarım konusunda CHP'mi dik durmuştur, yoksa kürt hareketi mi?'' diye bir sorusunun yanıtı çok da zor olmasa gerek. Ergenekon, referandum ve Haziran ayaklanması, 3x4 konusunda AKP'ye karşı direnç CHP'den mi gelmiştir, kürt hareketinden mi? Ya da CHP sempatizanlarında mı AKP karşıtlığı var, kürt hareketi sempatizanlarında mı? Geçerken düşünmeye değer gibi geliyor bana.)

Cevap: 5
02.03.2015- 11:56

Sen bence biraz daha ulusal kanal izle, aydınlık, yeni çağ falan oku. Böylece Melnur ve Aydemir Güler'i kopyalamaktan kurtulur biraz daha yeni fikirlerle gelirsin.

1- Ergenekon konusunda verilen mutlak bir destek yok. Önceleri eski jitemciler, devletin kullanıp attığı kontrgerilla artıkları yargılanıyor zannedildi(ki yargılananlar da var, ayrıca dava başladığında devletin kendi iç çekişmeleri gereği böyle bir olasılığa ihtimal verildi) ancak sonrasında ne olduğu anlaşıldı. Hatırlarsınız önceleri CHP'de sessiz kalmıştı hatta bugün vekil olan Sezgin Tanrıkulu müdahil olmuştu davaya.
http://www.odatv.com/n.php?n=ocalan-ergenekon-konusunda-ozelestiri-yapti-0901111200

2- Boykot konusundaki tavırları yanlıştı. Bunu tartışacak değilim.

3- Yasaya benim hatırladığım karşı çıktılar. Gereken tepkiden kasıt ne?

4- Gezi konusunda artık yazmaktan yoruldum. Bunları inatla söyleyenler açıkçası sokaktan kopuklar o yüzden soyut laflara fazla takılmayı alışkanlık haline getirmişler. İsyanın ilk gününden beri yani 31 Mayıs sabahını kastediyorum Kürt gençliği oradaydı. Ben bizzat tanık oldum çünkü kendimde oradaydım. Demirtaş süreci yanlış yorumlayarak tabandan kopuk böyle bir açıklama yaptı. Tabandan gelen baskı sonucu hemen özeleştiri yapıldı zaten. Kaldı ki Gezi'yi turunculaştırma girişimlerini hepimiz biliyoruz. Oradaki halkın örgütsüz olduğunu da hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu süreç emperyalizm ve ordu eliyle başka bir yöne doğru evriltilmek istenmiş diye düşünmüş olabilirler. Kaldı ki bu hiç olmayacak bir şeyde değildi. Dolayısıyla biraz empati yapmak ve olayları üstten değil tam anlamıyla incelemek gerek.

Ayrıca bu tartışmaların şu an hiçbir anlamı yok. Türkiye şu an açık bir faşist düzene doğru ilerlemekte. Ya onlar size bir kulp takacak ve sizde onlara böylece birlik olamayacak ve faşizmin önünü açacaksınız yada soyut lafazanlıktan kaçıp pratikte güçlü bir dinamik oluşturacaksınız. Güç birliğini savunmamızın nedeni budur. Ancak anlamamazlıktan gelmekte hala ısrarlısınız. Yazık sosyalistlerin tarihten ders çıkarmaları lazımdı. 1930'larda Almanya'da yaşananlardan mesela...

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 6
02.03.2015- 11:58

Şöyle düşünmek gerekir, CHP'ye oy veren kişiler, devrimcilerin tabanıdır. Devrimciler tabanlarını CHP'ye "emanet oy" mezbahası olarak sundukça, o mezbahanın içinden HDP de ekmek yer, Yeni Sahte Vatan Partisi de... Artık emanet olanı geri almanın vakti geldi, parola bu olmalı.

Sokakta "oyları bölmeyen" diyen seçmen, devrimcilerin tabanımız değildir.
Sokakta "camları kırmayın" demogojisi yapan seçmen, devrimcilerin tabanı değildir.
Sokakta meseleyi ilüminatiye bağlayan adam, devrimcilerin tabanı değildir.
"Tatava yapma bas geç" diyen adam, devrimcilerin tabanı değildir.

Ve bu cephe, bizim sandığımızdan çok daha dar, çok daha politikadan bir şey anladığını sanan ancak hiçbir şey anlamayan, sekter bir kitledir. Ancak algıyı çok iyi yönetmektedirler.

Bizim cephemiz kimdir?
Parlemento siyasetinden bıkanlardır.
"Yönetilemiyoruz" diyenlerdir.
"Sosyalizme inanıyor musun" sorusuna amalı ya da amasız "evet" cevabı verebilendir.
En önemlisi Taksim-Gezi isyanında direnen milyonlarca insandır.

Eğer kim ki bu ikinci saydığım geniş kitleyi örgütlemeye talipse, ona göre politika üretmelidir. Ona göre ajitasyon, propaganda üretmelidir.

umut  |  Cvp:
Cevap: 7
02.03.2015- 12:00


Ayrıca bu tartışmaların şu an hiçbir anlamı yok. Türkiye şu an açık bir faşist düzene doğru ilerlemekte.


Bugüne kadar demokrasi yolunda mı ilerliyorduk, şimdi faşizme doğru yol almış olalım? Faşizm kürt hareketinin AKP'ye desteği oranında yol aldı. Bu gerçeği görmüyorsun. Sence Haziran ayaklanmasına kürt hareketi tüm gücüyle yüklenseydi, AKP faşizmi diye bir şey kalır mıydı?

Ben ulusal kanalı izleyemiyorum, ama sen Sosyalizm Okulunun öğrencisi olmayı kabullenmişsin! Kürt hareketi ile yatıp kalkmak insanı daha fazla solcu yapmıyor.

Cevap: 8
02.03.2015- 12:09

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış


Ayrıca bu tartışmaların şu an hiçbir anlamı yok. Türkiye şu an açık bir faşist düzene doğru ilerlemekte.


Bugüne kadar demokrasi yolunda mı ilerliyorduk, şimdi faşizme doğru yol almış olalım? Faşizm kürt hareketinin AKP'ye desteği oranında yol aldı. Bu gerçeği görmüyorsun. Sence Haziran ayaklanmasına kürt hareketi tüm gücüyle yüklenseydi, AKP faşizmi diye bir şey kalır mıydı?

Ben ulusal kanalı izleyemiyorum, ama sen Sosyalizm Okulunun öğrencisi olmayı kabullenmişsin! Kürt hareketi ile yatıp kalkmak insanı daha fazla solcu yapmıyor.



Seçim süreciyle birlikte gelişecek olana gözlerini kapıyorsan diyecek bir şeyim yok. Diğer taraftan öyle bir yazmışsın ki AKP'yi var eden sanki Kürt Hareketi. Yahu AKP'yi yaratan oligarşi değil mi? Emperyalizm değil mi? Hala iktidarda onlar tutmuyor mu? Siz açıkçası MHP-Vatan Partisi ikilisi gibi bütün düşmanı Kürt Hareketi yapmışsınız. Böyle bir bakış açısının sosyalist düşüncede yeri yok.

Önce Haziran'a katılmadılar diyorsunuz katıldığını söyleyince e yeteri kadar katılmadılar diyorsunuz bu sefer de. Yani sana ne anlatsam tatmin olmazsın. Medeni Yıldırım falan boşuna öldü. Boşuna davalar açıldı. Katılmadıkları yada ''yeteri kadar katılmadıkları'' için...

Bu arada İP ile el ele siyaset yapmak da kimseyi sosyalist yapmıyor...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]