Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 17
13.03.2015- 16:40

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

''Yenilgi hareketini de kerelerce açıkladım. Bin defa bir şeyi izah ederek zaman harcayamayacağım kusura bakma. En kısaca tekrar edilirse, Taksim-Gezi isyanındaki "yönetememezlik" ve oradan "kan alamamazlık", giderek erimektir yenilgi hareketi olmak. Ayrıca sizin dışınızda da bir "sol" var ve onlar işçi sınıfını örgütlemeye devam ediyor.''

Siz yönetebildiniz mi veya kan alıyor musunuz? Çok merak ediyorum gerçekten...






Söz konusu sorunun cevabı için yıllardır seçime giren partilerin BŞB seçimlerinde aldığı oy ile bizim aldığımız oya bakabilirsin (bunu da senin görebileceğin bir veri olduğu için örnek veriyorum).

melnur  |  Cvp:
Cevap: 18
13.03.2015- 18:28

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
Bu ülkenin AKP’li, AKP’siz sermayenin bütün gericilerinden kurtulmanın yolu düzen karşıtı devrimci bir odağın yaratılmasından geçecektir. Bunun için sosyalist hareket başta sınıf hareketi olmak üzere yıllardır teğet geçtiği toplumsal dinamiklerle bağ kurmak durumundadır. Söz konusu Kürt dinamiği olduğunda da ayrı bir odak olmak zorunludur.



Okuyorum, yine okuyorum, olmuyor. Bu ülkede düzen karşıtı devrimci bir odak yok mu yani? Var tabii, hep vardı, şimdi de var.

Peki "sosyalist hareket, başta sınıf hareketi olmak üzere yıllardır teğet geçtiği toplumsal dinamiklerle bağ kurmak zorunda" ne demek? Yani sosyalist hareketin kendisi sınıf hareketi değil mi? Bir sosyalist nasıl söyler bunu?



Sn.yorum2006;

''Odak'' ile toplumsal bir güç olmaktan söz ediliyor. Sosyalistler bu ülkede nitel olarak çok güçlüler; Avrupa'daki sosyalist partilere göre çok daha ileri oldukları da söylenebilir. Sorun toplumsal bir güç (odak) olabilmekte yatıyor. Yazar haklı olarak buna değinmiş. Onlarca, belki yüzlerce sol parti, örgüt, dergi çevresi var ama içlerinden hiç biri diğerlerini çekimine alacak ölçüde toplumsal bir güce dahil değil. Ayrışma ve sürekli amip gibi bölünme de ( bana göre) biraz da bu nedenle gerçekleşiyor. Sosyalist bir özne toplumsal bir güç haline gelebilse eminim sadece burjuvaziye korku vermekle kalmayacak ve aynı zamanda solun bu çok parçalı haline de bir çözüm getirecek. Bu konuda gereken her türlü siyasi araca başvurulmadır. Yazar da bunun altını çizmiş.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 19
14.03.2015- 01:02

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Derlenişten kasıt solun bugünkü dağınıklığının ortadan kaldırılması, sen una başka bir anlam vermeye çalışıyorsun. İki üç parti veya iki üç ayrı fraksiyona mensup bireylerin yan yana gelmesi parti biçiminde değil, cephe şeklinde olur. Senin burada Kıvılcımlı'ya dayanarak yazdıkların bu basit çözümün karşılığı değil. Cephe anlayışının karşısına parti anlayışını koyuyorsun.   Türkiye'de yaşananlara nasıl çözüm getirileceği konusunda en ufak faydanız olmuyor.


Öncelikle fraksiyon ile grup arasındaki farkı ortaya koymalıyız. Fraksiyon, birleşmiş (reorganize edilmiş, derlenmiş) partideki gruplaşma eğilimidir. Leninist parti modelinde fraksiyon "tam bir pisliktir Rıza baba", ancak Troçkist parti modelinde "candır". Bugün farklı grupların (yuvarların) yan yana gelmesi ve belli ilkelerde ortak mücadelesi cepheleşmedir (yani fraksiyonların değil).

Ayrıca sadece ben değil, yazar da Kıvılcımlı'ya dayanıyor. Ben zaten bunun üzerine Kıvılcımlı'nın ne yazdığını aktarıyorum. Siz yazıyı iyi okuduğunuza emin misiniz öncelikle? Ayrıca Derleniş kelimesi Kıvılcımlı'dan başka hiçbir devrimcide yoktur. Reorganizasyon konusu başka hiçbir hareketin gündemi olmamıştır (Devrimci Yol ekibi hariç). Çünkü bizim çok bilmiş gruplarımızın şeflerine göre, parti çoktan reorganize edildi, çoktan grup olmaktan çıkıldı! Nasıl oldu o da? Türkiye Komünist Partisi / xyz adını alınca ya da devlete resmi başvuru yaparak. Kusura bakma da öyle olmuyor.

Bugün bütün adı parti olanların hepsi GRUP'tur. Bir partinin dağılmış kollarıdır. Buna kendi hareketim de dahildir (bkz: Kuruluş Gerekçesi)

Ayrıca sorunun nasıl çözüleceği konusunda en ufak bir faydamız olmadığını söyleyenler yukarıdaki broşürü bir daha okusun. Çünkü bu sorun bu şekilde çözülmediği için büyümektedir. HKP her zaman bu sorunun çözümünü bu şekilde savunmuştur, buna göre hareket etmiştir. 1989'daki Kuruçeşme toplantısı da dahil, derlenişi önermiştir. En ufak bir fikri olmadan bunları yazan, en hafif tabirle haksızlık eder.




Sen ne anlatıyorsun arkadaşım. Partiler, örgütler, bireysel takılan solcular AKP faşizmine karşı belli ilkelerde birlik oluşturmuşlar, cephe haline gelmişler, bir DERLENİŞ göstermişler, senin ne dediğin belli değil. Bu HKP'nin hepsi senin kafadaysa bu partiden hiç bir şey olmaz.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 20
14.03.2015- 01:04

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

''Yenilgi hareketini de kerelerce açıkladım. Bin defa bir şeyi izah ederek zaman harcayamayacağım kusura bakma. En kısaca tekrar edilirse, Taksim-Gezi isyanındaki "yönetememezlik" ve oradan "kan alamamazlık", giderek erimektir yenilgi hareketi olmak. Ayrıca sizin dışınızda da bir "sol" var ve onlar işçi sınıfını örgütlemeye devam ediyor.''

Siz yönetebildiniz mi veya kan alıyor musunuz? Çok merak ediyorum gerçekten...






Söz konusu sorunun cevabı için yıllardır seçime giren partilerin BŞB seçimlerinde aldığı oy ile bizim aldığımız oya bakabilirsin (bunu da senin görebileceğin bir veri olduğu için örnek veriyorum).




Kaç oy aldınız, 10 bin mi, 20 bin mi? Bu oyla mı Haziran'ı örgütlediğini sanıyorsun:)

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 21
16.03.2015- 10:00

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Kaç oy aldınız, 10 bin mi, 20 bin mi? Bu oyla mı Haziran'ı örgütlediğini sanıyorsun:)



Haziran'ı örgütlediğini iddia eden arkadaşlardan fazla aldık. Ayrıca herhangi bir çalışma yapmadan aldık. Taksim-Gezi isyanını örgütlediğimizi de iddia etmedik, benim söylemim Taksim-Gezi isyanı sonrası büyüme yaşadığımız, tanındığımız, teorimizin onu açıklamaya uygun olduğudur.

Yine belirteyim, bizim Avrupa diasporamız, geniş kaynaklarımız yok. Tüm güdümüz gönüllüce çalışan, işçi, gününün büyük kısmını iş yerinde geçirmek zorunda kalan insanların çabalarıyla yaratılmıştır. Yani "etine göre budu" Beğenmiyorsan da beğenmeyebilirsin, size göre kalite=kafa sayısı olabilir. Ama partimizdeki bir insanın 100 sıradan, örgütsüz insana denk olduğunu inkar edemem.

tarihselmaddeci  |  Cvp:
Cevap: 22
16.03.2015- 10:05

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Sen ne anlatıyorsun arkadaşım. Partiler, örgütler, bireysel takılan solcular AKP faşizmine karşı belli ilkelerde birlik oluşturmuşlar, cephe haline gelmişler, bir DERLENİŞ göstermişler, senin ne dediğin belli değil. Bu HKP'nin hepsi senin kafadaysa bu partiden hiç bir şey olmaz.



Ben de diyorum ki bunun adı derleniş değil. Derleniş farklı bir durum, farklı bir pozisyon. Çok basit bir soru, iktidarda AKP'nin ilk yıllarındaki tarzda liberal, işbirlikçi, açıktan AB'ci bir hareket olsa bu hareketler birleşir mi? Ne birleşmesi be, birbirlerini yerler. Mesele zor günde birleşmek değil, devrimi hangi şartta olursa olsun gerçekleştirmek için teorini, pratiğini sınamaktır. BHH'de böyle bir çaba falan yoktur. Ayrıca kafamızı beğenmiyorsun ama gel yüz yüze görüşelim, bakalım arkadaşlarımızın teorilerine, söylemlerine ağzını açıp tek cevap verebiliyor musun? Hepiniz karşımızda el pençe divan, ama klavyeye gelince kesiliyor aslan. İstersen deneyebiliriz, laikliği, Mustafa Kemal'i sahipleniş biçimini, derlenişi, örgütlenmeyi, program-tüzükü, emperyalizmin niteliğini, Türkiye şartlarını, tefeci-bezirganlığı, 27 Mayıs'ı, Kürt sorununu, 1915 olaylarını, şovenizmin niteliğini.... Buyur tartışalım. Klavyede kalmasın. Bütün arkadaşlar da davetlidir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]