Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

'PKK Kongresi artık belirsiz...'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, silahlı mücadelenin bitirilmesi için yapılması öngörülen PKK kongresiyle ilgili muğlaklık oluştuğunu söyledi.

Resim Ekleme  

Al Jazzeera'ya açıklama yapan Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı’nın açıklamasına kadar Kandil-HDP-İmralı üçgeni ile devlet arasında, PKK’nın silah bırakma kararı almak üzere kongre düzenlemesi konusunda mutabakat olduğunu, ancak Erdoğan'ın açıklamalarından sonra bir belirsizlik başladığını söyledi. Demirtaş, müzakerelerde taraflar arasında bir sorun olmadığını, iktidar tarafında tek taraflı bir sorun yaşandığını söyledi.

Demirtaş'la yapılan röportajın öne çıkan bölümleri şöyle:

İzleme Heyeti tartışmasıyla birlikte sizin açınızdan şu an tam olarak ne yaşanıyor süreçte?

İşin doğrusu sayın Cumhurbaşkanı’nın son açıklamalarına kadar İzleme Kurulu, müzakerelerin başlaması ve kongre toplanması konusunda bir tereddüt yoktu.

Bu tarihe kadar kongrenin toplanması için bir tarih konuşulmuş muydu?

Hayır bir öngörü vardı, ‘bahar ayları diye’. Bu konuşuluyordu fakat kesin olarak belirlenmiş bir gün söz konusu değildi. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları ile birlikte İzleme Kurulu, müzakerelerin başlaması ve kongre muğlak bir hale geldi. Çünkü bunlar tamamen uzlaşılmış konulardı. Sayın Cumhurbaşkanı uzlaşmanın sağlandığı, kararların alındığı konularda yeniden tartışma başlatmış oldu. Ama Hükümet İzleme Kurulu konusunda aldıkları kararın arkasında olduklarını deklare ediyor.


Bülent Arınç da söyledi bunu ama bir yandan da olumlu bakmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı’nın görüş ve önerileri doğrultusunda hareket edeceklerini de belirtti.
Muhtemelen uzlaşmaya çalışacaklar. Bülent Arınç, “İzleme Kurulu gereklidir, olumlu görüyoruz. Faydalı görüyoruz” dedi bunun için. Hükümet alınan kararlara, mutabakata sadık kalır, adaya gönderir ve müzakereler başlarsa önceki mutabakatlar ne idiyse, yani “tartışma olacak 10 madde üzerinde, sonra da kongre toplanma çağrısı ve kongre olacak vs”, o zaman bütün bu süreç kaldığı yerden devam eder. Ama etmezse ne olur, bunu ben kestiremiyorum. Yeniden adada karşılıklı tartışmalar yapılması lazım. Sonuçta ne çıkar, tartışma yapılmadan ben bir şey diyemem. Çok zor.

İZLEME KURULU KIRMIZI ÇİZGİMİZ DEĞİL

İzleme heyeti bir ön şart gibi görünüyordu. Bir ön şart olarak da Hakikatler Komisyonu eklenmiş oldu. Kırmızı çizgi olarak adlandırabilir misiniz bunları?

Bu HDP’nin ortaya koyduğu bir şart değil. Bu müzakere süreçlerinin olmazsa olmaz unsurlarındandır. Şimdi Hükümet bunu yapmazsa başka bir çare düşünülmesi lazım. Yoksa öyle sadece istihbarat örgütüyle Öcalan arasındaki bir görüşme trafiğinden kalıcı sonuca gitmek çok kolay bir iş değil diye düşünüyorum. Buradan baktığımızda “İzleme Kurulu HDP’nin kırmızı çizgisidir” diye bir şey söyleyemeyiz. Bu bağlamda bizim kırmızı çizgimiz değil diyorum, sürecin kendisinin, doğasının kırmızı çizgisidir.

Sizce zamana yayılması nasıl etkiler? Mesela kongre beklense.

Riskli olur. Bence öyle, çünkü bu işler ne kadar hızlı yürütülürse o kadar faydalı olur. Ortadoğu’daki bütün bu dalgalanmalar düşünüldüğünde hızla çözülmesinde fayda var.

İMRALI'YA GİDİLMESİ GEREKİYOR
Şimdi İzleme Kurulu ile birlikte ortaya çıkan soru işaretleri ile birlikte “Çözüm süreci yine dondu, durakladı” yorumları yapılmaya başlandı yeniden. Oysa daha 3-4 gün önce “tarihi bir eşik” değerlendirmeleri yapılıyordu, bu ani gel-gitler arasında sizce hangi noktada şu an süreç?


Heyetimiz İmralı’ya tekrar giderse, çünkü Devlet ve HDP ancak orada bir araya gelebiliyor, başka bir zemini yok bunun. Orada bütün taraflar tekrar biraraya gelindiğinde tüm taraflar yaşananlara ilişkin görüşlerini beyan ediyorlar. Oradan sürecin ne şekilde devam edeceği, donup donmadığı, ilerletilip ilerletilemeyeceği anlaşılmış oluyor. Taraflar bir araya gelmeden de bunu kestirmek zor. Yani Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylemleri Hükümet’e pratikte geri adım attıracak mı? Bunu ancak işleyişte göreceğiz. İmralı’ya gidilip İzleme Kurulu da orada tartışmaya başlarsa demek ki Hükümet geri adım atmamış demek anlamına gelir.

TARAFLAR ARASINDA DEĞİL BİR TARAFTA KRİZ VAR
Dolayısıyla bu gelinen noktayı nasıl tanımlıyorsunuz? Adını nasıl koyuyorsunuz?

Şu anda taraflar arasında bir kriz yok. Taraflardan birinin kendi içinde bir kriz var. Süreci yürüten AK Parti’nin içinde kriz var. Bu kriz süreci olumsuz etkiler mi? Bunu önümüzdeki haftalarda, işleyişte göreceğiz. İzleme Kurulu hayata geçmezse, İmralı’ya gidişler durursa o zaman süreci işletmek zor olur tabii ki. AKP’nin iç krizi sürece zarar vermiş olur, sürecin durmasına yol açmış olur. Bu kendi içlerinde çözmeleri gereken bir mevzu. Onların çok başlılığı, birbirlerine girmiş olmaları süreci olumlu etkilemiyor. Yoksa “Dondu mu, devam edecek mi?” bunlar şu aşamada net olarak ifade edebileceğimiz bir durum değil.

Bugün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın açıklamaları oldu. Kandil’in de sizin de açıklamalarınızın sürecin ruhuna uymadığını, süreci zehirlediğinizi söylüyor…
Okuyorum ben de… Sayın Akdoğan sürecin yürütücülerinden biri. Dil ve üslup konusunda ben sadece süreci yürütenlerin değil tüm siyasetçilerin birbirlerine nezaket çerçevesinde yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Sert eleştiriler olabilir ama hakarete de varmamalı. Bu sadece süreç ile alakalı değil, siyasi ve ahlaki bir durum aynı zamanda. Ama bunun tek taraflı olduğunu da düşünmemek lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Hükümet sözcülerinin heyetimize, partimize, şahsıma dönük kullandıkları üslup acaba sürecin neyiyle bağdaşıyor, onu da bir sormak ve bunun üzerinde de durmak gerekiyor. Fakat biz Sayın Cumhurbaşkanı’na hakaret etmedik. Siyasi bir tepki ortaya koyduk, siyasi bir kararlılığımızı ortaya koyduk. Kararlılığımız ve siyasi duruşumuz süreci zora sokuyor demek bence işi abartmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki söylemleri ve politik yaklaşımlarını eleştiriyoruz ve eleştirmeye de devam edeceğiz. Ama Recep Tayyip Erdoğan eleştirildiği zaman süreç zarar görüyor deniliyorsa bu bizim problemimiz değil, onların problemi. Kendi problemlerini halletmeleri lazım. Biz sürece zarar vermek için bunu yapmıyoruz. Tam tersine yapılan hataları eleştirmek muhalefet olarak bizim görevimizdir. Şöyle düşünüyorlarsa, “Aman bizim patronu kızdırmayın kızınca süreç donuyor” diyorlarsa hiç kusura bakmasınlar bu patronlarının ruh halinden kaynaklıdır. Yanlış yaptıkça her hatasını eleştirmekten asla geri durmayacağız.

Son olarak yeniden başa dönmüş oluyoruz ama PKK kongresi için “15 Nisan” tarihi üzerinde çok konuşuluyor. Mektupta bu tarihin yer aldığını heyetiniz yalanladı ama bu üzerinde konuşulmuş, anlaşılmış bir tarih mi?

Hiçbir yerde 15 Nisan tarihi üzerinde uzlaşma sağlamadık. Genel olarak bahar ayları ifadesi kamuoyuna yansıdığı gibi kullanılan bir takvim oldu. Ama net olarak bir gün ifade edilmedi. Ama bahar aylarında kongre için Devlet-HDP-İmralı-Kandil arasında uzlaşma vardı.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]