Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 33
18.06.2015- 02:31

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Bildiğim kadarıyla Lenin de seçimlere katılmayı toptan reddetmemiştir ve seçimlere katılmıştır. Komünistler seçimlere girmez, burjuva parlamentolarda yer almaz düşüncesi çok yanlış bir düşünce ve Leninizme de aykırı. Burjuvazinin seçimini, parlamentosunu, burjuva devriminin kazandırdıklarını toptan reddetmek sosyalist olmanın bir kıstası değildir. Terkedilmesi gereken bir saplantı bu.



Lenin 1. ve 2.Duma seçimlerini boykot etmiş, 3.Duma seçimlerine katılmış, sonra 2. Duma seçimlerinin boykotunun yanlış bir karar olduğunu söylemiştir. Evet, özellikle sosyalizmle, Leninizmle yeni tanışan genç sempatizanlarda ''burjuvaziye nefret'' söyleminden kaynaklanan ve burjuva sisteminin her kurum ve mekanizmasını toptan reddediş gibi keskin bir önyargı var. Bu önyargıların önüne geçebilmek de çok kolay değil. Solun sempatizanları da dahil, yüzünü sola dönmüş kitlelerine öncülük edebilecek ve toplumsal bir güç olabilmiş   sosyalist bir öznenin bulunmayışı bu tür sorunların önünün alınabilmesini zorlaştırıyor. Boykot somut koşulların çözümlemesini gerektirir. Sosyalist olmak sadece sosyalizmin teorik konularına hapsolmak, nesnellik üzerinde kafa yormamak ve güncel siyaseti küçümsemek değildir. Böyle anlıyoruz, böyle bir algı var zihnimizde. Nesnelliği, günceli içerde ve dışarda olup bitenleri sosyalist ideoloji doğrultusunda çözümleyemediğimizde, böyle bir okuma yapmadığımızda, komünist toplumda itfaiye teşkilatının nasıl oluşturulacağını tartışmanın çok fazla bir yararı olmayacaktır. Siyasal iktidarı elinde bulunduran bir parti devleti gerici-dinci bir faşizm doğrultusunda yapılandırmak istiyorsa, bunu okuyamamak, ''devlet zaten burjuvazinin baskı aracıdır'' kolaycılığıyla konuya yaklaşmak sola hiç bir zaman herhangi bir şey kazandırmaz, alan açmaz, alan daraltır. Sosyalist güncelle bağını koparamaz. Güncel sosyalist ideoloji doğrultusunda çözümlenip kavranamıyorsa, doğru bir sosyalist hat kurulamaz, doğru bir siyasi mücadele verilemez. 12 Eylül referandumu bu anlamda nasıl ki önemliyse ve o koşullarda AKP'nin karşısına dikilmek gerekli iddiyse, 2015 genel seçimleri de o oranda önemliydi.Refrandumdaki boykot kararı AKP'nin önüne beklemediği oranda geniş bir alan açmış, AKP o kapıdan girerek toplumsal ve siyasal yapıyı dinci otoriterlik doğrultusunda dönüştürebilmiştir.

İktidarda gerici bir otoriterlik var. Bunu görmeden, bunu saptamadan ve buna göre bir siyasi perspektif oluşturmadan sosyalist mücadeleden söz edilemez. AKP'ye alan açacak, AKP'nin elini rahatlatacak her türlü karar, eylem ve müdahale türleri bu yüzden yanlıştır, gereksiz ve anlamsızdır. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Sosyalist mücadele, sınıfsal mücadele AKP gerçeği görmezlikten gelinerek yapılamaz. Bu yüzden sosyalist ve bağımsız bir merkeze ihtiyacımız var. Kuyrukçulukla sınıfsal mücadele verilemez; kuyrukçuluk güncele kürt ulusalcılığı perspektifi ile yaklaşmak demektir. Kürt hareketinin kendi ulusal çıkarlarına uygun bir siyaseti kabullenmektir. Öncelikle bu tavrın yanlışlığı anlaşılmalıdır. Bu sorunun üstesinden gelemediğimiz sürece güncel siyasete ilişkin değerlendirmelerimizde sınıfsal bir tavır geliştiremeyiz. Solun bir kesimindeki bu yanlışlıklar dizisi de hep bu nedenle ortaya çıkıyor.

Aşılması gereken bir sorun ama, çözümü de o kadar kolay gözükmüyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]