Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

'Yeni Türkiye’yi kuramadılar, her türlü çılgınlığı yapabilirler'

Resim Ekleme

Gazeteci Merdan Yanardağ, Tayyip Erdoğan'ın iktidarını sürdürmek için her tür çılgınlığa imza atabileceğini söylerken, sandığın bugünkü Türkiye'de insanların tercihlerini belirttikleri bir mecra olmadığını vurguladı.

7 Haziran seçimlerine yönelik siyasi kampanyayı, AKP ’den ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ’ndan çok daha önce başlatan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son aylarda yaptığı çıkışlarla, ziyaret, girişim ve müdahalelerle tamamen seçimlere kilitlenmiş durumda. Erdoğan öncülüğünde AKP kadrolarının “Yeni Türkiye”yi kurmayı beceremediklerini, bu yüzden de freni boşalmış bir kamyon gibi bayır aşağı hızla kaydıklarını belirten Gazeteci-Yazar Merdan Yanardağ, bu ekibin, son şans olarak gördükleri 7 Haziran ’a kadar her türlü akıl ve hukuk dışı çılgınlığı yapabileceğini öngörüyor. Yanardağ ile konuya ilişkin bir sohbet gerçekleştirdik…

Sayın Merdan Yanardağ, son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ’ın açıklamaları, çıkışları toplumda gerginlik ve provokasyon üreten bir niteliğe büründü, bunun seçimlerle bir ilgisi olabilir mi?
Öncelikle saptanması gereken mesele şu: Maalesef ülkemizde seçim ve sandık, adeta kutsal ve sorgulanamaz kavramlar haline getirildi. Tayyip Erdoğan, liberallerin de desteğiyle “milli irade” kavramı üzerinden bu yanılsamayı üretti. Oysa durum böyle değil. Demokrasinin, sandığa indirgenmesi faşizan sonuçlara yol açabilir, açıyor da… Hitler de 1923 ’ten 1938 ’e tüm seçimleri kazanmıştı. Türkiye gibi ülkelerde ne yazık ki sandıksal rejimlere demokrasi adı veriliyor, yeterince sorgulamadan yapılan bir kavramsallaştırma bu. “Milli irade”, “sandık”, “seçim” gibi kavramlar, yağmayı, soygunu, talanı meşrulaştıracak ve üzerini örtecek bir illüzyon aracı haline getirildi. Sandık fetişizmi riyanın, yalanın ve sahtekârlığın aracı oldu neredeyse. Adaletsizliklerin, eşitsizliklerin üzerini örten bir şal haline gibi oldu sandık ve seçimler. Oysa toplumun en ilkel, en gerici, en ırkçı yanlarının sürekli okşanıp gıdıklanarak sandıklardan nasıl sonuçlar çıktığını 1946 ’dan beri gördük. Mantık şu: Sandıktan çıkmışsanız her şeyi yapabilirsiniz. AKP ’nin ve Tayyip Erdoğan ’ın da yıllardır yaptığı budur.

'SANDIK İNSANLARIN TERCİHLERİNİ BELİRTTİKLERİ BİR MECRA DEĞİL'

Seçimler ve sandık büsbütün önemsiz mi?

Sandığı ve sandıksal demokrasiyi fetişleştiren anlayıştır sorgulanması gereken. İnsanlığın ilerici ve tarihsel birikimini içermeyen ve bu birikimin üzerine inşa edilmeyen rejim ilkeldir, gericidir. Sandıktan çıksa bile. İnsanlığın ilerici birikimi derken tarihsel, edebi, felsefi, hukuki, kültürel birikimden söz ediyoruz. Örneğin idamın bir ceza olup olmayacağı konusundaki tartışma bin yıldır sürüyor. Bazı ülkelerde idam halen yürürlükte. Ama bin yıllık tartışmalar ve birikim sonucunda idamın ceza olmayacağı noktasına varıldı ve idam ceza yasasından çıkartıldı. Siz eğer insanlığın ilerici ve tarihsel birkimini ve yüzyıllarca süren bu tartışmaları bir kenara bırakırsanız, örneğin bir trafik kazasında yakınını yitirenlerin şoförü linç etme, onun cezasını kendilerinin verme girişimlerini pekala haklı bulabilirsiniz. Bunu kabul edemeyiz. Eğer insanlığın ilerici ve tarihsel birikimi üzerine; eşitlik, sosyal adalet, temel hak ve özgürlükler üzerine ve tüm bu değerleri temel kabul ederek bir seçim yaparsanız, sandık elbette insanların tercihlerini belirttikleri bir mecra olabilir. Ama Türkiye ’de böyle değil şu anda.

Tayyip Erdoğan ne yapmaya çalışıyor peki şu anda?

Tayyip Erdoğan ve AKP, sandıktan çıkabilecek bir sürprizden çok korkuyorlar. Ben Diyadin olayının provokasyon olduğuna eminim. PKK ’yle silahlı çatışma ortamı yaratıp toplumu milliyetçilik temelinde konsolide ederek AKP ’nin hak etmediği bir sonuca ulaşmasını sağlamak istiyor olabilirler. Bugüne kadar seçimleri hileyle kazandılar. Muhalefet partileri yeterince eğilmediler bu hile meselesine. Hile, seçim kaybedenlerin fantastik bir itirazı gibi sunuldu. Ama bana öyle geliyor ki Bülent Arınç biraz daha sıkıştırılsa, Ankara ve Üsküdar ’da geçen yılki yerel seçimlerin kaybedildiğini itiraf edebilir. AKP ’liler kapalı devre sohbetlerde bunu itiraf ediyorlar zaten. Tayyip Erdoğan, bu seçimde hilenin de yetmeyebileceğini düşünüyor olabilir. Ama yine de bu seçimde hile dahil, her türlü çılgınlık, her türlü provokasyon gerçekleştirilebilir. 7 Haziran seçimleri onlar için son bir hamledir.

'SON ÇIRPINIŞ'

Bu hamlenin amacı nedir?

Son hamleye, son çırpınışa ihtiyaçları var. Çünkü AKP, cumhuriyeti yıktı ama yerine yeni rejimi kuramadı. Kuramıyorlar da. Çünkü toplumdan gelen direniş eksenini kırmadan, o insanlığın ilerici birikimi ve cumhuriyetin ilerici kazanımlarını savunan güçleri yenilgiye uğratmadan da kuramayacaklar. Haziran direnişi ise, o güçleri yenilgiye uğratamayacaklarını gösterdi. Bu ülkede turist gibi dolaşan sol liberallerin anladığı gibi Leman ve Penguen okuyan zeki ve parlak çocukların şaka eylemi değildi Haziran direnişi. 11 milyon insanın katıldığı, bu topraklarda Celali isyanlarından sonra en uzun süren ve en kitlesel başkaldırı hareketiydi. Birilerinin elinde ay yıldızlı bayrağı görünce faşizm zanneden aptal liberallerin anlayamadıkları şu: O 11 milyon insan, acımasız ve vahşi sermaye dikatörlüğü kurmak isteyen islamcılara karşı, insanlığın ilerici birikimini savunmak için çıktılar sokaklara. O nedenle Tayyip Erdoğan 7 Haziran seçimlerini son şans olarak gördüğü için, seçim kampanyasını Ahmet Davutoğlu ’ndan önce başlattı. Ve her türlü çılgınlığı yapabilecek noktada şu anda.

Kurmak istedikleri ve Yeni Türkiye diye adlandırdıkları nedir?
Tayyip Erdoğan ve AKP ’nin lider kadrosu Necip Fazıl okulundan geliyor. Necip Fazıl ise bu ülkede İslamcı faşist ideolojinin kurucusudur. Alman nazizmini İslamcı terminolojiye aktaran tipik bir gericidir. Onun öngördüğü modelde Meclis yoktur. Devletin başı vardır ve adı “En Büyük Yüce”dir. Sözü esastır. Danışmanlarına danışarak karar verir. Meclis ise küfür kurumudur. Allah ’ın iradesini paylaşmaktır Meclis. Hatta Necip Fazıl, Atatürk ’ün Gençliğe Hitabesi ’ne alternatif olarak yazdığı Gençliğe Hitabe ’yi Meclis ’in duvarında hakimiyet kayıtsız şartsız Allah ’ındır yazan bir gençliği hayal eder. Necip Fazıl beşinci sınıf bir şair, birinci sınıf bir gerici ve faşisttir. Adnan Menderes ’in beslediği bir isimdir. Tayyip Erdoğan ise Necip Fazıl konferanslarının sunucusudur. Abdullah Gül, Kayseri ’ye geldiğinde Necip Fazıl ’la nasıl tokalaştığını anlatır. AKP kurucu kadrosu için bir idoldür Necip Fazıl. Yeni rejim dedikleri de tarikatlara dayalı, gerici, neoliberal bir sermaye diktatörlüğüdür. Bunu gerçekleştirebilecekleri tek hamle 7 Haziran seçimleri kaldı. Bunun için her türlü provokasyon girişimine girişebilirler. Tayyip Erdoğan ve ekibi, İslamcı faşist diktatörlüğün yasal zeminini hazırlayabilecekleri bir eşik olarak görüyorlar seçimleri.

'İÇ SAVAŞ DAHİL HER TÜR PROVOKASYONU DENERLER'

Ne gibi çılgınlıklara imza atabilirler?

Suudi Arabistan ile Türkiye anlaşıp Suriye ’de bir maceraya girişmeye kalkışabilirler. Cumhurbaşkanı olarak Tayyip Erdoğan ’ın savaş hali durumunda Meclis ’i feshetme yetkisi var. Zaten bu muhtar toplantıları, İran ziyareti, Başbakan Davutoğlu ’nu Başkan Yardımcısı düzeyine indirgeyen tavırları, tüm bunlar bir hazırlığın parçası gibi görünüyor. Şu anda pek çok suç işleniyor, bu suçları suç olmaktan çıkartacak anayasal zemini kurmak için de 7 Haziran seçimlerini görüyorlar. Dolayısıyla iç savaş da dahil he türlü provokasyon denenebilir.

Tayyip Erdoğan bu seçimi yitirirse, arzu ettiği güçle çıkamazsa, dünya emperyalist sistemi ve uzantıları Tayyip Erdoğansız bir restorasyon rejimi kurabilir mi?

Emperyalizmin her zaman bir b planı vardır tabi. Tayyip Erdoğan AKP ’sine her türlü kirli ve hukukdışı işlerini yaptırdılar bugüne dek, toplumsal tepkiyi de islamizasyonla yatıştırarark bugüne kadar geldiler. Ama artık bu sürdürülebilir olmaktan çıktı. CHP de zaten bu yüzden giderek AKP ’lileşiyor. Yeni Türkiye ’nin “solu” olmaya çalışıyorlar. Küresel sermaye, AKP döneminde Türkiye ’de kazandığı mevzileri ve kazanımları kaybetmek istemeyecektir. Ama Tayyip Erdoğan da kendisine tanınan alanı aşıyor, giderek rahatsız edici bir kriz kaynağına dönüşüyor, bu yönde emperyalizmin alternatif restorasyon planları olacaktır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]