nöbetçi hakimlerin tutuklu polisleri salma kararı ve arkasından bu hakimlerin tutuklanmaları, oyunun, yani çatışmanın tamamen pist dışına, yani kural dışına çıktığını gösteriyor. hukukî zemin terkedilmiş, sadece görüntüyü kısmen kurtarma çabası var. onun dışında kıran kırana bir iktidar ve etki alanları çatışması yaşanıyor. mevzi savaşı, barikat savaşı, şimdilik hükumet lehine, cemaat aleyhine sürüyor.

hem "solcu" ve hemi de "türkiyeli" olan hdp ve onun eş başkanı demirtaş, hakimlerin tutuklanmasına itiraz etti. ona neyse?! ama demek ki ona bir şeyler oluyor ki itiraz ediyor. ekrem dumanlı ile gültan kışanak arasındaki yarı gizli görüşme olmakta olan bir şeyleri açıklayabilir belki.

yıllar önce şemdinli bir ara gün aşırı bombalanıyordu ve bir kitabevine bomba atılmıştı. tutuklu askerlere ceza isteyen savcıyı o zamanki yargı erki meslekten men etmişti. askerler ise serbest bırakılmıştı. sonra askerî mahkeme yerine sivil mahkemede dava görüldü ve bu sefer askerler ömür boyu hapse mahkum edildi. savcı ise hayatını başka işlerle kazanmaya başlamıştı.

14 yaşındaki uğur kaymaz, babasıyla birlikte 13 kurşunla öldürülmüştü o yıllarda ve tv ekranında boy gösteren ulusalcı ve kemalist yazarlar, bu çocuğun gerçek yaşını öğrenmek için kemik yaşına bakmak gerektiği üzerine ahkam kesiyordu. kim olduklarını hatırlamıyorum ama kulaklarımla duydum. emin çölaşan değildi ama onun türünden insanlardı. cüneyt arcayürek ve tuncay özkan o yıllarda tuncay özkan'ın kanalı kanal6'da program yapıyordu. onlar olabilir mi? hatırlayamıyorum. ama önemi de pek yok.

bunların isimlerini aklında tutma. ama şunu da unutma: hukuk da, adalet de, yargı da, burjuvazinin iktidar konumuna göre değişir. burjuvazinin adamları işlerine geleni, yani temsil ettikleri sınıfın çıkarlarına uygun olanı destekler veya görmezden gelir; uygun olmayanı da eleştirir veya aniden görmeye başlar.

bizi cemaatle hükumet arasındaki iktidar savaşı ilgilendirmez. ilgilendirir de, taraf olmamızı gerektirmez demek istiyorum. bağımsız çizgiyi yaratmak ve güçlendirmek ayrı bir maharettir ve politika zaten budur. bu olamıyorsa gerisi laf-ı güzaftır. "dostlar alışverişte görsün"dür.

bugün akp içinde de çatlaklar, ayrışmalar, saflaşmalar yaşanıyor ve bu da doğaldır. figürler de sonuçta aynı zamanda kendi kişisel çıkarlarını da temsil eder. sadece sınıf ve toplumsal kesim temsiliyetinden ibaret değildir yaşananlar. akp içinde de farklı çıkar kesimleri var ve bunların hâlâ açığa çıkmaması, kavgalarının fazla su yüzüne çıkmaması, tamamen geçici bir durumdur.

önümüzdeki süreç, seçimler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, yeni değişimlere gebe. ve bu değişimlerde solun bir katkısı yine olamayacak.

politik mücadelede bulunan çözümler ilkesel değil, ahlakî de değil, tamamen el yordamıyla bulunan, geçici ve iğreti çözümlerdir. mit başkanını tasfiye etmek isteyen cemaatin hamlesine karşı, apar topar çıkarılan mit yasası gibi. sert, hırçın bir mücadele yaşanırken, ezberler ve eski düzenin bilindik kalıpları tamamen bozulmuşken, çözümleri ve üretilen politik hamleleri bir kalıba oturtmaya çalışmak anlamsızdır. onun yerine, yaşananların özüne bakmak gerekir.

kendi alternatif politikanı oluşturabiliyor musun? önemli olan budur. bunu yapamadığın durumda sadece gözlem yapılabilir, sadece yakınma duyulabilir. slogansı ve ajitatif bir dünya yaratımı büyük ölçüde sınırlı kalmaya mahkumdur.

kısacası şu: ilkeleri, idealleri, ahlakî önermeleri savunarak değil, güçler çatışması içinde bulunan geçici ve üstünkörü çözümlerle eninde sonunda kaotik durum bitip, bir düzene oturulacak. kalıcı olabilmek için ise artık eskisinden farklı olarak, toplumun genelinin aklı ve sağduyusuna hitap eden, bir çoğulculuğu, bir rasyonelliği, bir ekonomizmi ve bir pragmatizmi hayata geçirmek gerekiyor. artık toplum eski ideolojik-kalıplaşmış söyleme ve çözüme razı gelemeyecek kadar diri ve hareketli. beğensek de, beğenmesek de, bu dinamizmi, bu değiştirici gücü görmek zorundayız.

AKP neler becermiş meğer, Kaçak öyle söylüyo

neler becermiş?

AKP yargının içine etmiş, bugün avukatlar adliyeden yaka paça dışarı atılıyor, sen kalkmış toplumdaki dinamizmden bahsediyorsun. Kalemin AKP faşizminin yargıyı ne hale getirdi demeyi yazmıyor mu? Bu kadar mı AKP'ye olan sevgin.

yahu senin anlama dinamizmin bu kadar mı? bunu mu anladın o yazdıklarımdan? sizler eleştiri diye bir tek küfrü mü anlarsınız?

iyi al o zaman: akp faşizmi ülkeyi ne hale getirdi.