Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Anıları Mirasımız

''Cevahirim Vuruldu Savaşır Gerillalar!''


Bir yandan Türkiye solunun 50 yıllık revizyonist tezleri, reformist geleneklerini parçalayıp geçmişin olumsuzlukları üzerine bir çizgi çekerken, diğer yandan öğrenerek-öğreterek ilerleyecek, kavga içinde ustalaşacaklardı.

Kendilerine yol gösterecek, örnek olabilecek deney ve birikim yoktu önlerinde, fakat onlar tereddüt etmediler. 50 yıllık revizyonist geleneğe karşı bayrağı yükseltenler SBF'de Mahir ve Cevahirler, ODTÜ'de Ulaşlar'dır.

THKP-C'nin SBF kökenli önder kadrolarındandır Hüseyin Cevahir. Önce İstanbul Tıp Fakültesi'nde öğrenimine başlamıştır. Fakat SBF onun için daha çekicidir. Daha sonra okul değiştirip SBF'ye geçer. Okula gelir gelmez de Fikir Kulubü'ne üye olur.

Ankara Siyasal Yurdu'nda 1.5 yıl birlikte kaldığı bir arkadaşı şöyle anlatmaktadır Hüseyin Cevahir'i: "... Şair ruhlu olduğu için bütün hareketler görkemli, büyük olsun, gelişsin isterdi..."

...

Hüseyin Cevahir, Kürdistan'da Kürt yoksul köylülerin içindedir. Teorik, pratik çalışmalar yapar Kürt sorununa ilişkin.

Kürt halkının gördüğü zulmü, baskıyı, jandarma dipçiği altındaki yaşamını paylaşır. Halkın özlemlerini, acılarını, öfkesini yüreğinde yaşatır. O bilmektedir; mücadelenin, devrimin eninde sonunda kitleleri örgütlemek
olduğunu... Onun yaşamı aynı zamanda mücadelenin salt okul hayatıyla sınırlı olmadığının da bir göstergesidir. Yalnızca yaz tatillerinde, boş zamanlarda değil, her an her dakika halkla içiçedir. Çok yönlü, ufku sınır tanımayan ve araştırmacıdır Cevahir.

Araştıran, inceleyen, üreten yanıyla devrimin, halkın sorunlarına eğilmiş, kafa yormuş, çözümler üretmiştir. Bu özelliğiyle de TİP nezdinde reformizme karşı yürütülen mücadelenin önde gelen teorisyenlerinden olmuştur.

"Doğu sorunu ancak devrimci yoldan çözüme bağlanabilir. Bu devrimci iktidar uğruna Türk ve Kürt devrimciler, bütün yurtseverler omuz omuza çalışmalıdırlar. Halkların varolan gerçek kardeşliği geliştirilmeli, baş
düşman emperyalizme karşı mücadele edilmeli ve uyanık olunmalıdır. Tek doğru yol budur. Yoksa hangi saflarda olursu olsun burjuva şovenizmine düşmek, emperyalizmin oyununa gelmektir, bölücülüktür."

'70'li yıllarda Kürt ulusal sorunu üzerine yapılan tartışımaların içindedir. Kürt ulusal sorunu üzerine düşünen, konuyu gündeme taşıyan ve çözüm yöntemleri üreten ve bu doğrultuda mücadele edenlerin önde gelenlerindendir. Sosyal-şoven anlayışların savunulduğu süreçte, Kürt ulusal sorununa Marksist-Leninist tarzda çözüm getirenlerden biri de Hüseyin Cevahir'dir.

...

Disiplinli yaşamı ve kararlı, yakınmayı bilmeyen kişiliği ile çevresinde hep
dikkatini çekmiştir. Hiçbir şeyin mücadelenin ve örgütsel görevlerinin önüne
geçmesine izin vermez. Önce örgüt demiştir Cevahir:

"Sağ elimde, işaret parmağımdaki uru göstererek; Bak şu sağ elimin
kabiliyetini engelliyor. Ne kalem, ne de alet tutabiliyorum. PDK (Proleter Devrimci Kurultay)'a katılmama gerek yoktu aslında. Bu ortamda ameliyat olmak, bu süreçten istifade etmek niyetindeyim. Mahir'e çıtlattım; 'hele dur bakalım' dedi. Ama asla yakınmıyorum..."

SBF'de anti-faşist mücadeleyi omuzlayan ilk militan kadrolaşma içerisinde vardır Cevahir. Sonra adım adım THKP-C'nin oluşumu gelmiştir.

...

THKP-C'nin on bir kişilik ilk genel komitesinde yapılan ilk işbölümünde Hüseyin Cevahir Kürdistan sorumluluğunu üstlendi. Görevi gereği Kürdistan illerini tek tek gezmiş, raporlar yazmıştı. "Halkların varolan gerçek kardeşliği politikleştirmeli, baş düşman emperyalizme karşı mücadele edilmeli ve uyanık olunmalıdır." diyordu raporlarının birinde.

...

İstanbul Maltepe'de, kuşatma altında 51. saatte düşman halen "Teslim ol" diyordu. Tarih 1971'in 1 Haziran'ıydı... Ve öğleye doğru Cevahir; pencereden,
evdeki 14 yaşındaki Sibel'i, 51 saattir düşman kurşunlarından korudukları Sibel'i bırakacaklarını açıklarken vuruldu.

...

''Tam 51 saat sürdü çatışma. 51 saate bütün duygularını, hayatlarını sığdırdılar. 51 saat koskoca bir orduya meydan okudular. 51 saat kuşatmada, katıksız bir sevgi ve güvenle yaslandılar birbirlerine. Adalılar korkusuz, cüretkar, gözükaraydılar. Tereddüt etmediler. Namlulara, tehditlere, gözdağlarına, akrabalarının yalvarışlarına kulaklarını tıkayıp gelecek güzel günlerin inancına sarıldılar. Ve gelecek güzel günlerin mert, tok sesiyle seslendiler Türkiye halklarına... 'Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye''

Adalı'ydı Cevahir... Yüreği ve bilinciyle savaşıyordu. Emperyalizm ve oligarşiye karşı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde, "Devrim İçin Savaşmayana Sosyalist Denmez" yemini ile ateşin ortasındaydı. Adalı'ydı Cevahir...

Yürüyüş, Sayı: 470

Cevap: 1
29.05.2015- 18:14

Hüseyin Cevahir'in hazırladığı Doğu Anadolu Raporundan;

''Bunlar bizim gözleyebildiğimiz birkaç olay. daha bunlar gibi, bunlardan kötü binlercesi yapılmakta doğu ve Güneydoğu Anadolu'da. bunlar özünde emperyalizmin 'böl ve hükmet' politikasının tezahürleridir. Ülkemizin emperyalizmden, işbirlikçileri ve toprak ağalarından temizlenip halkımızın kurtuluşunu ve mutluluğunu istiyorsak bu olayları dikkatle izlemek, doğu sorununu bilimsel bir açıdan, gerçek yurtseverlik açısından ortaya koymak zorundayız. Doğu'da yüzyıllardır Türk halkıyla kader birliği yapmış, düşmana karşı omuz omuza dövüşmüş bir Kürt halkı var. bu halkın Türk halkı gibi çözümlenmemiş binlerce sorunu ortada duruyor. Ağa baskısı, açlık, zulüm, işbirlikçi iktidarın terörü doğu'da kol geziyor.

Bir yandan da emperyalizm orta doğu'da planını hızla tatbik, etmekte.. Halkların arasına düşmanlık sokup emperyalizme karşı kurtuluş mücadelesini bölmeye, arkadan hançerlemeye çalışmaktadır. İşte durumun can alıcı noktası burası.. Türkiye devrimcileri uyanık davranıp bu oyunu şimdiden bozmaya çalışmazlarsa ilerde çok büyük açmazlara düşebilirler.

Doğu sorunu ancak devrimci yoldan çözüme bağlanabilir. Bu devrimci iktidar uğruna Türk ve Kürt devrimciler, bütün yurtseverler omuz omuza çalışmalıdırlar. Halkların var olan gerçek kardeşliği pekiştirilmeli, baş düşman emperyalizme karşı mücadele edilmeli ve uyanık olunmalıdır. Tek doğru yol budur. Yoksa hangi saflarda olursa olsun burjuva şovenizmine düşmek, emperyalizmin oyununa gelmektir, bölücülüktür."

Cevap: 2
29.05.2015- 18:17

Cıgaram elimi yakıyor.
Maltepe'de etrafı karanlığın cüceleriyle çevrilmiş marş söyleyen iki ada'lı.
İki ada'lının marş söyleyişinde silahlar susar.
Maltepe'nin göbeğini derin bir sessizlik kaplar.
Dalga, dalga yayılır, ada'lıların erkek sesi, etrafa.
O anda iki adalının gözünde her şey silinir,
Karanlığın militanları küçülür.
Sanki biraz önce atılanlar tomson kurşunu değil, parmak cücelerinin minik okları.
O an ne binlerce güvenlik kuvveti, ne polis, ne zırhlı tugay, ne tomson, ne mitralyöz.
Her şey önemsiz, küçük ve etkisizdir. İki ada'lı için.
Ada'lıların korosu karanlık cücelerinde bir panik yaratır.
Yüzlerinde, ezikliğin, şaşkınlığın biraz da utancı izleri okunur.
Sanki ilahi bir kuvvet onların ellerini, kollarını bağlamıştır. Ta ki, iki ada'lının marşı bitene kadar.
Ada'lılar sol yumrukları havada, pencerenin önünde boy hedefi oldukları halde ataş edemezler.
Garip bir andır bu an.
Bu an karanlık cücelerinin, insanlığa dönüş anıdır.
Cüceler konuşmazlar bile bu anı.
Büyülenmişlerdir iki ada'lının havaya kalkan sol yumrukları ile.
Ve kaybolup gitmişlerdir iki koronun nameleri arasında.
Koro susar, büyü bozulur, görevlerini hatırlar cüceler,
Eller tetiklere tarrrr..
Ve Cevahirimi kalbime gömüp dönerim hain hücreme.

ADA'LI

Mahir Çayan'ın Hücredeki Adalının Dünyası şiirinin bir bölümünden alıntıdır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]