Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

Derin devlet söyleşileri: Merdan Yanardağ ile konuştuk


Türkiye'nin dönüşümü, AKP ve Fethullah Gülen hareketi üzerine çok sayıda incelemenin sahibi olan Merdan Yanardağ, ülkemizde Gladio'nun Cemaat ve AKP tarafından yeni rejimin kuruluşunda etkin bir biçimde kullanıldığını düşünüyor.

soL gazetesinden Onur Emre Yağan'ın Türkiye'deki kontrgerilla faaliyetlerine ilişkin çalışmalar yapan isimlerle yaptığı söyleşi dizisinin üçüncü konuğu Merdan Yanardağ oldu.

Yağan'ın soL gazetesinde yayınlanan söyleşi dizisinin üçüncü bölümünü sizlerle paylaşıyoruz:


Türkiye'nin dönüşümü, AKP ve Fethullah Gülen hareketi üzerine çok sayıda incelemenin sahibi olan Merdan Yanardağ, ülkemizde Gladio'nun Cemaat ve AKP tarafından yeni rejimin kuruluşunda etkin bir biçimde kullanıldığını düşünüyor. Yanardağ, 28 Şubat hakkında genel kabul gören değerlendirmelerin aksine, özgün bir görüşe sahip.

28 Şubat ile başlamak istiyorum. Susurluk'un devamı olduğu ve Gladio soruşturmalarına dahil edilmesi gerektiği söyleniyor. Derin devlet işi miydi o muhtıra?
28 Şubat, Türkiye'de soğuk savaşın bitirilmesidir bana göre. Medyada çok fazla irticaya karşı mücadele diye algılandı. Bu tamamen yanlış bir değerlendirme. Bana göre temel farklılık şu; 28 Şubat,Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin değiştirilmesidir. Darbe falan değildir. Darbe görmesek, darbe diye bizi buna inandıracaklar.

O dönem Türkiye'nin 50 yıllık yönetim senaryosunu değiştirdiler. Çünkü Sovyetler Birliği dağıldı, Doğu Bloğu dağıldı ama bir önceki dönemin statükosuna uygun örgütlenmeler devam ediyordu. O dönemde İslamcılarla kontrgerilla komünizme karşı mücadelede ittifak halindeydi.

Hatırlarsanız, 1990'da İtalya'da Gladio ortaya çıktı ve tasfiye edildi, Aynı dönem Türkiye'de de bu tip tartışmalar yaşandı. Fakat Türkiye'de böyle bir tasfiye yaşanmadı çünkü Türkiye'de kontrgerillayı Kürt hareketine karşı kullanmaya devam ettiler. Faili meçhul cinayetlerde, katliamlarda kullandılar.

Ve 28 Şubatçılar kontrgerillayı bitirmeye mi karar verdi?
1997'ye kadar gelindiğinde artık iş çığırından çıkmıştı. 21. yüzyılda devleti taşıyacak, bölgesel bir güç olacak Türkiye'nin yeni kadro birikimini buradan oluşturmak mümkün değildi. Bunu gördüler. Diğer taraftan İslamcılarla kurulan yasak ilişki, devleti ele geçirmeye başlamıştı.

1990 ile 1997 arasındaki dönemde Varşova Paktı yok, Sovyetler yok, Yugoslavya parçalanmış, sonuçta komünizm diye bir hareket yok, Türkiye'de sol hareket geriye düşmüş, liberal fikirler yayılıyor. Kürt hareketi var etkili ama o da kendisini sosyalist çizgiden uzaklaştırmaya başlamış, PKK bayrağından orak çekici çıkarmış, kendisini daha ulusalcı bir çizgide konumlandırmaya başlamış.

Böyle bir dönemde siz, kontrgerillayı ya yenileyeceksiniz ya da tasfiye edeceksiniz. Zaten bunu yaptılar. Türkiye'de soğuk savaşın bitirilmesi gerekiyordu. 28 Şubat'ın anlamı budur.

Kontrgerillayı bitirmek için ne yaptılar?
Şimdi dikkat edin, 28 Şubat'ta polisin elinden ağır silahlar alındı. Niye? Bunun irticayla mücadele ile ne alakası var. Polis içindeki kontrgerilla yapılanması tasfiye edildi çünkü. "Özel Harekat" dağıtıldı. İbrahim Şahin'in, görevden alındığı ve tutuklandığı dönem, 28 Şubat dönemidir. Tam 3600 özel harekatçı karakollara dağıtıldı. Bunların tamamı, faili meçhul cinayetleri gerçekleştiren polislerdir.

28 Şubat'tan sonra Güneydoğu'da faili meçhul cinayet kalmadı.

Silopi'de kaybedilen HADEP yöneticileri var mesela...
Çok azdır, münferit bazı olaylar var. Benim demek istediğim sistematik olarak yapılmadı sonrasında. Faili meçhul cinayetler, esas olarak 1991 ile 1997 arasında yapıldı.

"AKP durmak, Cemaat pedal çevirmek istiyor"

Başbakan uzun tutukluluklardan şikayet ediyor ama halen general tutuklamaları sürüyor. Başbakan'a rağmen işleyen bir mekanizma mı var?

AKP çubuğu daha fazla büktüğü durumda, sert bir kırılmayla karşılaşabileceğini düşünüyor. Tayyip Erdoğan 27 Mayıs gibi bir darbeden korkuyor. Bunu da söyledi zaten "27 Mayıs gibi darbe özlemi içinde olanlar var" dedi.
Cemaat ise bir geri dönüş eşiğinin aşılmadığını dolayısıyla, eski rejime dönüş halinde bütün kazanımlarını yitireceğinden korkuyor. O nedenle pedalı sürekli çevirme taraftarı, sonuna kadar gidilsin, bütün cumhuriyet kurumları ele geçirilsin diyor.

AKP, makul bir yerde durmak niyetinde. Yeni anayasa, başkanlık rejimi için askerlerle, Kürtlerle bir uzlaşma arayışı içinde. Erdoğan'ın bu çabası yeni değil. Daha önce de her uzlaşma çabasında, Cemaat'le kavga etti. Başbakan'ın dinlenmesi de bu kapışmanın bir parçasıdır bence. Hiç gereği yokken, general tutuklanmasın derken, general tutukluyorlar. Bu önemli bir işarettir.

"Şemdinli Yeni Gladio'nun ilk eylemlerinden"
Askerler Gladio'yu tasfiye etmek istedi diyorsunuz. Ama arada bir Şemdinli var. "Tanırım iyi çocuktur" denilen askerler çıkmıştı arkasından.

Şemdinli'de olan asker değil, Emniyet operasyonudur bence. Ben o astsubayları tanımıyorum ama bir kontrgerilla operasyonunun bu kadar basit olması mantıklı değil. Düşünebiliyor musunuz, kitapevini bombalayıp, Renault aracı da kapıya çekip bekliyorsunuz. Umut Kitapevi bombalandığı zaman, Şemdinli'de Ankara'dan istihbarat daireden gelmiş üç tane üç yıldızlı emniyet müdürü vardı. Şemdinli, Susurluk ile Ergenekon arasındaki bağlayıcı halka olarak kullanıldı. Yeni Gladio'nun ilk eylemlerinden biriydi.

Hrant Dink, Rahip Santorini, Zirve Kitapevi katliamı da, Şemdinli gibi, Yeni Gladio işi mi?
Kesinlikle öyle, niye polisler soruşturulmadı? Erhan Tuncel kimin muhbiri; Ramazan Akyürek'in. Resmen Fethullahçı diye kayda geçmiş biri. Diğerini söyledik, eski kontrgerillacı Reşat Altay. Ergenekon soruşturmaları için uygun siyasi, psikolojik bir atmosfer oluşturmak için böyle sansasyonel bir eyleme ihtiyaçları vardı. Bu da emniyet içindeki çetenin, Yeni Gladio'nun işi.

Sinop ve Samsun'da BDP'li vekillere yapılan saldırılardan sonra da söylendi; saldırıların arkasında Gladio var diye...

Ben burada da Yeni Gladio'nun olduğunu düşünüyorum. Kullandıkları Türkçü Milliyetçi Cephe ismi, örneğin daha önce de kullanılanlara benziyor. Daha önceki yöntemlerin aynısını, AKP şimdi kendisi için kullanıyor.

"Boğaziçi’nden gelip çetenin gülü oldu"
Peki, Susurluk bu tabloda nereye oturuyor, bir hesaplaşma boyutu var mı?
Susurluk, bir önceki kontrgerilla yapısının tasfiyesinin aracıydı. Bir kaza olup olmadığı spekülatif bir tartışmadır ama öyle bir kaza olmasaydı bile yapılırdı. Orada adı geçen herkes, bir biçimde dahil edildi buna, Mehmet Ağar da dahil.

Tansu Çiller hariç...

Daha alt kadrolar, Çiller uzlaştığı için kurtardı. Çiller aslında basit bir figür. Boğaziçi Üniversitesi'nden gelip, çetenin gülü olmuş. Onu kullandılar, vitrindeydi ve tek başına bir güç değildi.

28 Şubat'tan sonra Gladio ortadan kalktı mı peki?
Hayır, tam olarak dağıtılamadı. AKP iktidarıyla birlikte de zaten tam olarak dağıtılamamış Gladio, yeniden yapılandırıldı. Merkezi, askerden polise kaydırılarak, yeniden yapılandırıldı.

Gladio'yu tasfiye etmek isteyenler, şimdi Silivri'de yatıyorlar. Bu kişiler hem 28 Şubat soruşturmasıyla hem Ergenekon soruşturmasıyla tutuklandılar. Ordudaki sağcı Kemalistler bunlar. Orduda solcu Kemalistler kalmamıştı. Şimdi zaten devlette Kemalist kalmadı.

Veli Küçük de Gladio'yu tasfiye etmek isteyenler arasında mı örneğin, o da Silivri'de yatıyor?

Hayır değil. Şunu görmek lazım. Veli Küçük ve İbrahim Şahin gibi kişileri bu davaya inandırıcılık kazandırmak için dahil ettiler. Veli Küçük çevresinde bir çete bir yapı vardı. Devlet adına cinayet işleyen ırkçı, faşizan bir çeteydi. İşte bu çeteye karşı soruşturmayı genel bir soruşturma haline getirdiler. Dolayısıyla ortada şu anda, eğer adına Gladio demek gerekiyorsa; AKP ve Cemaat tarafından yeniden yapılandırılmış bir Gladio var. Ve öncekiyle bir bağı olduğunu düşünmüyorum.

Şimdi, eski Gladio, yeni Gladio diyoruz ama; toplum eskisini somutlayabiliyordu. Suikast yapan, haraç alan, insan öldüren, adı sanı olan bir çeteydi. Şimdiki yapı belirsiz galiba bu açıdan...

Eski Gladio, devletten bağımsız bir şey değildi. Onların sivil kadroları daha çok siyasi olanların içindeydi. MHP'liler işin içindeydi. Bakın Ergenekon'a, içinde MHP'liler yok. Bir tek Engin Alan var. Ama o da asker olduğu için tutuklandı sonradan vekil oldu.

Peki, bu soruşturmayı hazırlayan ekibin içinde kim var? Örneğin Reşat Altay, kim bu? 16 Mart Katliamı'nın bir numaralı sorumlusu olarak gösterilen kişi. Peki, Hrant Dink öldürüldüğü zaman neredeydi; Trabzon'da Emniyet Müdürü'ydü. Şu anda nerde; Emniyet içindeki Fethullahçı yapılanmanın pilot kabininde. Bunlar tesadüf değil.

Merdan Yanardağ
Uzun yıllardır gazetecilik yapan Merdan Yanardağ, şu anda Yurt gazetesinde genel yayın yönetmeni olarak görev yapıyor. Cemaat-AKP ve ABD ilişkileri ile bu yapıların amaçları üzerine ciddi incelemeler yapan kişilerden birisi olan Yanardağ, darbe olarak nitelendirdiği Ergenekon operasyonunun arka planındaki gerçekleri, Fethullah Gülen hareketini ve birinci cumhuriyetin tasfiyesini ele aldığı, "Kuşatılan Türkiye- Gülen Hareketinin Perde Arkası" ve " Cumhuriyetin Sonbaharı" isimli kitapları yazdı. Yanardağ ayrıca, yine dosya konumuzla ilgili olan; AKP'nin misyonunu ve emperyalizm ile "derin" ilişkilerini incelediği "Bir ABD Projesi Olarak AKP/Operasyon Partisi" isimli kitabın da yazarı.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]