Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
Alisan  |  Cvp:
Cevap: 25
25.06.2015- 18:22

Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

sosyalizm kötü, çünkü ben gördüm sovyet askeri doğu alman kadınka beraber olamıyor:)

Ne kadar sığ ve komik olduğunu bir kere faha göstermiş oldun.

Cevap: 26
25.06.2015- 19:24

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

[size=2]Alişan milliyetçi değil. Kelimenin tam anlamıyla yorgun demokrat. Anladığım kadarıyla gençken sosyalist hareketin içinde bulunmuş ama zamanla SSCB'nin çöküşü ile birlikte düzen içi siyasete savrulanlardan olmuş ve bir çokları gibi Kürt Hareketi ile buluşmuş. Bütün yazılarından o yorgun demokratlığı sezilebilir.


Evet söylemlerinin bir kısmında haklısın. Senin de genç bir arkadaş olduğunu biliyorum, kendi açıklamalarından. İnancına ve mücadele ruhuna tabiiki saygım var. Diğer gençler gibi davranmıyorsun, ezbere yazmıyorsun, bir birikimin var. Bundan dolayı koro üyelerinden çok çok farklısın.
Senin sosyalizmi doğrudan yaşamadığını biliyorum, en azından yaşın buna müsait değil. Diğerlerininde yaşamadığı apaçık ortada. Ben 10 yıla yakın reel sosyalizmin olduğu bazı ülkelerde bulundum, doğrudan içerisinde bulundum,........
Ben 1990 önceside o ülkelerde senin, benim ve diğerlerinin benimsediği, özlem duyduğu,.... bir "sosyalizimin"   olmadiğını görüyordum. Her şey korku üzerine kurulmuş, bırakın karşı devrimcileri, normal vatandaştan ve hatta sosyalistlerden dahi korkan, çekinen bir sistem haline gelmişti. Sosyalist ülkeler arasında dahi güven ortamı yoktu. Düşünün bir sovyet askeri Doğu-Alman bir bayanla beraber olamıyorsu, evlenemiyordu,.... Bu sadece bir örnek. Doğu Slmanya resmen bir polis devleti haline gelmişti, ortalık muhbirlerle doluydu, herkes herkesten korkuyordu, partiye en ufak bir eleştiri getiren derhal izleniyordu, partiye üye olamaynların çocukları fazla ilerleyemiyorlardı,........ Sansürün, yasakların, muhbirliğin, ..... uygulandığı bir sistem benim için özlediğimiz bir "sosyalizim" olamaz.
Anlatacak çok şey var ama sizlerin kendiliğinizden araştırıp bazı gerçekleri görmeniz daha doğru olur. Ben hangi mantıkla böyle bir rejimi İsteyebilirim, yaşadığım ülkeye (Almanya) bakıyorum, DDR'den bin katlı daha iyi, hukuk açısından, refah açısından, adalet açısından, özgürlükler açısından ,......
Ben önümüze sunulan "sosyalizmin" bu haliyle malesef doğru bir alternatif olmadığına inanıyorum. Size tavsiyem olguları sadece teori üzerinden değerlendirmemeniz, pratiğe bakın, uygulamaya bakın,.......


SSCB deneyimine tek yönlü bakış açısını doğru bulmuyorum. Evet bu deneyimin bahsettiğin sorunlarda olmak üzere bir takım sorunları vardı ama çok sayıda ileri yönüde vardı. Dünyanın önemli bir bölümünün kapitalizmin sömürü çarkından kurtulması, bugün en gelişmiş kapitalist ülke Abd'de bile milyonlarca evsiz, yoksul, aç varken SSCB'nin çok geri bir ülkeden yola çıkıp herkesin ev, iş sahibi olabildiği karnının doyabildiği, herkese eğitim imkanının sağlanabildiği bir düzen inşa etmesi yadsınamayacak gelişmeler. Yine kapitalist dünya halkların kültürünü asimile ederken SSCB'de herkesin ana dilinde eğitim alabildiği, her yerel yapının kendine ait bir yönetim mekanizması olduğu bir düzende kolayca çöpe atılmamalı.

1990 sonrası SSCB deneyiminin yıkılışı üzerinden mevcut sosyalist anlayışı sorgulamalarınıda ben eleştirmiyorum. SSCB sonuç olarak yıkılan bir pratik. Tabiki hem SSCB'ye eleştirel bakmak hemde Sovyetçi sosyalist anlayışı sorgulamak aslında Çin'in, Arnavutluk'un vesaire durumunu göz önüne aldığımızda bürokratik sosyalist anlayış diyelim bu anlayışları sorgulamak aklı başında herkesin işi olmuştur. Benim eleştirdiğim reel sosyalizm eleştirisinden yola çıkıp bunun bir tüm olarak Marksizme vardırılması. Evet reel sosyalizm Marksistlerin tarihinin bir parçası. İnsanlığında bugüne kadar en ilerici atılımı. Ancak bu demek değildir ki reel sosyalizm Marksist felsefenin kusursuz bir şekilde uygulanışı. Bu deneyim Marks'ın, Lenin'in öngöremediği bazı sorunlarla karşılaştı ve ne kitaplarda yazıldığı gibi uygulanabildi nede daha sonra uygulanan şeyin sorunları giderebildi. Dolayısıyla bu deneyimlere bakarken bir taraftan bu deneyimlerin ileri yönlerini kapsamalı, örnek almalıyız diğer taraftan Marksist felsefe açısından bu deneyimlerin sıkıntılı, öngörülemeyen ve yıkıma götüren özelliklerini inceleyerek Marksizmi çağın ruhuna uygun olarak da geliştirmeliyiz.

Bu düzenin yani kapitalist düzenin barbar bir düzen olduğu ne kadar bir tarafları yamanmaya çalışılırsa çalışılsın hem krizlere   mahkum olduğu hem de halkları yoksulluğa, sömürüye mahkum ettiği ortada. Ya bu barbar düzende yaşamayı kabul edeceğiz yada insanlık onurumuzu uygun olarak bir mücadeleye atılacağız. Bu mücadele sosyalizm mücadelesidir. Dolayısıyla yapmamız gereken yaşanılan pratiklerden gerekli dersleri alarak sosyalizmi halklar nezdinde yeniden cazip kılacak bir mücadele hattı ortaya koymaktır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 27
26.06.2015- 02:28

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Perincek cezaevinden çıktıktan sonra bir hayli değişti, Erdoğan'ın müttefiki haline geldi. AKP cemaat kavgasında AKP'nin yanında saf tutuyor, Suriye'deki kürt koridoru konusunda AKP politikalarını doğru bulup destek veriyor. Perincek yakında Erdoğan'la bir cephe arayışına da girer.



Perinçek her zaman böyleydi dostum :) sadece fırsatı bulunca ortayı güzel yaptı :)



O kadar da değil. Perincek'in AKP yanaşmacılığı hapisten çıktıktan sonra AKP cemaat kavgası ile başladı. Ondan önce gayet sert muhalefet yapıyordu., AKP'yi desteklemesinin nedeni cemaati AKP'den daha tehlikeli görmesi.



Yorumuna katılıyorum. Perincek aslında hiç değişmiyor, durduğu yer hep aynı. Emperyalizm, devrimci askerler, Kemalizm diyor ve bu konuda kafasının içinde bir cephe oluşturuyor. Bu cephede bir dost kuvvetler var, bir de düşman güçler. Düşman güç hep emperyalizmdir, dost güçler ise emperyalizmle ilişkili gördüğü güçlerdir. Kürt hareketine önceleri sıcak bakıyordu, onu emperyalizme karşı bir güç olarak görüyordu, kürt hareketi değiştirince onu ''dost güç'' olmaktan çıkardı. AKP'yi de önce BOP'un eşbaşkanı ve emperyalizmin maşası olarak görüyordu. AKP cemaat ve AKP kürt hareketi arasındaki makas açılınca AKP'yi dost hanesine yazmaya başladı. Btün bunlar fırıldaklık değil, tersine hiç değişmemek ve değişen dünyayı okuyamamaktır.




2]Doğru bir tespit bu. Perincek'in devrim anlayışı değişmiyor. Dün neyi savunuyorsa, bugün de onu savunuyor. Dışındaki figürler o koşullardaki siyasetine uygun olduğunda onu kendi cephe anlayışı içinde görüyor ve öyle değerlendiriyor. Kürt sorunu ve cemaat AKP kavgasındaki pozisyonunun yorumu bu. Devrim stratejisi bir yana, yanlış olan hem kürt sorununda ve hem de AKP cemaat kavgasında derinlikli çözümlemeler yapamaması ve sonuçta aldığı pozisyonun yanlış çıkması. Cemaati AKP'den daha tehlikeli görmek mümkün ama bu tespit AKP'yi aklama anlamına gelebilir mi? Kürt hareketinin pozisyon değişikliği ( soldan sağa savruluş) IŞİD'in PYD'ye tercih edilmesinin bir gerekçesi olabilir mi? Kürt hareketinin sağa savruluşu, emperyalist doğrultuyla çakışan bir yöne girmesi, AKP Suriye'deki kürt oluşumuna karşı diye AKP'yi kürt sorununda ''dost'' bir güç haline getirir mi? Mümkün değil. Perincek pragmatizme çok yatkın biri. Siyaset okumalarının çok yüzeysel olduğunu düşünüyorum. Bu keskin zikzaklar da bu nedenle oluyor.[/size]

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]