Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan

Yunanistan, referandumda neyi oyluyor? – Berfin Aktaş


Güçlü bir “hayır” sadece Troyka bileşenlerine verilecek bir mesajdan fazlası demek olabilir. Kemer sıkma politikalarını büyük ölçüde kabul eden, bu nedenle kendi içindeki sol kanattan da seçim programından çok ödün verdiği için eleştiri alan Syriza da kendi üstüne düşen mesajı alıp hepimizin içine su serpecek adımlar atabilir


Yunanistan’da 5 Temmuz pazar günü yapılması planlanan referandum ülkenin tek gündemi olmuş durumda. Bu referandum, 25 Haziran’da Avrupa Birliği ve IMF’nin (Troyka bileşenleri) Yunanistan’ı “kurtarma” yardımı karşılığında zorunlu kıldığı tasarruf paketinin Yunan halkı tarafından onaylanması için yapılıyor. Ancak ilginç olan şu ki IMF Başkanı Lagarde BBC’ye bir demeç vererek 30 Haziran’da, yani halihazırda uygulanan “yardım” paketinin son günü itibariyle anlaşma sağlanamadığı için bu teklifin artık geçerli olmadığını, geçerliliğini kaybettiğini belirtti. Yani referandumda artık geçerliliği olmayan bir paket oylanacak. Ama buna rağmen Syriza da Troyka da referandumun yapılmasından yana. Aslında sırf bu durum bile bu referandumun ekonomik birtakım koşulları oylamaktan ziyade siyasi bir seçime dönüştüğünü gösteriyor.

Yunanistan’da günlük hayat geçen haftayla aynı şekilde akmıyor. Bankalar kapalı ve günlük para çekme limiti 60 avro ile sınırlı. Tüm toplu ulaşım araçları 6 Temmuz pazartesiye kadar bedava. Bankalardan para çekme limiti olduğu için insanların nakit para sıkıntısı çekeceği düşünülerek bu karar alınmış.

‘Başımıza gelecek felaketlerden sen sorumlusun’

Ülkede 28 Haziran günü bankaların “bir süre” için (bir gün ya da bir hafta veya daha fazlası) kapatılacağı ve ATM’lerden çekilebilecek paraya bir limit koyulacağı açıklandığında bankamatiklerin önünde uzun kuyruklar oluştu. Herkes çekebileceği kadar parayı bankadan çekme telaşına düştü. Bankaların kapalı kalacağı açıklandıktan sonra gördüğümüz banka önlerinde nöbet tutan Yunan halkı fotoğraflarının nedeni bu. Pazar gecesi para çekme limiti 60 avro olarak belirlendikten sonra kuyruklar biraz kısaldı.

Aslında çoğumuz bir bankanın kapatılmasının, para çekme kısıtlaması getirmesi dışında, ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyoruz. Bu bilinmezlik, beraberinde bir sürü spekülasyonu da getiriyor. İnsanlarda çıplak gözle de görülebilen bir panik ve net bir kutuplaşma var. Ateşli kampanyalar yürüten “evet”çiler ve “hayır”cılar seslerini güçlendirmeye çalışıyor. Her iki kampanya da diğerinin neden tercih edilmemesi gerektiği üzerine yoğunlaşmış durumda. Bu da kutuplaşmayı arttıran nedenlerden biri. Herkes diğerine başımıza gelecek felaketlerden sen sorumlusun bakışı atıyor biraz.

Evet

“Evet” kampanyasını yürüten ve genelde sağ partilerin oluşturduğu kanat, insanlardaki paniği daha da arttırmaya çalışıyor. “Evet” cephesinin propagandası “hayır” dersek Avro Bölgesi’nden atılırız, avro olmazsa Avrupa Birliği de olmaz, Avrupa Birliği’nden çıkmak zorunda kalırsak aç kalırız, açıkta kalırız, yiyecek ekmek bulamayız üzerine kurulmuş. Yıllar boyunca yürüttüğü politikalarla Yunanistan’ın tarım üretiminin büyük ölçüde zarar görmesinde ve Avrupa Birliği içerisinde sebze-meyve üreticisi olarak aldığı payın azalmasında büyük payı olan Yeni Demokrasi Partisi’nin “evet” kampanyasını “bir şey üretmiyoruz, Avrupa Birliği’nden çıkmak sonumuz olur” söylemi üzerine kurması da ayrıca “hayır”cılar arasında öfke uyandırıyor. Yeni Demokrasi Partisi’nin lideri Samaras referandumu bir parodi olarak gördüklerini, asıl oylananın Avrupa’ya ve avroya hayır ya da evet demek olduğunu söylüyor. Sokaklar genelde “hayır” afişleri ve eylemleriyle doluyken geniş kitlelere ulaşabilen pek çok televizyon ve gazete “evet” çağrıları yapıyor. Bazı televizyon kanalları logolarını ΝΑΙ (evet) olarak değiştirdiler mesela. Propaganda araçlarındaki böyle bir ayrım da kimin hangi tarafa yakın olduğunu gösteren faktörlerden biri aslında.

Hayır

Çipras hükümeti çok net olarak halka “hayır” oyu verme çağrısında bulunuyor(1). Hükümet güçlü bir “hayır” sonucunun Troyka ile yürütülen pazarlıklarda elini güçlendireceğini öngörüyor, Avrupa Birliği’nden ve Avro Bölgesi’nden çıkmak gibi bir isteği olmadığını, kemer sıkma önlemlerine de tümüyle karşı olmadığını, ancak Troyka’nın, önerdiği “kurtarma” paketi karşılığında, tüm yükü Yunan emekçilerinin omuzlarına yıkmaya çalıştığını, bunun da ekonomik değil politik bir tercih olduğunu söylüyor. Ocak ayından beri süren ve haziran ayında yoğunlaşan pazarlıklarda, Yunan hükümetinin temel amacı borç ödemelerinin yeniden yapılandırılmasını ve kamuya yönelik kemer sıkma önlemlerinin (emeklilik yaşının 67’ye yükseltilmesi, KDV oranlarının arttırılması vb.) zamana yayılarak (2022’ye kadar mesela) yapılması için onay alınmasını sağlamaktı.

Hükümetin, Troyka programının hemen tüm maddelerini belli değişiklikler önererek kabul ettiği söylenebilir. Bu önerilerin “karşı” taraf için bile makul olduğu ve tüm bu anlaşmazlıkların ekonomik çelişkiden ziyade Syriza’yı gözden hatta hükümetten düşürme operasyonu olabileceği ihtimaller arasında. Aslında, tam da bu nedenle, Syriza da muhalefet partileri de çok ateşli kampanyalar yürütüyorlar zira referandum hükümetin ve dolayısıyla muhalefetin kaderini etkileyebilir. Varufakis ve Çipras’ın “evet” çıkarsa bu programı uygulayan biz olmayız sözleri de yeni bir seçimi ülke gündemine soktu. Hayır’cıların temel motivasyonlarından biri de 2010’dan beri uygulanan tasarruf programlarının ekonomiyi iyileştirme adına bir işe yaramadığının görülmesi ve “hayır” durumunda ne olacağının tam bilinmemesine rağmen 5 yıldır yaşanan döngüyü kırmak için bir kapı açabilme ihtimalinin peşinden gitmek gerektiği.

Marmara depreminden Yunan trajedisine


“Evet” kampanyasının oldukça manipülatif olduğu söylenebilir. Oylamayı avroya ve Avrupa Birliği’ne evet mi hayır mı sorusuna dönüştüren yayın organları basın etiğine sığmayan yöntemlere de başvuruyorlar. 1999’daki Marmara depreminin sembol fotoğraflarından biri (Fotoğraf 1), biraz photoshop yardımı ile bir Yunan gazetesi tarafından “Yunan trajedisi”ni göstermek için kullanılabiliyor mesela (Fotoğraf 2).

Resim Ekleme

Resim Ekleme

“Hayır” cephesine karşı ise hükümetin referandumdaki tavrını devlet araçlarını kullanarak duyurması, özellikle yeniden açılan devlet televizyonu ERT’yi bir propaganda aracı olarak   kendi lehine kullanması bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Sonuç olarak şu ana kadar hangi kampanyanın daha çok karşılık gördüğü anket sonuçlarından görülebiliyor. Referandum ilk açıklandığında %57 ile açık ara önde olan “hayır” oyları (2) geçen 5 günde oldukça azaldı, şu anda durumun başabaş olduğu görülüyor (3).

“Evet” ve “hayır” cepheleri dışında Yunan Komünist Partisi (KKE) ve başka bazı partilerin yürüttüğü boykot kampanyaları da var. Boykot çağrılarının temel motivasyonu hem Syriza’nın hem de Troyka’nın ekonomik politikalarını reddetmek. KKE bu referandum için kendi programını açıklayan metinler ve oy pusulaları hazırladı ve destekçilerini referandumda bu metinleri oylamaya çağırdı. Referandum oyları açısından geçersiz olacak bu oylar yine de KKE’nin çağrısının nasıl bir karşılık bulduğunu görmek açısından önemli olacaktır.

Resim Ekleme

Tüm Yunanistan’da, özellikle de Atina’da, çok belirgin bir politik hareketlilik var. Avrupa Birliği ve çeşitli kamu binaları işgal ediliyor, hemen her gün büyük katılımlı gösteriler düzenleniyor, zaman zaman hem polisle hem de farklı gruplar arasında gergin karşılaşmalar ve bazen çatışmalar yaşanıyor. Bugün (3 Temmuz) Girit’te eylem yapan “evet”çiler ve “evet”e karşı çıkan anarşistler arasında çatışma çıkmaması için polis barikat oluşturdu (bakınız Fotoğraf 3).

“Evet” kampanyaları temel olarak “Avro ve Avrupa Birliği’ne Evet” söylemi üzerine kurulmuşken, “hayır” söylemi daha çok onur, demokrasi, Avrupa’yı değiştirmek gibi kavramlar üzerine kurulu.   Bi yandan da bazı “hayır” kampanyaları kemer sıkma politikalarını (austerity) tümden reddetmek gibi yansıtılsa da Syriza-ANEL hükümetinin aslında tümüyle bu politikalara karşı olduğu söylenemez.

“Hayır” cephesi genelde sol örgütlerden oluşsa da, aşırı sağ parti Altın Şafak da, diğer “hayır”cılarla onur noktasında birleşiyor ve Yunanistan’ın çiğnenmiş onurunu kurtarmak için “hayır”a basın diyor. Dolayısıyla “hayır” içinde bir sürü farklı söylemin olduğunu söylemek mümkün.

Haziran ayı boyunca yoğunlaşan ve referandum kararından önceki 2 hafta boyunca Yunan halkının ve medyasının tek konusu haline gelen pazarlıklar, yeterince açık yürütülmediği için şu anki panik ve korku ortamının oluşmasında hükümetin payının olduğu da yapılan yorumlar arasında. Bu süreçte hemen her gün ya hükümet cephesinden ya da Troyka sözcülerinden bazen birbiriyle çelişen bazen de uyumlu açıklamalar geldi. Her iki taraf da “anlaştık, anlaşıyoruz, ahh anlaşamadık, süreç bitiyor, pazarlıklar bitiyor, hayır hayır kimse masadan kalkmıyor, burdayız, konuşuyoruz” türünden bi sürü açıklama yaptılar. Bu süreçte Çipras, muhtemelen güven sarsmamak için, Yunan halkına bazı sözler de verdi, örneğin emekli maaşlarında gecikme olmayacağı gibi. Ancak bu sözler tutulamadı, bu da şu anki tedirgin ruh haline oldukça katkıda bulunmuş gibi görünüyor.

Güçlü bir “hayır” sadece Troyka bileşenlerine verilecek bir mesajdan fazlası demek olabilir. Kemer sıkma politikalarını büyük ölçüde kabul eden, bu nedenle kendi içindeki sol kanattan da seçim programından çok ödün verdiği için eleştiri alan Syriza da kendi üstüne düşen mesajı alıp hepimizin içine su serpecek adımlar atabilir. Umalım ki olası korkunç senaryolar üzerine yatırım yapan ancak bu senaryoların detaylarını çok da tartışmaya açmayan ve korku yaratarak beslenenlerin “evet”ine karşılık, beş yıldır dönüp dolaşıp aynı politikaları uygulayan Yunan hükümetlerinin ve Troyka’nın yarattığı döngüye bir yerinden çomak sokmak isteyen “hayır”cılar güçlenir, farklı “hayır” kampanyaları içinde çomakçıların seslerinin daha çok duyulması mümkün olur. Yunanistan’ın kısa dönem (ekonomik) ve uzun dönem (politik) değerlendirmeler arasında hangisini seçeceği henüz net değil ama gönlümüz referandumun Yunan halkı ve sonuçta hepimiz açısından “hayır”lara vesile olması yönünde…

Dipnotlar:
1.http://yanisvaroufakis.eu/2015/07/01/why-we-recommend-a-no-in-the-referendum-in-6-short-bullet-points/
2.http://www.reuters.com/article/2015/06/27/us-eurozone-greece-poll-idUSKBN0P70RY20150627
3.http://www.aljazeera.com/news/2015/07/poll-shows-greeks-split-euro-referendum-150703072951768.html

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
04.07.2015- 22:48

Yunanistan’ın seçimi: Halk neyi oylayacak?

SYRIZA’nın 26 Ocak 2015 tarihli genel seçimleri ciddi bir oy alarak (yaklaşık yüzde 35) kazanmasının ardından Avrupa Birliği ve Yunanistan arasındaki gerilim farklı bir boyut kazandı. Geçtiğimiz hafta Yunan hükümeti ve Troyka arasında yapılan görüşmeler tıkanma noktasına geldi. Bunun üzerine Başbakan Çipras Troyka’nın önerdiği paketin halkın oyuna sunulacağını açıkladı. Çipras’ın referendum ilanı Yunanistan’da hareketli bir hafta geçirmesine sebep oldu.

Resim Ekleme

Akın Art - İleri Haber

Yunanistan referandumu hem   Türkiye basınında, hem de dünya basınında çok tartışıldı. İleri Haber olarak bizler de, zaman zaman dış basından karşılaştırmalı bilgi alarak, zaman zaman da SYRIZA içerisinden ulaşabildiğimiz yetkililere ulaşarak portalımızın gündemine referandumu taşımaya çalıştık. Fakat sık sık sorulan “yarın referandumda ne oylanacak” sorusuna cevap verebilmek için tek başına anlık bilgi aktarımının yeterli olmadığının farkındayız. Bu nedenle, geçtiğimiz bir hafta içerisinde yaşanan gelişmeleri ve bu konuda yazılan kayda değer analizleri derli toplu bir şekilde sunmaya ve meseleyi detaylarıyla okurlarımıza aktarmaya çalışacağız.  

Yunanistan’ın en hızlı haftası

Referandum, gündemimize halkın bankamatiklere hücum ettiği o görüntülerle girdi. 27 Haziran günü paketin referandumda oylanacağını öğrenen Yunan halkı, referandumun Euro’dan çıkmak anlamına gelebileceği söylentisinin yayılmasıyla bankalara koştu (1). Bunun üzerine, 29 Haziran tarihinde Ekonomi bakanı Varufakis liderliğinde toplanan (2) “Sistemik İstikrar Konseyi” sermaye çıkışını kontrol edebilmek için hem bankaların hem de borsaların referanduma kadar kapalı kalacağını, günlük para çekme limitinin ise 60 Euro ile sınırlandırıldığını açıkladı. Hemen arkasından, 30 Haziran tarihinde Varufakis Yunanistan Hükümeti’nin IMF’ye ödemekle yükümlü olduğu miktarı ödemeyeceğini açıkladı. Böylece, 1 Temmuz tarihinde, Yunanistan, 6. kez temmerüde düşerek IMF’ye borcunu ödeyemeyen ilk “gelişmiş ülke” olarak tarihe geçti. Varufakis’in açıklamasının ardından Fitch Ratings Yunanistan’ın kredi notunu “CCC”den “CC”ye, Standard & Pools ise “CCC-“ye düşürdü. “Çöp seviyesi”nin bile altında olan bu oranlar Yunanistan’ın açıkca iflası anlamına geliyordu (3). Aynı gün, kreditörlerin Çipras’a yeni bir paket önerdiği duyuldu. (4) Çipras, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’ye hitaben kaleme aldığı mektubunda bu teklife dönük kimi rezervleri olduğunu, ancak bu rezervler konusunda uzlaşmaya varıldığı takdirde Yunanistan hükümetinin anlaşmayı kabul etmeye hazır olduğunu yazdı (5). Basında geri adım olup olmadığı sık sık tartışılan mektupta Çipras temel olarak pakete şu şerhleri düşüyordu:

* %30 KDV indirimini koruyacak bir KDV reformu gerçekleştirilmeli

* Emeklilik yasalarında 2010 reformu aynen uygulanmalı, ancak 2012 referandumu 2015’de yeni bir reform yapılana kadar durdurulmalı.

* Askeri harcamalara dönük tavan 2016 ve 17’de 400 milyon Euro’ya indirilmeli, askeri personel sayısı düşürülmeli.

Yunanistan Hükümeti referendum sonuçlanana kadar önerdiği “karşı teklif”e bir cevap alamayacak. Fakat bu mektubun Yunan halkının ve SYRIZA bileşenlerinin kafasında ciddi soru işaretleri oluşturduğu, özellikle sol cenahta bir hayal kırıklığı yarattığı biliniyor.

Oylanan Çipras’ın liderliği mi?

Bu gelişmeler yaşanırken, dünya basınında paketin ne anlama geldiğine dönük onlarca haber/ analiz yazısı ve makale yayınlandı. Bu yazıların birkaç tanesinin üzerinde, belli eğilimlerin temsilcisi olarak kabul edip durmak gerekiyor. New York Times’dan Suzanne Daley’in 2 Temmuz tarihinde yayınlanan haberinde (6) referandumun Çipras’ın Avrupa’daki düşmanları açısından bir fırsat olarak görüldüğü, seçimin aslında Çipras’ın Yunanistan halkına liderlik etmeye devam edip etmeyeceğini de ortaya çıkaracağını söyledi. Daley’in önermesini destekleyen birkaç gelişmeyi hatırlayalım.   Sadece Avrupa içerisinde değil, geniş bir koalisyon olan kendi partisi içerisinde de müzakereler ile ilgili farklı düşünenler olduğunu biliniyor. SYRIZA içerisinde önemli yerlere sahip olan Başbakan yardımcısı Dragakis’in devlet televizyonu ERT’de 30 Haziran günü, “Çipras’a evet demesini tavsiye ettim” dediğini, yine Avrupa Parlementosu üyesi Papadimoulis gibi isimlerin “evet”e işaret eden açıklamalarda bulunduğunu unutmamak gerekiyor.

Çipras’ın “Evet” seçeneği kazandığı takdirde istifa edeceğini dair bir delilimiz olmasa da, bu olasılığın hem Yunanistan’da hem de dünya basınında sık sık dillendirildiğini biliyoruz.   Müzakerelerin en önemli isimlerinden biri olan Varufakis ise “Evet” kazanırsa istifa edeceğini daha önce açıklamıştı (7). Dolayısıyla olası bir “Evet” sonucunun SYRIZA önderliğinde ve Yunan hükümetinde ciddi bir çatlak yaratacağını öngörebiliyoruz. Bu çatlağın Çipras’ın solunu değil, sağını güçlendirmesi daha kuvvetli bir olasılık olarak gözüküyor.

“Hayır” Euro Bölgesi’ni terketmek anlamına mı geliyor?

Yunanistan’a şantajın Euro bölgesinin ağır toplarından geldiği görülüyor. 30 Haziran’da yapılan Avrupa Komisyonu toplantısında Almanya, Fransa ve İtalya’nın temsilcileri referandumdan çıkacak “Hayır” sonucunun Euro bölgesinden ayrılmak anlamına geleceği ifadesini kullandı (8). SYRIZA’nın kendi seçmen kitlesi de dahil olmak üzere, Yunan halkının önemli bir bölümünün bu seçeneğe şüpheyle baktığı, dahası SYRIZA’nın Euro bölgesinden çıkıldığı takdirde nasıl bir model izleneceğine dair bir stratejisi olmadığı biliniyor. SYRIZA’nın en önemli zaafı olarak gözüken strateji eksikliği, aslında SYRIZA önderliği içerisinden çıkan “Evet” seslerine de zemin oluşturuyor. Panagiotis Satiris, Jacobin Magazine’de yayınladığı yazısında (9). SYRIZA’nın strateji eksikliğinin, yalnızca slogan düzeyinde Troyka’ya karşı çıkmasının ciddi bir eksiklik olduğunu belirtiyor. Ancak 2005’den beri referandumlara alerjisi olan AB’ye, bir tokatın da Yunan halkı tarafından atılması gerektiğini söylüyor. Bunun yolunun da sandıktan kuvvetli bir “Hayır” sonucu çıkması olduğunu ekliyor. Referandumun ileride uygulanacak bir projeyi değil, uygulanmakta olan politikaların, Avrupa’ya entegrasyonunun güncel halinin oylanması olarak tanımlamak gerektiğini ekliyor.

Satiris, Hayır sonucunun şimdiye kadar yaşanan görüşmeleri sıfırlayacak, baştan başlatacak radikallikte bir sonuç ortaya çıkarmayacağını, ancak kreditörlerin likidite kısıtı gibi tehditlerine karşı SYRIZA’nın elini güçlendireceğini söylüyor. Çipras’ın 1 Temmuz tarihinde ERT’den halka seslenirken kullandığı “Hayır oyu elimizi güçlendirecek” ifadesi (10) Satiris’in tespitini tamamlıyor. Çipras’ın aynı konuşmada Euro’dan çıkmak gibi bir niyetlerinin olmadığını sık sık vurguladığını, buna rağmen Avrupa’nın ağır toplarının Yunan halkına “Hayır Euro’dan çıkmak demektir” diye seslenerek baskı oluşturmaya çalıştığını eklemek gerekiyor.

Ortalığı yatıştıran aksi örnekleri ise özellikle Amerikan basınında görebiliyoruz. Yunanistan’ın Euro’dan çıkmak gibi bir niyeti olmadığı sık sık yazılıp çiziliyor. Bunun iyi bir örneği, Foreign Affairs dergisinin sitesinde yayınlanan David Gordon ve Thomas Wright imzal “Çıkış yok: Yunanistan ve Avrupa neden bir arada kalacak?” (11) başlıklı yazı. Yazarlar, referandumda çıkacak olası bir hayır sonucunun   radikal değişiklikler yaratmayacağı konusunda sermayeye güven veriyor.

Yunan solu için büyük fırsat

Seçim sonrası, SYRIZA’nın merkez kanadı “Sinaspismos” dışındaki bileşenlerinin en çok yakındığı durum, kitlelerin sokaklardan çekilmesi oldu. Kendi temsilcilerini meclise gönderdiğini düşünen kitleler, seçim öncesindeki atmosferden farklı olarak olayları izlemeyi tercih etti. Bu geri çekilişe SYRIZA merkezinin pazarlık sürecindeki yalpalamaları da eklenince kitlelerde bir umutsuzluk oluşmaya başladığı biliniyor.   Referandum bu açıdan Yunan solu için ciddi bir avantaj.

Yunan solu kabaca, SYRIZA (Radikal Sol Koalisyon), KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ve ANTARSYA (Anti- Kapitalist Sol Koalisyon) olmak üzere üç ana gövdeden oluşuyor. SYRIZA ve ANTARSYA bileşenleri, bu fırsatı değerlendirmek için referandumda aktif olarak “Hayır” kampanyası örgütlüyor. Kampanya çerçevinde düzenlenen eylemlerde onbinler bir araya geliyor. Yunanistan halkı seçimlerden sonra ilk defa böyle bir eylemlilik süreci içerisine giriyor. Her politik eylemlilik süreci içerisinde olduğu gibi, sıradan kitlelerin talepleri bu eylemler içerisinde radikalleşiyor. “Hayır” sloganı solun müdahale edebildiği oranda, kitleler açısından daha bütünlüklü ve “düzen dışı” bir yönelime dönüşme potansiyeli taşıyor.

KKE ise, referandumun SYRIZA’nın önerdiği paket ile Troyka’nın önerdiği paketten birinin onaylanması anlamına geleceğini belirterek referandumu boykot ettiğini, pazar günü parti olarak kendi oylamalarını yapacaklarını duyurdu. (12) “Halkı seçeneksiz bırakmayacağız” sloganıyla kendi seçim pusulalarını basacaklarını açıkladı. Sadece Yunanistan’ın değil, tüm Avrupa’nın kulak kesildiği, üstelik anketlere göre oy oranlarının kafa kafaya gittiği (13) referandumda KKE sürecin dışında kalmayı tercih etti. SYRIZA’nın iktidarı almasından önceki genel seçimlerde benzer tavırları nedeniyle kitle desteğinin bir bölümünü yitiren KKE %5 civarında örgütlü oya sahip. Ayrıca sınıf ve gençlik içerisindeki örgütleri (PAME ve KNE) tüm Yunan solundan daha büyük. Ancak kendini yalnızlaştıran politikaları sebebiyle örgütlü gücünü kitle desteği ile buluşturmakta zorlanan KKE’nin seçimlerden sonra kendi örgütsel tabanını konsolide etmekte de zorlandığı biliniyor.

Sonuç

Her kafadan bir sesin çıktığı, hakkında yüzlerce makale ve haberin yazıldığı bu konu aslında oldukça yalın   bir içeriğe sahip. Yarın gerçekleşecek referendumdan “Hayır” sonucu çıkması Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasına, ya da Troyka’ya radikal bir rest çekmesine sebep olmayacak. Hatta Çipras’ın referandumdan sonra önerilen paketin uçları biraz daha törpülenmiş bir halini kabul etmesi pek az kişiyi şaşırtacak. Çipras ve ekibinin amacının “onurlu uzlaşma” olduğu zaten sık sık dillendiriliyor. Fakat sürecin Troyka tarafından Yunan hükümetine en ufak bir taviz vermemek, ayaklarına dolanma olasılığı olan Yunanistan’ı yok etmek olduğu ortada. Özellikle güney Avrupa için bir ilham kaynağı haline gelme olasılığı olan Yunanistan’ın boyun eğmesi, halk kitleleri açısından AB’nin muktedirliğinin ve alternatifsizliğinin tescillenmesi anlamına gelecek.   Kuvvetli bir hayır ise, Yunan halkının örgütlü bir şekilde Troyka’nın zorbalıklarına boyun eğmediğinin ilanı olacak. Hegemonyası günden güne eriyen Avrupa Birliği’nin bir tokat daha yemesi anlamına gelecek. Referandum ortaya belki net bir sonuç çıkarmayacak. Ama AB ile Avrupa halkları arasında sürmekte olan savaşın cephelerinden birinde kazanılmış bir zafer olarak tarihe geçecek.   Bu yüzden, yarın, şantaja ve zorbalığa boyun eğmeyen   Yunan halkının bir ağızdan “OXI” (Hayır) diye bağırması bizim için de bir umut anlamına gelecek.

Dipnotlar

1-) http://tr.sputniknews.com/avrupa/20150627/1016233797.htm

2-) http://ilerihaber.org/yunanistan-da-bankalar-kapali-dolar-yukseliste/17790/

3-) http://ilerihaber.org/yunanistan-resmen-iflas-etti/17912/

4-) http://ilerihaber.org/borc-odemeyecegiz-diyen-syrizaya-yeni-teklif/17862/

5-) http://ilerihaber.org/cipras-tan-geri-adim/17930/

6-) http://www.nytimes.com/2015/07/03/world/alexis-tsiprass-enemies-try-to-use-greek-vote-against-him.html?&_r=0

7-) http://www.theguardian.com/business/2015/jul/02/yanis-varoufakis-id-rather-cut-off-my-arm-than-accept-yes-vote

8-) http://www.theguardian.com/business/2015/jun/29/greek-crisis-referendum-eurozone-vote-germany-france-italy

9-) https://www.jacobinmag.com/2015/07/tsipras-syriza-greece-exit-default-european-union/

10-) http://ilerihaber.org/cipras-konustu-hayir-oyu-elimizi-guclendirecek/17950/

11-) https://www.foreignaffairs.com/articles/greece/2015-06-30/no-exit

12-) http://haber.sol.org.tr/turkiye/yunanistan-komunist-partisi-referandumda-halki-seceneksiz-birakmayacagiz-121025

13-) http://ilerihaber.org/reutersden-referandum-iddiasi/18039/

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 2
11.07.2015- 16:08

SYRİZA iktidarı bu referandumla ve sonrasındaki hamlesiyle halkı aldatmıştır, gereksiz yere kutuplaşmaya yol açmıştır ve para harcamıştır. Oylamaya sunduğu reform paketinin tıpkısının aynısını şimdi kendisi AB ülkelerine sundu. Madem aynı rform paketini kendin sunacaksın neden halka gidip birde üstüne üstelik oylamada hayır oyu verin diyorsun? Yunanistan halkı kendi iktidarı tarafından resmen aldatılmıştır,   iktidar onlarla dalga geçmiştir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]