Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 17
21.01.2016- 15:18

BOYUN EĞME’de bu hafta: Neyin savaşı... Neyin barışı...

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 16’ncı sayısı yarın çıkıyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 16’ncı sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Türkiye’deki çatışma ve şiddet hali ile bu konudaki taraflaşmanın işlendiği dergi “Neyin savaşı... Neyin barışı...” manşetiyle çıkıyor.

Komünist Parti Merkez Komite imzalı ve “Düzen içi muhalefetle derdimiz var” başlıklı başyazının yer aldığı dergide şu değerlendirme ve analizler yer alıyor:

1- Silahlar sussun demekle olmuyor, “para konuşsun” demeyeceğiz (Mehmet Kuzulugil)

Sınıf siyaseti, toplumsal sorunlardan, siyasetten kaçışın değil, paranın saltanatına kafa tutmanın yoludur. Emperyalizmin ve gericiliğin belirlediği dünya siyasetinde eksik olan işçi sınıfının devrimci siyasetidir.

2- Röportaj günlerinde mandacılık (Aydemir Güler)

Toz dumandan gözükmeyen müzakere masası devrilmiş değil. Ama ayakları çamura iyiden iyiye battı. Bu öyle bir masa ki, oyuna devam etmek için emperyalizme sürekli haraç ödeniyor. Oyun hileli olmasa, haraç değil de krupiyenin veya kumarhanenin payı denebilirdi.

3- Ama biz varız (Volkan Algan)

Umutsuzluk ve mutsuzluk büyük dönüşümlerin habercisi, yaratıcılığın tetikleyicisidir çoğu zaman. Çünkü sorgulamaya kapı açar. Büyük karamsarlıklardan büyük toplumsal fırtınalar boy verir. Belki devrimin öngününde değiliz henüz, ama bir devrimin hangi kritik adımda yol almaya başladığını kim bilebilir.

4- Suriyelilerin sefaleti sermayeye ilaç olacak (Zeynep Yıldız)

Göç akınını durdurmak için, “havuç-sopa” politikası uygulayan ve her türlü yolu deneyen AB’nin de etkisiyle, çalışma izinlerine ilişkin düzenleme yürürlüğe girdi. 2,5 milyonu aşan Suriyeli Türkiye’nin en ucuz işgücü deposu oluşturacak.

5- Renault işçisi yeniden ayakta

Renault, Mayıs ayındaki 13 günlük işgalin ardından bir kez daha hareketli günler yaşıyor. Beş bin işçi bu kez tek bir dakika fazla mesaiye kalmıyor. Fabrika otoparkı tamamlanmayı bekleyen araçlarla dolup taşmış durumda.

6- “O bildiriye hiç katılmıyorum ama…” (Kemal Okuyan)


Bugünkü tıkanmanın kaynağında, bizlerin zayıflığı gelmektedir. Ve tıkanma savaş barış ikileminde aşılmaya çalışılmaktadır. Aşılamaz. “Barıştan yanayım” demek ezberimiz olmuş. Barıştan yanayız. Ancak bu birçok örnekte bir şey ifade etmiyor. Kürt sorununda artık tartışılması gerekenler tartışılmalı. O bildirinin temel tezi, Kürt sorununda tarafların savaş isteyenlerle barış isteyenler biçiminde oluştuğu tezi, yanlıştır. Ama’sız, fakat’sız bir biçimde yanlıştır.

7- “IŞİD eşittir AKP” denklemi neyi açıklıyor? (Erman Çete)


“AKP eşittir IŞİD” denkleminin çok eksik olduğunu söylememiz lazım. Açık ki, başka başka niyetler için kullanılan IŞİD, bu sefer Türkiye’nin de dahil olduğu kimi adımların meşrulaştırılması için kullanılabilecektir. Herkesin karşı olduğu bir örgüt üzerinden bölgeyi açıklamak artık mümkün olmuyor.

8- BAE Türkiye’de darbe mi yapacak? (Tulga Buğra Işık)

Darbe iddiasının pazarlık masasında AKP’yi korkutmaktan başka bir amaç taşımadığı söylenebilir. Suudi Arabistan ile “her konuda aynı bakan” AKP’ye, Suudi müttefiki BAE tarafından darbe yapılması olası değil

9- Bir CHP klasiği: Siyaset yok, ayak oyunu çok (Ahmet Çınar)

“Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik” adının verildiği CHP Kurultayı’ndan demokrasinin yerine “anahtar liste”, değişimin yerine “politikasızlık”, kardeşliğin yerine ise “AKP’ye kardeş kardeş payanda olmaya devam” kararı çıktı

10- İktisat hakkında ne okumalı? (Fatma Pınar Arslan)


Marksist dünya görüşünü benimseyenler açısından, Marksist iktisadın öğrenilmesi, sınıf mücadelelerinin temelinin ve gidişatının anlaşılması açısından gerekli. Marksist iktisat kavramlarını en güzel ve basit şekilde anlatan, Marx’ın kendisidir. Kapital insanların gözünü neden korkutur, bilinmez.

11- Avrupa Sol Partisi: Aradığınız sola ulaşılamıyor (Erhan Nalçacı – Ezgi Göksu Kök)

Avrupa Sol Partisi’nin internet sitesinde kendilerini nasıl tanımladıklarına bakılınca AB’yi meşrulaştırıcı bir işlev hemen fark ediliyor. Hemen bütün liberal programların alameti gibi duran emperyalizme değinilmemesi de aynı çizginin ürünü. Anti-emperyalist bir programın AB’ci olması veya işçi sınıfını dışlaması mümkün değil çünkü.

12- Dinselleşen Türkiye’de ilericilik yol ayrımında (Özgür Şen)


İlericilik, sınıfsal kimliğini geri dönüşsüz bir şekilde netleştirir ve bütün gövdesiyle düzen dışına yerleşirse Türkiye’de mücadele başka bir aşamaya taşınır. Tersi bu memleketin ölüm fermanıdır.

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 18
28.01.2016- 17:18

BOYUN EĞME’de bu hafta Joe Biden var: Kurtarmaya değil batırmaya geldi

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 17’nci sayısı yarın okurlarla buluşuyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 17’nci sayısı yarın çıkıyor. Geçen hafta Türkiye’yi ziyaret eden ve düzen içi muhalefet temsilcilerinden liberallere, sosyal demokratlardan Kürt siyasi hareketinin temsilcilerine kadar pek çok kesimle bir araya gelen emperyalizmin deneyimli siyasetçisi Joe Biden, bu hafta BOYUN EĞME’nin kapak konusunu oluşturuyor.

Derginin, Komünist Parti Merkez Komite imzalı başyazısı ise "Sosyalizm artık solun zorunlu temelidir" başlığını taşıyor.  

“Kurtarmaya değil batırmaya geldi” manşetiyle yayınlanan haftalık dergi BOYUN EĞME’de bu hafta şu konu, gündem ve analizleri okuyabilirsiniz:

1- ‘Teksaslı çavuş’ niye geldi? (Volkan Algan)

Uzun süredir söylediğimiz bir şey geçtiğimiz hafta içinde ABD Başkan Yardımcı Joe Biden'ın Türkiye ziyareti ile birlikte su yüzüne çıkmış oldu. O da emperyalizmin Türkiye'de inisiyatifini güçlendirdiği...

2- Bir cenaze, bir ziyaret, iki kuyruk (Ahmet Çınar)

Koç Hoding’in patronu Mustafa Koç’un ölümü ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyareti adeta turnusol kâğıdı oldu. Mustafa Koç’a başsağlığı için kuyruğa girenler ile Joe Biden’la görüşme kuyruğuna girenler aynı kesimlerdi ve onları Koç ile Biden, sermaye ve emperyalizm birleştiriyordu.

3- Cenevre görüşmeleri ve Ortadoğu pazarlıkları (Tulga Buğra Işık)

Tüm bölgesel ve küresel aktörler Suriye'deki savaşın tarafları artık. Cenevre görüşmeleri, Suriye meselesine çözüm getirmese bile güç dengelerinin, bölgede kazanan ve kaybeden tarafların görülmesi açısından önem taşıyor

4- Cam işçisi yol arıyor (Zeynep Yıldız)

Türkiye işçi sınıfı tarihinin pek çok kesitinde cam işçileri grevlerle, direnişlerle gündeme geldi. Yıllara yayılan mücadele geleneğine sahip işçiler, yine işten çıkarmalara karşı mücadele ediyor.

5- Devrimci ahlak, devrimci ideoloji ve politikaların sonucudur (Kemal Okuyan)

Mahalle baskısı şart! Emperyalistlerle görüşmeyeceksin. Bir zorunluluk ortaya çıktığında bu görüşmeden dolayı onu pişman edeceksin, asla emperyalistlerden özgürlük, demokrasi beklemeyecek, birilerini onlara şikayet etmeyeceksin. Devrimci ahlakın gereğidir ve bir politik tutumun sonucudur.

6- BOYUN EĞME ‘rahatsızlık’ yaratıyor!

Bu hafta 17. sayısıyla okurların karşısında çıkan Boyun Eğme tam da hedefindeki çevrelerde rahatsızlık yaratmaya devam ediyor. İlk sayısından bu yana çeşitli saldırı ve provokasyon girişimlerine maruz kalan dergi her sayısında daha fazla kişiyle buluşuyor.

7- Halka yol gösteren özgürlük (Nihan Soycan)

Bırakalım gericiliğin düzenle bağlarını göz ardı etmek, “burjuvazinin de iyisi vardır” fikrinden medet umanların işi olsun. Gericilik, belki en fazla emekçi kadınları boğduğu için, aydınlanma mücadelesi vermek ilk önce kadınların işi.

8- ‘Aleviler mücadele hattını güncellemeli’ (Serdar Nâzım Yüce)

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği eski genel sekreteri Atilla Özdemir’le görüşme…

Tüm okullar fiilen imam hatip haline getirildi. Zorunlu din dersi kaldırılsa bile, müfredatla zaten zorunlu olandan daha fazlasını almış olacak çocuklarımız. Benzer başka nedenleri de ekleyince Alevilerin mücadele hattını yeniden tarif etmesi gerektiği anlaşılıyor.

9- Filistin direnişinin mirası ve çıkmazları (Ali Somel)

Filistin'in direniş sözcüğüyle bütünleşmiş bir tarihi var ve bu halk direnişinin karakteri komünist siyasetin Ortadoğu'daki etkisinden ve karşısında emperyalist siyasetin müdahalelerinden bağımsız değerlendirilemez.

10- Ortadoğu hakkında ne okumalı? (Erman Çete)

Ortadoğu’nun son 40 yılının emperyalist işgaller ve İslamcı yükselişle geçmesi ile işçi sınıfı hareketine ve devrimci harekete yönelik saldırıların birlikte yürümesi şaşırtıcı olmamalı.

11- Herkes Kürtlere karşı birleşmiş (Özgür Şen)

Bugün AKP ile HDP’nin Kürt meselesi vesilesiyle yaşadığı gerilimin gerçekliğinden kimse şüphe etmesin. Ama yine kimse bu düşmanlığın sonsuza dek süreceğini de düşünmesin. Çünkü ortada üzerinde asla uzlaşılamayacak, bu düzenin temeliyle ilgili bir mesele yok. Bir yandan bir gündem için öldüresiye kavga edenlerin, diğer yandan uzlaşma zemini aramalarının, hatta tam olarak aynı sırada başka gündemlerde rahatlıkla beraber hareket edebilmelerinin nedeni bu.

Resim Ekleme

umut  |  Cvp:
Cevap: 19
05.02.2016- 08:34

BOYUN EĞME’nin yeni sayısı yarın çıkıyor: Yurtta bela, cihanda bela

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin, kapak konusunu Tayyip Erdoğan’ın bölge politikalarına ayırdığı 18'inci sayısı yarın çıkıyor. Dergi “Yurtta bela, cihanda bela” manşetini taşıyor.

Resim Ekleme


Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 18’inci sayısı yarın çıkıyor.

Bu hafta Tayyip Erdoğan’ın bölge politikalarını masaya yatıran BOYUN EĞME, Erdoğan’ın tüm bölgeyi içine çektiği tuzağı konu ediniyor.

“Yurtta bela, cihanda bela” manşetiyle çıkan BOYUN EĞME’de şu konu, başlık ve yazarlar yer alıyor:  

1- Bu kadarı da fazla mı? (Volkan Algan)

Bu kadarı da fazla denilebilir; ABD ve Rusya anlaşmış, Suriye devleti PYD’yi terörist olarak görmediklerini ilan etmişken, Türkiye kim oluyor, bu cesareti ve özgüveni nereden alıyor, diye sorulabilir. Ama kaybedecek bir şeyi olmayandan her şey beklenir, hele kendi sonunun geldiğini düşünmeye başlamışsa.

2- Erdoğan’ın tüm bölgeyi içine çektiği tuzak (Erman Çete)

Erdoğan’ın aylardır kendi için kazdığı tuzağın “olgunlaştığını” belirtmek gerekiyor. Kürt savaşı, 1 Kasım öncesi ve sonrasındaki baskı ortamı, Suriye’de burnunun dikine gitme derken kurtuluşu NATO ile Rusya arasındaki bir sıcak çatışmaya bağlayan Erdoğan, hem kendini hem de ülkeyi tuzağın içine çekti.

3- AB’nin yeni ‘demir perdesi’ (Osman Çutsay)

AB krizi artık avro krizi olmayı çok aştı. Berlin, Türkiye’nin tüccar dincilerine bir tür demir perde kurdurup, işin şiddetini soğutmaya çalışıyor. Türkiye’den bir tampon ülke çıkamayacağını yakında anlayacaklarını ileri sürebiliriz.

4- ‘Savaş olmasın’ tutanakları (Gamze Erbil)

İmralı tutanakları ülkemizi hedef alan ve bir dizi başka projeyle iç içe geçmiş emperyalist planların hem teşhircisi hem de yürütücüsü olarak iş görüyor. “Savaş olmasın” sloganının vahşi bir saldırganlıkla paralel yükseldiği bir dönemde, “sızıntı” malzemeler siyasetin hizmetine sunuluyor.

5- Kıdem tazminatında yeni dönem (Zehra Güner)

‘Kıdem Tazminatı Fonu’ uygulamasına geçildiğinde iddia edilenin aksine işçilerin ekonomik açıdan mağduriyetleri artacak ve işten çıkarmalar daha kolay hale gelecek.

6- HDP’nin hesap hataları… (Kemal Okuyan)

Barış ve savaş gerçekte iç içedir. Ancak toplumsal algıda aynı anda hem savaşçı hem barışçı olmayı geniş bir kesime kabul ettirmek için AKP gibi çok güçlü bir manipülasyon yeteneğine ve bu yeteneği ona veren “iktidar” aygıtına gereksinim vardır. Hem muktediri hem mazlumu oynayarak yüzde 14’e ulaşan HDP seçmenini bir arada tutmak olanaksızdı, beklenen oldu.

7- İlk komünist katliamından 95 yıl sonra: Anmak ve şanslılık (Aydemir Güler)

Nâzım Hikmet yine onlardan söz ederken “dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını” diyordu. Haklıdır. Yas tutmak aklımızdan bile geçmiyor. Birlikte yürüyoruz. Mücadeleyi devrime taşımanın sorumluluğunu bir an bile unutamayız, Suphiler omuz başımızdan bize bakarken.

8- Komünist Kadınlar anlatıyor: Neden tatsızlık çıkardık? (Evrim Gökçe)

Bugünlerde sağını solunu şaşıranlara sataşan Komünist Kadınlar, “Biz seninle kavgalıyız” sloganıyla yürüttükleri çalışma ile bir “uzlaşamama zemini”ne dikkat çekmeye çalışıyor.

9- Kurtuluşun yolu Abant’tan geçer mi? (Ahmet Çınar)

Dün AKP’ye boyun eğenler, AKP’nin akil insanı olmayı kabul edenler, saray kahvaltılarına koşa koşa gidenler; bugün yaratıcısı oldukları bu düzenden kurtulmanın yolunu, sistemin bir başka “stepnesi” olan Cemaat toplantılarında arıyorlarsa, bu yolun sonu da karanlık.

10- Kıbrıs sorunu ve komünistler (Burçak Özoğlu)

AKEL’in Kıbrıs sorunu konusundaki güncel politikası, AB ve BM öncelikli olmak üzere konunun mümkün olan her kanaldan uluslararası alana taşınması yönünde. Komünistler açısından bakıldığında Genel Sekreter Kiprianu’nun Türkiye gezisini de bu doğrultuda bir yere yerleştirmek gerekecektir.

11- Sınıfı kavramak için ne okumalı? (Anıl Çınar)

Sınıfların temelini anlamak için yola çıktığımız çalışma süreci ideolojik ve siyasi olan ile beslenmek zorunda; çünkü ancak bu şekilde işçi sınıfının iktidar yürüyüşüyle ve daha sonra kendisi dahil tüm sınıfları ortadan kaldırışına doğru giden yolla bağlantı kurulabilir.

12- AKP, Aleviliğin ölüm fermanının peşinde (Özgür Şen)

Meselenin Alevilik için de yaşamsal bir hale dönüştüğü bugün, yapılması gereken AKP ile dini tartışmak değil, AKP’ye karşı laiklik kavgası vermek. İnanmayanlarla birlikte Alevilerin de eşit birer yurttaş olarak haklarını tanımlayacak laikliğin kavgası bu. Dinselleşmeye karşı aydınlanmanın kavgası...

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 20
08.02.2016- 15:18

Gericiliğe, piyasacılığa, kirli siyasete BOYUN EĞME

Boyun Eğme okurları bugün Kartal'da bulunan Makine Mühendisleri Odası'nda (MMO) bir araya geldi. Kartal halkının ilgi gösterdiği toplantıda, dinselleşmeye karşı oluşturulan mücadele hattı ve komünistlerin tutumu konuşuldu.

Resim Ekleme

Komünist Parti Kartal Örgütü ve Boyun Eğme okurları tarafından MMO'da "Gericiliğe, piyasacılığa ve kirli siyasete BOYUN EĞME" başlıklı bir toplantı gerçekleştildi.

Dinselleşme ve buna karşı oluşturulan mücadele hattının konuşulduğu toplantıda konuşan, katılımın yoğun olduğu gözlenirken "Türkiye solundaki liberalizm etkisiyle beraber ömrü fazlaca uzamış gerici, Amerikancı iktidar ile mücadele nasıl edilir?" sorusuna yanıt arandı.

"Bir mücadele başlığı olarak dinselleşmenin" konuşulduğu toplantıda konuşma yapan Komünist Parti Merkez Komite üyesi ve soL Haber Portalı yazarı Mehmet Kuzulugil "Bizim sorunumuz kişilerin giderek ne kadar dindar olduğu değil bu dinselleşmenin örgütlü bir şekilde topluma ve siyasete müdahale etmesidir. Bugün mücadele etmemiz gereken en önemli sorun dinselleşmedir" ifadeleri kullandı.

Dinselleşmeyle mücadele ederken, bunun piyasa ve sermaye egemenliği ile olan bağının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Kuzulugil, "Bahsettiğimiz dinsel örgütlenme biçimi tarihi çok eski olmakla beraber öyle modası geçmiş değil tam da bugünün ihtiyacı ve modern bir örgütlenme biçimidir" dedi.

Komünist Parti'nin dinselleşmeye karşı aldığı tutumu anlatan Kuzulugil, gericiliğe, piyasacılığa ve kirli siyasete karşı örgütlenmenin önemini vurgulayarak şöyle devam etti:


Dinselleşme olgusunun dayandığı şey kapitalizmin yaşadığı tıkanıklıktır. Sovyetlerin çözülüşünden çok kısa bir zaman sonra kapitalizmin yaydığı o 'özgürlük , zengin olma hayalleri..' dağılmıştır. Bugün artık Dünya 'da kapitalizm insanlara yeni ve iyi bir şey sunma noktasında çöküş yaşamaktadır. Böylesi bir kriz döneminde de dinselleşme Dünyada halklar üzerinde düşünsel bir zorbalık türü olarak kullanılmaktadır.

Türkiye 'de de AKP gerici politikaları uygulamada gaza bazmıştır. önümüzdeki dönemde daha sert bir şekilde bu yönde adımlar atacağını göreceğiz. Düzen içi muhalefetin bir kısmı sermayenin bugünkü ihtiyacını gayet iyi kavramış ve dinselleşme ile de sorunları olmadığını göstermiştir. Kürt siyaseti de bu konuda mücadele etmekten bilerek kaçmıştır. Bugün yapılması gereken toplumda ve siyasette dinsel söylemlerin ağırlık kazanmasıyla radikal bir şekilde mücadele etmektir. İnançlar karşısında bilimsel özgür düşüncenin önünü açacak müdahalelerde bulunmaktır.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 21
12.02.2016- 00:13

BOYUN EĞME’nin 19'uncu sayısı yarın çıkıyor: ‘At pazarlığı’nın sonu

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 19’uncu sayısı yarın çıkıyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin yarın yayınlanacak yeni sayısında Erdoğan ve AKP yönetiminin bölgedeki çıkmaza giren politikaları ve bu politikaların ülkeyi getirdiği nokta masaya yatırılıyor.

“‘At pazarlığı’nın sonu” manşetiyle çıkan 19’uncu sayıda yer verilen konu, başlık ve değerlendirmeler şöyle:

1- Çete ‘dimdik’ ayakta, ülke yıkılıyor (Mehmet Kuzulugil)

Sorun şu ki, çetenin bu sınırsız yüzsüzlük, sınırsız adapsızlık diplomasisinin sürdürülmesinin bedelini ülke ödeyecek gibi görünüyor. Çete attığı her adımla bir gün Rusya’nın, bir gün Esad yönetiminin, bir gün ABD’nin hesap defterine bir çarpı daha koyduruyor.

2- Çökmekte olan ülke (Osman Çutsay)


Türkiye, AB üst düzey mahfellerinin gözünde artık “çökmekte olan bir devlet” sınırındadır. Bu, açıkça ilan edilmiyor elbette, ama zaten Yugoslavya, Irak, Libya gibi ülkeler bittiğinde de böyle açıklamalar yapılmamıştı.

3- Ayna ayna söyle bana (Aydemir Güler)

Erdoğan’ın “PYD mi dostun biz mi” diye sıkıştırdığı ABD’den aldığı yanıt ağır oldu. Hayır, büyük patron kendisini evlatlıktan çıkarmıyordu, ama bir tek o yoktu, başkaları da vardı.

4- Yerelin ekonomisi veya küçük güzeldir (Gamze Erbil)

Avrupa Özerklik Şartı gibi belgelerle ortaya konan, 90’lardan beri “ulus–devlet bitti” sloganlarıyla kutsanan ve işgal edilen ülkelere uygulanmaya çalışılan yerel/dinsel/etnik yönleri özellikle güçlendirilmiş küçük parçacıklardan oluşan bir dünya sistemi uzun süredir sermaye sahiplerinin rüyalarını süslüyor.

5- Asgari ücret gerçekten arttı mı? Sağ el ile verip sol ile aldılar


Şubat ayında ilk ödemeler yapıldı ve patronların asgari ücret artışına türlü yöntemlerle el koyduğu ortaya çıktı. Üstelik hükümet Hazine desteği ile bu artışları karşılayacağını ilan etmişken.

6- Genel Kurul öncesi merak edilen soru: DİSK’in kalbi hâlâ atıyor mu?


DİSK 12-14 Şubat 2016 tarihleri arasında 15. Genel Kurulunu, İstanbul’da topluyor. DİSK’in dününü ve bugününü, geleceğe dair tartışmaları ve genel kurul sürecini konfederasyona bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlenme uzmanı Alpaslan Savaş ile konuştuk.

7- Erdoğan Türkiyesi’nde vicdan yarıştırmak (Kemal Okuyan)

Hâlâ anlaşılmadıysa artık zamanıdır, Kürt sorunu diğer sorunlardan bağımsız ve çözümü için her şeyin meşru olduğu bir başlık olarak tarif edildiğinde, sorun çözülmediği gibi, ülkenin bütün dinamiklerinin üzerine koyu bir gölge gibi iniyor.

8- Bir imza da sen mi versen? (Nevzat Evrim Önal)

Émile Zola’ya yanına imzacı falan aramadan “Suçluyorum” yazısını yazıp, tarihe aydının nasıl bir toplumsal etki yaratabileceğine dair en büyük örneği teşkil ederek geçme gücü veren nedir?

9- Halep’in ardından (Erman Çete)

Cenevre, bir tür parantez olarak işlev görecekti, Rus ya görüşmelerin tıkanmasını pek de önemsemedi. Tam da bu noktada, Beyaz Saray’ın en azından Rus ilerleyişini durdurmak için bazı “çılgınlıklara” göz yumabileceğini de akılda tutmak gerekiyor.

10- Kadınların ‘mübarek’ görevi (Aysima Karcaaltıncaba)


Bir zamanlar Tayyip "en az üç çocuk" demişti, şimdi ise başbakan ''Bizim için doğum yapan kadın vatani bir görev yapıyor" diyor. Gericilikten ve savaştan bıkmışlar olarak soruyoruz, bu hükümet çocukların doğmasını neden bu kadar istiyor?

11- İsrail’in bölge politikası: Yağma ittifakları (Tulga Buğra Işık)


Pragmatik bir siyaset izlediğini gizlemeyen İsrail, kimseyle ittifak yapmaktan çekinmeden sorunlarını aşmaya çalışıyor. Sonunda karşımıza çıkan tablo, yalnızca İsrail’in halini değil, günümüz siyasetinin ilkesizliğini ve tutarsızlığını da gösteriyor.

12- 'Küba’nın sosyalizm inadındaki değeri kavrıyoruz'

27 Şubat-06 Mart 2016 tarihlerinde gerçekleştirilecek Küba Haftası’na yaklaşırken Jose Marti Küba Dostluk Derneği (JMKDD ) başkanı Gözde Kök ile görüştük.

13- Sanat üzerine ne okumalı? (Çağrı Kınıkoğlu)

İki büyük/ana düşünme yöntemi var, biri bilim, kavramlar aracılığıyla düşünmektir, diğeri sanat, imgeler aracılığıyla düşünmektir.

14- Dinselleşmeye karşı Türkiye’nin son kalesi (Özgür Şen)

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerici dalgaya karşı sol, bu memlekette aydınlanmacılığın ve laikliğin doğal sahibidir.

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 22
18.02.2016- 22:06

BOYUN EĞME yarın çıkacak yeni sayısında soruyor: Türkiye bu mu?

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME, yarın 20'nci sayısıyla okurlarıyla buluşuyor. Dergi bu hafta gericilikle mücadele konusunu masaya yatırıyor ve "Türkiye bu mu?" manşetiyle çıkıyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin yeni sayısı yarın çıkıyor. Gericilik ve dinselleşmeyle mücadele konusuna eğilen dergi, kapağında "Türkiye bu mu?" sorusunu okurlara yöneltiyor ve tartışmaya açıyor.

Komünist Parti Merkez Komite imzasıyla yayınlanan "Geniş muhalefet, derin muhalefet" başlıklı başyazının yer aldığı dergideki konu, başlık ve yazarlar şöyle:

1- Ruh çağırma seansları: 2002   (Volkan Algan)

Erdoğan daha fazla gericileştirmek, kendini lidere itaat etmeye mecbur bir kullar toplamı yaratmak zorunda. Birileri de buna karşılık ‘2002 ruhu’ndan bahsediyor. Gericilerden gerici beğenmek zorunda değiliz.

2- “Besmelesiz çıkmam abi” muhalefeti... (Ali Ufuk Arikan)


AKP dinselleştirme hamlesinde vites artırırken bu partiye meşruiyet alanını CHP ve HDP sağlıyor. İki partinin AKP’nin dinselleştirme adımlarına karşı tavrı “biz de besmelesiz çıkmayız” ya da “yetmez ama evet” pozisyonundan öteye gidemiyor.

3- Gericilikle mücadelenin neresindeyiz? Komünistler ne yapmak istiyor?


Komünist Parti Merkez Komite üyesi Mehmet Kuzulugil'e önümüzdeki günlerde çok konuşulacağı anlaşılan gericilikle mücadele çağrılarını konuştuk. Komünist Parti'nin bu konuya nasıl baktığını ve kendisini nasıl konumlandırdığını anlatmasını istedik.

4- “Arap Baharı”nın en büyük başarısı (Erman Çete)

Ortadoğu’nun son 40 yılı, süreklileşmiş bir dinselleşme ve “hür teşebbüs”ün kutsanması ile geçmiştir. Doğrusu, “Arap baharı”nın en büyük başarısı, bu anlamda dinciliğin ve piyasacılığın sorgulanamaz hale gelmesini sağlamasıdır. Tıpkı Türkiye’de AKP’nin yaptığı gibi!

5- Gericiliğin AB’sinden “vitamin iğneleri” (Osman Çutsay)

Bizi ilgilendiren mesele şu: ABD’ye yakıştırılamayan “özgürlükçülük ve demokratlık”, neden AB’den alınamıyor? Neden Avrupa ve yakın çevresindeki solda böyle bir yanılsama hüküm sürüyor?

6- Gericilikle mücadele nereye bağlanacak? (Kemal Okuyan)

Gericilik bütün türleriyle kapitalizmin hizmetindedir. Gericilikle mücadeleyi küçümseyen bir sol, eğer burada aktif bir tutum alıyorsa, gericidir. Gericilikle ittifak halindeki bir devrimcilik, karşı devrimin ekmeğine yağ sürmektir.

7- “İçeride bir sınıf vardı” (Korhan Ege)


Mata Ahşap Otomotiv fabrikasında çalışan işçilerin sendikalaşma hakları için başlattıkları direniş başarıyla sonuçlandı. Süreçte aktif rol alan işçilerden birisi başarının arkasındaki durumu İçeride bütün kimliklerden arınmış, birleşerek güçlenmiş, kararlı bir sınıf vardı diyerek anlatıyor.

8- DİSK Genel Kurulu’ndan geriye ne kaldı? (Gülçin Uz)

Ayırt ediciliğini kuruluş ilkelerine borçlu olan DİSK ’in bu ilkelerden teker teker sıyrılma yolundaki istikrarlı adımları, Türkiye’de sendikal yapılanmanın ne denli kuşatma altında olduğunu göstermekle birlikte, kongrede açılan bayrak politik olarak örgütlenebilirse umut hala var demektir.

9- ABD’de “yazı tura” seçimleri… (Tulga Buğra Işık)

8 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde ABD siyaseti ısınıyor. Büyük reklam prodüksiyonları eşliğinde sürdürülen seçim kampanyaları özde farkı olmayan adayların kamuoyuna sunulan imajları etrafında şekilleniyor.

10- “Hayal kırıklığı mücadeleye dönüşüyor”

Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Eliseos Vagenas, 4 Şubat grevlerindeki kitleselliğin, SYRİZA –ANEL hükümetinin emekçiler üstünde yarattığı hayal kırıklığının artık mücadeleye dönüştüğünün göstergesi olduğunu söylüyor.

11- Aydınlanma üzerine ne okumalı?   (Leman Adalı)

18. yüzyıl Aydınlanması insanlık tarihinde önemli bir ileri adım. Sıradan insanlar üzerinde tahakküm kuran dini kurumların, tanrı adına yönettiğini ileri süren monarkların gökyüzünden yeryüzüne indirildiği, aklın acımasız eleştirisine tabi tutulduğu bir dönem. Komünistlerin görevi bugün her zamankinden de fazla, kapitalizmle iç içe geçen gericiliğe karşı insanı ve insan aklını özgürleştirmek.

12- CHP varken AKP’ye gerek yok (Özgür Şen)

CHP olan biteni fark edemeyecek bir parti değil. Dinselleşmeyi de, AKP’nin Batılı güçlerle girdiği ilişkilerin dinamiklerini de, piyasanın ve patronların artan gücünü de biliyorlar ve bunları veri alarak kendilerine böyle bir ülkede yer arıyorlar. CHP bu ve asla değişmeyecek.

Resim Ekleme

solcu  |  Cvp:
Cevap: 23
25.02.2016- 20:09

BOYUN EĞME yarın çıkıyor: Gençlik yobazları kovalıyor

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 21’nci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’ne özel yer ayrılan bu haftaki derginin kapağında ise yobazları kovalayan gençliğe yer veriliyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 21’nci sayısı yarın meydanlarda, caddelerde, duraklarda, iskelelerde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve Komünist Parti bürolarında okurlarıyla buluşacak.

“Gençlik yobazları kovalıyor” kapağıyla yayınlanan dergide, Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nin çıkış bildirisi de yer alıyor.

Bu haftaki dergide yer alan başlık, konu ve yazarlar şöyle:

1) Cihatçı çeteler okullarda cirit atarken, üniversitelerde aydınlanma mücadelesi yükseliyor…

Dinselleşmeye karşı mücadelenin ilk adımları sayılabilecek olan eylemlerin ardından ülke sathında yaygın gericiliğe karşı Sosyalizm Üniversiteleri’ni örgütleyecek olan Komünist Gençlik, ODTÜ ve İTܒden IŞİD’ci çeteleri kovmaya hazırlanıyor. Komünist Gençlik de üniversitelerde cihatçıların cirit atması ve doğrudan AKP tarafından bunlara yol verilmesi üzerine, “ODTÜ IŞİD’çilere Boyun Eğmez” başlıklı açıklamasıyla yaklaşık iki hafta sürecek bir kampanyaya başladı.

2) Cansel, kadın düşmanlığı ve pembe taksi (Selin Asker)

“Kadın ve erkek eşit değildir” diyen Erdoğan ve AKP iktida rının tüm kurumlarıyla topluma yaydığı gericilik, “öğretmenle gönül ilişkisi varmış”, “gece vakti sokakta ne işi varmış”, “mini etek giymeseymiş” sözleriyle saldırıya uğrayan kadının suçlu çıkarılmaya çalışıldığı bir karanlık yaratmış durumda.

3) Esnek çalışmanın diğer adı: Modern kölelik (Barış Balkan)

Çalışma hayatında , güvenceli esneklik olarak ifade edilen çalışma biçimi sıkça konuşulur ve tartışılır durumda. Bu konunun sürekli gündeme gelmesinin en önemli nedenlerinden biri, sermayenin devamlı olarak işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelen saldırılarıdır.

4) Hükümetin ‘fon’ karnesi!

Kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi yeniden gündeme gelirken hükümet, fon yönetme konusunda sicilinin temiz olduğunu iddia ediyor. Ancak İşsizlik Sigortası Fonu, yıllardır amacı dışında kullanılıyor. Fonun birikimi, işsizlere değil sermayeye aktarılıyor.

5) Gericiliğe karşı mümkün olan tek ittifak (Kemal Okuyan)

Gericiliğe karşı yeni bir hamlenin eşiğindeyken, ana hedefi sömürü düzenini ortadan kaldırmak olanlarla gericilikle hesaplaşırken, sömürü düzeni ile karşı karşıya gelmeyi de göze alanlar arasındaki işbirliğini geliştirmek dışında şansımız yok.

6) AB modeli çatırdarken üzerimize düşen kanlı gölgeler (Osman Çutsay)

Her saat değişebilecek bir yırtıcı iklimde çırpındığımız, bizdeki cahilleri aratmayacak kötücül cahillerin, şimdilik Berlin-Paris-Brüksel hattında su başlarını tuttuğu doğrudur. Fakat bu acımasız iklimden yetişen devrimci genç bakışın, çözülen Türkiye ve yakın çevresinden yeni bir sosyalist çözüm çıkarması da mümkündür.

7) Küresel silahlanma artırıyor (Tulga Buğra Işık)

Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından silahlanmanın biteceği iddiasının hiçbir geçerliliği olmadığı bir kez daha kanıtlanıyor. Emperyalizmin dünyaya vadedebildiği tek şey savaş ve yıkım.

8) Suriye ‘paylaşılırken’ ateşkes dansı (Erman Çete)

Anlaşılan o ki, Suriye masasında söz sahibi olan büyük güçler, yalnızca Suriye’nin siyasi yapısının değişmesinde değil, ülkedeki idari yapının da baştan aşağı yenilenmesinde mutabıklar. Kesin olan, Suriye’nin ulusal egemenliğinin eski haliyle tesis edilemeyeceği.

9) Felsefeye neden ihtiyaç duyarız? (Erki Kıroğlu)  

Felsefe, nesneler ve özneler dünyasında ki ortak vasıfları, örneğin var oluşun evrensel yasalarını bulmak için çaba gösterir, ama daha önemli olarak, öznenin bütün nesnel görüngü çeşitliliğiyle ilişki biçimini tanımlamaya, öznenin varoluş evreninde somut ve eşsiz yerini belirlemeye çalışır

10) Ankara'daki bomba kimleri öldürdü? (Özgür Şen)

Erdoğan'a hayat öpücüğünü Genelkurmayın üç yüz metre yanında patlayan bomba değil işte bu ortam veriyor. Sonra ana akım medyada Türkiye'de ne olursa olsun, kim ne yaparsa yapsın AKP'ye yarar diye şaka yapılıyor. Aslında ülkede siyasetin bitmek üzere olduğu itiraf ediliyor. Bu tabloya eklemlenen herkes, nedeni veya biçiminden bağımsız, bitmekte olan siyasetin bir parçası haline geliyor. HDP'nin veya CHP'nin peşine takılmak sonucu değiştirmiyor. Düzen siyaseti ülkeyi yok ederken, doğal olarak kendisine tabi olanları da yok ediyor. Patlayan bombalar yalnızca orada olanları değil, sonrasında siyaset yapamayanları da öldürüyor.

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 24
03.03.2016- 20:22

BOYUN EĞME’de bu hafta: Kadınlar gericilikle mücadeleye hazır

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME yarın yayınlanacak 22'nci sayısında kadınların gericilikle mücadelesine geniş yer ayırıyor.

Resim Ekleme

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME her hafta olduğu gibi yarın da 22’nci sayısıyla okurlarıyla buluşuyor.  

Kadınların gericilikle mücadelesine geniş yer ayrılan ve “Kadınlar gericilikle mücadeleye hazır” kapak manşetiyle yayınlanan derginin bu sayısında şu konu, başlık ve yazarlar okunabilir:

1- Bu nikâh kıyılamaz

Bu 8 Mart yazısına iyi haber vererek başlayalım. Türkiye’de gericiliğin kader olmadığını iddia eden, “özgürlük için birlikte mücadele edelim” diyen insanlar var ve yollarının kesişeceği milyonlarca ilerici olduğunu biliyorlar. Ve bunun kadınlarla çok ilgisi var!

2- Bir arada yaşamak yok

Çilem en sert ve tek önlemi aldı, yaşamını korumak için başka yolu yoktu. Gericilikle mücadele de Çilem’in kavgası gibi... Ya gericilik ya kadınlar yaşayacak. Arada bir önlem yok, bir arada yaşamak yok. Bir arada yaşamayı reddediyoruz. Çünkü gericilikle yaşayamıyoruz.

3- Gericiler kız çocuklarının okula gitmesini neden istemez? Boyun eğdirmenin başlangıç aşaması (Nihan Soycan)

Kız çocuklarının okullardan uzaklaştırılması, gericilikle sürekli bir sürtüşme halinde olan kadınlara boyun eğdirme çabasının başlangıç aşaması. Gericilik, biat etmenin, erken yaşta evlendirilmenin, taciz edilmenin, öldürülmenin sorguya açılmadığı bir kadın yığını yaratmak istiyor.

4- ‘Bu karanlıktan örgütlenerek çıkacağız’

Mart ve Türkiye denilince akıllara gelen en önemli problemin tüm ülkeyi ama özel olarak kadınları çevreleyen gerici kuşatma olduğu ortada. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir çağrı metni ise gericilikle mücadele konusunda son zamanlarda atılmış en anlamlı adım olarak görülüyor. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nden söz ediyoruz. Hareket adına çağrı metnine imza atan 6 isimden birisi de hukukçu Özlem Şen Abay. Abay’la yaptıkları çağrının ne anlama geldiğini, gericilikle mücadelenin kadınlar açısından nasıl bir önem taşıdığını konuştuk.

5- 2016 ABD Başkanlık seçimleri: Sınıf mücadelesinde bir dönüm noktası mı?

2016 başkanlık seçimlerinde Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi’nin (PSL) başkan yardımcısı adayı Eugene Puryear’ın Boyun Eğme için kaleme aldığı makaleyi paylaşıyoruz.

6- Biz de sizi tanımıyoruz (Kemal Okuyan)

Vakit tamamsa tamamdır. Türkiye’de sol gericilikle mücadeleye imzasını ko-ya-cak! Koyacak ve oyunu bozacak. En azından, düzen cephesi için bu dönemden çıkışın ağır bedeli, solun elde edeceği toplumsal mevziler olacak.

7- ‘Haribo’yla mutlu olunmuyor’ (Gün Yaman)

İstanbul Hadımköy sanayi bölgesinde kurulu Pamir Gıda’ya ait Haribo Şekerleme ve Çikolata Fabrikası işçilerinin grevi, taleplerinin kabul edilmesiyle sonuçlandı.

8- İmza kampanyası sendikacılığı (Korhan Ege)

Sendikalar, patronlar karşısında mücadeleci, toplu sözleşme ve grev silahlarını etkili kullanan sınıf örgütleri olmaktan çıktı. Yüzbinlerce işçiyi temsil eden bir sınıf oluşumunun bir imza kampanyasının ötesine geçemeyen hali, teslimiyetçiliğin bundan daha kötü bir biçimde olamayacağının resmidir.

9- İşçiye karşı ‘organize işler’

Geçtiğimiz yılki eylemleriyle hem patronlara hem de AKP’ye kök söktüren Renault işçileri, bu yılın da kolay geçmeyeceğini ilan etmiş oldu. 10 arkadaşlarının işten çıkarılmasına karşı şalter indirip direnişe geçen Renault işçilerinin karşısında AKP, MESS ve geçen yıl fabrikadan kovulan Türk Metal blok olarak duruyor.

10- Suat Derviş: “Kıpkızıl bir komünist” (Burcu Başkonak)

O kimsenin gölgesinde değil, partisi olan bir komünisttir. Dışlanır, yok sayılır... Yine de, insanların “hür ve eşit olacağı” o güzel günler için mücadele etmekten vazgeçmez. Bugün, yaşam öyküsü ve eserleriyle, yıldızları özgürce seyretmek isteyen tüm kadınları selamlıyor Derviş.

11- Kadının özgürleşmesi bahsinde ne okunmalı? (Evrim Gökçe)

Kadının kurtuluşu için aradığımız şey konusunda ne özürcü ne de örtüğüz. Devrimi arıyoruz, Engels’in “kadının tarihsel yenilgisi” dediği andan sonraki aralığı ancak böyle derdest edebileceğiz. Devrimi ararken de okuyacak, muhasebe edecek ve postmodern önermelere ayak direyeceğiz.

12- Forbes’un zenginleri, AKP’nin yandaşları (Ahmet Çınar)

Her yılın ilk aylarında olduğu gibi bu yıl da Forbes Dergisi, Türkiye’nin en zengin ilk 100 patronunu açıkladı. Açıklanan tablo, 13 yıllık AKP iktidarı ile iyi ilişkiler içinde olan tekellerin tablosu da aynı zamanda.

13- Bu adam deli mi? (Volkan Algan)

Herhalde ancak bir ruhsal dengesizlik sorunu olan birisi böyle davranır diye düşünüyorlar, ama mesela başka. Erdoğan bir karşı devrimci ve bunun gereklerini yerine getiriyor.

14- Müslümanların çelişkilerini laiklik çözemez (Özgür Şen)

Laiklik ilkesi yalnızca toplumsal ve siyasi alana girmemesi için dinsel olana çekilecek sınırı belirler. Üstelik bu sınırın yeri bir tartışma konusu da değildir, tartışılacak olan mücadelenin kendisi, dinsel olanın bu sınırın gerisinde nasıl tutulacağıdır.

Resim Ekleme

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]