Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

owert  |  Cvp:
Cevap: 9
15.10.2015- 00:50

Esasında demokrasinin içerik   olarak   yönettim biçimi olduğunu sanırım herkes kabul eder.

Demokrasi :toplumun yönetilem biçimidir.

Her sistem kendi demokrasisini yaratır. Sanırım buda kabul edilecek olanlardandır.

Demokrasiyi sistemsel bir yapının (o sistemi belirleyen koşulların )olmadığını söyleyenler ki toplumsal tarihe dümdüz bakanlar olarak değerlendirenler. Bu kez demokrasi denilen yöntem   biçimi   tartışılmaya kavranmlar içinde boğulmaya başlar.

Toplumsal sistemlerde demokrasi her zaman ortaya çıkabilir. Kölecilik ,feodel,yada burjuva sistemlerinde . Ancak yukarda   demiş olduğum gibi toplumları böyle   kendine özgü sistemler dahilinde değerlendirmeyenler bu sistemleri de kabul etmez ,toplumsal tarih kendine has özelikleriyle ayrılmayan toplumlar olarak görmekteler veya görmek istemekteler. İşin ilginci bunu açık açık ta söylememektedirler .

Diğer taraftan toplumsal yapıyı farklı koşularda farklı sistemleri sahip olacağını yada geçiş toplumlarında iki farklı sistemin iç içe durduğunu ve sistemlerin   (koşulların) bıçak gibi ayrılmayacağını değerlendiğrenlerde vardır . Hatta iktisadi alt yapının tamamen değişmesine rağmen eski   sistemin değerlerinin hala üste yapıda var olduğunu da kabul edilir.

Bu durumda demokrasi yönetme biçimi ise her sistem bunu kendine göre biçimlendirir. Köle demokrasisi ya da burjuva demokrasi ya da sosyalist demokrası.

Eğer bir Tarihsel metaryalist   anlayışa sahip olan demokrasiden söz ediyorsa bence bura da sosyalist demokrasiden bahsediyor demektir. Yani toplumsal demokrasiden. Çünkü sosyalist sistem toplumsal olandır.

Ve yine demokrasi derken sosyalist olanın içindeki yönetimden bahsediyor demektir. Yani Tarihsel metaryalist anlayışla olayları değerlendiren demokrasi derken sosyalizm demektedir. Yine ila sosyalizm demesi veya başına eklemesi gerek duymaya bilir. Bunun en iyi anlaşılacağı ise '' demokrasi derken nasıl bir demokrasiden bahsediliyor olmasıdır. Eğer toplumsal demokrasiyi bize anlatıyorsa ve savunuluyorsa vay   sosyalist demedin diyemeyiz. yada demiyor diyemeyiz.  

İçerik biçimi aştığında ila biçimi aramamıza gerek yok ..Gerçekte çok değerli birşey yapılıyor. İçeriğin   biçimi aşması isteniyor. Bu yönde çaba gösteriliyor .Ancak tartışma böyle olmuyor. İçeriği tartışırken biçim nerde diye biçim aranıyor.  

İşin gerçeği borganın bu işler hiçte umrunda değildir. Olmadığı içinde ,ıvır zıvır işlerle ne uğraşılıyor yeter artık diye nara atıyor. Esasında borga o yazısnda sol gösterip sağ çakıyor.



dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 10
18.10.2015- 13:07

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış



Kürt hareketi ne kadar dinamik bir yapı özelliği gösterirse göstersin Türkiye'ye özgü bir siyaset üretemiyor. Bundan sonra da üretemez. Kürt hareketinin Türkiyelileşmek gibi bir misyonunun da olduğunu düşünmüyorum. Bu katliamlar kapitalizmin ürettiği katliamlardır ve sınıf mücadelesini esas alan bir mücadele biçimiyle geriletilir. Türkiye sosyalistleri gözlerini kürt hareketine çevirmeden, toplum dışı teröre başvurmadan kendi yolunu kendisi çizmelidir. Bu yolun da örgütlenmeden geçtiği düşüncenize katılıyorum. Türkiye sosyalistleri örgütlenmeli ve halkı da örgütlenmeye çağırmalıdır. Örgütsüz bir halk yenilgiye mahkumdur ve başımıza ne geliyorsa bu örgütsüzlük nedeniyle geliyor. BHH'yı harekete geçirmek olabilir, kitlesel mitingler olabilir, işçi sınıfını harekete geçirmeden kapitalist düzende gedikler açmak mümkün olmuyor. Borga'nın söylediklerinin ise savunulacak bir yanı yok.



Kürt hareketinin toplumsallığı karşısında sosyalistler toplumsal bir güç olamadığı sürece solun bir kısmı kürt hareketinin neyi savunduğuna da bakmadan yanaşmak zorunda kalıyor. Güçsüzlüklerini bu şekilde gidereceklerini düşünüyorlar. Kürt hareketi neyi savunuyorsa savunsun destekleyicisi olan solun tavru hiç değişmiyor. Kürt hareketi AKP'ye karşı da olsa, kol kola girmiş de olsa kürt hareketi içindeki kuyrukçu solda hiç bir kımıldama olmuyor. Onlar bulundukları yeri hiç değiştirmiyorlar.   HTKP de aynı yolun yolcusu. Erkan Baş TKP'den ayrılış nedeni buymuş. Açık açık kürt hareketine yanaşmanın mazeretlerini üretmeye başladı.

Örgütlenme konusuna ben de katılıyorum. Kuyrukçuluktan sonra sosyalistlerin ikinci büyük sorunu da bu. Lafa gelince en büyük sosyalist oluyoruz, ''gel partide örgütlenelim'' denildiğinde köşe bucak kaçılıyor. Partileşmeden de parti eleştirmek kolay hale geliyor. Türkiye'nin sorunu silahlı mücadele değil. Solda bunu savunan bir güçlü bir hareket kalmadı. Forumlarda silahlı mücadelenin propagandası yapanların kendi söylediklerine inandıklarını da sanmıyorum. Bir örgüt kurulacak, illegal olacak, silahlı mücadeleyi savunacak, bu konuda eylemlerde bulunacak, gelişmiş devlet aygıtlarına yakalanmayacak ve bu yolla devrim olacak! Bunun inandırıcılığı yok.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 11
19.10.2015- 18:26

owert birkaç gün önce yazmıştı, Türkiye solunun mayasında sanki güce tapınma var. Her dönemde kendisinden daha güçlü gördüğü düzen soluna ilgi gösteriyor. Böyleyse, hiç bir değişiklik yok demektir. Kuyrukçu sol da o solun içinden çıktı, aynı davranışı gösteriyor. Sosyalistlerin o tarafta işi olmamalı. Kim bağımsız bir mücadeleden yanaysa orada toplanalım biz de. Onlar   kuyrukçuluktan, düzen solundan yana taraf alıyorlarsa, biz sosyalistler de bağımsız sınıf mücadelesinden yana taraf olmalıyız. Kuyrukçuluk o hale geldi ki, turnusol işlevi görmeye başladı. Turnusolu bu kuyrukçulara tut, '' ben sosyalist değilim, sınıf mücadelesi benden uzak dursun'' demeye başlarlar.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]