Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan
19.09.2013- 22:05



Ya düşecekler, ya düşecekler
Tunç Sipahi


Dünyada bugün hiçbir sol hareketin karşısında, bu ülkedeki solun karşısındaki kadar ağır bir görev bulunmuyor. Mesela hiçbir komünist partisi Aydınlanma mirasını tümden reddeden, insanın varlığına karşı, düzenin tüm bahislerini üzerine yatırdığı, emperyalizm tarafından iktidara getirilen ve konsolide edilen, normal anlamda siyasi bir parti olmayan bir gericilik türüyle mücadele etmek zorunda değil. Yunanistan Komünist Partisi, “1688 yıl önce İznik konsilinde Kilise ne dediyse, öyle düşünülecek, öyle yaşanacak, ne kadın olacak, ne hakkı, ne sendika, ne özgürlük” diyen bir sağcılık türüyle uğraşmıyor. Biz ise her an, her saniye, her nefeste, her gaz bombası atıldığında, her plastik mermide, her ölümde, kadınlara yönelik her saldırıda, sağlığa, eğitime yapılan her müdahalede bununla karşı karşıyayız. İlahiyat fakültelerinden felsefe dersinin kaldırıldığı anda -zaten ne okutuluyordu diye yan yollara sapmayın- Katolik Kilisesi’nin en bağnaz zihinlerinin 750 yıl önce hayal edebildiği ama teklif dahi edemediği bir korkunç yobazlık manifestosuyla karşılaştık. Cahil Katolik bağnazlarının bile 13. yüzyılda düşünebildikleri -ve bir dönem sözüm ona yapabildikleri- tek şey ilahiyat bölümlerinin sanat (bilim ve felsefe) bölümlerinden üstün görülmesidir. Zaten daha fazlasını yapabilselerdi, insanlık hâlâ mumla aydınlanıyor olurdu! Tehdit çok acil, çok büyük, çok stratejik, hızlı cevap vermek çok önemli. Bu nedenle meleklerin cinsini tartışacak vaktimiz yoktur.

“Emperyalizm getirdi, o götürür” demek emperyalizmi hiç anlamamaktır ve sosyalist olmamakla eşdeğerdir. Emperyalizm götürürse, daha iyisini bulduğu için götürür. Bu, kahve sohbetidir; CHP içindeki gizli gericilere yakışır, ki bunlardan var, görüyoruz. Tabanının gerisinde olduğu aylardır her gün kanıtlanan bir merkez söz konusu. Neden? Dünyada hiçbir sol inanılmaz bir karşı devrimciliği demokrasi vb. lakırdılarla yutturmaya çalışan, son ana kadar meramını açıkça anlatma cesaretini bulamayacak, derdini eylemleriyle anlatmaya dahi son beş yılda başlamış bir Orta Çağ öncesi ideolojiyle karşı karşıya değil. Dünyada hiçbir karşı devrim yaptığının tersini, amacının karşıtını söyleyerek ve kendisinden olmayan entelektüel ve yazar-çizer tayfasını yedekleyerek, satın alarak yürümemiştir. Faşist, faşist olduğunu söyler; devrimci, devrimci olduğunu. Programını mertçe açıklasa asla destek alamayacağını bilen bir sinsi gericilik resmen bir ülkeyi, bir halkın geleceğini, sabah akşam, gece gündüz yalan söyleyerek çalmaya çalışıyor. Her “demokrasi paketi” demokrasinin son kırıntılarını da yok ediyor. Hiçbir sosyalist hareket, 1165 yılında Notre Dame inşaatına ilk taşı koyan eğitimsiz bir Fransız’ın tahayyül dünyasında yaşayan, dünyayı en iyi ihtimalle 850 yıl geriden takip eden bir “doğal faşizmle” karşı karşıya değil. Bu bir var olma mücadelesidir ve tek tek her sosyalistin de yaşamı söz konusudur. Şaka yapmıyoruz burada. Karşı karşıya olduğumuz neo-Selefiliktir.

Bu nedenle şu an TKP, dünyanın en önemli sol hareketidir, en önemli komünist partisidir. Sendikaları kontrol ettiği, milyonları harekete geçirdiği için değil: Karşılaştığı tehlike en büyük olduğu, görevi halkın -fiziki varlığı dahil- yaşamını doğrudan ilgilendirdiği için. Bu nedenle tek görev vardır ve bu görev tek tek her sosyalistin, her yurttaşın, çocuklarımızın, halkın, var olma veya olmama anıdır. Ya gidecekler, ya gidecekler! Yoksa ne biz, ne çocuklarımız, ne işçi sınıfı, ne sol, ne TKP, ne özgürlük, ne başka bir şey var olabilir. Hatta CHP bile var olamaz -gerçi insan emin olamıyor! Kıraç toprakta, çölde medeniyet olmaz. Tek görev, tek odak, tek amaç AKP’yi seçimlerde yenilgiye uğratmaktır. Düzen, kapitalizm, emperyalizm, her şey ve her şey artık sadece ve sadece bunlarda simgelenmektedir. Kapitalizmi eleştirmekle AKP’yi eleştirmek, emperyalizmi reddetmekle AKP’yi reddetmek, yaşama hakkımızı savunmakla AKP’yi iktidardan bir daha gelemeyecek şekilde çok ağır bir seçim yenilgisiyle düşürmek aynı şeydir. Bu adım, dünya barışı için atılacak en önemli adımdır da aynı zamanda.

Tarikat ittifakı dağıtılacak ve bu ekip gidecek. Burada en küçük kafa karışıklığına, en küçük odak kaymasına yer olamaz. Moralleri bozulacak, senelerce uğraşmalarına rağmen halkın kabul etmediğini sadece sokakta değil, sandıkta da görecekler. Başka yol yoktur. Geçen belediye seçiminde aldıkları yüzde 38,8’i dahi alamamaları ve büyükşehir belediyelerini kaybetmeleri gerekiyor. Asgari hedef budur: Telaffuz edilmiyorsa, ben ediyorum. Somut olalım. Ayrıca bu iş dar anlamda bir sosyalizm meselesi değildir. Mücadele sosyalizmin yaşayabileceği asgari iklimin korunması mücadelesidir. Çünkü sosyalizm insanlar için ve şimdi ilk amaç insanı korumak. İnsanı koruyamazsak ne için, kimin için, kiminle sosyalizm mücadelesi vereceğiz?
Hepimizin tek ama tek hedefi AKP’yi seçimde de geriletmek, AKP’nin düşüşünü seçimle de hızlandırmaktır. Tek görev budur ve bu tek görev Türk olsun, Kürt olsun, etnik köken ne olursa olsun, Alevi olsun, Sünni olsun, bölgedeki her insanın var olabilmesi için önkoşuldur. Bu görev, 93 yıllık tarihimizdeki en devrimci görevdir.

SOL

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]