Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Seçim çoğumuza sürpriz gelen sonuçları önümüze koydu. AKP 7 Haziran'da yaşadığı sarsıntıyı 1 Kasım sonuçlarıyla telafi etti ve 2011 seçimlerinde aldığı oy yüzdesine hemen hemen ulaştı. CHP'de değişen bir şey yok. Deve mi kuş mu belli değil. Yıllardır sağdan devşirme siyasetçilerl vitrine doldurmanın partiye hiçbir getirisinin olmadığını bir türlü anlayamadı. Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğü ve iyi niyetli oluşunun da yeterli gelmeyeceği ortaya çıktı. MHP seçimin öncelikli mağlubu. Doğaldır, sistem MHP'ye ihtiyaç duymayacağı bir yönde ilerliyor zaten. 80 öncesinin Ülkü Ocakları'nın yerine Osmanlı Ocakları da ikame edilmişken ve MHP'nin milliyetçi reflekslerine ihtiyaç duyulduğunda AKP'nin böyle bir refleksi gösterebileceği ortadayken MHP giderek daha da ufalanabilir. HDP'ye gelince...

HDP kürt hareketinin yasal platformdaki temsilcisi. Kürt hareketi için söylediğimiz ne varsa, ''ne yapılması gerektiğine karar veremiyorlar'', ''sürekli yalpalıyorlar'', ''sağa açılım siyaseti son gaz devam ediyor'' vb.- bunların tümü, daha fazlasıyla   HDP için de geçerlidir. HDP Türkiyelileşmek siyasetini sağcılaşmak ve düzene uyumlu bir siyasetin peşinde koşmak olarak anlıyor. HDP kimlik siyasetinden ne yapsa kurtulamıyor.

Bu konularda çok fazla örnekleme yapmaya da gerek yok. Bu üç muhalefet partisinin ortak özelliği kimlikler üzerinden siyaset yapmasıdır. MHP neredeyse ırkçılığa varan bir milliyetçilik anlayışının temsilcisi. HDP kürt etnik kimliğinin siyasi alandaki temsilcisi, CHP ise ne kadar bu kimlik siyasetlerinin dışında görülse de, genel siyasi doğrultusunda bu konuda etkin bir karşı koyuş gösteremeyen bir parti kimliğinde. Kimliğinde kimliksiz yazıyor. Kılıçdaroğlu'nun Pollyannacılığıyla bu partinin bundan bir adım öteye geçmesi de mümkün değil.

Bu kadar mı?

Hayır, değil! Bu partiler her türlü olumsuz yanlarıyla birlikte AKP tarafından halkın önüne sürülen korku ve şiddet tehditi karşısında da çaresizleri oynamışlardır. AKP'yi yalnızlıktan kurtarmak, çoktan meşruiyet dışına çıkmış bir partiye halk nazarında meşruiyet kazandırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar ve bu beceriksiz ve öngörüsüz siyasetin AKP'ye alan açtığını da bir türlü fark edemediler. CHP'sinden MHP'si ve HDP'sine kadar hepsi seçimlerden sonra AKP ile koalisyon kurabileceklerini söyleyebilecek kadar Türkiye koşullarını okumaktan aciz bir pozisyon alabilmişlerdi. Haziran direnişini sahiplenmeye çalışanlar bir türlü Haziran'ın ne olduğunu anlayamadılar. AKP koalisyonla iktidarda kalacaksa, halk muhalefete neden yanaşsın?   Milliyetçiliğe, rtnisiteye, islamcılığa oy verilecekse AKP bunun dışında olabilir mi? Milliyetçiliği gerektiğinde ayaklar altına alabilir, gerektiğinde en hızlı milliyetçi kesilebilir! Medine Sözleşmesini referans alıyorsan AKP bunu yıllardır söylüyor! Memura iki maaş ikramiye sözüyle iktidar olunacaksa AKP de aynı sözü verebilir! Bu muhalefet bloğunda AKP'yle dişe diş bir muhalefet, AKP gericiliğine cepheden bir karşı çıkış gördünüz mü? AKP'ye benzemeye çalışarak muhalefet edilecekse, halkın benzerine yönelmesinin ne anlamı var, aslı zaten iktidarda!

AKP 7 Haziran ile 1 Kasım arasında bir şiddet sarmalı yaratarak ''benden sonrası tufan'' algısı yaratmaya çalışmıştır. Ekonominin sinyaller vermesini de buna ekleyin ortaya çıkan korku tüneli geniş kitlelerde korku ve panik yaratmıştır. Kitlelerin AKP'ye yönelişi AKP'ye ve geleceğe duydukları güven değil, daha kötüsüyle karşılaşmama refleksidir. Bugünün karanlıklarına sarılmasının nedeni yarınların daha da karanlık olabileceği algısıdır. AKP bu algıyı topluma yaymada başarılıdır ve seçimin kazanılmasında yarattığı bu korku ve şiddet sarmalı içinde bu algıyı kitlelere ulaştırabilmesidir.

Düzen siyaseti böyle de, ya sistem dışı solumuz?

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
02.11.2015- 16:12

Solun klasikleşmiş yorumlarından sıyrılması lazım. Seçim sonuçları düzen solunun ve onlara yanaşan sol zihniyetlerin kesin yenilgisidir. Bir kısım sol içinde bulunduğu paradoksu aşmak zorundadır. Düzen karşıtlığı ile düzen partilerine sarılmanın sola bir getirisi bulunmuyor. Bunu bu seçimde bir daha anladık. Anlamayanlar varsa onlar için de yapılacak bir şey yok.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 2
02.11.2015- 17:12

Bu seçim sonuçları Türkiye'nin açık bir faşizme yönelebileceğinin işaretidir. Solun dağınıklığı ise bu yönelişin önüne geçebilecek bir güç olamayacağını gösteriyor. Haziran direnişi heba edilmiştir. Sol haziran'da ortaya çıkan toplumsal güce önderlik yapabilseydi şimdi bu kadar umutsuz bir durum ortaya çıkmazdı. Haziran'da ortaya çıkan umut HDP ve CHP'ye bırakıldığı için şimdi ortada böyle bir güç olduğunu söylemek de zor. Halkımız savunmasız olarak ortada kala kaldı. CHP ve HDP kendine umut veremiyor ki, halka umut verebilsin.

Solun ne yapması gerektiği kabak gibi ortada, sistem solundan ve parlamenterizmden yollarını kesin bir biçimde ayıracak. Kuyrukçuluğu bırakacak. Ertuğrul Kürkçü seçim yenilgisi üzerine yaptığı açıklamada ''bize oy veren sol hala bizde'' demiş! Utanmaz, arlanmaz adam yenilgiden kendini sıyırmaya çalışıyor.Bu adamları solda saydığımız sürece solun siyasetini doğru siyaset saymak akıl işi mi? Bu sol mu Türkiye halkını düzlüğe çıkarak, sosyalizmle buluşturacak?

Bir sözüm de HTKP'ye ve benzerlerine; kolay yoldan solculuğu bırakın artık. Bu ülkenin ezilen sınıflarına sistem solunu önermekten başka bir şey yapmıyorsunuz; bundan böyle de yapamayacaksanız, aklınızdan başka bir siyaset tarzı gelmiyorsa sol saflardan uzaklaşın. Partinizi kapatıp oy istediğiniz düzen partileri içinde siyaset yapmaya başlayın. Emekçi halka bugünkünden daha çok fayda sağlarsınız.

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 3
02.11.2015- 17:45

Bu sonuçlar AKP'nin başkanlık sistemine geçişine yetmiyor bunu unutmayalım. Başka bir partiye ihtiyaç var. 1 Kasım sonrasında kürt hareketine dikkat kesilelim,Öcalan yeniden faktör haline gelebilir. Ver özerkliğimi al başkanlığını! 7 Haziran'da olmadı, şimdi koşullar daha farklı. Öcalan ikna edilirse, önümüze böyle bir beraberlik de çıkabilir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
02.11.2015- 22:04

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Bu seçim sonuçları Türkiye'nin açık bir faşizme yönelebileceğinin işaretidir. Solun dağınıklığı ise bu yönelişin önüne geçebilecek bir güç olamayacağını gösteriyor. Haziran direnişi heba edilmiştir. Sol haziran'da ortaya çıkan toplumsal güce önderlik yapabilseydi şimdi bu kadar umutsuz bir durum ortaya çıkmazdı. Haziran'da ortaya çıkan umut HDP ve CHP'ye bırakıldığı için şimdi ortada böyle bir güç olduğunu söylemek de zor. Halkımız savunmasız olarak ortada kala kaldı. CHP ve HDP kendine umut veremiyor ki, halka umut verebilsin.

Solun ne yapması gerektiği kabak gibi ortada, sistem solundan ve parlamenterizmden yollarını kesin bir biçimde ayıracak. Kuyrukçuluğu bırakacak. Ertuğrul Kürkçü seçim yenilgisi üzerine yaptığı açıklamada ''bize oy veren sol hala bizde'' demiş! Utanmaz, arlanmaz adam yenilgiden kendini sıyırmaya çalışıyor.Bu adamları solda saydığımız sürece solun siyasetini doğru siyaset saymak akıl işi mi? Bu sol mu Türkiye halkını düzlüğe çıkarak, sosyalizmle buluşturacak?

Bir sözüm de HTKP'ye ve benzerlerine; kolay yoldan solculuğu bırakın artık. Bu ülkenin ezilen sınıflarına sistem solunu önermekten başka bir şey yapmıyorsunuz; bundan böyle de yapamayacaksanız, aklınızdan başka bir siyaset tarzı gelmiyorsa sol saflardan uzaklaşın. Partinizi kapatıp oy istediğiniz düzen partileri içinde siyaset yapmaya başlayın. Emekçi halka bugünkünden daha çok fayda sağlarsınız.




Sn.bedrettin;

Seçim sonuçları üzerinden fazla umutsuzluğa kapılmamak gerek. Aslında 7 Haziran seçimlerinin öncesine döndük. Değişen çok fazla şey yok. Sadece 7 Haziran seçimleriyle ve gereksiz biçimde fazlaca iyimserliğe kapılmıştık. İyi tarafından bakmaya çalışalım. HDP dahil düzen soluna bel bağlayarak AKP'yi geriletmenin ve sola alan açılabileceği beklentisinin yanlışlanmasını da gözler önüne serdi seçim sonuçları. Sol açısından hiçbir şeyin eskisi gibi gidemeyeceğini de gösterdi.

Sosyalist sol yıllardır bir ''rehavet'' içinde. Açık söylüyorum TKP dışında hiçbir sosyalist özne bu gidilen otobanın yanlış olduğunu farklı bir doğrultuya geçilmesi gerektiğini söyleyip durdu. Önerdiği sosyalistler için olması gerekendi, zordu, engebeliydi, yalnız kalma riskini de getiriyordu; ama hep haklı çıktı. Kolaycılığa kaçanlar ise sosyalist mücadeleyi ertelemekten ve kürt ulusalcılığının ''başarısına'' endeksleyenler ise hep yanıldı ve yanılttı. Bu siyaset tarzının sosyalist mücadeleyle hiçbir ilgisinin bulunmadığı bir türlü anlaşılamadı. TKP'nin ayrışmasıyla ortaya çıkan HTKP de bu ertelemeci koroya sonradan katıldı. Şaşırtıcı bir şekilde yanlışlık anlaşılacağına yanlışta ısrar etme eğilimi daha da artıyor.

Eskisi gibi gidemez; gitmemeli. Herkes şapkayı önüne koyup düşünebilmeli. Doğru söylüyorsunuz; bu seçimlerden sonra iktidarın açık faşizme yönelme tehlikesini hiç de yabana atmamak gerekiyor. Faşizm tehlikesinin püskürtebilmenin yolu da sosyalist solu güçlendirme çabalarından geçmektedir. Sistem partilerinin öncülüğünde ve onların belirlediği siyasetlerle faşizm geriletilemez. 13 yıllık AKP iktidarının bugünlere gelişi bir çırpıda olmadı. Şu ya da bu şekilde adını saydığımız sistem partilerinin ve o sistem partilerine bilerek veya bilmeden kuyrukçuluk yapanların bunda büyük rolleri var. Hala mı aynı rolü oynamaya devam edeceğiz? Hala mı durduğumuz yerin yanlışlığını kavrayamıyoruz?


Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 5
03.11.2015- 10:38

seçim sonuçları bize şunları gösteriyor:

halkımız istikrara oy verdi. akp normal biçimde oy kaybına uğramaya başlamışken, böylelikle kendi hatalarının ve yanlışlarının cezasını çekmeye başlamışken, kaos ortamının sonuçlarını gören kitleler sırf istikrar geri gelsin diye, sırf tek parti iktidarı devam etsin diye, tüm eleştirilerine rağmen, yeniden akp'ye döndü. bir nevi tercihde bulundu, her şeye rağmen bir süre daha akp ile bu krizli ortamı aşmayı benimsedi.

akp'ye verilen yüzde ellilik oy bize şunu gösteriyor: bu oylar blok oylar değildir. böyle bir şey olamaz zaten. yani her kesimden, her görüşden insan akp'ye oy vermiştir. kendine sağcı, solcu, milliyetçi, liberal, dinci, laik, dinsiz, dindar, vb diyen her kesimden insan oy verebilmiştir akp'ye. mhp'den de hdp'den de akp oy alabilmiştir. bu ilginç bir durum ve dersler çıkarılması gereken bir olgu.

bunda akp'nin eski reformcu günlerine geri dönebilme ihtimali etken olmuştur. anayasayı olumlu yönde değiştirebilme, yapısal reformları yapabilme ihtimalini oylamıştır halkımız. kendi geleceğine oy vermiştir, o geleceğin belirsiz kalmamasına, güvence altında olabilmesine, kredi kartlarını döndürebilmesine, askere giden oğullarının sağ döndüğünü görebilmesine, vb...

halkımız da bütün halklar gibi pratik ve pragmatiktir, yani gündelik çıkarlarına bakar ve faydacıdır. chp ve mhp'den iş çıkmayacağını, bunların iki elleriyle bir işi tutup başaramayacaklarını, zaten oylarının da yetmediğini görmektedir. mecburen akp ile devam kararı almıştır.

ama bunu açıkça söyleyememiştir de. anket sonuçları da bu nedenle yanıltıcı çıkmıştır.

seçimlerin bir diğer sonucu, hdp'nin, hatalı politikasının cezalandırılmasıdır. hdp, kırk yılda yakaladığı bir fırsatı kendi elleriyle yok etmiştir. pkk ve ydgh'nin saçma sapan şiddet eylemlerine karşı kararlı ve samimi bir hayır diyemediği için, hendekler arası ütopik özyönetim denemelerine karşı aklın ve sağduyunun sesi olamadığı için kaybetmiştir. meşru siyaset yolunu reddedip, doğan medyası ve cemaat desteğiyle imajinal çalışmalardan medet umduğu için kaybetmiştir.

bu anlamda hdp'nin yine de barajı aşmasını da olumlu karşılıyorum, çünki baraj anti demokratiktir ve hdp kitlesi de meclisde temsil edilmelidir; ama hdp'nin çarpıcı bir oy kaybına uğrayarak cezalandırılmasını ve demirtaş-yüksekdağ ikilisinin burunlarının sürtülmesini de olumlu karşılıyorum.

chp-mhp ve hdp bu seçimlerde bariz bir yenilgi almalarına rağmen genel başkanları hâlâ istifa etmemekte direniyorlar. bu durum türkiye'de siyasetin ne kadar pıhtılaşmış olduğunu gösteriyor. adamlar defalarca yenilgi alıyorlar ama istifa etmemekte, yerlerini başkalarına açmamakta direniyorlar.

ama demokrasiden bol bol söz edebiliyorlar da!

neyse... artık eski tarz, eski dil, eski politika bitmiş durumda. bu gelişmeden sonra devam edeceğini sanmıyorum. kutuplaştırmacı dilin de, anti demokratik tarzın da sonuna gelmişizdir diye düşünüyorum.

solumuz açısından ise yeni bir ışık göremiyorum. gezi direnişinin kalıcı bir etkisinin olmadığı anlaşılıyor. ethem sarısülük'ün ağabeyinin seçilememesi de simgesel olarak bu duruma denk düşüyor. solumuzun kendini gözden geçirip yeni bir anlayış içine ileride girip girmeyeceğini bekleyip göreceğiz.


dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 6
03.11.2015- 12:48

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

seçim sonuçları bize şunları gösteriyor:

halkımız istikrara oy verdi. akp normal biçimde oy kaybına uğramaya başlamışken, böylelikle kendi hatalarının ve yanlışlarının cezasını çekmeye başlamışken, kaos ortamının sonuçlarını gören kitleler sırf istikrar geri gelsin diye, sırf tek parti iktidarı devam etsin diye, tüm eleştirilerine rağmen, yeniden akp'ye döndü. bir nevi tercihde bulundu, her şeye rağmen bir süre daha akp ile bu krizli ortamı aşmayı benimsedi.

akp'ye verilen yüzde ellilik oy bize şunu gösteriyor: bu oylar blok oylar değildir. böyle bir şey olamaz zaten. yani her kesimden, her görüşden insan akp'ye oy vermiştir. kendine sağcı, solcu, milliyetçi, liberal, dinci, laik, dinsiz, dindar, vb diyen her kesimden insan oy verebilmiştir akp'ye. mhp'den de hdp'den de akp oy alabilmiştir. bu ilginç bir durum ve dersler çıkarılması gereken bir olgu.

bunda akp'nin eski reformcu günlerine geri dönebilme ihtimali etken olmuştur. anayasayı olumlu yönde değiştirebilme, yapısal reformları yapabilme ihtimalini oylamıştır halkımız. kendi geleceğine oy vermiştir, o geleceğin belirsiz kalmamasına, güvence altında olabilmesine, kredi kartlarını döndürebilmesine, askere giden oğullarının sağ döndüğünü görebilmesine, vb...

halkımız da bütün halklar gibi pratik ve pragmatiktir, yani gündelik çıkarlarına bakar ve faydacıdır. chp ve mhp'den iş çıkmayacağını, bunların iki elleriyle bir işi tutup başaramayacaklarını, zaten oylarının da yetmediğini görmektedir. mecburen akp ile devam kararı almıştır.







Sen AKP'nin ''reformcu günlerine'' geri döneceğini düşünüp oy vermiş olabilirsin, halkın oy vermesinin nedeni AKP'nin yarattığı şiddet ortamıdır. Devletin tüm imkanlarını kullanarak yarattığı algıdır. Hiledir, baskıdır. Böyle bir seçim mi olur? TRT de Başbakan ile cumhurbaşkanı 60 saat konuşmuş, CHP 5 saat, HDP 20 dakika. Buna mı seçim diyorsun. Sen AKP'yi aklamaya devam et. Kendine bir görev yüklemişsin, yerine getiriyorsun. Seçime çeyrek kala muhalif kanalları kapatması, gazetelerine el koyması bile AKP'nin ülkeyi nereye götürmek istediğini sana anlatmıyorsa, ne diyeyim. Sol forumlarda bu kadar yazabiliyorsun, gerçek hayatta herhalde AKP broşürleri dağıtıyordun.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 7
03.11.2015- 14:50

artık eski tarz, eski dil, eski politika bitmiş durumda. bu gelişmeden sonra devam edeceğini sanmıyorum. kutuplaştırmacı dilin de, anti demokratik tarzın da sonuna gelmişizdir diye düşünüyorum.

Ben de öyle düşünüyorum; AKP eski reformcu günlerine dönecek, memlekete demokrasiyi getirecektir:)

solumuz açısından ise yeni bir ışık göremiyorum. gezi direnişinin kalıcı bir etkisinin olmadığı anlaşılıyor. ethem sarısülük'ün ağabeyinin seçilememesi de simgesel olarak bu duruma denk düşüyor. solumuzun kendini gözden geçirip yeni bir anlayış içine ileride girip girmeyeceğini bekleyip göreceğiz.

Daha açık konuşacaksak, solumuz AKP'yi örnek almalı ve AKP demokrasisinden bir şeyler öğrenmeli. Kaçak arkadaşımızın öğrendiği gibi.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 8
03.11.2015- 16:18

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Sn.bedrettin;

Seçim sonuçları üzerinden fazla umutsuzluğa kapılmamak gerek. Aslında 7 Haziran seçimlerinin öncesine döndük. Değişen çok fazla şey yok. Sadece 7 Haziran seçimleriyle ve gereksiz biçimde fazlaca iyimserliğe kapılmıştık. İyi tarafından bakmaya çalışalım. HDP dahil düzen soluna bel bağlayarak AKP'yi geriletmenin ve sola alan açılabileceği beklentisinin yanlışlanmasını da gözler önüne serdi seçim sonuçları. Sol açısından hiçbir şeyin eskisi gibi gidemeyeceğini de gösterdi.

Sosyalist sol yıllardır bir ''rehavet'' içinde. Açık söylüyorum TKP dışında hiçbir sosyalist özne bu gidilen otobanın yanlış olduğunu farklı bir doğrultuya geçilmesi gerektiğini söyleyip durdu. Önerdiği sosyalistler için olması gerekendi, zordu, engebeliydi, yalnız kalma riskini de getiriyordu; ama hep haklı çıktı. Kolaycılığa kaçanlar ise sosyalist mücadeleyi ertelemekten ve kürt ulusalcılığının ''başarısına'' endeksleyenler ise hep yanıldı ve yanılttı. Bu siyaset tarzının sosyalist mücadeleyle hiçbir ilgisinin bulunmadığı bir türlü anlaşılamadı. TKP'nin ayrışmasıyla ortaya çıkan HTKP de bu ertelemeci koroya sonradan katıldı. Şaşırtıcı bir şekilde yanlışlık anlaşılacağına yanlışta ısrar etme eğilimi daha da artıyor.

Eskisi gibi gidemez; gitmemeli. Herkes şapkayı önüne koyup düşünebilmeli. Doğru söylüyorsunuz; bu seçimlerden sonra iktidarın açık faşizme yönelme tehlikesini hiç de yabana atmamak gerekiyor. Faşizm tehlikesinin püskürtebilmenin yolu da sosyalist solu güçlendirme çabalarından geçmektedir. Sistem partilerinin öncülüğünde ve onların belirlediği siyasetlerle faşizm geriletilemez. 13 yıllık AKP iktidarının bugünlere gelişi bir çırpıda olmadı. Şu ya da bu şekilde adını saydığımız sistem partilerinin ve o sistem partilerine bilerek veya bilmeden kuyrukçuluk yapanların bunda büyük rolleri var. Hala mı aynı rolü oynamaya devam edeceğiz? Hala mı durduğumuz yerin yanlışlığını kavrayamıyoruz?




CHP ve HDP'yle birlikte onların öncülüğünü kabul ederek, Alper Taş'ın yaptığı gibi gözümüzü ve sesimizi bu partilerin ne yapacağına ne söyleyeceğine çevirerek yol alamayız, gericiliği durduramayız. Sosyalistlerin yapması gereken işçi sınıfına yönelmek ve fabrikalarda, tarlalarda, sokakta, okulda, üniversitelerde, hayatın her alanında örgütlenmeye çalışmak olmalıdır. Halkı örgütleyemediğimiz sürece sosyalistler   bu toplumda etkili olamazlar. Bu seçimler geride kaldı ve düzen solu en uygun koşullarda bile başarısız oldu. Başarılı olacağı da yok. CHP ve HDP artimetik olarak yenilgiye uğramasalardı dahi başarılı da sayılmamalıydılar. AKP'nin kurduğu otoriter gericiliğin birkaç vekil fazla çıkarmakla yıkılmayacağını hepimiz biliyoruz. CHP ve HDP'nin söyledikleri de yaptıkları da ortada. Her iki parti de defalarca AKP ile koalisyon yapabileceklerini açıklamadılar mı?








































































Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]