Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

"Rus uçağının düşürülmesi doğru karar"

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili hükümetin aldığı kararın doğru olduğunu söyledi.

Resim Ekleme

TBMM Genel Kurulu'nda 64. Hükümet Programı üzerinde CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili İlhan Kesici Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili hükümetin aldığı kararın doğru olduğunu söyledi.

AA'nın geçtiği habere göre, Kesici, "Bütün bu uluslararası hukuk çerçevesinde angajman kuralları ilan   edilmiş, bütün dünyaya duyurulmuş, bunun icaplarının yapılıyor olduğu belli   olmuş, daha önce çeşitli münasebetlerle ikazlar da yapılmıştır. Bunun son   noktalarından bir tanesi uçağın düşürülmesidir, bu doğrudur. CHP Grubu adına da   bunu böyle ifade ediyorum." dedi.

Kesici konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

"Hükümetimiz, bütün yetkililer, bu konuyla ilgili Batı basınındaki olumsuz havanın giderilmesi için normalden fazla çalışmalılar.
 
Biz yetiştirilirken, 'Boğaz dokuz boğumdur; sekiz kere   yutkunacaksınız, bir kere konuşacaksınız' diye tembihlerlerdi. Bu, tam diplomasi   için geçerli olması gereken bir durumdur. Ancak dışişleri yetkilileri, Başbakan,   Cumhurbaşkanı, bakanlarımız, bunun tam tersini yapıyorlar; bir kere bile   yutkunmadan, yutkunmayı akıllarına getirmeden konuşuyorlar. Bu iyi değildir.
 
Bu hadisenin hemen arkasından şöyle bir şey de geldi: Kahraman kim? Bu   işin kahramanlığı meydana geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız saniye sektirmeden   yaptığı bir toplantıda, eline tutuşturulan bir notla hemen Rus uçağının   düşürüldüğünü müjdeler gibi verdi, sonra da öğretmenlerimiz onu alkışladılar. Bu   iyi bir şey değil. Sayın Başbakanımız daha sonra bir münasebetle 'emri ben verdim" dedi. Bu da iyi bir şey değil."

ileri

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
30.11.2015- 10:54

CHP adına kürsüye İlhan Kesici çıkıyor ve Rus Uçağının düşürülmesinin doğru olduğunu söylüyor. Aynı ifadeyi Kılıçdaroğlu da kullanmıştı. Sonra bu adamların içinde bulunduğu partiyi sosyal demokrat olarak görmemizi istiyorlar! CHP bu siyaseti nedeniyle yüzde 25'te çakıldı kaldı, bu siyaset devam ettiği sürece ileri gitmez, geri gider.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
30.11.2015- 19:53

Siyaset   strateji oluşturmakla başlar, güncel mutlaka o strateji bağlamında okunur ve ona göre konum alınıp, taktikler oluşturulur. AKP'yi doğru okumadığınızda doğru bir siyasi konumlanış oluşturamazsınız. AKP'yi gerici bir bağlama yerleştirmediğimiz, neo-osmanlıcılık ile ilişkilendirmediğimizde ve Cumhuriyet kazanımlarını yerle bir edip devleti parti devleti, tek adam devleti haline getirmeye çalıştığını öngöremedikçe AKP'ye karşı doğru bir konumlanış içine giremez ve güncel siyasete doğru müdahalelerde bulunamazsınız. Bu yüzden ''ben doğru bildiğime doğru derim'' sözü AKP gerçeği karşısında siyasi bir saçmalık olmaktan öteye geçemez.


''Cevap verme'' ile ''Cevap değiştirme '' bölümleri karıştırılınca daha önce uzunca sayılabilecek bir yazı böyle tek paragraflık bir yoruma dönüşüyor. Bu yazının başına da gelen bu!''


hakkı  |  Cvp:
Cevap: 3
01.12.2015- 13:00

Melnur-CHP'ye umut bağlayanların kafasını ellerinin arasına alıp bir kez daha düşünmeleri gerekiyor.


Sn Melnur çok doğru söylüyorsun.
Doğru zamanda doğru siyaset ve siyaset adamları gerekiyor. Kılıçdaroğlu yumuşak zamanların adamı o tür adamlar ancak siyasetin her kesi memnun edeceği şartlarda gerekir.

Onun için zamanımızda krizin bu boyutta olduğu dönemler daha kararlı daha anti demokratik ve daha cesur siyasetler ve siyaset adamları gerekir.

İşte örnek T.Erdoğan bütün krizlerden çıktı. Kendine cemaat tarafından yapılan oparasyonlardan yüzünün akı ile çıktı. Ergenekon mahkemelerinden aldatıldık diyerek suçu cemaate attı ve bütün ordunun emekli subayların güvenini kazandı. Ülkeye nereden girdiği belli olmayan dolarlar sayesinde ekonomiyi arızasız yönetti. Suriyeli göçmelerle Avrupa ülkelerini tehdit ederek oralardan ekonomik kaynak aktarmaya başlamıştı ki, Rus uçağı düşürülme krizi çıktı.

Seçimlerde halkı tehdit- rüşvet ve bütün suçu muhalefete atarak büyük zafer kazandı. Bu zafer sadece kendi kazancı ile sonuçlanmadı muhalefet partilerinde bile deprem yarattı.

Ama hiç beklemediği sonucun buralara varacağını bu derece olacağını ummadığı bir krizle karşı   karşıya kaldı Rus uçağının düşürülmesi olayı bunu da az bir zararla atlatırsa Napolyon gibi tarihe geçecektir. Bundan sonra yapacağı şey bu meseleye mümkün olan bir çok ülkeyi özellikle NATO yu işe karıştırmak olacak.

Biz muhalefet yapan kişiler olarak T. Erdoğandan şikayetçi olabiliriz ülkeyi bizim arzu ettiğimiz şekilde yönetmiyor olabilir ama etrafımıza baktığımızda bu ülkede hala emekli maaşları ödeniyor işçiler maaş alabiliyor insanlar hala bankalara gidip borçlanabiliyor. yani biz yönetim biçiminden memnun olmasakta halkın çoğunluğu memnun.

İşte doğru zamanda doğu yönetici Kılıçtaroğlu değil T. Erdoğandır. Yiğidi öldür hakkını yeme derler atalarımız.

Bunu yazdığım için bana neler diyeceğinizi merak ediyorum Bunuda sosyalizmde liberallere örgütlenme probaganda etme özgürlüğü verilsin dediğim zamanki muhalefeti görür gibi oluyorum . Ne yapayım gerçek saklanamuyor

Evet rus uçağının düşürülmesinden hiç ummadıkları bir tepki ile karılaştılar.

Bundan sonrası eğer sorun çözülmesse büyük bir felaket dolaşacak türkiyenin başında Bu işin en ağır bedelini işçiler yoksul halk bankalara borçlular ve solcular ödeyecek.

Her kes şimdiden hazırlıklı olsun. Artık restleşme   iki taraf içinde başladı.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 4
01.12.2015- 17:59

Düşürülen uçak bile CHP'yi uyandıramadı
Özgür Şen



Türkiye-Suriye sınırında Türk jetleri tarafından Rus bombardıman uçağının düşürülmesinin çok ciddi sonuçları olacak. Türkiye'deki muhalefet hariç herkes bunun farkında.

Tüm dünyanın hakkında konuştuğu bir konu üzerine, ilk gün CHP tarafından yapılan tek resmi açıklama için Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal medya hesabının kullanılması ilginç değil mi? Açıklamada, Kemal Bey Suriye sınırındaki endişe verici olayları ülkemiz adına büyük bir dikkat ve kaygıyla izlediğini belirtiyor ve burada bitiriyor. Bu cümle zaman kazanmak için sarf edilmiş olabilir elbette. Bir siyasetçi, partisinin yetkili kurullarına danışmak ve sonrasında bir tavır geliştirmek isteyebilir. Ama Türkiye'deki ana muhalefet partisinin, AKP karşısındaki en büyük siyasi güç olduğu iddia edilen partinin lideri, AKP'nin tüm dünya tarafından takip edilen bir eylemi hakkında görüş bildirmek için ertesi gün yapılacak parti toplantısını bekleyemez. CHP'nin yetkili kurullarını olağanüstü toplantıya çağırması için Türkiye'de daha ne olabilir ki...

Sorun zaten bu değil. Kemal Bey'in liderliğindeki CHP'nin AKP'ye muhalefet etmeye niyeti yok; AKP adındaki çete memleketi sonu bilinmez bir maceraya sürükleyecek, hepimizi büyük bir tehlikeye atacak ve Türkiye'nin en büyük muhalefet odağı olduğu söylenen parti buna ilk gün tepki vermeyecek, ortalığı ayağa kaldırmayacak, teşkilatını harekete geçirmeyecek. Onun yerine kaygı ve dikkatle izleyecek. Esas sorun bu.

CHP'nin hepsi o gün izlemedi elbette. Ama izlemeyenler de keşke izleseydi dedirtti.

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Rus uçağının düşürülmesini haklı bulan mesajlarıyla, HDP eski Milletvekili Ufuk Uras'la aynı tepkiyi vermeyi başardı. Partide “solcu” olarak bilinen Erdem'in kulaktan dolma bilgilerle yaptığı açıklama, CHP'nin “solculuğu” hakkında bir kez daha herkese fikir verdi.

CHP'nin AKP'yi niye deviremediği ve niye deviremeyeceğinin, bu yaşananlardan âlâ göstergesi olur mu?

CHP, korkuyor. CHP, yalnızca AKP'den değil, daha kötüsü siyaset yapmaktan korkuyor. Çünkü AKP'ye karşı olması gerektiği gibi yapılacak muhalefetin doğal olarak düzen dışı mesajlar da içereceğini bildiği için tedirginlik duyuyor. CHP, aldığı oylar nedeniyle değil, bu tavrı ve tutumu nedeniyle ilerleme kaydedemiyor ve AKP karşısında sürekli yeniliyor.

Bütün dünya Erdoğan ve ailesinin cihatçı çetelerle ortaklığını, bu katillerle Erdoğan ailesinin girdiği ekonomik ilişkileri ve silah ve petrol ticaretini konuşurken, susan bir parti kazanamaz. Suriye'deki iç savaşta sürekli suç işleyen iktidarın bu sicili ortadayken konuyu hâlâ sınır ihlali ekseninde tartışan, bu meselede dahi AKP'nin belirlediği siyasi çerçevenin dışına çıkamayan, dolayısıyla aslında hep AKP'nin peşinde giden bir parti Türkiye'de muhalefet sorumluluğunu yerine getiremez.

Yalnızca seçimlerde değil, her gündemde şimdilik kaydıyla da olsa büyük düşman AKP'ye karşı desteklememiz istenen parti bu işte. Her şeyi geçtik, bunu bile tartışabilmek için önce bu partinin AKP'ye karşı harekete geçmesi gerekmiyor mu?

Belli ki bu tartışma bitmiştir artık. Düzenin içinde AKP'ye karşı etkili bir muhalefet çıkmayacak. Türkiye'de muhalefet düzen dışına kaymak zorundadır.

Bu gerçekleşmez, muhalefet düzen içine sıkışır ve bundan ibaret kalırsa, bizi ne mi bekliyor?

Düzen içi muhalefet boşluğunu doldurmak için uğraşan ve başına ne geliyorsa bundan gelen HDP'nin Eş Genel Başkanı Figen Hanım'ın uçağın düşürülmesinin ardından yaptığı yorumda söylediği gibi: “Allah korusun...”



Bu yazı haftalık siyasi dergi Boyun Eğme’nin 9. sayısında yayınlanmıştır.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 5
01.12.2015- 18:06

Biz muhalefet yapan kişiler olarak T. Erdoğandan şikayetçi olabiliriz ülkeyi bizim arzu ettiğimiz şekilde yönetmiyor olabilir ama etrafımıza baktığımızda bu ülkede hala emekli maaşları ödeniyor işçiler maaş alabiliyor insanlar hala bankalara gidip borçlanabiliyor. yani biz yönetim biçiminden memnun olmasakta halkın çoğunluğu memnun.

İşte doğru zamanda doğu yönetici Kılıçtaroğlu değil T. Erdoğandır. Yiğidi öldür hakkını yeme derler atalarımız.

Bunu yazdığım için bana neler diyeceğinizi merak ediyorum Bunuda sosyalizmde liberallere örgütlenme probaganda etme özgürlüğü verilsin dediğim zamanki muhalefeti görür gibi oluyorum . Ne yapayım gerçek saklanamuyor


Arkadaşım söylediklerin zaten yanlış da, sana olan tepkiler bu yanlışlıkları yazdığın için değil, bu yanlışlıkları marksizm ve komünizm adı altında ileri sürdüğün için. Biz faşist diyoruz sen ''yiğit'' ve ''doğru adam'' sözcüklerini kullanarak yorum yapmaya çalışıyorsun. Bu tür yorumları normal hayatta da kullanıyorsundur muhtemelen. Yiğit diyorsundur, doğru adam diyorsundur, başka şeyler de söylüyorsun. Komünistlerin siyaset dili böyle mi olmalı? Halkın çoğunluğunun memnun olması, bankalardan borç alamayanların, evine bir somun ekmek getirmeyenlerin bile memnun olması neyi değiştirir, sosyalizmi mi yanlışlar. Bunları yazarak ne söylemek istiyorsun, oradan yine liberalizme selam çakmayı ihmal etmiyorsun ve sen hala iddialı bir marksistsin!

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 6
01.12.2015- 20:08

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış


Arkadaşım söylediklerin zaten yanlış da, sana olan tepkiler bu yanlışlıkları yazdığın için değil, bu yanlışlıkları marksizm ve komünizm adı altında ileri sürdüğün için. Biz faşist diyoruz sen ''yiğit'' ve ''doğru adam'' sözcüklerini kullanarak yorum yapmaya çalışıyorsun. Bu tür yorumları normal hayatta da kullanıyorsundur muhtemelen. Yiğit diyorsundur, doğru adam diyorsundur, başka şeyler de söylüyorsun. Komünistlerin siyaset dili böyle mi olmalı? Halkın çoğunluğunun memnun olması, bankalardan borç alamayanların, evine bir somun ekmek getirmeyenlerin bile memnun olması neyi değiştirir, sosyalizmi mi yanlışlar. Bunları yazarak ne söylemek istiyorsun, oradan yine liberalizme selam çakmayı ihmal etmiyorsun ve sen hala iddialı bir marksistsin! [/size]



------------------------------------------
Yiğidi öldür hakkını yeme -----Ata sözüdür .
Doğru adam yanlış adam----- Ekonomi yönetiminin yani ekonomi bilimine ait terimdir.
Faşist,Faşizm --------Siyaset bilimine aittir
Normal hayat ..... Kriz dönemi dışında yaşanmış hayattır.
Evine ekmek götürememek .......ekonomik krizlededir.

Bunları hepsi ekonomi politikte vardır bilmiyorsan okuyacaksın. Komünist siyaset dili hangi kitapta vardır onu sen biliyorsun ancak.
Liberalizme selam çakmak selam çakmak nerde var bilmem .Ama liberalizm de sosyal bilimlerde var.

Ha her marxist iddialıdır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
02.12.2015- 16:00

Siyaset   strateji oluşturmakla başlar, güncel mutlaka o strateji bağlamında okunur ve ona göre konum alınıp, taktikler oluşturulur. AKP'yi doğru okumadığınızda doğru bir siyasi konumlanış oluşturamazsınız. AKP'yi gerici bir bağlama yerleştirmediğimiz, neo-osmanlıcılık ile ilişkilendirmediğimizde ve Cumhuriyet kazanımlarını yerle bir edip devleti parti devleti, tek adam devleti haline getirmeye çalıştığını öngöremedikçe AKP'ye karşı doğru bir konumlanış içine giremez ve güncel siyasete doğru müdahalelerde bulunamazsınız. Bu yüzden ''ben doğru bildiğime doğru derim'' sözü AKP gerçeği karşısında siyasi bir saçmalık olmaktan öteye geçemez.


Böyle yazmıştık ama çok da soyutlama düzeyinde kalmış, biraz daha üzerinde durmakta yarar var:

Çok öteye gitmeye gerek yok, şu son bir hafta on gün içinde önce Rus uçağı düşürüldü, sonra Cumhuriyet gazetesi'ne tutuklamalar geldi ve en son Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü. Bu kadar değil elbet; güneydoğuda son bir iki aydır kesintisiz bir çatışma ortamı ve yöre halkını günlük yaşamını bile sürdüremez hale getiren sokağa çıkma yasakları...

Ne yapmalı, nerede durmalı, neyi savunmalıyız?

Önce sol bir doğrultu ve sosyalist bir konumlanış diyoruz. Dünyayı da, bölgeyi de ülkemizi de böyle bir konumlanış içinde ve buna uygun bir perspektiften-ideolojiden okuma zorunluluğu vardır. Sosyalist komünist olmak internette bulunan üç beş alıntının altına veya üstüne bir şeyler yazmak değildir veya en azından bununla sınırlandırılmamalı. Ve sosyalist siyaset, sosyalist okuma nesnelliğin bir hareket içinde olduğunun bilincinde olmaktır. AKP'nin Türkiye'yi karanlık bir tünele soktuğunu içselleştirmeden ve AKP gericiliğinden halklara hiçbir şekilde ''iyi bir şey'' çıkmayacağını bilmek demektir. Bu saptamayı en başa yazmadan Türkiye'de sol bir mücadele de sol bir yorum yapabilmek de mümkün değildir.

Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanma olayı ile çok somut bir hale getirilebilir bu yorum. Can Dündar ve Erdem Gül az biraz işleyen burjuva demokrasilerinde bile tutuklanmazlar. Tam tersine Can ve Erdem'i tutuklayan zihniyet o ülkelerde mahkeme önünde sorgulanır ve Can ile Erdem de görevlerini sürdürmeye devam ederlerdi. Bu olay karşısında solun tutumunu belirleyen şey mahkemenin vereceği karar, Cumhuriyet gazetesinin 1940'lı yıllardaki ideolojik konumlanışı vb. değildir.

Tahir Elçi'nin öldürülmesi olayında da solun tartışması gereken   merminin kimin silahından çıktığı falan değildir. Benzer şekilde güneydoğu'da süregelen çatışmada solun tartışması gereken ve nerede durması gerektiğini belirleyen şey çatışmasızlığı kimin bozduğu hiç değildir.

Rus uçağının düşürülmesi olayı da bunlardan farklı bir tepkiye yol açmamalıdır. Angajman kuralları, uçağın sınırımızı ihlal edip etmediği vb. hiçbir zaman verilecek tepkide önceliği olmayan konulardır.

Tekrar olacak, AKP karşısında somut bir konumlanış içinde olamayan bir kişi ve odak solcu kabul edilmemelidir. AKP'nin gerici otoriter siyaseti solun hangi bölmesini savunursa savunsun karşı çıkılması gereken bir siyaset biçimi halini almalıdır. Radikal biçimde düzen değişikliğini savunanlar için bile AKP, sınıf mücadelesinin yadsınmaz bir karşıtlığı, yıkılması öngördüğümüz sistemin koçbaşıdır. Verilen bütün örneklerde AKP'ye karşı bir konumlanış alınmadan nesnelliğin çözümlemesi yapılamaz-yapılmamalıdır. Sola alan açmayacak, AKP'yi geriletmeyecek hiçbir yorum ve eylem desteklenemez, olumlanamaz.

( Andımız konusunda örneğini verdiğim tepkiye karşı çıkan ve ''andımızın kaldırılması doğrudur'' diyen solcular vardı. Ya da Ergenekon ve KCK davalarında da solun bu konumlanışına hakaretler yağdıran solcularımız, enternasyonalistlerimiz vardı. Hataları hep o ''büyük fotoğrafı'' okuyamamaktan kaynaklıydı. Bu sorun hala bir kısım enternasyonalistlerimizde(!) devam ediyor. Onlar hala Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına gösterilen sol tepkiye, ''SİSTEM ;ZÜLÜFLÜ BALTACILARIN ,ZÜLFÜYARESİNE DOKUNUNCA ...'' diyerek tepki göstermeye devam ediyorlar.)

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]