Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

22.12.2016- 08:21

Halk seferberliği
Ender HELVACIOĞLU


Bu iktidar, iktidarını korumak adına, ülkeyi bir batağa soktu. Bu yolda hızla ilerliyor ve debelendikçe hem kendisini ve kendisiyle birlikte ülkeyi de dibe çekiyor.

Bu iktidar bir “vatan savaşı” vermiyor, kimse kendini kandırmasın. Tam tersine vatanı, acilen kurutulması gereken bir bataklığa dönüştürüyor.

Bu iktidar, iktidarını korumak adına, FET֒ye yol verdi ve devletin tüm kurumlarını ABD’nin bu beşinci kol örgütlenmesine teslim etti.

Bu iktidar, iktidarını korumak adına, Kürt sorununa Türkiye-içi bir çözüm bulma çabasının önünü tıkadı. Kürt illerindeki bir iç savaş göze alınarak sorunun Türkiye’den sökülüp atıldığı sanıldı ama, büyük kentlerimizde patlayan bombalar, Türkiye diye bir derdi kalmayan ve tamamen ABD güdümüne giren PKK’nın sınır ötesinden yolladığı savaş uçaklarıdır.

Bu iktidar, iktidarını korumak adına, önce siyaseten sonra da direkt silahlı kuvvetleriyle Irak-Suriye’deki savaşa müdahil oldu. Komşuyu yakan iç savaşı Amerikan taşeronu olarak bizzat örgütledi. Daha sonra ÖSO denilen cihatçılarla Suriye’ye müdahale etti. Ülkeyi cihatçıların cephe gerisi haline getirme politikası Suriye’de baltayı taşa vurunca, cephe gerisi cepheye dönüşmeye başladı.

Halep savaşı ister istemez Türkiye’ye taşınmaktadır ve bu şimdiye kadarkileri çocuk oyuncağı kılacak çapta büyük bir tehlikedir. Suriye rejimi kendi Halep’ini kurtarırken, bu iktidarın politikaları sonucunda Türkiye Halepleşmektedir.

Hüsnü Mahalli’nin gözaltına alınması, Alevilere yönelik sözlü saldırılar ve cihatçıların İstanbul sokaklarındaki Halep eylemleri, çok tehlikeli bir sürecin ilk kıvılcımları. Eğer bu süreç devam ederse, patlayan bombalar solda sıfır kalır. Türkiye kendini, sadece Kürt illeriyle sınırlı kalmayan, tüm ülkeyi kapsayan bir iç savaşın içinde bulabilir.

Bu iktidar, iktidarını korumak adına, “başkanlık” adı altında bir dikta rejimini Türkiye’ye dayatıyor. Bu açık bir iç savaş ilanıdır. Belki Meclis’ten geçer, belki halk oylamasından da geçer, ama Türkiye’den geçemez. Başkanlık dayatmasının Sevr dayatmasından bir farkı yoktur ve önünde sonunda aynı tepkiyi alacaktır.

Sonuç olarak, bu iktidar, iktidarını korumak adına, Türkiye’yi adım adım bir savaş alanı (cephe) haline getiriyor ve tehlike, sadece barış çağrıları ve terör lanetlemeleriyle engellenemeyecek bir noktaya doğru ilerliyor.

Kısacası AKP-Erdoğan iktidarı Türkiye’nin zayıflığıdır, yumuşak karnıdır.

Nesnel işlevi açısından değerlendirildiğinde bu iktidar IŞİD’e benzemektedir; Türkiye’nin IŞİD’idir. Bunu sadece ideolojik benzerlik anlamında söylemiyorum. Nasıl ki Ortadoğu’da çıkarı bulunan bütün emperyalist güçler, hatta bölge devletleri IŞİD’i bahane ederek Irak ve Suriye’ye müdahale ediyorsa, IŞİD artık nasıl bir bahaneye dönüşmüşse, Türkiye’de de AKP-Erdoğan iktidarı aynı güçlerin müdahale bahanesidir. “Türkiye’nin yumuşak karnı” derken kastettiğim bu.

***

Bu kadar suçu işleyip ülkeyi uçurumun kıyısına getiren AKP-Erdoğan iktidarı, bugün yangından kurtuluşun önderliğine soyunuyor. “Milli seferberlik” ilan ediyor. Erdoğan başkan ve başkomutan olacak, milleti birleştirecek ve ülkeyi kurtaracakmış…

Erdoğan’ın “belalısı” değiliz. Geçmişte kalmış bir kan davasını da gütmüyoruz. Günümüze bakıyor ve şunları saptıyoruz:

- Erdoğan iktidarı, Türkiye toplumunu diklemesine bölen Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Şeriatçı-laik çelişkilerini kışkırtan, derinleştiren politikalar izliyor. Toplumu ve milleti birleştirmiyor, daha da bölüyor.

- Suriye ve Irak’ta ÖSO ve El-Nusra gibi şeriatçı-cihatçı güçlerle ortak hareket ediyor, ülkelerini savunan Suriye ve Irak yönetimlerine düşmanlığı körüklüyor.

- “Başkanlık” adı altında gerici bir dikta rejimini ülkeye dayatıyor. “Milli seferberlik”in “başkanlık seferberliği” olduğunu görmemek için ya çok saf ya da bilinçli yandaş olmak gerek. Zaten iktidar yetkilileri seferberliğin anahtarının başkanlık olduğunu söylemeye başladılar bile.

Bütün bunlar, AKP-Erdoğan iktidarının 15 yıllık suçlarına -ittifakları değişmiş de olsa- daha da tehlikeli bir biçimde devam ettiğini gösteriyor.

Kaldı ki, Erdoğan iktidarının işlediği suçlar zaman aşımına uğramadı. Tam tersine bu suçların faturaları yeni yeni ülkenin önüne geliyor. Türkiye, iktidarının marifetiyle işlediği suçların bedelini ödeme dönemine asıl şimdi giriyor. İster istemez ödeyeceğiz. Suçlara yeni suçlar katarak ve faturayı kabartarak mı, yoksa suçlulardan hesap sorup zararı mümkün olduğunca azaltarak mı? Mesele bu.

Bu iktidar devam ettikçe, ödemek bir yana, bedelin daha da artması tehlikesi ile karşı karşıyadır Türkiye toplumu.

Bazıları, hem Erdoğan’ın milli seferberliğinin en ön safında olduğunu ilan ediyor, hem de AKP’den başkanlık sevdasından vazgeçmesini rica ediyorlar. Çok kısa bir zamanda görülecektir ki, bu iki politika birlikte sürdürülemez. Ya başkanlığa da ikna olup ihanet belgesinin altını imzalayacaklar, ya da AKP ve Erdoğan’dan desteklerini çekecekler. Göreceğiz…

Türkiye’nin ihtiyaçları ile Erdoğan’ın ihtiyaçları karşı karşıyadır bugün ve konu başkanlık meselesinde düğümlenmiştir.

Ya bu iktidardan acilen kurtulacaktır Türkiye, ya da yukarıda sözünü ettiğimiz tüm tehlikeleri tek tek yaşayarak ve çok büyük bedeller ödeyerek kurtulacaktır.

***

Doğrudur, bir seferberlik gerek. Bir halk seferberliği. Kritik konu başkanlık dayatmasının önlenmesi. Sürecin bugün düğümlendiği nokta burası. Bu noktada esaslı bir mücadele verilecek.

Belki bir başka yazının konusu ama değinmeden geçmeyelim. Halk seferberliğinin de bir yumuşak karnı var: HDP ve liberaller. AKP’yle dans edenler ile PKK ve FET֒yle dans edenler geri çekilecekler, halk saflarında gözükmeyecekler. Halk seferberliği bunlarla sınırlarını net bir biçimde çizecek; öne çıkmalarına izin vermeyecek. Yoksa başarı şansı sıfırdır ve bu noktada titremenin AKP’ye omuz vermekten başka bir anlamı yoktur.

Haydi hayırlısı…

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 1
22.12.2016- 13:38

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Halk seferberliği
Ender HELVACIOĞLU



Doğrudur, bir seferberlik gerek. Bir halk seferberliği. Kritik konu başkanlık dayatmasının önlenmesi. Sürecin bugün düğümlendiği nokta burası. Bu noktada esaslı bir mücadele verilecek.

Belki bir başka yazının konusu ama değinmeden geçmeyelim. Halk seferberliğinin de bir yumuşak karnı var: HDP ve liberaller. AKP’yle dans edenler ile PKK ve FET֒yle dans edenler geri çekilecekler, halk saflarında gözükmeyecekler. Halk seferberliği bunlarla sınırlarını net bir biçimde çizecek; öne çıkmalarına izin vermeyecek. Yoksa başarı şansı sıfırdır ve bu noktada titremenin AKP’ye omuz vermekten başka bir anlamı yoktur.

Haydi hayırlısı…


Sayin Helvacioglu, AKP'ye karsi "halk seferberligi" olmasi gereken bir olgudur ama bunu kim, nasil yapacak bu yönde herhangi bir sik tutmuyorsunuz,.....
"Olacak, yapacagiz, edecegiz,...." ile ibu isler olmuyor hele hele sadece yazmakla asla olmuyor,....

Siz baskalarina dil uzatmadan önce, begenmeden önce,..... kendi konumunuzu iyi gözden gecirin ve lafla bir mücadele olmayacagini görün. Yarin o begenmedikleriniz belkide sizlerin canini kurtaracak bir konuma gelebilirler bunuda unutmayin.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]