Çok kalmadı; pazar günü sandığa gideceğiz ve referandumda bir karar vereceğiz; evet mi, hayır mı? Müzmin Erdoğan'cıları bir kenara bırakıyorum. Erdoğan ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin onların oyu zaten belli. Bunun dışında az çok ülke ve dünya sorunlarına eğilen biri için ne yapmalı, nasıl oy kullanmalı sorusunun yanıtı HAYIR olmalıdır. Oylama bir parti, veya kişi meselesinin çok ötesinde bir sistem meselesidir. İyi kötü bir burjuva demokrasisi mi, yoksa tek adam diktatörlüğü mü? Devlet burjuva demokrasisine göre mi yapılanmalı, herhangi bir tek adam diktatörlüğüne göre mi? Oy vermeden önce bu konuyu mutlaka ve mutlaka kafamızın içinde netleştirmeliyiz. HAYIR bu nedenle çok önemli.

Kılıçdaroğlu akşam KanalD'deymiş. Merak eden, dinleyecek olan var mı? Hiç sanmıyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Siyasetle ilgileniyoruz ama, ana muhalefet partisinin genel başkanının, bir bakıma aslan sosyal demokratların liderinin önemli bir referandum öncesinde ne söyleyeceği pek de umursanmıyor! Bence şaşkınlık verici; devlet kuran parti durumundaki CHP'nin ataletsizliğe yuvarlanmasından mı, yoksa Kılıçdaroğlu'nun yeteneksizliğinden mi, ya da sistemin, kendi soluna söyletecek bir sözü kalmamasından mıdır, bilemiyorum, size de garip gelmiyor mu? Ve aynı zamanda bu durum, bana göre, Erdoğan'ın seçim üzerine seçim kazanmasının da açıklayıcı bir etkeni. Bu yüzden referandumdan çıkacak hayır bu Kılıçdaroğlu ve bu CHP'ye rağmen olacak!

Pazar yerlerini dolaşmayı ve pazar esnafı ile konuşmayı severim. Bugün öyle bir gündü ve dolaştığım pazar yerindeki esnafın içten içe bir bıkkınlık yaşadığını ve referandumda HAYIR'dan yana bir tavır takınacağını gördüm. Yandaş medyanın yaratmaya çalıştığı algının tersine sokakta farklı bir hava var. Yılların AKP'cilerinin de bu kez Erdoğan'a yönelmeyeceği yolunda işaretler var. Sanırım üç dört gün sonraki referandumda bu kez hem Erdoğan ve AKP ve hem de Bahçeli MHP'si baltayı taşa vurmuş olacaklar.

Az kaldı...

Arabada radyoyu açıyorum, bir Binali konuşuyor, bir Erdoğan. sabah Erdoğan'ın konuşmasına rastladım. Tam kapatacaktım ki, ''Allah'tan başkasına kulluk yapmayız'' dediğini duydum. Ülkede siyaset hiç bu kadar din sömürüsü üzerine oturmamıştı. Her dönemde olmuştu, ama Erdoğan yönetimindeki bu iktidarın yaptığı kadar olmamıştı. Tek adam diktatörlüğünün referanduma yatırıldığı bir süreçte evet çıkarabilmenin yolunun artık açık seçik din sömürüsü gerektirdiği noktasına gelmişler. Daha acı olan ise bu sömürüye bile isteye önemli bir yığının alet olması. İnsanın canını yakan durum da bu.

Yarın referanduma gideceğiz. HAYIR diyenlerin hemen hemen tamamı HAYIR'ın tek adam diktatörlüğüne hayır anlamına geldiğinin bilincinde sandık başına gidecekler. Peki, ya EVETçiler? Gerçekte neye evet dediklerinin bilincindeler mi? Hiç sanmıyorum. Ne kadar acı, ve ne kadar üzücü. Bu ülkede belki de ilk kez gericiliğin ve örgütlü cehaletin meşrulaştırılma çabası ilk kez bu kadar yakın ve somut bir hal almış, yurttaşlarımızın hemen hemen yarısı hala tehlikenin farkında değil.

Seçim yasaklarının başlamasına çok az kaldı ve hala referandum konusunda kafasında soru işaretler taşıyanlar varsa, bu ülkenin yoksul halkının, çocuklarımızın ve kadınlarımızın geleceği açısından HAYIR demelidir. Tek adam diktatörlüğü Türkiye'yi Hitler Almanyası ve Mussolini İtalyası koşullarına dönüştürecektir. Bu yüzden referandumda HAYIR denmeli ve sonu hüsranla bitebilecek bu maceraya daha baştan dur denilmelidir.