Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

'Ortadoğu'da Emperyalizm ve Savaş Suçları' konferansı toplandı


Resim Ekleme

Barış Derneği, FKF'ye bağlı öğrenci kulüplerinin misafirliğinde Boğaziçi Üniversitesi'nde "Ortadoğu'da Emperyalizm ve Savaş Suçları" başlıklı bir konferans düzenledi.

(soL-Haber Merkezi) Konferans öncesinde FKF adına söz alan İstanbul İl Başkanı Zozan Baran, Mahmut Dikerdem'in verdiği mücadelenin ne anlama geldiğinin en iyi bu dönemde anlaşılacağı çünkü AKP iktidarının ülkemizi çirkin bir savaşın parçası haline getirmeye çalıştığını belitti.

Konferans Barış Derneği Sözcüsü Aydemir Güler'in konuşması ile başladı. Güler, Dikerdem'i anmanın en anlamlı yolunun verdiği mücadeleyi, Türkiye'nin bugününe ve yarınına ilişkin ortaya konulan mücadele ile ilişkilendirmekten geçtiğinin altını çizdi. Karşı karşıya olduğumuz sorunun Türkiye'nin savaş kışkırtıcısı bir ülke olarak mı anılacağı yoksa Türkiye halkının verdiği anti emperyalist mücadelenin mi tarihe damga vuracağı sorusu olduğunu belirten Güler, bu ikincisinin gerçekleşmesi için herkese önemli sorumluluklar düştüğünü belirtti. Meclisin açılmasının ardından, alınan ilk kararın 3 Ekim'de savaş tezkeresini geçirmek olduğunu fakat bu tezkerenin kullanım süresinin olmadığını, kararın alındığı anda çürüdüğünü, kokuştuğunu vurguladı. Güler, kararın geçersizliğinin teminatının ise Türkiye halkı olduğunun altını çizdi. Türkiye halkının AKP'nin savaş kışkırtıcısı politikalarına entegre olmadığını, AKP'nin savaş çıkarmak adına yaptığı provokasyonların tutmadığını bildirdi. Emperyalizmin bir kriz yaşadığını, bu krizi aşmak için yeni stratejiler arayışında olduğunu, bu yeni düzlemde AKP'nin kontrolsüz bir şekilde hareket eden tek aktör olduğunu, fakat uyumlu İslam stratejinin ve "Arap Baharı" aldatmacasının sonunun geldiğini, birçok ülkede iktidar değişikliklerinin yaşandığını, AKP'nin de Haziran ayında ciddi bir sarsıntı geçirdiğinin ve bu sarsıntıların devam ettiğini söyledi.

Konferansın ilk oturumu sırası ile İlhan Cihaner, İzzettin Önder, Başar Yaltı ve Mustafa Kemal Erdemol'un aldığı sözlerle devam etti.

İlhan Cihaner, içinden geçilen sürecin 1957 yılında, Menderes hükümeti sırasında yaşanan Suriye Buhranı ile benzerliğini hatırlatarak, Türkiye'nin her daim emperyalizmin ileri karakolu olduğunu, ABD'nin ve emperyalizmin planlarına göre hareket ettiğini hatta kraldan çok kralcı olduğunu söyledi. Daha sonra uluslararası savaş hukukunun hangi ihtiyaçlar doğrultusunda, nasıl geliştiğinin tarihine kısaca değindi. Son olarak, güncel Suriye meselesinde Türkiye'nin aldığı konumu değerlendirerek "Tezkere geçen yıl çıkan tezkerenin süresinin uzatılması anlamına geliyor. Tamamen saldırıya yönelik bir tezkere. Ne uluslararası hukukta bir karşılığı vardır ne de meşru müdafaa amacıyla çıkarılmıştır. Çünkü bunun koşulları ortada yoktur." dedi. Son olarak AKP'nin Türkiye halkını savaşa ikna edemediğini ekleyen Cİhaner, AKP'nin Rojova'da Kürtlere, Lazkiye'de Alevilere yönelik yapılan katliamlarda suç ortağı olduğu ve uluslararası alanda birçok savaş suçu işlediğinin altını çizdi ve bu siyasi atmosferde aydınlar önemli roller düştüğünü belirti.

Cihaner'den sonra söz alan İzzettin Önder ise asıl sorunun sistem olduğunu, sistemin savaştan ve kaostan beslendiğini belirterek, Türkiye'de işlerin iyi gitmediğini, 2000'li yıllarda Dervişlerle bir soluk aldırıldığını ama bunun Türkiye'yi içten içe çökerten bir soluk olduğunu, Türkiye'nin sanayisinin çökertildiğine ve oksijen tedavisinin de sonuna gelindiğini söyledi. Türkiye'nin reel ve finansal ürünler için güvenli bir Pazar haline getirilmeye çalışıldığını ama bu pazarında sonuna gelindiğini belirtti. Sistemin yaşadığı krizleri aşmak için, sonrasındaki yıkımdan pay alabilmek için savaşa ihtiyaç duyduğunu belitti. Önder sözlerini bitirirken "savaşa hayır ama insanları metalaştıran, bilgiyi metalaştıran bu sisteme karşı verilen savaşa evet" diyerek sözlerini tamamladı.

Önder'in ardından söz alan Başar Yaltı ise Ortadoğu'nun emperyalizmin en çok hesap yaptığı bölge olduğunu ve etnik yapılar ve mezhepler arasındaki savaşları kışkırtarak emperyalizmin kendi çıkarlarına yönelik politikaları hayata geçirmeye çalıştığını söyleyerek sözlerine başladı. Ardından uluslararası hukukun kurumsallaşmasının tarihini ve savaş suçları ile ilgili hukuki süreçleri anlatarak konuşmasının sonlandırdı.

İlk bölümün son konuşmacısı ise gazetesi yazar Mustafa Kemal Erdemol idi. Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'daki planlarından ve Büyük Ortadoğu projesinden bahseden Erdemol, Ortadoğu'nun yakın tarihini, anti-emperyalist, anti-Amerikancı odakların verdiği mücadeleyi, özel olarak da Suriye'nin dününü ve bugününü anlattı. Gelecekte Suriye'de yaşanılabilecek olaylara değinen Erdemol, Suriye'deki durumun bu şekilde devam edemeyeceğini belirterek, Suriye yönetiminin her defasında Cenevre'ye katılma kararlılığını göstererek diplomatik alanda önemli bir prestij elde ettiğini, yönetimin Suriye topraklarının %75'ini kontrol ettiğini, bunun Suriye açısından önemli olduğunu ekledi. Fakat geriye kalan %25'inin sorunlu olduğunu, ileriki dönemlerde bu bölgelerde El-Kaide yönetiminde küçük devletlerin kurulabileceğini, Suriye'nin kazandığını fakat bölgenin kaybettiğini bildirdi.

Oturumun ilk bölümü Erdemol'un konuşması ile sona erdi.

"Ortadoğu'da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı'nın ikinci bölümü Dünya Barış Konseyi Yürütme Sekreteri Iraklis Çavdaridis'in gönderdiği mesajın okunması ile başladı.

İlk sözü alan Gül Atmaca, 1980'de başlayan Irak-İran Savaşı'ndan başlayarak, bugüne kadar İran'da yaşanan süreci, İran'ın nükleer çalışmalarını ve bu çalışmaların önüne geçmek için uygulanan ekonomik ambargolardan, İranlı bilim insanlarının öldürülmesinden bahsetti.

Ardından söz alan Öğretim Görevlisi Burçak Özoğlu ise savaş sanayi ve savaş ekonomisi başlıklarında konuşmasını gerçekleştirdi.

Son olarak Adalet için Hukukçular adına Murat Yurttaş söz aldı. Yurttaş, nelerin suç olarak tanımlandığı, Suriye'de işlenen suçlar, Türkiye'de neler olduğu ve Adalet için Hukukçular olarak neler yaptıklarını içeren bir konuşma gerçekleştirildi. Suriye'deki savaşta bir yanda egemen bir devletin diğer yanda ise kendilerini muhalif olarak adlandıran terör grupları toplamı olduğunu belitten Yurttaş, bu terör gruplarının işlediği savaş suçlarını ve Türkiye'nin bu savaşa ne şekilde dâhil olduğunu örnekleyerek açıkladı. Bunlara karşı Barış Derneği ile birlikte uluslararası savaş suçları ile ilgili bir rapor yazma aşamasında olduklarını bu raporun somut çıktılarının olacağını, hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda bir takım suç duyurularının yapılabileceğini bildirdi. Konferans soru cevap bölümü ile sona erdi.

http://haber.sol.org.tr/soldakiler/ortadoguda-emperyalizm-ve-savas-suclari-konferansi-toplandi-haberi-80665

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]