Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu

Kürtler veya “sosyalizm yoksa…” - Aydemir Güler


Türkiye solunun yaygın kesimleri, ister stratejik bir anlam yükleyerek, ister taktik değerlendirmelerle Kürt ulusal hareketine angaje olduğunda, kaçınılmaz olarak bu hareketin solcu olduğunu da kabul etti. Kaçınılmazdır; solcusunuz ve yolunuzu başka bir hareketin başarısına bağlı olarak çizmişsiniz. Mecbur; o harekete birtakım erdemler atfedeceksiniz…

Buraya kadarı bir genelleme. Etrafınıza bakın; solun başarısı için önce CHP’nin bir şeyler yapması gerektiğine inanmışsanız bir kere, CHP’ye hep değilse de sık sık olumlu özellikler yüklemeden edemezsiniz. CHP’yi en fazla bu partinin üyelerinin, hatta yöneticilerinin eleştiriyor olması ek bir rahatlık da sunar solcuya. Zaten bilinmektedir bu partinin gerilikleri. Madem öyle, varsa bir iki iyi yanı, bunlar çok önemli hale gelir, öyle sunulur ve solcunun CHP’ciliği, CHP’nin en abuk sabuk politikalarının öne çıktığı zamanlarda bile kendi kendisini aklama imkanıyla donanmış olur.

Kürt hareketi için de aynı mekanizma çalışıyor. Ulusal hareket ya; solcu, bir ulusal hareketin sağcılık yapacağını bilir, yadırgamaz. Az veya çok solculuk yaptığında ise kıymete biner.

Başkasının gösterdiği iyi bir davranışı lanetlemek aklı başında insanın yapacağı iş değil. Ama her iyi davranışın peşinden gitmek de basbayağı kişiliksiz değil midir? Kendine ait bir yolu olmayanlar yapar öylesini.

Türkiye solunun yaygın kesimlerinin kendilerine ait yolları yoktur. Sosyalizm ne akıllarını ne yollarını aydınlatmaktadır uzun süredir.

Afrin savaşını solda Kürtlerin mücadelesi üstünden okumak isteyenlerin esas sorunu budur. Kendilerine özgü bir yol tarif edemeyenlerin bir bölümü Kürt ulusal hareketine yönelik angajmanlarını, Suriye’de olup biteni bu hareketin gözünden okuyarak yeniden üretiyorlar. Ortaya basbayağı bir saçmalık çıkıyor.

AKP’nin Afrin operasyonunu Kürt düşmanlığıyla açıklamak saçmadır. AKP, Kürt hareketiyle ittifak kuran ABD’ye bir öneri paketiyle gitmiştir:

Şam-Moskova eksenini sınırlamak için Kürt faktörü yerine koskoca Türkiye’yi kullanabilirsiniz.

Bölgedeki cihatçı artıklarını yeniden kullanışlı bir birikim haline getirmek için Şam karşıtlığı iş görmediğine göre Türkiye şemsiyesini kullanabilirsiniz.

Güçlenen Kürt hareketinin Şam, Moskova, Tahran, Erbil, Bağdat arasında pragmatik oyunlara girme ihtimaline karşı, ABD’nin kartları yetmezse, bu harekete ayar vermek, sınır çizmek için Türkiye’yi ve Ankara’nın cihatçılarını kullanabilirsiniz.

Ayar ve sınırın, Kürt kontrolündeki bölge Suriye’nin doğal zenginlik alanlarını kapsamaya başlayalı beri gerekli hale geldiğini herkes kabul etmektedir.

Üsler mi? Lafı mı olur, dükkân var ve zaten kullanıyorsunuz.

Özetle “Kürtleri alma beni al!”

Bir paket de Moskova’ya verdiler. Suriye’de bir bölgeyi nüfuzuna kaydeden, tanım gereği karşı kutbu temsil eden ABD’yi mi tercih edersin, yoksa her tür pazarlığa açık Türkiye’yi mi?

Belli ki, Şam da bu teklifi, ister beğendiğinden ister mecbur kaldığından dikkate almış ve işgalci dediğine işgalci gibi davranmamayı benimsemiştir.

Bu çok özneli, ultra dejenere, ilkesiz oyunda Kürt ulusal hareketinin solculuğu üstünden gündeme gelecek herhangi bir şey yok. Yalnızca Türk solcusunun, kendine ait bir yolu olmadığından bir Kürt siyasetine bir CHP’ye bakması var.

Ama asıl halklar var. Sol bu sakil sahnede halkları, halkların çıkarlarını görebilme yeteneğiyle ayırt edilir.

Aynı dincilik gibi ulusalcılık da ayrıştırır. Ama emekçiler başka ulusların içindeki kardeşlerini bulabilir. Halkların birleşmesi ancak farklı ulusal kimliklerden emekçilerin birbirlerinin koluna girmesiyle mümkündür. Sosyalizm yani… Ama ya sol sosyalizme küskünse?

“Ezilen ulus milliyetçiliğini” kayırmaya dünden razı Türk solcusu, Kürt siyasetinin ulusalcılığı aşmış olduğu iddiası ve bütün kimliklerin bir arada yaşayacağı yeni icat bir “konfederalizm” ütopyası karşısında mest olmuştu. Ama şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Ortadoğu labirentinde Kürt hareketleri dönüp dolaşıp klasik burjuva milliyetçiliğine vardılar. Bugünkü çıkmaz ondandır. Milliyetçiler “ezilen ulus” olmaktan emperyalistlerle işbirliğine girerek kurtulmayı öngörürler. Kürt halkının başını yakan budur. Daha önceleri çokça olduğu gibi, Kürt milliyetçiliği Kürt halkını savunmasız ve çaresiz hale düşürmüştür. Solcu bunu görmelidir. Lakin bunu görmek için sosyalizme bakan gözler gerekir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
08.10.2018- 19:11

Türkiye solunun yaygın kesimlerinin kendilerine ait yolları yoktur. Sosyalizm ne akıllarını ne yollarını aydınlatmaktadır uzun süredir.

Öyle olduğu için de uzun süredir sadece kuyrukçuluğa meyillidir. Sosyalizm ise sadece bir gevezelik aracı.

Aynı dincilik gibi ulusalcılık da ayrıştırır. Ama emekçiler başka ulusların içindeki kardeşlerini bulabilir. Halkların birleşmesi ancak farklı ulusal kimliklerden emekçilerin birbirlerinin koluna girmesiyle mümkündür. Sosyalizm yani… Ama ya sol sosyalizme küskünse?

Sanal dünya için yorum yapılacaksa solculuğun Kürt ulusalcılığına kuyrukçuluktan geçtiği algısı epey tavsadı. Kuyrukçular bile artık ceplerindeki hatalı yorumladıkları Lenin alıntılarını bir kenara koymuşlar ''ben kuyrukçu değilim'' demeye getiriyorlar. Olmuyor gerçi, yılların alışkanlıklarından arınmak hiç de kolay değil. Ama ''bu da bir şey'' deyip geçelim!

“Ezilen ulus milliyetçiliğini” kayırmaya dünden razı Türk solcusu, Kürt siyasetinin ulusalcılığı aşmış olduğu iddiası ve bütün kimliklerin bir arada yaşayacağı yeni icat bir “konfederalizm” ütopyası karşısında mest olmuştu. Ama şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Ortadoğu labirentinde Kürt hareketleri dönüp dolaşıp klasik burjuva milliyetçiliğine vardılar. Bugünkü çıkmaz ondandır. Milliyetçiler “ezilen ulus” olmaktan emperyalistlerle işbirliğine girerek kurtulmayı öngörürler. Kürt halkının başını yakan budur. Daha önceleri çokça olduğu gibi, Kürt milliyetçiliği Kürt halkını savunmasız ve çaresiz hale düşürmüştür. Solcu bunu görmelidir. Lakin bunu görmek için sosyalizme bakan gözler gerekir.

Nokta!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]