Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

İlker Belek bugünkü SOLportal'da yazmış ve ''Bu düzende kurtuluş yok, bu düzenden kurtulmak gerek'' koymuş yazısının   başlığını. Tartışmasız, haklı. Kapitalizm içinde kurtuluş yok; kapitalizm toplumlar, dünya halkları için çözüm üretmiyor. Yeryüzündeki bütün kötülüklerin ve doğaya, insana aykırı bütün olayların temelinde kapitalizm yani birilerinin kar hırsı yatıyor. Kapitalizm tarihin çöplüğüne atılmadıkça sosyalizm kurtuluş olarak kuruluşa başlanmadıkça yeryüzünde kan ve gözyaşı, yoksulluk ve yoksunluk hep devam edecek.

Bu yüzden kapitalizm son bulmalı, kapitalizme hayır bu yüzden diyoruz.
Ve bu yüzden sosyalizm diyoruz. İnsanlığın kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu savunuyoruz.

İlker Belek'in yazısı:


Bu düzende kurtuluş yok, bu düzenden kurtulmak gerek


Neden çoğunluğa hayal gibi görünen bir iddianın peşinden gidiyoruz, neden “akıntıya karşı” kürek çekiyoruz, neden sürekli sosyalizmi işaret ediyor ve neden yine çoğunluğun “nerede?” diye alaya aldığı işçi sınıfını örgütlemeye, ayağa kaldırmaya çalışıyoruz?

Bütün bu itirazların belli ölçüde haklılık payı olsa da, aslında çok basit bir şey yapıyoruz: Yalnızca gerçekleri dile getiriyor ve yalnızca hayata bilimi uyguluyoruz.

İşimiz çok sıradan ve fakat aynı zamanda çok zor. Zorluğu bugünün karamsarlığından kaynaklanıyor ve biz bir görev olarak bu karamsarlığı dağıtmayı da sırtlanıyoruz.

Kapitalizm hiçbir sorunu çözemez. Çünkü bütün sorunları kendisi yarattı. Sorunları çözebilmek için kapitalizmi yıkmak, sosyalist bir düzen kurmak gerekir.

Bu kadar da değil: Kapitalizm koşullarında sorunlar bugün durdukları gibi de durmazlar, daha vahşi, daha insanlık dışı bir hal alırlar. Öyle de oluyor zaten. Nedeni kapitalist üretim ilişkilerinin ekonomik, sosyal ve siyasal olarak krizde olması.

Kriz çok yönlü, düzeni kilitliyor, kilitlenmiş düzende patronlar sömürüyü sürdürebilmek için emek üzerindeki çıplak, Marx’ın deyişiyle mutlak, sömürüyü derinleştirmek zorunda kalıyorlar.

Sömürü patronların kötü niyetiyle alakalı değil. Sistem sömürüye dayanıyor. Sistem, içindeki her aktöre, kuruma, sınıfa nesnel bir pozisyon yüklüyor. Sömürücü bir sınıf olarak burjuvazi kapitalizmin krizli ortamında emek üzerine yüklenmek zorunda kalıyor.

Neden söylüyorum bütün bunları: Sömürü ve onunla bağlantılı sorunlar, birilerinin sandığı gibi, patronlar iyi niyetli olsa da çözülmez, sorunları patronların iyi niyeti çözemez, çünkü patronda iyi niyet diye bir şey yoktur, patron sınıfını niyetle tartıya vuramayız.

Sorunların nedeni sömürüdür ve sömürüsüz bir kapitalizm yoktur.

Sonuç şu: Bu düzen illaki değişecek. Eğer eşitlik, adalet, kalkınma ve bilimin, aklın egemen olmasını istiyorsak.

Bunu bilim söylüyor. Bu gerçekten kaçış yok.

Bu söylediklerimiz, bu düzende çoğunluğa zor görünüyor, ama gerçek tam tersi. Zor olan, zor ne kelime imkansız olan, kapitalist düzenden ve kapitalist düzenin siyasal aktörlerinden beklenti içinde olmak.

Sonuçsuz.

Kanıt; düzenle hesaplaşmaktan bütün kaçışlara, bütün düzen içi konumlanışlara, krizdeki derinleşmenin eşlik etmesi, sömürüyle ilişkili sorunların daha da belirgin hale gelmesidir. İşsizliğe bakın, eşitsizliklere, yoksulluklara, savaşların gidişatına bakın, gördükleriniz, bilimin “bu düzen sorunları çözemez” sonucunu dayandırdığı somut olgulardır yalnızca.

Hayatın kendisi başka bir hayata ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.

Bunu kabullenmemek yalnızca insanlığın yaşadığı sorunları katmerleştiriyor ve kabullenmeyenleri çözümsüzlüğün bir parçası haline getiriyor.

Bu gerçekliği kabul etmeyebilirsiniz. Ama bu neye benzer biliyor musunuz? Asgari ücret alan bir işçinin bir patron gibi yaşamak arzusuna.

Sorunlarımızla, gerçeklerle yüzleşeceğiz ve bu düzenin her şeyiyle, ideolojisiyle, zor aygıtlarıyla kapışmayı, hep birlikte, tüm sömürülenler-emekçiler olarak göze alacağız. Ya da…

Zaten istemesek de o noktaya doğru süratle ilerliyoruz. AKP Türkiye’yi sıcak bir savaşın içine çekmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Kaçabilir miyiz?

Kaçan bıraktıklarını nasıl unutur? Kaçmak insanın kendinden kaçması anlamına gelmez mi?   İnsan kendisini terk edebilir mi? Terk etmenin yaratacağı sıkıntı bir ömür boyu nasıl taşınır?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
19.02.2018- 22:01

Sanırım; pek karşı çıkan olmaz kurtuluşun sosyalizm olduğu saptamasına. İyi ama yeterli değil. Önemli olan ''sosyalizm'' derken ne söylemek istediğimizin altını doğru bir şekilde çizebilmek ve bu kavramın içini doldurabilmekte...

Yine aynı konuya geliyoruz; ''eski sosyalizm mi, yeni sosyalizm mi?''

Reel sosyalizm çözüldü, ''eski sosyalizmlerin hepsi yıkıldı'. O halde..

Evet, o halde bir şeyler yanlış gitmiş ki, geriye dönüş gerçekleşmiş!

Aslında doğru bir saptama ama yanlış olan şey, reel sosyalizmin çözülmüş olmasının bilimsel sosyalizmin yanlışlığı yorumuna yol açması ve sonuçta reddi anlamına gelmesi... Böyle olunca da liberal saldırıların etkisine girip sosyalizm adı altında karşı-devrimci saflara yuvarlanılması...

Çare bilimsel sosyalizmi kavramaktır.
Çok zor değil, sadece ön yargılarımızdan uzaklaşmak gerekiyor.
Sadece liberal saldırıların farkında olmak ve bu konuda direnç oluşturmak...

Sınıf mücadelesi solculuğun temelidir. Anti-emperyalist olmak da öyle... Ulusalcı bir hareketin ardına takılmamak da önemli. Kürt halkının kurtuluşunun sadece sosyalizmden geçtiği gerçeğinin içselleştirilmesi de... Bölgede Amerikan emperyalizminin gölgesi altında hiçbir halkın özgür olamayacağını bilmek de gerekiyor.

Yetmez, bu eski ve yeni sosyalizm konusuna bu başlıkta da değinmek gerekiyor.
Eminim yararı olacaktır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]