Barış Atay'ın attığı bu tweet iktidar kanadında epey tepki toplamış olacak ki, gericilikten liberal saflara geçtiği varsayılan Ahmet Hakan'ın ''bu ilkel zihniyete haddini bildirin'' demesiyle birlikte harekete geçen görevlilerce bugün tutuklandı. Evet, tam da öyle oldu. Barış Atay bir tweet attı. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı ama, attığı o tweet tutuklanmasına neden oldu. Ne diyelim; çoktandır bu ülkede tuz kokmuştu, bu da başka bir örneği!

Anlaşılması gereken şey; 2002'den beri iktidarda bulunan AKP eliyle adım adım bu noktaya geldik. Her gün, her an bir şey olabilir, örnekte görüldüğü gibi atılan bir tweet, ağzınızdan çıkan bir söz, belki çizdiğiniz bir resim, yaptığınız bir heykel ve oynadığınız bir tiyatro oyunu bir anda gözaltına alınmanıza, tutuklanmanıza neden olabilir. Artık Türkiye böyle bir ülke haline geldi.

( Tam bu noktada bir parantez açmak gerek. CHP'nin parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasına katkı vermesini eleştirenlerdenim. AKP'nin iktidar olduğu bir dönemde dokunulmazlıkların kaldırılmasına katkı vermek, AKP'nin diktatörlüğüne el vermek ve önünü temizlemeye yardım etmekten başka bir anlama gelmezdi. Sonuçta, önce HDP'nin ve sonra kendi vekillerinin tutuklanmasını seyretmekten başka bir şey yapamadılar. Böyle bir sonuçtan cesaret alan kraldan fazla kralcıların olmadığımı mı düşünüldü; ya da hiç akla böyle bir durum gelmedi mi? HSYK'nın ve hemen hemen tüm yüksek yargının iktidarın denetimine girdiği bir ortamda Barış Akay'ın başına gelenlerin şaşırtıcı olmaması gerek. Bu yolu hep birlikte açtık. 12 Eylül referandumunda kah 'yetmez ama evet' diyerek ve kah boykot yaparak. Bu parantezi açmışken bu konuya devam edelim: Kürt hareketi dokunulmazlıkların kaldırılarak AKP'ye destek verdiği eleştirisinde bulunurken elbette haklıdır; ne var ki geçmişi hiç unutmayalım. AKP bu kadar muktedir   hale geldiyse dokunulmazlıkların kaldırılmasının ötesinde de çok büyük hatalar yapıldığı içindir ve bu hatalardan Kürt hareketinin payına çok çok büyük bir parça düştüğünü hiç unutmayalım. Kısaca HDP'nin CHP'yi üstelik bir yetmez ama evet'çi olan Sezai Temelli'nin ağzıyla eleştirmeye kalkması hiç de inandırıcı olmuyor.)

Evet, ülke bir yangın yeri. Tartışmasız bir biçimde AKP cumhuriyete bir parantez açtı ve 24 Haziran seçimlerinde istediği sonucu alırsa hiç şaşırmayalım, bu parantezi kapatma yoluna gidecek ve 2.cumhuriyet konusunda kafasındaki şablonu meşrulaştırmaya çalışacaktır. M.İnce'nin aday olmasıyla birlikte özellikle CHP örgütünün nispeten kımıldaması, toplumda bir heyecanın ortaya çıkması ve belki ilk kez Erdoğan ve avanesini bir seçim yenilgisinin alabileceği düşüncesi sıradanlaştırılamaz, önemsiz hale getirilemez. Türkiye'nin geldiği noktada sadece ''bu düzen değişmelidir'' mottosu yetmez. Toplumdaki heyecana bir coşku katmaz; atılan sloganlara bir ses katmaz. TKP'nin özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı kararı bu yüzden başından beri eleştiriyorum. TKP gibi bir partinin çok daha farklı bir siyasi yaratıcılık gösterebilmesi gerekiyordu. Erdoğan'la karşısında yer alanları eşitleyebilecek bir siyasal tutum hem kendisiyle ve hem de bugüne kadar savunageldikleriyle çelişmekten başka bir anlama gelmiyor. TKP Erdoğan karşıtlığını ''bu düzen değişmelidir'' mottosuna bağladığını söylüyor ama, eminim koca TKP yönetimi Erdoğan karşıtlığında yer almayı bu düzen değişmelidir mottosuna bağlayacak bir siyasi yaratıcılık gösterebilirlerdi. Böyle bir beceri deneyime de ve aynı zamanda böyle bir potansiyele de sahiplerdi.

Hala çok geç değil.

TKP cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda aldığı kararı gözden geçirmelidir diye düşünüyorum.Ülke insanının gerçekten buna ihtiyacı var