Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 9
26.01.2019- 09:35

''...sosyalizm açısından ilericilik ve gericilik, üretim ve bölüşüm ilişkileri içerisindeki sınıfsal konumdan kaynaklanır. Gelişi güzel bir şekilde dağıtılan bir paye değildir. ''

Sn.Proleter_Devrimci;

Bu konudaki yorumunuz tartışmasız doğru ama, konunun bütün (veçhelerini) yanlarını sanki pek de içermiyor gibi geliyor bana. Örnekse, Kemalizm bir kuruluş felsefesi olarak sadece üretim ve bölüşüm ilişkileriyle sınırlandırılabilir mi? Ya da tarihsel ilerleme dediğimiz şey yarım yamalak da olsa kapitalist üretim ilişkilerinin bu coğrafyada yerleştirilmeye çalışılması mıdır; bu kadar mıdır; ve böyle yorumladığımızda böyle bir değerlendirmenin doğru ve özellikle bu coğrafya için yeterli bir yorum ve yaklaşım olduğu söylenebilir mi?

Yalçın Küçük, (Kemalizm için) kuruluş felsefesi için, başka bir tanımlamayla ''Anadolu İhtilali'' için   ''solun asla geriye düşmemesi gereken bir zemin'' olduğunu söylemesinin anlamı ''kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkilerinin'' gerisine düşülmemesi anlamına mı geliyor(du)?

Benzer sorular daha da arttırılabilir.

Şu da var; kendilerini Kemalist olarak niteleyenlerin çeşitli konulardaki görüş   ve yaklaşımlarını doğru olarak okumak zorunluluğu mu var? Kemalizm düşmanlığına karşı çıkılırken söylenmek istenen şey Kemalistlerin veya kendilerini Kemalist olarak görenlerin her türlü yorum ve yaklaşımlarının doğru sayılması gerektiği anlamında mıdır?

Bir örnek verilecekse, Kemalist kadroların bu coğrafyada oluşturmaya çalıştığı ''yeni''nin karşısına dikilen gerici isyanları bastırmaya çalışmasının tarihsel haklılığını teslim etmekle birlikte, bu isyanlara gösterilen tepkide kullanılan yöntemin ve kullanılan zorun faşizan niteliğine işaret etmek bir çelişki midir?

Başka bir örnek, Mustafa Suphi olayında verilebilir; yoldaşlarımızın Karadeniz'de boğdurulmasının emrini Atatürk tarafından verildiğini söylemek, veya ima etmek ve sonra bu ve benzer örneklerle ''Atatürk, Kemalizm, hatta bu kadroların kurduğu cumhuriyet ve hatta 'burjuva laikliğe' düşmanım'' demek ve sonrasında bu gerekçelere dayandırarak siyasal konumlanışı bu zemine oturtmak doğru mudur; marksistçe bir tutum mudur?

Uzatmayalım; Kemalist kadroların kuruluş sürecinde kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkilerinin yerleşmesi anlamındaki adımlarına mutlak karşıtlığımız, söylediğiniz gibi ''Sosyalistler Kemalizmi müdafaa etmek değil, Kemalistler ideolojilerini Sosyalizme ulaştırmak, dönüştürmek zorundadırlar.'' yaklaşımına mı götürmeli bizi?

Çok soru var netleştirilmesi gereken.

Ve sanırım; Kemalizmin tarihsel ilericiliğinin ve kuruluş dönemi paradigmalarının ne olduğu konusunda bütünlüklü bir açıklığa ihtiyaç var.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]