Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

'' 2018’de “Emekçilere!” sloganıyla Konferans yaptık, bunun sonuçları görülüyor. Semt evleri açtık; şimdi onlarcası açılmayı bekliyor. Seçim öncesi yoğunlaşan “TKP’li nasıl olurum” soruları, seçim sonrasında yaygın talebe dönüştü.''

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/kimse-kendini-kandirmasin-260071

Kemal Okuyan söylüyor bunları. Sanırım geçtiğimiz yıllarda da böyle bir talebin olduğunu duyurmuştu. TKP'ye yönelik bir talebin olduğuna ben de tanığım. Facebook'ta bana da bu tür talepler yansıtılmıştı. Aslında, bu başlıkta konuşmak istediğim TKP'nin sürekli örgütlenme çağrısında bulunmasına ve toplumsal alanda etkin bir güç olabilmek adına kitleselleşmeyi önemsemesine ve alıntı yaptığm sözlerde olduğu gibi TKP'ye yönelik taleplerin olmasına rağmen TKP'nin hem yeterince üyesinin olmaması ve hem de toplumsal alandaki özlenen çıkışı bir türlü gerçekleştirememesi... Daha da somutlaştıracak olursak komünist partilerde (TKP'de) demokratik merkeziyetçilik konusu ve partiye üye alımındaki koşullar partiye talebin yeterince olmamasına yol açıyor olabilir mi?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
15.04.2019- 20:43

Önce 12 Eylül faşizminin dayattıkları ve sonra reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte liberal ideolojik basıncın da dayatmaları sonucu sosyalist harekette büyük bir gerileme ve savrulma olduğu açık. Ne var ki, ne kadar gerileme ve savrulma yaşanırsa yaşansın, 80 öncesinde önemli oranda kitleselleşebilen solun bugün, toplumsal alanda bu kadar etkisiz ve güçsüz olması üzerine kafa yormak gerekmiyor mu?

İstanbul'da nüfusu 400 küsur bin, seçmen sayısının ise yaklaşık 300bin olan bir ilçesinde oturuyorum ve orada TKP'nin üye sayısı 50 kişi   civarında. Bunun ne anlaşılabilir bir yanı var ve ne de savunulacak bir yanı. Diğer ilçelerde de çok farklı veriler olduğunu sanmıyorum. TKP'nin İstanbul'da aldığı oy ise 10.500 civarında sanıyorum. Yüzde bir bile değil. Kaldı ki, TKP'nin sosyalist hareketin belkemiği ve en ''kitlesel'' parti/örgütü olduğu da bir gerçek.


Neden böyle? Soru bu. ''Talep var'' diyoruz,   ''sosyalizm görünür hale geldi'' diyoruz ama sonuç yine hiç de iç açıcı değil. Partinin örgütlenme çabası, örgütlenme çağrıları yeterince karşılık mı bulmuyor? Sorun bu mu?


Öteden beri hem demokratik merkeziyetçiliğin ve hem de üye edinme koşullarının gevşetilmesi gerektiğini söylüyor, yazmaya çalışıyorum. Üye koşullarında ''çelik disiplin'' koşulu bence örgütlenme isteği duyanlarda bir iticilik yaratıyor. Tamam, komünist partilerde örgüt anlayışı kitle partilerinden farklıdır, farklı olmalıdır ama bu farklılığı da sanki illegal bir yapıymış gibi, daha partiye ilk adımın konuşulduğu koşullarda birtakım '' şartlara'' bağlamak örgütlenme çağrılarımızla çelişik bir durum yaratıyor. Özellikle üyeye bir seksiyonda çalışmak, partide bir görev almak vb. gibisinden koşullar dayatmak gevşetilmedikçe partinin kitleselleşmesi mümkün olmayacaktır.


Kitleselleşme, toplumsal alanda etkinlik kazanma ve bir güç olabilme parti ile üye arasında bir aidiyet duygusu yaratabilmekle mümkün olabilir, gibi geliyor bana. Partiyi üyelere açabilmeli hem sosyalizm ve hem de partinin genel siyasetini aktarabilmeli ve o kişiyi en kısa yoldan üye yaparak birey ve parti arasında bir bağ kurabilmeliyiz. Partinin kitlessellik kazanmasını istiyorsak üye alımında öncelikli hedefimiz bu olmalıdır diye düşünüyorum. Her üyelik başvurusunu bir militan gibi hazırlamak ve koşullara bağlamanın bizatihi kendisi örgütlenme ve kitlesellebilmenin önünde engel oluyor. Bence buralarda biraz farklılık gerekiyor. Yoksa 400 bin nüfuslu bir ilçede bile partinin üye sayısı 50 ise, sorun öncelikle dışımızda değil, bizdedir.





melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
17.04.2019- 19:56

TKP ile yürümeyi kolaylaştıracağız / Kemal Okuyan

TKP, “biz de buradayız” diyenlere, “TKP’nin programı, hedefleri, ilkeleri belli, bunları benimseyenlerin TKP’ye erişimini, diyaloğunu, katılımını kolaylaştıracak düzenlemeler yapıyoruz, yapacağız. Geçmişte bu açıdan hata yaptığımız oldu, eksiklerimiz var. Şimdi bunları çözüyoruz” diyor.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/tkp-ile-yurumeyi-kolaylastiracagiz-261121

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
18.04.2019- 05:27

Örgütlenmeliyiz!

Evet, doğru. Eğer solcuysak, sosyalistsek, bu konuyu çok daha fazla önemsemeliyiz.


Peki neden olmuyor? Toplumun bu yönde çabasının olmayışı, yeterince bir talebin olmayışı diyelim, dışımızdaki neden; peki bizde bir sıkıntı yok mu? Biz her şeyimizle toplumun karşısına doğru bir şekilde geçip ve doğru bir koşulsuzlukla çıkıyor muyuz? Ama biz komünistiz, bizim parti anlayışımız farklı olmalıdır, vesaire; o zaman örgütlenme çağrılarının bulacağı karşılık da bu olacaktır. Yakınmanın hiçbir anlamı yok.


RSDİP'in ilk zamanları, sanırım ikinci kongre; Bolşevik Menşevik ayrılması önce bu konuda, partiye üye alımının bir koşula bağlanmasında ortaya çıkıyor. Lenin mutlaka bir görev yapma koşulu getirmek istiyor. Parti profesyonel devrimcilerden oluşacak ve partiye üye olmak isteyen herkes de partinin eylem birliğinde biriş tutacak, bir görev üstlenecek! Parti işleyişindeki demokratlık, merkeziyetçilik konusu ayrı. Ama öncelik üye edinme konusunda.


Bence kafa yorulması gereken konu, tam da bu.


Çoğu kişinin ''pasif üyelik'' diye karşı çıktığı, pasif ve aktif ayrımlarına yol açması nedeniyle olumsuz yaklaştığı konu gündeme taşınsın. 80 öncesinde bir sempatizan kitle yaratılır ve devrimci/militan kadro da o sempatizan kitle içinden yaratılırdı. Doğru sistem, doğru yaklaşım budur. Üye alımında esneklik yaratılarak örgütlenme özlemlerimizi ete kemiğe büründürebiliriz. Yok, ille de bir görev alma, iş yapma, etkin bir sorumluluk üstlenme gibi koşullar daha baştan ileri sürülecekse, bu iş olmaz. Koca bir parti bir makine düzeninde bir ''demir leblebi'' gibi tasarımlanıyorsa, böyle bir beklenti varsa, bunun mümkün olmadığı görülmelidir.


(Devam ederiz.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
20.04.2019- 19:20

Seçimler gündemden düştü gibi, 1 Mayıs yaklaşıyor. Bir şekilde onu da atlatacağız. Kuşku yok, tartışmalar olacak; 1 Mayıs'ın sendikalar öncülüğünde layıkıyla kutlanamadığı, ve solun örgütlenme, kitleselleşme sorununu kürsü gündemine taşıyamadığı sanırım TKP dışında pek fazla dillendirilmeyecek.

Önemli bir konu.
Bence solun gündemine alması   ve bu konuda çözümler üretmesi gereken bir konu.

Sadece örgütlenme çağrısı yapmakla olmuyor. Sadece ''halkımız örgütlenme konusunda çekingen davranıyor'' demek de derde deva olmuyor. Demokratik merkeziyetçilik   ve partiye üye konusu önemsenmeli. Parti yönetiminin bu konularda bir değişime gitmesi, özellikle üye kaydı konusunda daha gevşek bir yapıyı gündemine alması gerekiyor, diye düşünüyorum.

Sanırım uzunca bir müddet bu konuları   işlemekte yarar var.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
22.04.2019- 09:28

Rus sosyal demokratları arasında Bolşevik Menşevik ayrışması önce üye koşulları konusunda ortaya çıkmıştır. Menşevik Martov'un formülü partinin programını benimsemek ve partiyi maddi yönden desteklemekti. Ancak bu koşullar Lenin'e göre yetersizdi. Lenin'in formülünde de maddi yönden desteklemek ve parti programını kabul etmek olmakla birlikte, aynı zamanda bir parti örgütünde fiili çalışmak koşulu da vardı. Profesyonel devrimciler örgütünün oluşabilmesi için fiili çalışmayı şart koşuyordu, Lenin.

Özellikle illegal koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan komünist partiler veya profesyonel devrimciler örgütü için Lenin'in formülasyonunun geçerli olduğu ileri sürülebilir. Ne var ki, legale çıkmış bir komünist partinin özellikle kitleselleşme konusunda adımlar atabilmesinin yolu bu Leninist formülasyonun mutlaka gevşetilmesinden geçtiğini düşünüyorum. Parti kitle içinde üye edinirken amaçlaması gereken şey aidiyet duygusu yaratabilmek olmalıdır. Parti kimliğinin anlamı bu aidiyet duygusunun ete kemiğe bürünmesi olmalıdır. Lenin'in formülasyonu yüz yıl öncesinin illegal koşullarında bir zorunluluktu. Ama o günün koşullarında doğru olan Leninist formülasyonda bugünün koşullarında   ısrarcı olmak yanlıştır, diye düşünüyorum. Üyelik koşullarında önceliğin parti aidiyetinin yaratılması olmalıdır. Parti için çalışma, bir görev yüklenme sonradan o aidiyet duygusu ile partiye bağlanmış kitle içinden olmalıdır. Yoksa, örgütlenme ve partiye üye olma koşuluna daha baştan ''partide çalışmak'' zorunluluğu dayatıldığında toplumsal koşullar ne kadar uygun olursa olsun kitlesellik konusunda yol almak gerçekten mümkün olmuyor.


Sorun sadece bu değil. Demokratik merkeziyetçilik konusu da önemli. Partinin eşik atlaması için merkeziyetçiliği çok da yitirmeden ama parti içi demokrasiyi de olabildiğince genişleterek   ve tekil farklılıklar taşıyan sosyalist aydınlarımızı da içine alacak şekilde bir iç işleyişi edinmek zorundayız. Bence örgütlenme sorununu aşabilmenin ve Türkiye solunda bir çekim merkezi haline gelmenin   yolu bu konularda belli bir gevşekliği partide sağlamaktan geçmektedir. TKP bu konularda biraz değişim geçirirse sanırım bugünden çok daha fazla görünürlük kazanacak ve Türkiye sosyalist hareketinde bir çekim merkezi olarak yerini alacaktır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
26.05.2019- 09:51

Parti aidiyetinin yaratılması konusu iki ayrı üyelik biçimi olarak bir çözüme kavuşturulabilir mi, bilmiyorum. Bana pek doğru gelmiyor. Tek bir üyelik biçimi altında parti kendi çalışma gruplarını bir zorunluluğa ihtiyaç göstermeden oluşturabilir. BU konuda aktif ve pasif olarak tanımlanabilecek iki ayrı üyelik biçimi oluşturabilmek sonuçta daha baştan bir ayrımda bulunmak anlamına gelir ki, sorunun kesin bir çözümü olamaz gibi geliyor bana.

Başka bir sorun bu ''merkezileşme'' konusu. Aslında ayrı bir başlığı da hak ediyor bu konu. Çünkü gerçekten önemli. Komünist bir partinin işleyişinde merkeziyetçilik önemli bir yer tutuyor. Partinin merkeziyetçilikten vazgeçmesi mümkün olamaz, mutlaka egemen olması gereken işleyiş biçimi budur ama, ( amadan öncekilerin reddi olarak alınmasın :) bence bir gevşeklik de gerektiriyor. Nedeni, nasılı belki ayrı bir başlık altında detaylandırılabilir ama, kapitalizmin yol aldığı ve kısmi de olsa demokrasinin toplumsal yaşama nüfus ettiği koşullarda katı bir merkeziyetçilikle kapitalizme karşıt sol-sosyalist unsurları partiye kazandırabilmek pek de mümkün değildir, diye düşünüyorum. Bu konu üzerinde bence mutlaka ve mutlaka kafa yorulmalı ve bir çözüm bulunmalıdr. Bir komünist partinin toplumsal alanda yaygınlık kazanamamasının nesnel nedenleri elbette var ancak, hem üye konusu ve hem de katı bir merkeziyetçiliğın de kitleselleşme konusunda sorun yaratıcı bir yanı olduğunu ve hatta, Türkiye'de solun bu denli parçalı olmasının bir nedeninin de bu konulardaki ''iyileştirmelerin'' olmamasına bağlamak mümkün, diye düşünüyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]