Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Sözde sol-sosyalist forumlar...

Kürt hareketini bir kenara bırakalım; ML olarak çıktıkları yolda sağ/liberal bir kulvara demirledir. Şimdilerde iyi-kötü bir demokrasi söylemiyle AKP karşıtlığına oymuyorlar. Yarın ne olur bilemem. Ama HDP'nin bu tavrı sanalın Kürt sempatizanlarını pek de etkilemiyor.   HDP AKP'ye karşı ''demokrasi' veya ''demokrasi ittifakı'' dedikçe, sanaldaki Kürt hareketi sempatizanlarının rahatları kaçıyor. Onlar HDP'nin bu tavrını hiç beğenmiyorlar. Nasıl beğensinler ki; AKP bu güruh için tam bir demokratlar grubu ve cumhuriyet, Atatürk ve aydınlanma karşıtlığında ittifak kurulacak bir parti ve tıpkı kendileri gibi karşı devrimci bir oluşumdu ve AKP iktidarına kendi çıkarlarına uygun bir siyaseti onunla birlikte, olmazsa tek başlarına uygulayabilecekleri bir iklimin hazırlayıcısıydı. Bu yüzden HDP'nin AKP'ye karşı demokrasi ittifakından söz etmesi bu sanalın Kürt hareketinin sempatizanlarını rahatsız ediyor, kafalarını karıştırıyor. Hatta 31 Mart seçimlerinde HDP'nin aldığı karara da bu yüzden karşı çıkmışlardı. Kuyrukçu olmayan sol dururken, CHP hala siyaset sahnesindeyken ve cumhuriyetle aydınlanma, ve en başta Atatürk düşmanlığıyla yıllarca yoğrulmuşken bu AKP karşıtlığı nereden çıktı? Ezberleri ne olacak? CHP düşman, AKP dosttu! Hatta SF'de çok dillendirildiği şekliyle HDP'den sonra en uzalaşılabilir parti AKP değil miydi?

Şimdi nereden çıktı bu AKP karşıtlığı?
Değil mi?

( Sezai Temelli'nin aşağıdaki yorumu hatırlattı bana bunları. Kuşkusuz devamı gelecek. )

Sezai Temelli'den 'demokrasi ittifakı' çağrısı

HDP eş genel başkanı Sezai Temelli Pervin Buldan ile birlikte ziyaret ettiği Van'da açıklamalarda bulundu.

Resim Ekleme
HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Van Milletvekili Muazzez Orhan ile Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve eş başkan Mustafa Avcı'yı ziyaret etti.

Ziyaret öncesi belediye binası önünde açıklama yapan Temelli, ülkenin acil ihtiyaç duyduğu şeyin 'demokrasi ittifakı' olduğunu söyledi. Muhalefet partilerini ve tüm STK'ları 'demokrasi ittifakı'nda buluşmaya davet ettiklerini kaydeden Temelli, "31 Mart seçimlerine giderken çok önemli bir iddiayı dile getirdik.

Dedik ki 'Tüm kayyumları süpüreceğiz. Ama sadece kayyumları süpürmekle kalmayacağız , AKP- MHP blokunu olduğu her yerde gerileteceğiz' dedik. Hep birlikte sizlerin emeğiyle çalışmalarıyla bunu hep birlikte başardık. Biz siyasetin kulvarını değiştirdik. Tüm sivil toplum örgütlerini, sendikaları, toplumsal muhalefetin bütün dinamiklerini hatta tüm muhalefeti 'demokrasi ittifakı'nda buluşmaya davet ediyoruz. Evet, Türkiye'nin acil sorunlarına acil çözümler üretmek istiyorsak 'demokrasi ittifakı'nda buluşarak, demokratik adımları atmalıyız. Acil ihtiyacımız demokrasidir" diye konuştu.

BULDAN: SEÇİM SONUÇLARI HERKESE DERS VERMİŞTİR

Sezai Temelli'nin ardından söz alan Pervin Buldan ise Van'da halkın birlik ve beraberliğini koruduğunu belirterek, "Seçim sonuçları, sandıktan çıkan sonuçlar herkese ders vermiştir. Özellikle AKP hükümetine büyük bir ders vermiştir. Seçim sonuçları sizlere ve AKP hükümetine şunu öğretmelidir. Ayrın yapmadan, bu ülkede yaşayan herkesi bir bütün olarak görmek zorundasınız. Bu halk sandıklarda size bunu gösterdi, bunu beyan etti. O yüzden diyoruz ki 'demokrasi ittifakı' önemli bir ittifak olacaktır. Bu ittifak içerisinde bir bütün olarak haraket etmesinin zamanı işte şimdidir. Biz de bugün buradan bunu ilan ediyoruz" dedi.

Açıklamaların ardından HDP'li Temelli ve Buldan, Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlenen 'Halkla Buluşma Toplantısı'na katıldı.

http://haber.sol.org.tr/turkiye/sezai-temelliden-demokrasi-ittifaki-cagrisi-261908

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
30.04.2019- 15:18

Kürt hareketinin legal ve illegal yapıları için sosyalist/komünist bir hareket olduğu iddia edilebilir mi? Tamam, ilk yola çıkışlarında amaçlarının Marksist Leninist bir devlet kurmak olduğunu ilan etmişlerdi ama, o günlerden bu günlere köprünün altından çok sular aktı. Sanırım şimdilerde böyle bir iddiada bulunan pek yoktur.

Böyle bir girişi şunun için gerekli gördüm; sosyalist ya da komünist bir yapı olmayan bir örgüt ya da parti için düzen dışı kavramı pek kullanılamaz. Düzen dışı kavramı sadece düzenin yani kapitalizmin yani özel mülkiyet karşıtlığından yola çıkan siyasetler için kullanılır. Doğrusu budur ve dolayısıyla nasıl ki, son kertede AKP, CHP ve diğer özel mülkiyet karşıtlığı içinde bulunmayan partiler için düzen partileri tabiri kullanılıyorsa aynı şekilde özel mülkiyet karşıtı olmayan HDP de düzen partisidir.


Bu konularda bir kafa karışıklığı var. Düzen ile rejimi birbirine karıştırıyoruz. HDP de dahil olmak üzere pek çok parti ( örnekse,31 Mart'ın toplumsal muhalefet partileri, CHP, HDP, İYİP, Saadet...) AKP rejimine karşıtlar. Ama HDP de dahil, hepsi düzen partisidir. Ayrıca düzen partileri olması hepsinin aynı olduğu anlamına da gelmez...

HDP üzerinden devam edilecekse, ( partinin Türkiye partisi olup olmadığı başka bir konu; ayrı tutuyorum) böyle bir partinin temel önceliği demokrasi olmayacak da ne olacak? HDP'nin (Sezai Temelli'nin) AKP karşıtlığını demokrasi üzerinden kurmaya çalışması kadar doğru bir siyasal tavır olabilir mi? Yadırganacak hiçbir şey yok bunda. Bu konuda bir yadırgama içine girilecek kadar yadırgatıcı bir şey olabilir mi?


Şimdi böyle bir parti ve böyle bir söylem için '' demokrasi ama hangi sınıf için demokrasi?'' sorusunda bir keramet aramak, ve böyle söyleyerek ''aman aman hey'' heybetinde bir şey söylediğini sanmak, ne kadar garip!

Bu kadar yüzeyselliği bile aşamıyor muyuz?


Bu kadar zor mu?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
02.05.2019- 09:05

Kürt hareketinin özellikle legal partisi için çok yanlış yaptık. Özellikle sanalda, HDP'ye ve öncesindeki partilere gereksiz bir biçimde bir yığın (sol) misyon yüklemeye çalıştık. İnternetin bu sözde sosyalist ve dahi enternasyonalist(!) forumlarında, neredeyse solcu olmanın Kürt hareketine biat etmekten geçtiğine ilişkin bir algı yarattık. Yalan yanlış ve samimiyetten uzak yaklaşımlarla sadece sola düşmanlık etmedik ve aynı zamanda HDP'nin de ne olduğu konusunda bir kafa karışıklığına yol açtık. HDP sanki bir sosyalist partiymiş gibi davranmaya ve HDP'yi sürekli PKK'nın yanına doğru itmeye çalıştık. Doğru mu yapıyoruz, yanlış mı diye hiç sorgulamadan ve cahil kuyrukçuların bilinçsizce gaz vermeleriyle de bir hayal dünyası yarattık. Öcalan Marks ve Lenin'i aşan bir dünya lideriydi, PKK de sadece Kürtlere değil, bölgedeki bütün halklara özgürlük ve demokrasi getirecek olan bir örgüttü!

Hiç biri doğru değildi oysa. Bilerek veya bilmeden yapılmaya çalışılan her şey hem ülke ve hem de bölge halkları için bir umut ve bir çözüm içermiyordu. Dünya konjöktürü, reel sosyalizmin çözülüşü, ABD emperyalizminin bölge üzerindeki hedefleri çözümün sadece ve sadece sosyalizm olduğunu işaret ederken ve emperyalizmin dünya halklarına kan ve gözyaşıdan başka bir şey vermediği belliyken hareketin sürekli sağa kayması ve nihayetinde emperyalizmle el ele vermesi bile yıllardır sürüp giden yanlış yönlendirmelerin etkisiyle görülemiyordu.

Bu iklimi yaratanlar ve bu yanlışlığı sürekli harlayarak bir yığın insanın yanlış bir bilinç edinmesine yol açanlar, ( sanallık için söylüyorum) şimdi hiç ortalarda yoklar. Ortalarda olanlardan küçük bir kesimi ''ben kuyrukçu değilim'' çırpınışı içinde aynı yanlışlığı sürdürmeye çalışırken, bir başka küçük kesim ise hala sola-sosyalizme, daha doğrusu Kürt hareketine biat etmeyen siyasetlere karşı gün yirmi dört saat hakaretler savurmaya ve küfürler etmeye devam ediyor.

Geçelim.

Kürt hareketinin özellikle legal partisi artık bir karar vermeli. Türkiye coğrafi sınırlarında kendi kaderlerini Türk halkının kaderleri ile ortaklaştıracaklar mı, yoksa etnik siyaset temelli bir doğrultuda devam mı edilecek? Sadece Kürt hareketinin yöneticileri değil, Kürt milliyetçileri, sempatizanları, ve ona aklınca ''dışarıdan'' destek veren kuyrukçu tipler ve ''enternasyonalistler''(!) hepsi kararlarını verebilmeli. Dünyada emperyalizm, ülkemizde kapitalizm sürekli krizdeyken, sistem yönetilemez hale gelmişken ve halklarımızın sosyalizme ihtiyacı varken bu konuda bir açıklığa, bir netliğe gereksinim var. Boşuna HDP'yi de zor duruma düşürmenin ve ona kaldıramayacağı yükler bindirmenin bir anlamı yok. ''Sıkıştırma'', karar verme gerekiyorsa, bu yönde olmalı.

Bu konuya devam edilir ama bir kez daha üzerinden geçmekte yarar var; dün 1 Mayıs'taki coşku halkımızın sola ve sosyalizme olan özlemini ortaya koyuyordu. Artık gereksiz ve doğru olmayan yönelişlerle yitirilecek zamanımız olmamalı... Belki de Rosa'nın 100 yıl öncesinden söylediğini bir kez daha ve daha yüksek sesle haykırmalı:

Ya sosyalizm, ya barbarlık!



melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
26.10.2022- 05:18

Sansür yasası çıktı-çıkıyor artık daha tehlikesiz sularda yazmaya çalışmalı demiştim, bu tehlikesiz sularda ve suya sabuna da pek dokunmadan devam ediyorum:)

Dikkat ediyor musunuz, HDP'den ''daha fazla demokrasi'' sesleri yükseltildiğinde bir durum-konum değişikliği olmuştu. O zamana kadar enternasyonalizm adına HDP'ye kuyrukçuluk yapan ve sözde sol, sosyalist ve de enternasyonal forumlarda yazmaya çalışan birtakım tipler evrim geçirmişler ve neredeyse hidayete ermişlerdi. HDP tu kaka olmuştu birden. Demokrasi de burjuvazinin bir yönetim biçimi olarak tıpkı HDP gibi önemsizleşmişti.

Üzerinde düşünmek   ve bu konuyu önemsemek gerekmiyor mu?

HDP AKP'yle birlikte ülkeye ve bölgeye demokrasi getirmeye çalışırken alkış, aynı HDP olan biten onca acılardan, yıkım ve basklardan sonra AKP'nin karşısında bir ''demokrasi ittifakı'' arayışına girdiğinde ''istemezük'' çığlıkları...Bir anda keskin bir komünist pozlarda ona buna ''kuyrukçu'' diyerek sataşmalar falan... Tamam samimiyet yok, tamam öteden beri tehlikesiz sularda ego tatmini çabası vardı, ve tamam cehaletin en dip yapmış hali gerçekleşiyordu gözlerimizin önünde de...

Acaba, diyorum...
Acaba...
Şöyle bir trollük durumu olabilir mi?
Hatta, belki şöyle inceden bir ajan provatörlük...
Falan...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]