Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
11.06.2019- 10:22

AKP ve CHP grup başkanvekilleri dün biraraya gelip açıkladılar; iki partinin büyükşehir belediye başkan adayları İmamoğlu ile Yıldırım önümüzdeki pazar akşamı İsmail Küçükkaya moderatörlüğünde biraraya gelip İstanbul'u tartışacaklar(mış). Böyle bir tartışmanın önünü de Cumhurbaşkanı Erdoğan açmış. O istemiş ve Binali Yıldırım'ın tartışmaya katılmasına izin çıkmış. Şaka değil, dün AKP grup başkanvekili söyledi.

İlginç değil mi; çok uzun zamandır (sanırım 17 yıl) hiçbir seçim öncesinde böyle bir tartışmaya sıcak bakmayan ve Erdoğan'ın söylemiyle ''onlara prim mi sağlayayım'' diyen bir anlayış, ne oldu da bugün böyle bir karşılıklı tartışmayı kabul eder bir hale gelmiş?

SOLportal'da Oğuz Oyan'ın ''Sorunlu Siyaset'' başlıklı yazısını okuyunca aklıma geldi bunlar: http: //haber.sol.org.tr/yazarlar/oguz-oyan/sorunlu-siyaset-264383 Oğuz Oyan'ın sıraladığı nedenlere katılmamak elbette mümkün değil. Ama bence o gerekçelerde çok önemli bir eksiklik var. Cumhurbaşkanı Erdoğan Binali Yıldırım'ın Ekrem İmamoğlu'nun karşısına çıkıp televizyonda karşılıklı tartışmasına olur vermişse bunun en önemli nedeni ''son çare'' olmasıdır, yani çaresizlik! Anketlerin de gösterdiği gibi İmamoğlu eğer Binali Yıldırım'ın önünde seçimi kazanacağı hemen hemen kesin olarak gözükmeseydi Erdoğan böyle bir tartışmaya izin verir miydi? Seçim gidiyor, İstanbul çok uzun yıllar sonra muhalefetin eline geçiyor, AKP'nin para kaynağı belki bir daha hiç ele geçmemecesine uçup gidiyor, bir şey yapmak gerekmiyor mu? İstanbul'u kaptırmamak için seçimin iptaline ve tekrarına karar verdiler. Beka söylemi işe yaramadı, ''Öcalan açılımı''nı devreye soktular, o da inandırıcı olmadılar, Pontusçuluk dahil her türlü yalan dolan devreye sokuldu, yine olmadı. Anketlerde hala İmamoğlu önde gözüküyor; yapacak bir şey yok; bari Binali Yıldırım İmamoğlu'nun karşısına çıksın, belki bir şey olur, İmamoğlu fahiş bir hata yapar, ''bizim yandaşlar'' oralardan bir şey çıkartır ve sonuç tersine döner!

İlk kez sosyalist solun da dahliyle AKP-MHP ittifakının karşısında bir birliktelik ortaya çıkmıştır. Ben bu muhalefete TKP'nin, en azından üye ve sempatizanlarının da bir şekilde katılacağını düşünüyorum. AKP bu seçimi kaybedecektir. Ters bir şey olmazsa pazar akşamı yapılacak karşılıklı tartışmadan da İmamoğlu arayı açarak çıkacaktır.

Ve sonrası, AKP'nin iki yakasının biraraya gelemeyeceği bir sürece evrilecektir. Sosyalistlerin yapması gereken şey de kendilerini o ''yeni'' sürece hazırlamak olmalıdır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
13.06.2019- 08:39

Ekrem İmamoğlu İstanbul’un seçilmiş belediye başkanıdır.
Yazmıştım; “İmamoğlu, Yıldırım ekran tartışması yanlıştır” diye. Bazısı “neden” diye soruyor. Meşruiyeti olmayan bir adayı, onunla baş başa tartışmayı kabul ederek kendiyle eşitlemiş oldu İmamoğlu. İlla bir tartışma yapılacak idiyse: “Bu seçim 31 Mart’ta bitti, Binali Bey’le orada hesaplaştık, şimdi Erdoğan ile yarışıyorum, tartışmayı da onunla yaparım” demeliydi İmamoğlu. Böylece 39 ilçede miting yapmaya niyetli Cumhurbaşkanı’nın gerçek rakibi olduğunun altını çizer, hesapları bozardı. Ekrem İmamoğlu’na kim akıl veriyor bilemem, ancak hep söyledim hukukta ısrar etmek gerekirdi. Seçimin yenilenmesi hukuksuzdur, dayatma sonucudur.


http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1436476/imamoglu_nun_buyuk_yanilgisi_.html

Enver Aysever'in Cumhuriyet'teki bugünkü yazısının ilk bölümü bu. Katıldığım yerler var, katılmadıklarım da... Anketlerin hemen hemen tamamı İmamoğlu'nu önde gösterirken ve meydanlarda da bu durum apaçık belliyken, İmamoğlu'nun bu birlikte televizyona çıkma eyleminden bir şekilde sıyrılabilmeliydi. Binali Yıldırım'ı önemsemediğini, İstanbul seçimini zaten kazandığını,bu yüzden muhatabının Binali Yıldırım olmadığını uygun bir dille söyleyebilirdi. Aysever'in hukuk, meşruiyet kavramları üzerinde yoğunlaşmasının halkta bir etkisinin olacağını hiç düşünmüyorum. Olsaydı bugüne kadar olurdu. Bu iktidarın hangi eylemi hukuka uygun ki. Memlekette hukuk mu kaldı, anayasa mı var?

İmamoğlu televizyonda tartışmayı kabul ederek büyük bir risk altına giriyor. İkinci kez kazanacağı gözüken seçimde böyle bir ''tartışma'' yapılabilecek en küçük bir hatanın yandaş medya tarafından nasıl da çarpıtılarak ve büyütülerek kitlelere aktarılacağını hesaplamalıydı. İmamoğlu'nda büyük bir öz güven var, umarım denli kendine güven bu buluşmanın sonucuna olumsuz olarak yansımaz.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
17.06.2019- 10:27

''Tarihi buluşma'' nihayet gerçekleşti. İlk bakışta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beklentisinin gerçekleşmediğini söyleyebilmek mümkün. Anketlerde İmamoğlu önde gözüküyordu; AKP'ye yakın anketçiler bile bu durumu gizleyemiyorlardı. Hal böyleyken İmamoğlu'nun seçime bir hafta kamışken böyle bir buluşmayı kabul etmesi kendisi açısından büyük bir risk de taşıyordu.   Binali Yıldırım'ın bu buluşmanın sonucu ne olursa olsun kaybedecek bir şeyi yoktu, ne var ki, İmamoğlu'nun anketlerin de söylediği gibi kazandığı gözüken seçimi tehlikeye atma riski vardı. Bu yüzden bana göre bu buluşmayı kabul etmek ba açısından yanlıştı. İmamoğlu'ndaki aşırı güven ona yanlış yaptırabilir diye düşünüyordum. Korkulan olmadı; Binali Yıldırım İstanbul Belediye Başkanlığı için gereken donanımda hiç gözükmedi. Kendisine ezberletilen konuları yinelemekten başka bir şey yapmadı. İsmail Küçükkaya'nın Feto sorusu ise, alt üst olmasına yol açtı. Feto ile ilgili misiniz anlamındaki soruya, şaşkınları oynayarak ''yok, yok, yok'' tekrarıyla yanıt vermeye çalışması hiç inandırıcı da değildi.

Sözün kısası, ''tarihi buluşma''nın AKP ve Erdoğan açısından tarihi bir hayal kırıklığıyla sona erdiğini söyleyebiliriz. Sandıkta birtakım alengirli işler olmazsa seçimin İmamoğlu tarafından daha şimdiden kazanıldığını söylemek hiç yanlış olmayacaktır.

Bundan sonrasını artık AKP düşünsün;   bundan   sonrası için AKP paragrafının kapanma süreci işleyecektir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]