Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan

Suriye operasyonuna doğru: AKP macera arıyor

Türkiye Suriye'de adım adım yeni bir çıkmaza doğru sürükleniyor. BM'deki Erdoğan'ın açıklamalarıyla başlayan süreç, Pentagon'un açıklamaları ve SDG'nin çekilmeme kararı ile kritik bir aşamada. İşte bütün yönleriyle Suriye gelişmeleri...

Resim Ekleme
'OPERASYON HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ'

25 Eylül Çarşamba günü Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu programı çerçevesinde "Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin Hayata Geçirilmesini Etkileyen Mega Eğilimler" konulu oturumda konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon hazırlığı içinde olunduğunu belirtmişti.

30 Eylül'de AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında yapılan MGK toplantısının bildirisinde 'Türkiye'nin Suriye'de Güvenli Bölge'nin hayata geçirilmesine ilişkin samimi gayretlerini daha da güçlendireceği' ifadesine yer verilmişti.

OYALAMA GECİKME OLURSA BİTER

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Akar’ın ABD Savunma Bakanı Esper’e Suriye’de ‘güvenli bölge’ye dair çalışmaların ‘oyalama, gecikme olursa biteceğini’ söylediği belirtildi.

4 Ekim Cuma günü Resmi gazetede yayımlanan Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararda uluslararası hukuksuzluklarına bir yenisini eklemiş Gaziantep Üniversitesi El-Bab, Azez ve Afrin'de fakülteler kuracağı ilan edilmişti.

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, ABD ile Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşturmayı planladığı ‘güvenli bölge’nin istikrarsızlık ve kaos yaratacağını söyledi.

HAREKAT PLANLARIMIZI TAMAMLADIK

Tüm bu gelişmeleri ateşleyen açıklamayı, Erdoğan 5 Ekim'de Kızılcahamam'da yapılan AKP kampı açılışındaki konuşmasında yaptı. Erdoğan, olası Fırat'ın doğusu harekatına ilişkin 'Hazırlıklarımızı yaptık, harekat planlarımızı tamamladık. gereken talimatları verdik' dedi.

'CİDDİ ENDİŞELERE YOL AÇACAK'

Gün devam ederken Pentagon'dan olası Suriye müdahalesi ile ilgili açıklama geldi. Pentagon Sözcüsü Binbaşı Sean Robertson, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik tek taraflı olası bir operasyon gerçekleştirmesi durumunda, ABD tarafından ciddi endişelere yol açacağını söyledi. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da, Atina ziyareti sırasında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin yasa dışı ve kabul edilemez olduğunu söylemişti.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Türkiye’nin, kendi güvenliğini Suriye’nin egemenliğini ihlal ederek sağlayamayacağı mesajını verdi.

'GÜVENLİ BÖLGE ŞART'
Dün akşam Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan basın açıklamasında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Donald Trump’ın arasında gerçekleşen telefon konuşmasına dair bilgiler yer aldı.

Açıklamada “ABD askeri ve güvenlik bürokrasisinin, iki ülke arasında sağlanan mutabakatın gereklerini yerine getirmemesinden duyulan rahatsızlık Sayın Trump ile paylaşılmıştır” denirken, “Sayın Cumhurbaşkanımız, PKK-YPG kaynaklı terör tehdidinin ortadan kaldırılması ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşünü sağlayacak koşulların oluşturulması için güvenli bölgenin şart olduğunu ifade etmişlerdir.” ifadesine yer verildi.

'OPERASYONA DAHİL OLMAYACAĞIZ'
Beyaz Saray’dan, “Türkiye, yakın zamanda Suriye’nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dahil olmayacak.” açıklaması yapıldı.

ALANLARIMIZI KORUYACAĞIZ
ABD'nin 'Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik düzenleyeceği operasyona katılmayacağız' açıklamasının ardından SDG'den açıklama geldi.

Reuters'ın haberine göre SDG, ABD askerlerinin Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırından içeriye doğru çekilmeye başladığını duyurdu. ABD'nin kendilerine verdiği sözü tutmadığını söyleyen SDG, operasyona karşı bulundukları alanları koruyacaklarını ilan etti.

'TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLEDİK'
Bu sabah Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sosyal medya hesabından 'Suriye’deki krizin başından beri bu ülkenin toprak bütünlüğünü destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz' açıklamasında bulundu.

'RAKAMLAR BİRAZ ABARTILI'
Sırbistan ziyareti öncesi havalimanında konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'nin Fırat'ın doğusuna yapılacak bir harekatta yer almayacağını açıklayıp bölgeden çekilmeye başlamasının ardından cezaevlerindeki binlerce IŞİD'li teröristlerin durumu ile ilgili olarak, "Bu rakamlar biraz abartılı rakamlar. Orada cezaevlerinde olan rakamlar var. Burada bulunan DEAŞ'lılar var. Burada bulunan DEAŞ'lıların kontrolünü elimizden çıkarmak istiyoruz diyarlar. Bu konuda bir çalışma yapıyorlar" dedi.

MÜLTECİ AKININA NEDEN OLABİLİR
Almanya'da yerel basın, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonunda yaptığı olası operasyon açıklamasını gündeme taşıdı.
Deutsche Welle'nin derlediği Alman basını yorumlarından oluşan habere göre operasyon yeni bir mülteci akınına neden olabileceği belirtiliyor.

'EN KÖTÜSÜNE HAZIRLANIYORUZ'
Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye'nin olası Suriye operasyonu hakkında 'en kötüsüne hazırlandığı' açıklamasında bulundu.

Cenevre'de gazetecilere açıklama yapan BM Suriye Krizi için İnsani Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis, "Neler olacağını bilmiyoruz... En kötüsüne hazırlanıyoruz" dedi.

Operasyonun sonuçlarıyla ilgili 'Cevaplanmamış çok fazla soru var' diyen Moumtzis, sahadaki tüm taraflarla iletişim halinde olduklarını dile getirdi.

'TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ KORUNMALI'
Türkiye'nin olası Suriye operasyonuna dair Rusya'dan ilk açıklama geldi. Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini vurguladı.

Peskov, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Rusya’yla aynı fikirde olduğunu belirterek, “Umarız Türk meslektaşlarımız tüm hallerde bu pozisyona bağlı kalacaktır” dedi.

Lübnanlı gazeteci Nidal Hamade “YPG’den bir heyet birkaç saat içinde Şam’da olacağını" belirtti. SDF kaynaklarına göre ABD’nin çekilme kararıyla birlikte “Suriye ordusu ve Rusya'nın Menbic etrafında konuşlanmaya başladığı" iddia edildi.

'SONU OLMAYAN SAVAŞLARDAN ÇEKİLME VAKTİ GELDİ'
ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabından ABD'nin Suriye'den çekilmesine ilişkin açıklamada bulundu.

Trump'ın paylaşımı şu şekilde:
"Yıllar önce ABD yalnızca 30 gün süre ile Suriye'ye gitti. Orada kaldık ve hiçbir amacı olmayan bir savaşın daha da derine çekildik. Washington'daki görevime başladığımda IŞİD bölgenin her tarafına yayılmıştı. IŞİD'i tamamen bozguna uğrattık, birçoğu Avrupa'dan gelen IŞİD'lileri esir aldık. Fakat Avrupa onları geri istemedi ve ABD'ye onları tutmasını söyledi. 'Hayır, size harika bir iyilik yaptık ve şimdi bizden IŞİD'lileri yüklü maliyetle ABD hapishanelerinde tutmamızı istiyorsunuz. Onlar yargılamanız için orada' dedim. ABD'nin NATO'nun, ticaretin, her şeyin 'kerizi' olduğunu düşünerek yine hayır dediler. Kürtler bizimle birlikte savaştı, ama bunu yapmaları için onlara muazzam para ödendi, donanım verildi. Onlar on yıllardır Türkiye ile savaşıyorlar. Bu savaşta neredeyse 3 yıl beklemede kaldım, ama artık çoğu aşiretler arası olan bu gülünç Sonsuz Savaşlardan çıkmamızın ve askerlerimizi geri getirmemizin zamanı geldi. BİZİM YARARIMIZA OLAN YERDE SAVAŞACAĞIZ VE SADECE KAZANMAK İÇİN SAVAŞACAĞIZ. Türkiye, Avrupa, Suriye, İran, Irak, Rusya ve Kürtler artık duruma ve kendi 'mahallelerindeki' yakalanmış IŞİD savaşçılarıyla ne yapmak istediklerine bir hal çaresi bulmak zorunda."

GERİ ÇEKİLME GENİŞ KAPSAMLI OLMAYACAK
ABD'li yetkili, ABD'nin Suriye'den çekilmesine ilişkin "Geri çekilme işlemi geniş çaplı değil, 'onlarca' askerden fazlasını kapsamayacak" dedi.

Yetkili, Suriye’nin kuzeyinden asker çekilen alanın, güvenli bölge kurulması için Türkiye ile yürütülen çalışmaların yapıldığı alanla sınırlı olduğunu söyledi.

PKK'DEN OPERASYON AÇIKLAMASI
Kongra-Gel Eşbaşkanlık divanı Türkiye'nin muhtemel kuzey Suriye operasyonu ile ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada "ABD yaptığı açıklama ile gösteriyor ki, hem Rojava’nın işgal edilmesine hem de DAİŞ’in (IŞİD) sorumluluğunun Türk devletine verilmesine karar vermiş. ABD’nin kararının hiçbir ahlaki ve insani boyutu yoktur. 100 yıldan beri devletlerarası çıkarlara kurban edilen Kürt halkı bir kez daha kurban edilmek isteniyor. Ancak bu sefer onların umduğu gibi olmayacak. Kürt-Arap-Asuri-Süryani halkları ve onların uluslararası alandaki gerçek dostları sonuna kadar soykırımcı sömürgeci Türk devletine karşı direnerek, kendi tarihlerini yeniden yazacaktır" denildi.

İRAN'DAN 'ÇÖZÜM' ÖNERİSİ
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Adana Mutabakatı çerçevesinde çözüm önererek “İran yardım etmeye hazır” dedi.

'YAPTIRIM KARARINI GEÇİRECEĞİZ'
ABD’li senatör Lindsey Graham, Türkiye’nin Suriye’ye girmesi durumunda Kongre’den Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı geçireceklerini ve NATO üyeliğinin askıya alınması çağrısı yapacaklarını söyledi. Graham bu kararın Trump tarafından veto edilmemesini umduğunu belirtti.

PENTAGON: BELİRLİ BİR BÖLGEDEKİ UNSURLARIMIZI ÇEKTİK
ABD Savunma Bakanlığı’ndan Suriye’den asker çekme konusunda yapılan açıklamada ‘Belirli bir bölgedeki unsurlarımızı çektik’ denildi. ABD Dışişleri’nden bir yetkili ise Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyonunu onaylamadıklarını ancak askeri olarak durdurmayacaklarını söyledi.

'TÜRKİYE LİMİTİ AŞARSA EKONOMİSİNİ YOK EDERİM'
ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye'nin olası Suriye operasyonuyla ilgili bir açıklama daha yaptı.
Trump, "Daha önce de belirttiğim gibi ve yinelemek gerekirse, Türkiye benim, büyük ve eşsiz bilgeliğimle limiti aşmak olarak düşündüğüm herhangi bir şeyi yaparsa Türkiye Ekonomisini tamamen yok ederim (daha önce yaptım!)" dedi.

https://haber.sol.org.tr/turkiye/suriye-operasyonuna-dogru-akp-macera-ariyor-271852

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
09.10.2019- 19:40

Operasyon başladı. Bugün saat 16.00 itibariyle jetlerin ve obüs mermilerinin bombardımanıyla birlikte Suriye harekatı başladı. Bu hareket için çok şey söylenebilir ve bana göre yapılabilecek en uygun yorum, başlıkta da yazdığı gibi ''AKP macera arıyor!'' Açılabilir, AKP iç siyasetteki sıkışmışlığını dış siyasetteki bu operasyonla   sönümleme peşinde denilebilir. PKK-PYD'yi diline dolayarak ve terörü de bahane ederek kitlesini bu yolla konsolide etmeye çalışıyor da olabilir. Ekonomide yükselen sesleri bu yolla bastırma peşinde de olabilir. Ya da biraz daha uzak bir olasılık olmakla birlikte batkıya uğrayan Emevi Camii'nde cuma namazı kılma hayallerini bu operasyonla birlikte yeniden yeşertme çabası olabilir. Kuşkusuz bütün bu gerekçelerin ve bunlara eklenecek benzer nedenlerin tamamı da bu harekatın gerçekleşme nedeni olarak ileri sürülebilir.

Peki bu operasyon için ''Türkiye kapitalizminin meselesi'' denilemez mi?

SOLportal'da Volkan Algan'ın bugünkü yazısında böyle bir değerlendirme var. https://haber.sol.org.tr/yazarlar/volkan-algan/vatan-yahut-sermaye-271973   Şöyle söylüyor:

''...birçok konuda olduğu gibi Suriye konusunda da mesele Türkiye kapitalizminin meselesidir ve AKP’ye sığmaz.

Türkiye’nin Suriye’deki paylaşım savaşına burnunu sokmasının arkasında sadece AKP’nin İslamcı kadrolarının macera merakı mı var sanılıyor?

Ya da AKP’nin düzen içi başka aktörlerden de dolaylı ya da açık destek almadan (başta büyük sermaye ve TSK) tek başına Türkiye’yi böyle bir maceraya sokmaya gücü yeter miydi.

Bunların ikisi de yanlış ve eksik.

AKP’nin politikasının arkasındaki sınıfsal tercihleri görmeden sadece havanda su dövülür. Türkiye muhalefeti yıllardır bunu yapıyor.''


Yani?

Emperyalizm Suriye'yi bölme ve paylaşma mücadelesi verirken Türkiye burjuvazisi boş duracak değil ya, o da sınıfsal çıkarları gereği Erdoğan AKP'si eliyle operasyona karar vermiş!

Hiç akılcı değil; çok fazla zorlama bir yorum. Operasyonun ''bireysel değil sınıfsal'' olduğu vurgusu bence çok yanlış yorumlanıyor. En üstte birinci paragrafta sıraladığım gerekçeler ne kadar ''bireysel'' olursa olsun, o bireyselliğin gerici bir sınıfsallık içerdiği neden es geçilir? Düzen partilerinin siyasetleri nasıl olursa olsun zaten sınıfsaldır.   Ne ki bu sınıfsallık AKP eliyle ve Erdoğan iradesiyle gerçekleştirilmektedir. Öne çıkan olgu da budur. Bu olguyu yadsıdığımızda sınıfsallık adına yanlış yorumlar yapar, hatalı değerlendirmelerde bulunuruz. Volkan Algan'ın yazısı da bana göre tam buraya oturuyor.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
10.10.2019- 06:47

Volkan Algan'ın yazısında''AKP’nin düzen içi başka aktörlerden de dolaylı ya da açık destek almadan (başta büyük sermaye ve TSK) tek başına Türkiye’yi böyle bir maceraya sokmaya gücü yeter miydi.'' diye sorması da bana şaşırtıcı geldi. Böyle bir soru, böyle bir saptama AKP'nin devlet haline geldiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sisteminin tek adam diktatörlüğü olduğunu anlayamamakla eş anlamlıdır. AKP'nin operasyonuna ordu da, büyüğü ve küçüğüyle sermaye de boyun eğmek zorundadır. Sistem bu artık.

Suriye operasyonunun kısa ve orta vadede sermayenin çıkarına olduğuna da inanmıyorum. Uzun vadede ne olur, onu da şimdiden kestirmek pek mümkün değildir. Tekrar edilecekse, Suriye harekatı sadece ve sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesi ve AKP kurmayları eliyle gerçekleştirilmektedir. Erdoğan ve AKP yerine başka bir lider veya başka bir düzen partisinin iktidarında böyle bir operasyonun yapılacağını iddia etmek bile bence pek akılcı olmazdı. Bu somut gerçeğin altını kalınca çizmeden operasyonu sadece ''kapitalizm'' ve ''burjuvazi'' vurgularıyla açıklamaya çalışmak bence yerli yerine oturmayan zorlama bir yorum olur.

Türkiye ekonomik bir krizin içinde. İçerde ve dışarda işler uyarında gitmiyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere hemen hemen bütün büyük şehir belediyelerini kaybedeb Erdoğan AKP'sindeki düşüş de bir türlü durdurulamıyor. Anketler AKP MHP ittifakının yüzde 47'ye kadar gerilediğini söylüyor. Eğilim devam ederse beş yıl sonra yapılacak seçimlerde AKP'nin oyunun yüzde 30'u geçmeyeceği, küçük ortakla birlikte ise yüzde 40'ı bile bulmayacağı saptaması var. Erdoğan panikte. Parti de bir yandan çözülüyor. Bu sürecin önüne geçmenin başka bir yolu da yok. Normal koşullarda böyle bir operasyon AKP ve Erdoğan için büyük bir risk iken, bu operasyonın gerçekleştirilmesi içinde bulunulan koşullarda belki de tek şansı...







melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
11.10.2019- 07:00

(...)
Bir kaç gün oldu, olmadı; Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yurt dışı gezisinden dönerken uçakta yandaş gazetecilere ''millet ittifakının zayıflaması ve parçalanmasının çok önemli'' olduğunu söylemesi aslında Suriye operasyonunun kodlarını vermektedir. Söylenildiği gibi gerçekten de suriye'deki ''terör koridoru'nu ortadan kaldırmak ve ''Kürt terör grupları''nı etkisizleştirmek için böyle bir harekat yapılıyor olsaydı, ilk yapılması gereken bölgedeki PKK-PYD'yi Birleşmiş Milletlere ''teör örgütü'' olarak bildiren merkezi yönetimle temasa geçmek ve operasyonu onlara bırakmak veya en azından operasyona dahil etmek olmaz mıydı? Normali de, risk taşımayanı da bu değil miydi? Bir tek askerin burnu kanamaz, IŞID gibi bir belanın sorumluluğu da üzerimizde kalmazdı. Ama böyle olmadı, olmuyor; çünkü gerçekten de Erdoğan'a iç siyasetteki sıkışmışlığı bir ölçüde de olsa üzerinden atacak bir ''zafer'' lazım. O da sadece Suriye'de var.

Devamı: https://www.solpaylasim.com/k7905-suriye-konusunda-muhalefetin-durumu-.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
15.10.2019- 07:17

Şimdi ne olacak?

Amerika'nın ''karışmam, başının çaresine bak'' demesiyle ortada kalan YPG-PYD unsurlarının Suriye merkezi yönetimiyle anlaşacağı konuşuluyordu. Gelen haberler bu yöndeydi. En son bu anlaşmanın beş madde üzerinden gerçekleştiği, PYD ve YPG''nin ağırlıkta olduğu SDY'nin kendini fesedip Suriye ordusuna katıldığı ve ordunun da kuzey ve doğu sınırına doğru harekete geçtiği ilgili kaynaklarca belirtiliyor. En kısa zamanda Türkiye ve adını Milli Suriye Ordusu olarak değiştiren ÖSO grupları ile arkasına Rusya'yı alan Suriye ordusunun karşı karşıya geleceği çok açık. Suriye operasyonunu ''terör koridorunun ortadan kaldırılması'' olarak gerekçelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu beklemediği durum karşısında bütün planları bozulmuş mudur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eğer gerçekten ve sadece ''terör koridoru''nu ortadan kaldırmak gibi bir derdi olsaydı, PKK-PYD'yi ''terör örgütü'' oarak BM'ye bildiren Suriye yönetimiyle anlaşması ve operasyonu   Suriye ordusuna bırakması en akla uygun bir çözüm olduğunu söylemiştik. Ama böyle olmadı. İç politikadaki sıkışmışlığı aşmanın ve içerideki çöküşü aşmanın yolunun dışarıda bir ''zafer'' arayışından geçtiğini düşünmesi Somali ve Katar dışında destekleyen başka bir ülke olmamasına yol açmış ve ABD ve AB'den olası dayatmaları gündeme getirmiştir. Türkiye yalnızları oynamaktadır. Üstüne üstlük Suriye'deki bu yeni gelişmeler bir ''zafer'' arayışının gerçekleştirilebileceği zemini de ortadan kaldırmıştır.

Peki, şimdi ne olacak?
Tasımızı tarağımızı toplayıp geri mi döneceğiz?
ÖSO militanlarıyla şişirilmiş ''Milli Suriye Ordusu''nu ne yapacağız?

Yanıtlanması hiç te kolay olmayan sorular bunlar. Erdoğan'ın geri vitesinin olmadığı biliniyor, ilk elde bulunduğu yerleri terk etmeyecektir. Dahası alayla valayla girişilen bir harekatın bir zafere dönüşmeden bitirilmesi, içerideki çöküşü daha da hızlandırmaz mı?

İlginç ve bir hayli meraklandıran bir noktadayız.
Şimdi de ''Esad'ı göndermeden, Suriye'de demokratik bir anayasa hazırlanmadan buralardan ayrılmam'' denir mi?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
16.10.2019- 07:55

''Şİmdi ne olacak?'' sorusunun yanıtını bugünkü SOLportal'da Aydemir Güler çok detaylı vermiş. AKP ile ilgili olan paragrafı buraya alıyorum. https://haber.sol.org.tr/yazarlar/aydemir-guler/suriye-notlari-272476

AKP sık sık “kesin karar anı” ilan ediyor. Beka söylemi böyleydi. Suriye savaşı da bir başkası. Sonuçta dedikleri çıkmıyor. Büyük kırılma anı gelmiyor. AKP seçimi kazanınca Türkiye şeriatın egemenliğine girmiyor, Erdoğan da padişah ve halife olmuyor. Şimdi de enerji yollarını ele geçirmek, bir milyon kişiye konut inşa etmek, demografik yapıyı ters yüz edip sınır boyundan Kürtleri elimine etmek gibi “rekorlar” kırılmayacak.

Ama AKP bu savaştan belli bir enerji toplayarak çıkacak. Veya daha doğrusu karşısındaki geniş politik muhalefetin enerjisizliğini dosta düşmana göstererek… AKP Suriye seferinden ters yüz olup geri çekilse bile, emperyalistlere ve sermayeye dönüp “benim yerime tercih ettiklerinizin halini görmüşsünüzdür” diye sırıtırsa hiç de haksız olmayacaktır.


Belki kesin bir yorum için çok erken; Ana Suriye'deki gelişmelerin daha çok su kaldıracağını söyleyebiliriz. Kesin olan şey; AKP'nin Suriye'deki beklentilerinin özellikle ''zafer'' beklentisinin gerçekleşmeyeceği ve böyle bir zeminin ortadan kalktığı şeklindedir. Ağırlığı PKK-PYD güçlerinden oluşan SDG'nin Suriye ulusal ordusuna katılması ve bu stratejiyi Rusya'nın açıktan, Amerika'nın ise sahne gerisinden desteklemesi Erdoğan'ın Suriye'deki hayallerinin noktalanmasına yol açmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam ''ateşkes yapmayacağız'' dese de bence silahlı çatışmanın da sonu gelmiştir. Suriyeli Kürtlerle takviyeli Suriye ulusal ordusunun kendi sınırlarına yerleşmesi karşısında hala silah ve bomba kullanan bir Türkiye'nin bu olayın sonuçlarına katlanabilir durumu yoktur ve bu kadar ileri gitmesi de beklenmemelidir. Ne ki, irede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise akılda hep bir soru işareti kalacağı da kesin. Bir anlamda ''olmaz olmaz demeyin olmaz olmaz'' durumu...

AKP bu haliyle Suriye'den geriye döndüğünde ne olabilir sorusunun yanıtı biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en önemli özelliği kendisi için başarısız bir durumu   içeriye sanki büyük bir beceri ve başarıymış gibi anlatabilmesi ve bu yolda ''hüloğğğ'' dedirtebilmesi; olacak olan şimdilik buymuş gibi görünüyor. Düzen muhalefetinin sorunu bu problemi bütün detaylarıyla halka anlatıp anlatamayacağı ve ne kadar inandırıcı olabileceğinde düğümlenecek. Ama en doğrusu sanırım, Suriye'deki gelişmelerin biraz daha aydınlığa kavuşmasıyla ortaya çıkacak. O noktaya doğru da gidiyoruz gibime geliyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]