Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Ediz Hun Kadıköy Bahariye'de bir tiyatroda görev almış. İlk defa tiyatro yapıyormuş ve kendisiyle yapılan röportajda Atatürkçü olduğunu söyleyip, sorulan soruya ''Türkiye'nin en büyük sorunu eğitimdir'' diye yanıt vermiş. Okurken aklıma geldi, Ediz Hun haklı olabilir; eğitim bir ülkenin geleceği ve hatta kaderi için çok önemli. Gençliğimizde duyardık, Mumcu'nun da bu konularda uyarıları vardı. MHP eski genel başkanı, ve her şeyi Alpaslan Türkeş, sempatizanlarına Hukuk fakültelerini tercih etme uyarılarında bulunduğu söylenirdi. Doğru muydu bilmiyorum. Uğur Mumcu'nun da bu konularda uyarıları vardı. Belki çoktan beri mahkemelerin verdiği kararların şaşırtıcılığı, ondandır. Yapılan anketlerde ise kamuoyunun ''en büyük sorunu''   haklı olarak hep işsizlik ve ekonomi oluyor. Halk kendisini doğrudan ilgilendiren ne varsa onu sorun olarak gösteriyor. İŞsizlik ve hayat pahalılığının ''en büyük sorun'' olarak birinciliği kaptırmamasının nedeni bu. Zaman zaman da terör sorunu otururdu birinci sıraya. Etrafta patlayan bombaların sayısı arttıkça ve yaydığı korku arttıkça bunun böyle olması da doğal. Geçen gün tv.de duymuştum, şimdilerde ahlak konusu da sıralamaya girmiş. Sayısı azımsanmayacak bir kitle ahlaksız bir toplum olmaya evrildiğimizi düşünüyor olmalı. Haksız da sayılmazlar ki!

Bana göreyse Türkiye'nin en büyük sorunu sosyalizmin bu topraklarda maddi bir güç olamaması. Öyle. İşsizliğin de, hayat pahalılığının da, ve terörün de kemikleşmiş bir sorun haline gelmesinin nedeni sosyalizmin toplumsal ve siyasal alanda etkili bir güç olmaması değil mi? Hatta sosyalizmin etkin olduğu ve kalabalıklarla buluşabiliği koşullarda - etkin olunca kalabalık, kalabalık olunca da etkin oluyor zaten- evet, o koşullarda ahlaksızlığın bile zirve yaptığı dülüşünülebilir mi? Yanlış da anlaşılmamalı, sosyalist bir toplumdan söz etmiyorum, sosyalizmin toplumda maddi bir güç olmasından söz ediyorum. Yığınlarla buluşmuş bir sosyalist düşünce, örgütlü bir toplum ve TKP'nin bir çekim merkezi olduğu koşullarda   sosyalizm maddi bir güce dönüşecek ve sınıflı toplumlarda sorunların çözülemezliği duygusu yerine çözüm konusunda   koca bir umudun   yeşermesine de yol açacaktır. Ülkenin bence en önemli sorunu burada yatıyor.

Hayat pahalılığı, işsizlik ve terör başta olmak düzenin kendi yarattığı sorunların çözümünü yine aynı düzenden ve düzenin aktörlerinden beklemek saçmalığının nedeni de sosyalizmin toplumda maddi bir güç olmaması, olamaması değil midir.? Düzenin yarattığı sorunların yine düzenin aktörleri tarafından çözüme kavuşturulması mümkün olabilir mi? Sorunun çözümü sosyalizmde yatıyor; sorunun çözümü sosyalizmi maddi bir güce dönüştürecek ve topluma ''çözüm var'' duygusunu verecek bir umudun yeşertilmesinde yatıyor. Çok mu zor bu sorunun üstesinden gelebilmek; sosyalizmi güncel bir hale getirecek bir çözümü bulmak gerçekten o kadar zor mu?

Zor olduğunu hiç düşünmüyorum. Biraz samimiyet, biraz gerçekçilik ve biraz da cesaretle çözüm yolunda   adımlar atılabilir ve bu konuda yol alınabilir. Bu coğrafyanın sol-sosyalizm konusunda azımsanmayacak bir potansiyeli var. Türkiye aydınlanmasının milyonlarca yüzü sola dönük kesimler oluşturduğunu hiç unutmamak gerek. Çok değil, üzerinden çok zaman geçmedi, bir kaç yıl önce, dünyada eşi benzeri olmayan bir eylemsellik bir kendiliğinden kalkışma yaşamadı mı bu topraklar? Yağı, unu, şekeri varsa ve hala ortada ağız tadıyla yenecek bir helva bulunmuyorsa bunun nedeni de, sorumlusu da biz değil miyiz?

Kendi kendimizle kavga etmeyi bırakabilmeliyiz; iç çatışmaları dışa dönük mücadeleye dönüştürebilmeliyiz. Bu örgüt ve parti enflasyonuna artık bir son verebilmeliyiz. Çözüm cephe türü birlikteliklerden de geçmiyor artık. Sorun devrimci sosyalizmi bir çekim merkezi haline dönüştürmekten geçiyor. Ve ilkin yapılması gereken aralarında ideolojik ve siyasi olarak hemen hemen hiçbir farklılığın bulunmadığı kesimlerin bir araya gelmesi değil mi?

Biraz özveri, çok değil, biraz; yeterli olacaktır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]