Gazeteci Şükrü Küçükşahin'in kardeşi Cemal Küçükşahin'in hastanede corona'dan vefat etmesi ''sorun''u ortaya çıkardı. Şükrü Küçükşahin'e verilen ölüm belgesinde corona-bulaşıcı hastalık yazılırken, ölüm-defin raporu bilgisayara bulaşıcı olmayan hastalık olarak yazılmış. Nedeni de bilgisayarda kurulan sistemin buna izin vermemesi. Şöyle Siz coronadan hastaneye yattığınızda ve 10 gün içinde bu salgından hayatınızı kaybettiğinizde, rapor ve bilgisayara bu sonuç yazılabiliyormuş. Yok eğer ölüm olayı hastaneye yatıştan 10 gün sonra gerçekleşiyorsa bilgisayardaki sistem bulaşıcı hastalık nedeninin yazılmasını engelliyormuş. Kurulan sistem böyle. Böyle olunca da doktorların öteden beri yaptıkları açıklamalar haklılık kazanıyor. Gerçekte bakanın açıkladığı verilerden çok daha fazla vaka ve ölüm sayılarına sahibiz. Her gün yitirdiğimiz insan sayısı açıklananların çok çok ötesinde...

*****

Pandemi süreci iyi yönetilemiyor. Aşının tedariki konusunda çok ciddi sorunlarımız var. Aralık ayından beri yöneticilerimizin söyledikleri hiç de gerçekleşmiyor. Aşı bağlantısı yapılamıyor, açıklananlar, kısa bir süre sonra   tekzip ediliyor, bakan başka şey söylüyor, cumhurbaşkanı başka... Bilim kurulundan ise güçlü ve güvenilir bir ses duymak neredeyse olanaksız.

2020'nin Aralık ayından bu yana 5.5 ay geçti. 30 milyon doza yakın aşı tedarik edebilmişiz. Son açıklamalar 50 milyon dozluk bir aşı siparişi verildiği ve altı ay içinde kademeli olarak geleceği yönünde. Doğruysa 50 milyon doz aşı 2021 yılı sonuna kadar gelecek ve toplamda 80 milyon doz aşı tedarik edilmiş olacak. Yani tamamının insanlarımıza yapıldığı varsayarsak 40 milyon kişi eder ki, nüfusun yarı bile değil. Sonra? Bir seksen milyon doz daha sipariş verilecek ve o da bir yıl içinde mi gelecek? Böyle olursa toplumun tamamının aşı olabilmesi iki yıllık bir süreye yayılıyor demektir ve böyle bir süreç sonunda toplum bağışıklığı sağlanmıştır denilebilir mi?

****

Sorun sadece corona da değil. Ekonomi kötü, hazine tamtakır. Dövize ihtiyaç var. Malum şu 128 milyar dolar eridi gitti. Belki aşının bu kadar gecikmesinin nedeni de hazinede dövizin olmaması, bilemiyoruz. Ama bilinen bir şey var; acele döviz aranıyor. Turizm sezonu bu açıdan da çok önemli. Sözde tam kapanmadan sonra 17 Mayıs, vaka sayısının 5 binin altına düşmesi hedefleniyordu. Hiç kuşkum yok, 17 Mayıs'ta vaka sayısı 5 binin altına düşecektir. Bu konuda oldukça becerili bir devletimiz var. Ağır aksak da yürüse bir aşı planımız var ve vaka sayıları da ''uygun bir sınıra'' geldiğinde tam kapanma kalkacak ve ülkedeki yaşamın normalleştirilmesi kararı alınacaktır. Sanırım, hedeflenen bu. Turist gelir, bir ölçüde döviz de bırakır, çarklar bir şekilde döner...Peki sonra, pandemi, insan sağlığı, bulaşın hızı ve yaygınlığı ve yitirdiğimiz canlar...?

Tam kapanma üzerinden 10 gün geçti. 17 Mayıs'taki hedef vaka sayısının 5 binin altına düşmesiydi ve maşallah, plan-program tıkır tıkır işliyor. Bugün açıklanan veriler 15 bin. 50-60binlerden düştü. Büyük başarı! Haftaya pazartesi de 5 binin altına düşer, hedeflenen sayı tutturulmuş olur, turizm sezonunu gönül rahatlığıyla açarız! İngiltere ve İsrail ve daha birkaç ülke normalleşme aşamasına gelmişken bizim onlardan neyimiz eksik!
Ne var ki, test sayısının sürekli düşmesi ve günlük ölüm sayısını neden bir türlü düşüremediğimiz konuları, ayrı; onlar hala sorun. Eğrisi doğrusuna denk gelirse ve bir şekilde yeterli aşıyı ülkeye getirebilirsek sanırım bu sorunları da aşacağız! Hem icumhurumuzun ve hem de sağlık bakanımızın bu yolda açıklamaları varken, enseyi fazla karartmamakta ruh sağlığımız açısından fayda var!

İki gündür vaka sayısında pek de düşme yok. 60binlerden gelmiştik, iki gün önce 15 bin küsur idi. Bugün de çok farklı değil. Yaklaşık 15binlerde takılıp kaldık. Ama 17 Mayıs'a daha 5 gün var. Eminim 5 binin altına düşecek, cumhurbaşkanımız da   tam kapanmanın başarıya ulaştığını, ve artık gönül rahatlığıyla turizm sezonunu açtıklarının müjdesini verebilir. Açıkçası bizler de bıktık. Şöyle bir fırsatını bulsak Şile, Ağva ve belki arabayla bir ege sahil turu...Sarı sıcak bir güneşin altında, mavi ve yeşille buluşmak ne kadar güzel olurdu!

Test sayısını bir türlü yukarılara çekemiyoruz. Yeterli aşımız da yok, toplumun büyük çoğunluğunu aşılama konusunda çok gerilerdeyiz. Günlük ölüm sayısında da pek ilerleme kaydedemedik. Bakanın verdiği bilgilere göre günlük ölüm sayıları hala 200'ün üzerinde. Ama işte günlük vaka sayısının 60 binlerden   13 binlere gerilemesi bu konuda nispeten başarılı olduğumuzu gösterir! Bayramın ilk günü pandemi konusunda sevindirici bir haber sayılabilir. Günlerdir ev hapsindeyiz, yorulduk, bıktık, usandık, Şöyle bir deniz kıyısı, bir tatil yeri, bir çay bahçesine bile razıyız. Sanırım 17 Mayıs'tan sonra o da olacak. Kaybetmiştik, uzunca bir zaman da yoksunduk; bulduk. Evet, daha ne olsun. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik işte.

Bayramınız kutlu olsun.

Bugün 14 Mayıs, ''tam kapanma''nın kapanmasına 3 gün kaldı. Vaka sayısı da 11 bin civarı...Pazartesiye kadar 5 binin altına düşer mi?

Bugün 15 Mayıs ve dünün bakanlık verileri şöyle:

Ölüm sayılarını bir türlü aşağıya çekemiyoruz, 200'ün altına   düşüremiyoruz. Günlük vaka sayısı da 11binlerde takılıp kaldı. Umarım tam kapanma dediğimiz süreç 19 Mayıs'ı da içine alacak şekilde uzatılmaz.

AKP'nin ekonomik desteksiz tam kapanması saat 05'ten sonra sona eriyor.   Kuşkusuz yararı olmuştur. Eve kapanmayla insanlar arsındaki temas en azından minimalize olmuştur, denilebilir. Ama yeterli mi, tam kapanma böyle mi olmalıydı, derseniz kuşkusuz hayır. Bir kere test sayısını bir türlü arttıramadığımız gibi, aşılama konusunda baştan beri sınıfta kaldık. Hem sağlık bakanı2nın ve hem de Cumhurbaşkanı'nın geçen yıldan beri söylediklerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Hele aşı konusu, aşı konusu...

Bir kere bu covid19 salgınının önüne geçebilmenin yolunun toplumsal bağışıklıktan geçtiği ve bunun için de toplumun asgari 70-80 milyonunun aşılanması gerektiği konusunda bir türlü yol alamadığımız gerçeği var. 18 günlük kapanma sürecinde bu konuda bir hayli yol alabilmeliydik. Olmadı, yapamadık, beceremedik. 2020 Aralık ayında 50 milyon doz aşıdan söz ediliyordu. Üç ay içinde 50 milyon doz aşı gelecekti, beş buçuk ay geçti 30 milyon doz aşı getiremedik. Aşı olmadan, hızlı bir aşılama yapmadan bu covid illetinden kurtulabilmenin yolu yok ki. Böyle giderse, sonbaharda salgının yeni bir pik dalgası oluşturabileceğini bilim insanları söylüyor.

Sonuç; daha uzunca bir süre maske, mesafe ve hijyen konusunda ısrarcı olabilmek gerekiyor. Başımıza bir de Hint varyantı çıkmışken ve bu varyant hem bulaş   ve hem de ölümcül olma konusunda covid19'dan çok daha fazla etkin olabiliyorken, topluma hızlı bir normalleşme de dayatılmamalı. Ama işte turizm sezonunun kaçırılması istenmiyor... Siyasal iktidar normalleşme adı altında birtakım adımlar atmaya zorunlu hissediyor kendini.

Evet, birkaç saat sonra yasaklar kalkacak ve ben de dahil hepimiz kendimizi sokaklara atacağız.
Dışarıda, özellikle kapalı alanlarda hala bir tehlike var...
Bu yüzden maske, mesafe ve hijyen konusu ciddiye alınmak durumundadır.