Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

21.05.2020- 09:24

Resim Ekleme

Gelecekte Türk Basın Tarihi yazıldığı zaman "İlhan Selçuk’tan önce" ve "İlhan Selçuk’tan sonra" diye kalın çizgilerle ayrılacaktır. Bu durum Cumhuriyet gazetesinin tarihi için de geçerlidir. Kimilerine bu sav çok abartılı gelebilir. Bir savı kabul etmek ya da reddetmek tarihi kimin yazdığı ile ilintilidir. Bizimkisi kendi çapımızda tarihe not düşmek. Başkaları da kendi notlarını düşecektir. Düşüyor da... Hangi notun kayda değer olduğunu elbette zaman gösterecek. Bu kitap, İlhan Selçuk’tan bize kalan belgelerin ve biriktirdiğimiz anıların ışığı altında yazılmış biyografik bir çalışma. Onun bize bıraktığı uçsuz bucaksız düşünsel miras çerçevesinde elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Kuşkusuz İlhan Selçuk gibi bir isim üstüne çok daha kapsamlı çalışmalar yapılacaktır. Yapılmalıdır da... Bizim bu çalışmadan muradımız. Hem gelecekteki araştırmacılara doğru ve gerçek verileri bırakmak hem de onun üzerimizdeki emeğine karşılık gönül borcumuzun ilk taksidini ödemek. Umarım bu çalışma buna yeter. İlhan Abi, hastane odasında vedalaşırken, "Beni unutmazsınız değil mi?" diye sormuştu. O günün duygu yoğunluğunda matrak bir yanıt vermiştik. Ama asıl yanıtımızı bu kitapla vermek istedik. Yaşamını, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerici ve aydınlanmacı gelişimine adamış olan İlhan Selçuk hayata veda ettikten sonra da düşünceleri ve örnek kişiliği ile asla unutulmayacak... Nefes alıp verdiğimiz sürece İlhan Selçuk adı bizimle yaşayacak, yaşatılacak... -Miyase İlknur-

https://www.odakitap.com/ilhan-abi-kitabi-miyase-ilknur

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
26.05.2020- 10:11


Resim Ekleme

Sanırım ilkokul birinci ya da ikinci sınıftaydım. Devlet memuru olan babam akşam işten eve döndüğünde bir koltuğa oturur, yanında getirdiği gazeteleri karıştırmaya başlar ( hergün mutlaka iki gazete alırdı), sonra beni de çağırır ve o iki gazetenin kimi yazarları ve yazdıklarıyla beni buluşturmaya çalışırdı. Akşam gazetesinde TAŞ sütununda yazan Çetin Altan ve Cumhuriyet'te PENCERE'de yazan İlhan Selçuk favorileriydi. Okumayı yeni sökmüşüm, zorlanıyorum ama hemen hemen her akşam hem Altan'ı ve hem de Selçuk'u okuyorum.

Erken yaşta yitirdim babamı. O yaşlardaki ilk siyasi etkilenişim hep babam olmuştu. Okuttukları konusunda sorular sorar, sonra hep bir şeyler anlatırdı. Ne sorardı, ne anlatırdı, ben sorulara nasıl yanıtlar verirdim, hatırlamıyorum ama, evde zaman zaman siyasi tartışmaların da olduğu, genellikle babamın konuştuğunu, konukların dinlediğini zaman zaman da babamı komünistlikle ilişkilendirdiklerini hatırlıyorum. Babam bu ilişkilendirmeye tepki vermez ve bana öyle gelirdi ki, içten içe bundan keyif bile alırdı.

Babamı yitirdikten sonra, sanırım lise birinci sınıfta Cumhuriyet almayı sürdürmüştüm. İlginç bir şey, o dönemde abim Milliyet, evdekiler Günaydın alırdı. Babam varken eve günde dört gazete girer ve okunurdu. Sonrasında üçe düşmüştü bu sayı. Şimdilerle kıyaslıyorum da, ne kadar farklı dönemlermiş diye hayıflandığım oluyor. Kapitalizmin ülkede yerleşmeye başlamasıyla birlikte çok şey değişiyor,evlerimizdeki eşyaların farklılaşmasıyla birlikte, buzdolapları, siyah beyaz televizyonlarla birlikte çok şey kaybediyorduk. Komşuluk ilişkileri azaldı önce, sonra tamamen yitirildi; ardından bir yabancılaşma, bir içe kapanma dönemi peşi sıra geldi.

Şuraya bağlıyayım; İlhan Selçuk o dönemdeki pek çok cumhuriyet aydını gibi gençliğin siyasal bilinçlenmesinde çok önemli bir rol oynadı. İlhan Selçuk'u okumadan bizler için gün başlamazdı desek hiç yadırgatıcı olmaz. Bir cumhuriyet aydınıydı, Kemalistti, solcuydu, sosyalistti...Dönemin pek çok aydını gibi bunların hepsiydi İlhan Selçuk. Daha güzel bir Türkiye'nin mutlaka sağcılık ve gericilik karşıtı bir siyasetin iktidara gelmesinden yana bir mücadeleyi savunurdu. Faşist 71 müdahalesinde işkencelerden geçmişti, yılmamıştı, dönmemişti ve aynı inanç ve iradeyle aydınlanma yolundaki mücadelesini sürdürmüştü.

Değerlerimizin farkında değiliz. Denizler, Mahirler, İbolar elbette önemli, ama solun tarihsel yürüyüşünde İlhan Selçukların, Uğur Mumcuların ve onlar gibi yüzlerce cumhuriyet aydının çok büyük etkileri olduğunu unutmamalıyız. İlhan Selçuk'u kaybettiğimizde, öncesinde sözde Ergenekon davasında bir sabaha karşı gözaltına alınırken içim nasıl da acımıştı! Sonra...

Sonra bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda Ergenekon yanlısı bir siyasal duruş alındığında ve hatta hatırlıyorum SF'de İlhan Selçuk'un adı da verilerek gerici bir konumlanışın solculuk olduğu zannıyla abuk sabuk cümleler kurulduğunda, yine, nereden nereye geldiğimiz konusunda da aynı ürpermeleri yaşamış ve içim acımıştı.

Yakın tarihimize yabancıyız.

İlhan Selçuk'a   ve benzer pek çoklarına ''faşisttir'' veya ''Ergenekoncudur'' benzetmesinde bulunan bir zihnin solcu olabilme olasılığı yoktur ve mümkün değildir. Ne Ergenekon'u anlamıştır, ne yakın tarihimizden haberli olduğu iddia edilebilir.

Attila İlhan bir şiirinde ''köksüz bir ağaç'' benzetmesinde bulunur; bu AKP döneminin ve özellikle bu sözde forumlardaki solculuk ve enternasyonalist olanın böyle bir solculuk ortaya çıkardığını düşünüyorum. Artık ne kadar solculuktur, o da ayrı.

İlhan Selçuk...
Işıklar yağsın üzerine...






Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]