Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu
12.08.2020- 06:20

8. KÜRT SORUNU SINIFSALDIR, SERMAYE DÜZENİ BU SORUNUN ÇÖZÜCÜSÜ DEĞİL KAYNAĞIDIR.

8.1 Kürt sorununun barışçıl, demokratik, siyasi gibi sıfatlarla anılan “çözüm süreci” 2015 yazında AKP tarafından durdurulmuştu. Bu gelişmeyi analiz etmek için bir yandan egemen güçler arasındaki, diğer yandan da Kürt ulusal hareketi içindeki dengelere bakmak kuşkusuz gerekir. Ancak tıkanmanın kaynağı açısından politik güç dengelerinin rolü ikincildir. Esas olan, kapitalizm içinde ulusal soruna gerçek çözüm üretmenin imkansızlığıdır. Sınıfsal sorunların gündeme alınmasının önkoşulu olduğu iddia edilen düzen içi bir Kürt çözümünün gerçekçi olmadığı beş yıl önce bir kez daha kanıtlanmıştır.

8.2 2015 öncesinde TKP’nin gerçekçi bir değerlendirmeden hareketle taşıdığı karamsarlık gelişmelerle doğrulanmıştır. Kapitalizm koşullarında Kürt sorunu temelde bir emekçi sorunudur. Sorunun sürekli yeniden üretiliyor olmasının nedeni sermayenin emekçiler arasındaki eşitsizliklerden, ayrımcılıktan, milliyetçi önyargılardan yarar sağlıyor olmasıydı. Dolayısıyla “çözüm” bu temeli ortadan kaldırmayacak, en fazla göstermelik kalacaktı.

8.3 Kürt ulusal hareketinin ne emperyalizm içi dengelere oynamaktan ne AKP ile pazarlıktan vazgeçebildiğidefalarca görülmüştür. Kürt ulusal hareketi özellikle Suriye’de açıkça ABD güdümlü bir çizgi izlemiştir. İçerde ise 2015 Kasım seçimleri öncesinde kurulan geçici hükümete HDP’nin (sonradan çekeceği) iki bakan vermesi, başkanların görevden alındığı çoğu belediyede HDP’li meclis üyelerinin kayyumla çalışmayı sürdürmeleri ve AKP yargısının HDP liderliğine doğrudan müdahale etmesi karşısında HDP’nin tercihlerini hep sağcı (“yetmez ama evetçi”, liberal, İslamcı) siyasetçiler lehine kullanması belirli bir tutarlılık oluşturmaktadır. Belli ki Kürt siyaseti AKP’nin yeni bir çözüm sürecine girmesi konusunda umudunu şu veya bu ölçüde korumuş ve kendince uzlaşmacı bir tutum izlemiştir. Kürt hareketinin ısrarla Türkiye solunu içerme politikası ile AKP’ye karşı söylemini zaman zaman sertleştirilmesi bu uzlaşmacılığı örtmenin araçlarıdır.

8.4 AKP’nin 2015 Kasım seçimleri öncesinde hızla uygulamaya soktuğu militarist politikaların öncesinde Kürt ulusal hareketinin kendi adına aşırı iyimser ve abartılı hamleler yaparak AKP’nin eline “masayı devirmek” için eline koz verdiği ortadadır. Bugün birçok kişi bu hamlelerin gerçekçilikten uzak olduğunu ileri sürmekte. Bununla birlikte, Kürt ulusal hareketinin karmaşık yapısı hesaba katıldığında, söz konusu dönem alınan kararların, gerçeklikten uzaklaşmanın çok daha ötesinde, düzen siyasetindeki gerilimlerle bağlantılı kökleri olabileceği de bir kenara not edilmelidir.

8.5 AKP, ABD-Kürt köprüsünü yıkmak için uğraşmış, bunda mesafe kat etmiş, ama bunun son noktasına kadar götürülmesinin imkânsız olduğunu görmüştür. Yine AKP Kürt legal partisinin oturduğu kitle tabanının mühendislik hesaplarıyla budanmasının da sınırını görmüş bulunmaktadır. Kürt ulusal hareketinin silahlı gücü ise hayli gerilemiştir. Bugün Kürt ulusal hareketinin bu gücü Türkiye’de yeniden kazanma olasılığı düşüktür. Bütün bu faktörler birlikte değerlendirildiğinde, AKP’nin yeni bir Kürt açılımına yönelmesine bir olasılık tanınabilir. Kürt hareketi ve müttefiklerinin yaklaşımı da, dengeyi daha fazla lehine değiştiremeyen AKP’nin yeni bir “çözüm ve barış sürecine” mahkûm olmasını beklemeye dayanmaktadır. Ancak AKP’nin bu türden bir manevra için gerekli kaynak, özgüven ve özgürlüğe sahip olduğu tartışmalıdır.

8.6 AKP kendini zayıf hissettiğinde sıkışmayı çözmek için şiddeti arttırmakta, güçlendiği anda ise muhalif odakları tümden sindirmek için yine baskıya başvurmaktadır. Alttan alta verdiği mesaj ve Kürt ulusalhareketinin beklentisi ise tam tersidir. AKP yeterince güçlü olduğunda çözüme yeşil ışık yakacağı mesajını yaymaktadır. Kürt hareketi dahil olmak üzere muhalefet bloku ise AKP’nin güçsüz düşeceği anı beklemeye devam etmektedir. Belli ki, o günün esas olarak emperyalizmin ve büyük sermayenin hükümetten yüz çevirmesiyle geleceği umulmakta. Gerçekte söz konusu muhalefet stratejisi gerek bütün emekçi halk kitleleri için, gerekse Kürt yoksulları için içinden çıkılmaz bir tuzağı temsil etmektedir.

8.7 Kürt yoksullarının eşitlik arayışı, önümüzdeki dönem baskın bir sınıfsal perspektife yerleştirilmelidir. Bu alandaki boşluk, partimiz açısından ertelenemez bir göreve işaret etmektedir. Bu görev “kimlik siyaseti” ile dengelenmeksizin ve geride bırakılan dönemin ortaya çıkardığı hassasiyetlere prim vermeksizin yerine getirilmelidir. Son dönemde Kürt emekçilerinin partimize daha fazla başvurması, bazı yerleşimlerde örgüt kurmak için inisiyatif alması bu görevin yakıcılığının kanıtıdır. Partinin sosyalizm programı her tür ayrımcılığa karşı devrimci, enternasyonalist bir doğrultuya işaret etmektedir. Büyük baskı ve ayrımcılığa maruz kalan Kürtleri eşitlik ve özgürlük düzlemine taşıyacak olan bu program ve bu programın hayata geçirileceği sosyalist düzendir. Milliyetçi anlayışların belirlediği ve bir yandan da sınıf uzlaşmacılığı anlamında alabildiğine liberal bir eksende sürmekte olan gerginlikler Türkiye’nin emekçi dinamiğini bölmek ve etkisizleştirmekten başka bir anlama gelmemektedir. Türkiye Komünist Partisi’nin Kürt yoksullarını bir araya getirdiği her semtevi, Kürt işçilerini örgütlediği her işyeri birimi kimlik siyaseti üzerinden yaratılabilecek geçici sempatiden daha önemli ve kalıcı sonuçlar doğuracaktır.

http://www.tkp.org.tr/tr/temel-metinler/13-kongre-turkiye-konferansi-raporu

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]