Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

23.01.2021- 10:05

SÖYLEŞİ | 'Marx'ın Düşüncesi kitabını bir çıkış arayan insanlar için yazdık'


"Tarihsel Gelişimi İçerisinde Marx'ın Düşüncesi" kitabı, günümüzde fikirlerine olan ilginin arttığı Marx'ın düşünsel serüvenini eserleri üzerinden ele alıyor.

Resim Ekleme
VOLKAN ALGAN

Yazılama Yayınevi kuraklaşan fikir ortamında dikkat çeken kitaplar yayınlamaya devam ediyor. Yeni çıkan "Tarihsel Gelişimi İçerisinde Marx'ın Düşüncesi" kitabı, günümüzde fikirlerine olan ilginin arttığı Marx'ın düşünsel serüvenini eserleri üzerinden ele alıyor.

Her biri Marx'ın bir eserini inceleyen 9 makaleden oluşan kitabın editörlüğünü Akademisyen - Yazar Nevzat Evrim Önal yaptı.

Kitapla ilgili sorularımızı yanıtlayan Önal'a göre kitap Marx'ı "yeniden yorumlamak" gibi moda bir yanlışa düşmüyor, çünkü onun buna ihtiyacı yok; ama hala Marx'ın yanıtlarından başka çözüm yolunun gözükmediği insanlığın günümüzdeki sorunlarını da yorumlamaya yardımcı olacak şekilde Marx'ın düşüncesinin gelişimini ortaya koymayı amaçlıyor.

Önal'ın yanıtları şu şekilde:

Öncelikle bu kitap fikri nereden çıktı?
Açıkçası, biraz utanarak söylüyorum ama bu kitabı Marx’ın 200. doğum yıldönümü vesilesiyle hazırlamaya başlamıştık. Amacımız Marx’ın fikirlerinin zaman içerisinde nasıl olgunlaştığını takip etmek ve her bir eseri için güncel uzanımları da olan yazılar yazarak, bu fikirlerin güncelliğini ortaya koymaktı. Türlü aksaklıklar çıktı, kimi bölümlerin yazarları değişti, editörlük süreci uzadı derken Engels’in 200. doğum gününe ancak yetiştirebildik.  

Siz de Marx'ı yeniden keşfetme modasına mı uydunuz; kitap Marx'ı "yeniden ve güncel bir şekilde" mi yorumluyor, yaygın deyişle?
Herhangi bir tarihsel metni işe geldiği gibi güncel yorumlara tabi tutmak postmodern entelektüelliğin zırvalıklarından biridir, bize uzak olsun. Üstelik postmodernizm bunu, yani hermeneutiği skolastisizmden devraldı. İslam’daki karşılığı Tefsir’dir. Ortaçağ karanlığında manastırlara ya da medreselere kapanmış, aklını dinle bozmuş ve gerçek hayatla bağları pek zayıf “âlimler” klasik felsefe metinleri ve dinsel yazıtları yorumlar da yorumlardı. Tarihin ilerleyişine hiçbir katkısı olmadı bu yorumların, olsa olsa bazı örneklerde tarihi yavaşlatmışlardır. Soğuk Savaş başladığından bu yana batı üniversitelerinin “eleştirel” akademisyenleri de, çok benzer biçimde, Marx’ı tefsir edip edip durdular. Kitabın önsözünde bir miktar tartışmaya çalıştım.

Resim Ekleme

Bizim amacımız bu değil. Herhangi bir düşünsel metin, yazılma niyetiyle, felsefi yöntemiyle, vargılarıyla tarihseldir ve belli bir bütünlüğe sahiptir. Marx’ın metinleri de böyledir. Metni bu bütünlüğü bozacak biçimde okumaya çalışmak yorumlamak değil tahrif etmektir. Üstelik Marx’ın eserleri niyeti, yöntemi ve vargıları hiç de örtük metinler değildir. Marx, düşüncesini oluşturan temel fikirlerde yoruma gerek duyulmayacak kadar açıktır. Biz bu kitabı yazarken, Marx’ın temel fikirlerini doğru bulan insanlar olarak, bu fikirleri günümüzün gerçekliğini değiştirmek için nasıl kullanabileceğimize odaklandık.

Son yıllarda Marx'a dönük artan ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Marx’ın büyük dehası, toplumu sınıflara bölen ve birinin diğerinin emeğini sömürmesine dayanan her üretim biçimi gibi kapitalizmin de sonlu olma zorunluluğunu kavraması ve bu sonun nasıl geleceğine dair teoriyi geliştirmiş olmasıdır. Kapitalizmin sonluluğu, en açık biçimde, onun biriken çelişkilerinin toplumsal yaşamı altüst ettiği bunalım dönemlerinde görünür. Bu dönemlerde sermaye birikimi zorlaşır ve sürdürülebilmesi için toplumun geri kalanına çok büyük zararlar verecek politikaların uygulanması zorunlu hale gelir. 2008’den bu yana böyle bir dönemin içerisindeyiz ve sermayenin kendi çıkarları için insanlığı nasıl hiçe sayabileceğini pandemiyi yönetme biçimlerinde bir kez daha, apaçık biçimde gördük.

Bu ortamda doğal olarak burjuvazinin ideologları ve teknokratları da bunalımdan bir çıkış arıyor ve kapitalizmin işleyişine dair bugüne dek yapılmış en ileri, en bilimsel soyutlama olan Marksizme başvurmak zorunda kalıyorlar. Öte yandan bu özünde muhafazakâr başvurular Marx’ın yazdıklarının devrimci ruhuna aykırı olduğu için, Marx’ın düşüncesini tahrif etme, devrimci niteliğinden arındırma çabasıyla kirleniyor. Örneğin Thomas Piketty, 21. Yüzyılda Kapital diye kitap yazıp, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet kaldırılmaksızın servet vergileri ve evrensel vatandaşlık geliriyle günümüz sorunlarının “çözülebileceğini” iddia edebiliyor ve bunu kendince Marx’a dayandırıyor.

Ölümden ölesiye korkan, kendi korkusunun derinliğiyle büyülenip dolu silahlarla oynayan saplantılı insanlar gibiler.  

Kitaptaki makale konuları neye göre seçildi, ne tür bir metotla yazıldı?
Kitaptaki makaleler Marx’ın eserlerini olabildiğince kronolojik bir sırayla takip ediyor. Her bir yazının, konusu olan eseri, güncel uzanımları olan bir tartışmanın Marx’taki referansı olarak incelemesini gözettik. Böylelikle yazılardan hiçbiri “Marx aslında ne demek istemişti?” gibi bir sorudan yola çıkmadı, daha çok “bu meseleye dair Marx ne demişti?” sorusu etrafında şekillendi. Böylelikle, Marx’ın yazdıklarının yerine okunacak özetler ya da yorumlar değil, aksine Marx’ın eserlerinin bugün nasıl işe yaratılabileceği, güncel sorun ve çelişkilere bakarken Marx’ın soyutlamalarının nasıl işlevsel biçimde kullanılabileceğine örnekler yazmış olduk.

Peki, bu kitap kime yazıldı? Marx'la yeni tanışacaklara mı mesela?
Marx’ın en sevdiğim saptamalarından biri şu: İnsanlık kendi önüne, ancak çözüme bağlayabileceği görevler koyar, zira yakından bakıldığında, her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi, ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut ya da ortaya çıkmakta olduğu yerde gündeme gelir. Marx’a bütün eserlerini, en önemlisi de Kapital’i yazdıran, sermaye denen çelişkili özel mülkiyet ve toplumsal ilişki biçimi ve onun etrafında gelişten kapitalist üretim biçimini sorunsallaştırmasını sağlayan itki; bu üretim biçiminin sadece soyut anlamda yıkılabilir olması değil, yıkılma vaktinin gelip çatmış olmasıdır.

Bugün, bu sistemin içinde yaşayan insanların çok büyük çoğunluğu komünist ya da Marksist değil, ama hangi toplumsal sınıfa mensup olurlarsa olsunlar, çürümekte olan ve yıkılıp yerine yenisinin yapılması gereken bir sistemde yaşıyor ve üretiyor olduğumuzu içten içe fark ediyorlar. Bu tedirginlik verici his insanları çözüm aramaya değil, genelde hurafelere, sahte umutlara, avunma yollarına sevk ediyor.

Biz bu kitabı bir şeylerin hiç yolunda olmadığını ve bu toplumsal düzende de bir daha yoluna girmesinin mümkün olmadığını sezen, bu sezgisinden kaçmak yerine bir çıkış arayan insanlar için yazdık. Biz nasıl çıkış arıyoruz göstermek ve beraber aramaya davet etmek için. Bu insanlar bugün azınlıktalar, ama çok yakın gelecekte çoğunluk olacaklar.

Ülkenin sorunlarına çözüm yolu arayanların kitapta bulacağı bir şeyler var mı, yoksa "biz günlük siyaset için hazırlamadık kitabı" mı diyorsunuz?
Ülkenin sorunlarına sadece dediğiniz üzere “günlük siyaset”le çözüm arayanlar, örneğin “ah ne yapsak da önümüzdeki seçimde sandıktan AKP çıkmasa”dan başka bir şey düşünmeyenler kitabımızı okurlarsa hayal kırıklığına uğrayabilirler. Aslında onların da okuması iyi olur, zira yanlış kanaatlere dayalı iyimserlikler ne kadar erken yıkılırsa sahibi için o kadar az zarara sebep olurlar.

Marksizm açısından insanın siyasi edimi gündelik değil tarihseldir. Her eylem, çelişkilere bir katkıda bulunur ve tarih, biriken çelişkilerin toplumu sürüklediği bir bunalımın devrimci nitelik kazanmasıyla hızlanır. Köhnemiş toplumsal düzenler böyle yıkılır ve yeni, daha ileri bir toplumsal düzen ancak böyle kurulur. Biz, ülkenin sorunlarına da böyle çözüm arıyoruz. İnsanlığa her gün yeni ve gereksiz acılar yaşatan kapitalist toplumsal düzeni sürdürmek ya da sürdürülebilir kılmak için değil; onun çöküşünü hızlandırmak, bu çöküş sırasında tarihe el koyacak devrimci iradeyi güçlendirmek ve kalabalıklaştırmak için çalışıyoruz. Dolayısıyla çözümün “sürdürmek” değil “yıkmak ve yenisini yapmak”tan geçtiğini düşünen herkes için çok çekici fikirler var kitabımızda. Kapsamlı değişiklikten çekinenler ise, eğer bu kitabı okurlarsa, kendilerine belki çekincelerinin sarsılması gibi bir faydamız dokunabilir.

Özetle, devrimci mücadele bir komünist için “iş” değil “varoluş tarzı”dır. Ve her komünist yazarken de mücadele eder. Mücadele etmek için yazdık ve yazdıklarımızın mücadeleye katkısı olacağını düşünüyoruz.

Resim Ekleme

https://sol.org.tr/haber/soylesi-marxin-dusuncesi-kitabini-bir-cikis-arayan-insanlar-icin-yazdik-24517

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]