Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Mafyatik bir çete re.sinin üç hafta öncesinden başlayan açıklamalarıyla gündem bir anda değişti. Toplum olarak bu çete inin videolarıyla yatıp kalkmaya başladık. Ne söyleyecek, hangi kirli ilişkileri ortaya dökecek merakı corona'nın bile önüne geçti. Metin Çulhaoğlu da bugünkü yazısını bu konuya ayırmış. Başlık da onun yazısından.

Yazıyı okuyalm, sonrasında olası gelişmelerle birlikte yorumlarımızı da ekleriz.

Çöküş, çürüme ve olası ‘çözüm’ girişimleri -   Metin Çulhaoğlu

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözünü son 30 yıl içinde kim bilir kaç kez duyduk. Bu sözlerin büyük bölümünün altı boş çıktı. Çıkmayanlarında gerçekleşen “değişimin” ise olumlu yönde olduğunu söyleyemeyiz.

Ancak, Peker videolarıyla gelinen noktayı değerlendirirsek, hiçbir şey değilse bile pek çok şeyin eskisi gibi olmayacağı söylenebilir. Evet, Türkiye’de bazı şeyler eskisi gibi kalabilir; buna karşılık, bugünkü iktidar blokuna bakarsak burada hemen hemen hiçbir şeyin eskisi gibi sürmesinin mümkün olmadığı görülüyor.

Daha açık söylersek, iktidar bloku çözülmektedir ve Peker olayı da bu çözülmenin nedeni değil ama göstergesi, tezahürüdür.

O kadar ki “çürüme” ve “çöküş” gibi sözcükler artık yandaş gazetelerin yandaş yazarlarından bile işitilebilmektedir.

***

Bugünkü duruma ilişkin değerlendirmeler iki ana grupta toplanıyor. Bu iki grup arasında tam bir karşıtlık söz konusu olmasa bile ağırlığın farklı noktalara verildiği görülüyor. Örneğin, birinci gruptaki değerlendirmelerde ağırlık, nasıl toparlanacağı bilinmeyen, hatta toparlanması mümkün görülmeyen bir dağınıklığa (çürüme ve çöküş) tanınırken, diğer gruptaki değerlendirmelerde ortamı fırsat bilen Erdoğan’ın çevresindeki kimi unsurları tasfiye ederek tek adamlık konumunu daha da pekiştireceği ileri sürülüyor.

Dediğimiz gibi, biz bu iki değerlendirmeyi birbirini tamamen dışlayan içerikte görmüyoruz. İkinci gruptaki değerlendirme, Peker işinin en başından Erdoğan tarafından tezgahlandığı iddia edilmediği sürece (ki böyle bir iddia henüz yoktur) birinci gruptaki değerlendirmeyle tek bir noktada ayrışır: İşler, kim olursa olsun artık toparlanamayacak bir noktaya mı geldi, yoksa Erdoğan ne yapıp edip bu dağınıklığı toparlar mı?

***

Erdoğan’ın, temsil ettiği siyasal çizgide yer alan, yakınındaki ya da belirli bir mesafedeki aktörlere yönelik operasyonlarda azımsanmayacak bir beceriye sahip olduğu açık. Ancak, bu kez ortamın kendisi açısından daha elverişsiz ve güç olduğunu da görmek gerekiyor. Bizce bu güçlüğün iki temel nedeni var.

Birincisi: Bugün Türkiye’de kendi içinde en hafifinden “yıpranmaya”, en ağırından ise “çürümeye” maruz kalmamış önemli tek bir kurumdan bile söz edilemez. Sıralarsak, Meclis, ordu, yargı, sivil   bürokrasi, medya, akademi diye gider. Böyle olunca, Erdoğan “toparlayıcılık” adına bu kurumlardan hangilerine dayanmaya kalksa mutlaka birtakım dengeleri bozacak, birilerini küstürecek, ses çıkarmayan başkalarında ise ileride ortaya dökülecek kin birikimine yol açacaktır.

Başka   bir deyişle her “toparlama”, daha sonrasının   yeni bozulma ve dağılmalarının yolunu döşemiş

olacaktır.

İkincisi: Geçmişteki Susurluk ve “Ergenekon-Balyoz” olaylarından farklı olarak bugün iktidar blokunda, duruma gerçekten tepkili, en azından daha “eli yüzü düzgün” bir devlet ve yönetim isteyen hiçbir aktör, kesim, vb. kalmamıştır. İstisnasız hepsi, “daha iyisi olsun”, “işler düzelsin”   değil, “ben temizim”, “ben bulaşmadım” yarışı içinde kendini kurtarmaya çalışmaktadır.  

Bu da yukarıdaki birincisi ile bağlantılıdır ve geriye doğru yarış içindeki aktörlerle “ileriye” hamle yapma şansını ortadan kaldırmaktadır.

***

Bundan sonra ne olabilir?

Bizce, şimdiye kadar olay karşısında sessiz kalmayı tercih eden iktidar blokunun “merkezi”, daha doğrusu , biraz daha bekledikten sonra bir “toparlama” girişiminde bulunacaktır.   Türkiye toplumunun çabuk unutma özelliği ne kadar baskın olursa olsun böyle bir konunun hep susarak, sessiz kalarak geçiştirilmesi mümkün değildir. Yepyeni “reform yasaları” tedavüle sokulsa bile…

Ancak, daha önce söylediklerimiz çerçevesinde bakıldığında, “toparlama” hamlesinin başarı şansı düşük görünmektedir. Çünkü bu saatten sonra her “toparlama” yeni tepkileri ve dağılmaları da beraberinde getirecektir.

Bu durumda, erken seçim, bir yol olarak iktidarın da gündemine oturabilir.

***

İşin aslına bakılırsa bugünkü durum Türkiye’nin yapısal koşullarında “iyi saatte olsunlar” türü bir “çözümü” de akla getirmektedir.

Ne var ki hem Türkiye’nin artık bu tür “çözümleri” aştığı söylendiğinden hem de çok netameli bir konu olduğundan daha fazlasını söylemek mümkün görünmüyor.

Toparlama hamlesi + erken seçim deyip bitirelim…  

https://ilerihaber.org/yazar/cokus-curume-ve-olasi-cozum-girisimleri-126560.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
01.06.2021- 03:02

Sedat Peker'in sekizinci videosunu izledim. İki şey dikkatimi çekti; birincisi Peker'in şaşırtıcı biçimde donanımlı oluşu. Bir çete re.sinden beklenmeyecek şekilde entelektüel bir yanı var. Videosunda bu yanını bol bol kullanıyor. İkincisi ise Mehmet Ağar, Süleyman Soylu, Pelikancılar derken sıranın ''Tayyip Abi'ye'' gelmiş olması. Ya da birinci videodan itibaren hedefe Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı koymuştu da, önce çevresinden başlamak zorunda kalmıştı.   Erdoğan Soylu'ya destek açıklaması yapmasaydı, Sedat Peker Erdoğan'ı bu kadar net bir şekilde karşısına alır mıydı, o da soru işareti. Sanırım bir sonraki videoyla bu konularda daha net fikrimiz olacak.

Bu videoyla Suriye ve Libya konusunda ilk kez ''içerden biri''nin çok net açıklamalarına tanık olduk. Silahlar Bayırbucak Türkmenlerine değil EL-Nusra'ya yani El-Kaide'nin Suriye koluna gitmiş. Bu kadar da değil. Silahlar satılmış, petrol işine girilmiş ve buradan elde edilen milyon dolarlar saraydan birlerinin üzerinde Damat Berat Albayrak'a gitmiş. Peker uluslararası sulara girdikçe hem Suriye ve hem de Libya'da kirli akçeli işlerin üzerindeki örtü kalkıyor.

Evet, tam bir çöküş ve çürüme...
Kaldırılan her taşın altında yatan bir başka kirlilik...

Bundan sonrasını toparlayabilmek o kadar kolay değil. Bütün bu fotoğrafa bakıldığında iktidarı terketmek de o kadar kolay gözükmüyor. Seçimi ertelemek de pek mümkün değil. Peki ne olacak; bu süreç nereye varacak?

Farkında mıyız, bilmiyorum ama, gerçekten olağan dışı bir süreç bekliyor bizi.
Belki bir hayli de sert bir süreç!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
13.06.2021- 20:21

Halktv. altyazı geçiyor ''Sedat Peker yakalandı iddiası...'' 20 saattir de tweet atmıyor. Perşembe ve Pazar günleri yayınlayacağını söylediği videoları ertelemişti, ailesiyle yer değiştiriyordu, yakalamak ve öldürmek amacıyla peşlerinde birilerinin olduğunu söylüyordu. Merak uyandırıcı bir iddia, olabilir mi; neden olmasın?

Türkçü-Turancı olduğunu gizlemeyen bir çete i ülkeyi bir aydır sarsıyor. Siyasi iktidarın bütün kirli ilişkilerini ortaya seriyor ve güç durumda bırakıyordu. Her şeyi de anlatmıyordu, her videoda bir perdeyi aralıyor ve iğrenç ilişkileri halkın da inanabileceği bir şekilde ortaya seriyordu. Bu durumun Erdoğan iktidarını güç durumda bıraktığı çok açık. Karşılıksız da kalamazdı. Kırmızı bülten bir yana ve aynı zamanda daha fazla konuşmaması için aracıların da devreye girdiğini söylemek de mümkün. Çünkü gerçekten de Peker'in söylediklerinin yenilir yutulur bir yanı yok.

Yakalansa da yakalanmasa da Sedat Peker'in daha uzun bir zaman gündem üzerinde etkili olacağı kesin.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
14.06.2021- 02:06

Peker'den yeniden Twitter paylaşımları: 'Kaldığım mekana geri geldim'

Ülkücü mafya lideri Sedat Peker yeniden twit atmaya başladı, 'öğle saatlerinden itibaren kaldığım mekandan yetkililerle beraber ayrıldım' dedi.

Resim Ekleme

Bugün yayınlayacağını duyurduğu videoyu yayınlamayan ve uzun süredir sosyal medya hesabından paylaşım yapmayan ülkücü mafya lideri Sedat Peker'in Birleşik Arap Emirlikleri'nde yakalandığı iddia edilmişti.

Peker geceyarısı itibariyle Twitter'dan yaptığı paylaşımlarda öğle saatlerinden itibaren tutulduğu yerden ayrıldığını ve ailesinin yanına döndüğünü söyledi. Peker "hakkındaki iddiaların yoğunluğu nedeniyle" yetkililerle karşılıklı sohbette bulunduklarını ileri sürdü. Peker paylaşımlarında ülke ismi ise vermedi.

Paylaşımlarda şöyle denildi:

"Kıymetli dostlarım, öğle saatlerinden itibaren kaldığım mekandan yetkililerle beraber ayrıldım. Şu an kaldığım mekana, ailemin yanına geri geldim. Hakkımdaki iddiaların yoğunluğu nedeniyle karşılıklı sohbette bulunduk.

Şahsım hakkında herhangi bir Interpol kararı olmadığı için, tüm herkes gibi ülkelerinde misafir olarak bulunduğumu söylediler. Hakkımda birçok suikast ihbarı olduğunu bana ilettiler, hepimizin bildiği gibi.

Ülkeden ayrılmamda veya ülkede kalmamda herhangi bir sorunun olmadığını da bana ilettiler. Aydınlık Gazetesi’nde yazan SAT timlerinin ve MİT timlerinin yaptığı operasyonla yakalandığım asla doğru değildir.

Zaten ben uluslararası hukuka göre aranan bir kişi değilim. Bu sebeple yüce devletimizin bana resmi bir operasyon düzenleyebilmesi de mümkün değildir. Her normal insana davrandıkları gibi bana da kibar bir şekilde davrandılar.

süslü sülü, benim ahiretliğim, derin mehmet, pelikancılar, ve diğer zevatın tamamı; bizde söz namus. Eğer ölmez sağ kalırsak, bu hikayeyi tamamlamaktan geri durmayacağız.

Tabi ki bu süre zarfında gereği eğer yapılmazsa, yapmayanlarla ilgili söyleyecek sözlerimiz de elbet olacaktır. Beni sevdiği için dua edenlere, beni sevmediğinden dolayı sadece çocuklarıma ve aileme iyi dilek dileyenlere tüm kalbimle teşekkür ederim."

https://haber.sol.org.tr/haber/pekerden-yeniden-twitter-paylasimlari-kaldigim-mekana-geri-geldim-307035

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]