Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

02.12.2021- 07:58

TKP'nin Sesi'nin Aralık sayısı çıktı


Türkiye Komünist Partisi’nin aylık dergisi TKP'nin Sesi'nin Aralık sayısı “Yalnız kalma!” başlığıyla çıktı.

Resim Ekleme

TKP’nin Sesi aylık dergisinin Aralık sayısı “Yalnız kalma!” başlığıyla çıktı. Şimdi yan yana durma zamanı denilerek bir araya gelme çağrısı yapılan derginin giriş yazısında şu satırlar yer alıyor:

Türkiye yoksul bir ülke değil. Peki nerede, nereye gidiyor bu ülkenin zenginlikleri? Rakamlar açıklanıyor, hava satıyor AKP’si, patronları. Şöyle büyüdük, şöyle ilerledik, şöyle kalkındık… Birileri semirdikçe yoksullaşan halka, sabret, şükret, idare et işte deniliyor. Her gün yeni zamlarla karşı karşıya kalan halkımıza şu seçimlere kadar bekleyin azıcık deniliyor.

TKP’nin Sesi 7’nci sayısında “Yalnız değilsin” diye sesleniyor ve çağrı yapıyor: Pahalılığa karşı ayağa kalk!

Derginin yeni sayısında TKP Merkez Komite Üyesi Savaş Sarı’yla yapılmış bir röportaj yer alıyor. “Yalnızlık çaresizliği, örgütlülük umudu büyütüyor” başlıklı röportajda Sarı, TKP’nin çalışmalarından ve bir süre önce başlattığı pahalılığa karşı ayağa kalk çağrısından söz ediyor.

Bunun yanı sıra dergide TKP’nin ülke genelinde birçok noktada açtığı semt evlerinin birkaçı tanıtılıyor. Semt evlerinin neyi amaçladığı, dayanışma ve mücadelenin mahalle ölçeğinde nasıl örüldüğü orada yaşayan ve semt evlerindeki mücadeleye emek veren insanlar tarafından aktarılıyor.

TKP’nin Sesi dergisine TKP binaları, semt evleri ve işçi evlerinden ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinden ulaşabilirsiniz. Bulunduğunuz yere en yakın TKP binasıyla ilgili bilgi almak için iletisim@tkp.org.tr adresine e-posta gönderebilirsiniz.

https://haber.sol.org.tr/haber/tkpnin-sesinin-aralik-sayisi-cikti-319694

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
03.12.2021- 07:42

TKP MK Üyesi Savaş Sarı TKP'nin Sesi dergisine yaptığı değerlendirmeden bir bölüm:
Resim Ekleme

''!İnsanlar mutsuzluk ve yaşamın zorluğuna dair hemen hemen her yerde konuşuyorlar. Salgın koşulları, geçinebilmenin artan yükü, işsizlik derken insanların hayatla bağı fazlası ile örselenmiş durumda. Bugün her birimizin tek tek çaresizliğini besleyen en önemli neden ise yalnızlık. Bunca sorun ve yükün karşısında insanlar yapayalnızlar. Öncelikle bu yalnızlığı yaşayan ve ayakta kalmaya çalışanlara sesleniyoruz. Emeği karşılığı ücretle geçinmek zorunda olanlar, onca belirsizlik içerisinde el yordamıyla hayatta yol almaya çalışan gençler, memleketi için kaygılanan yurttaşlar. Belki de nüfusun büyük bir çoğunluğu bu çağrının muhatabı. Sayıya döktüğünüzde milyonlarla tarif edilebilirler. Yaşamlarını sürdürebilmek için her gün yapmak zorunda oldukları, eyledikleriyle ise toplumsal yaşamın yeniden ve yeniden devamını sağlayan asıl gücü temsil ediyorlar. Ama içinde yaşadıkları dünya ve toplumsal düzen karşısında kendilerini etkisiz, belki çaresiz yani yalnız hissediyorlar.

TKP’nin çağrısı çaresiz olmadığımıza, bir araya geldiğimizde büyük bür gücü temsil edeceğimize dair bir iddia aynı zamanda.''

https://haber.sol.org.tr/haber/yalnizlik-caresizligi-orgutluluk-umudu-buyutuyor-319787

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
05.12.2021- 05:49

Öylesine bir yazı...

TKP'nin aylık dergisi olan TKP'nin Sesi Aralık ayında ''Yalnız Kalma'' başlııyla çıkmıştı. Dostlar bu türden güzel başlıklar atmayı seviyor ve beceriyorlar. Şimdi Yyan yana durma zamanı diyorlar alt başlıkta. Yalnız kalma, yan yana dur ve ülkenin sana ihtiyacı var.

Çok zaman geçmedi aradan, bir Semt Evi'nde oturuyorduk. Bir arkadaş geldi, oturdu, sohbete katıldı ve daha çok da susuyor, dinlemekle yetiniyordu. Belki patavatsızlıkyı, bilmiyorum, üye olmadığını anladığım arkadaşa ''neden partiye üye olmuyorsun?'' diye sormuştum. İlgimi çekiyor bu soru. Solcular, sosyalistler neden örgütsüz kalmayı yeliyorlar? Neden örgütlü, partili olmaktan kaçınıyorlar? Bir sosyalist   partinin, herhangi bir sosyalist partinin bir ilçede 15-20, bilemedin 50 üyesi bulunmasının açıklanabilir bir yanı olmasa gerek. Merakım da, patavatsızlığım da bundandı. Şaşırtıcı bir şekilde yanıt verdi. Sanki önceden düşünülmüş gibiydi. ''Hiçbir parti beklentilerime yanıt vermiyor.'' deyivermişti. ''Sosyalist partilerden beklentin ne olabilir ki? diye sormadım nedense. Sorsaydım ne yanıt verirdi? Bilmiyorum, belki böyle bir sorunun yanıtını da önceden düşünmüştür, kim bilir.

Evet, patavatsızlığı sürdürdüm. Arkadaş sanki başka bir yanıt vermemiş gibi, ''hepimiz, ben, sen o, hepimiz kentlerde de yaşasak feodal ilişkilerimizden kopamyoruz. Bir sosyalist partiye üye olduğumuzda alışageldiğimiz ve ısrarla sürdürdüğümüz bireysel yaşantımızda bir değişiklik olacak ve bu değişikliğe de bir şekilde kendimizi hazır hissetmiyoruz. Pek çok konuda değişimden yana tavır alan bizler gerçekte kendi bireysel yaşam biçimimizin ve/veya bireysel ilşikilerimizin, alışkanlıklarımızın pek de değişmesni istemiyoruz. Zor geliyor, ürkütücü bir gerçeklik gibi karşımıza dikiliveriyor. Aşamıyoruz, yenemiyoruz bu duyguyu. Israrla yalnız kalmada diretiyoruz. Deyiverdim.

Buna benzer bir şeylerdi söylediklerim. Kimse de yanıt vermedi. Bir suskunluk. Sürdü gitti.

Çok mu gerçekti söylenenler?
Gerçekliğin ürkütücü olması mıydı, bu suskunluğun nedeni?
Oysa orada, bir masanın etrafında bulunanların   ve hemen   dışarıda sigara içenlerin pek çoğu da partiliydi.
Birazdan ellerine parti broşürleri alacaklar ve kadınlı erkekli dağıtmaya çalışacaklardı.

Bilmiyorum, neyi bilmediğimi de bilmiyorum. Ama bana öyle geliyor ki, dışarıda, yaşanan başka bir gerçeklik var. İnsanlar ne denli değişimden yana olurlarsa olsunlar, değişimin bir ürkütücü yanı da var sanki. Dışa kapalı bir toplumun içe dönük bireyleri olarak yıllardır edindiğimiz alışkanlıkların bir anda değişebileceği gerçeğini düşünmek bile insana ürkütücü geliyor.

Evet, yalnızız, ama bu yalnızlığın üstesinden gelebilecek bir adımı atmak da öylesine zor geliyor ki. Sadece yoksulluğumuz, işsizliğimiz ve hatta geleceğe yönelik kaygılarımızdan kurtulmak için de değil ve aynı zamanda bireysel ıssızlık demek olan yalnızlığımızdan kurtulabilmek için de örgütlü, partili olmak gerekmiyor mu?

Hem sonra...- bizler yalnız kalmakta, yalnız olmakta ısrar ettikçe partiyi de yalnızlığa ve bir ölçüde umarsızlığa terk etmek zorunda bırakmıyor muyuz?

Parti de bir şeyler yapmalı, ve sanki sorunun çözümü de partinin bu örgütlenme konusunda biraz daha gevşek bir yapıya kavuşması, hiçbir solcuyu ve kendini solcu olarak tanımlayan bir dostmuzu daha baştan değişim denilen ve çoğu kez alışkanlıklarımız yüzünden bize ürkütücü gelen bu olağanüstü devinimle karşı karşıya bırakmaması. Partinin dışa dönük yüzü olanların ve ilk teması yapan kişilerin de bu donanıma sahip olması... Neyse...

Yalnız kalma.
Partiyi de yalnız bırakma...

...diyelim ve hiç de akılda yokken, birdenbire ortaya çıkmış bu öylesine yazıyı da burada keselim.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]