Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Metin Çulhaoğlu İLERİhaber'deki cumartesi yazısını Şili seçimlerindeki solun başarısı üzerinden sol dalga konusuna ayırmış. İyi etmiş, bu tür değerlendirmelere ihtiyacımız var. Solcu olmak, sosyalist olmak sanıldığı ve benimsendiği gibi -özelikle sanalda- gerekli gereksiz birtakım alıntıları ezberlemek, alt alta üst üste sıralamak değildir. Hep yinelemeye çalışıyoruz, sosyalist ideolojiyi öğrenmek, içselleştirmeye çalışmak ve daha ötesini amaçlayanlar için Marksizm Leninizm'in bir düşünce yöntemi, bir düşünme klavuzu olduğunu kavrayarak benimsemek sonuçta Metin Çulhaoğlu'nun söylediği gibi hem dünya ve hem de ülke koşullarında karşımıza çıkan durumlara ilişkin savunageldiğimiz ideolojiye, dünya görüşüne uygun bir tutum almakla mümkün hale gelebilmektedir. Bu yüzden güncelliği, güncel olanı mercek altına almak önemlidir ve burjuva sınırlar içinde siyaset yapmaya çalışmak hiç değildir. SOL haber sitelerindeki köşe yazılarını bu perspektifle okumaya ve anlamaya çalışmak gereklilik yanında bir zorunluluk olmalıdır. Güncelin yok sayılması, önemsizleştirilmesi ve sosyalist ideolojinin zihnimizde içi çok da dolu olmayan bir ezberler yığını haline gelmesi/getirilmesi sanıldığının tersine ideal bir komünistlik ya da enternasyonalistlik falan da değildir.

Başlıkla ilişkilendirerek Metin Çulhaoğlu'nun bugünkü yazısına bir de bu gözle bakıp yorumlamakta yarar var.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
25.12.2021- 03:54

Sol dalga gelse de gelmese de - Metin Çulhaoğlu

Bugün emekçilerin çoğunluğunun eskisine göre daha fazla ezilmesinin ve sömürülmesinin, iklim krizinin, ayrıca çevrenin maruz kaldığı tahribatın ve karamsar gelecek öngörülerinin kaçınılmaz olarak yeni, dünya-tarihsel açıdan dördüncü bir sol dalga getireceği yolundaki görüşlere ihtiyatla yaklaşmakta yarar vardır.

 
Şili’deki başkanlık seçimi sonuçları Türkiye solunda sevinçle karşılandı. Gerçi yeni başkan Boric’in solculuğunu sorgulayanlar da var; ama bu sorgulayıcı tutum hem görece sınırlı kaldığından hem de ilgili düşüncelerimizi daha önce yazdığımızdan ( https://www.solpaylasim.com/k8423-sol-ve-solculuk-anlasmazlik-noktalari-.html   - melnur) bu konuya yeniden girmeyeceğiz.

Anlatmaya çalışacağımız başka şeyler var.

***

Geçmişe dönüp bakıldığında, tarihin akışındaki kimi kesitlerin “sol yükseliş” ya da “sol dalga” gibi terimlerle tanımlanması mümkün görünüyor. Burada kastedilen, kuşkusuz dünyanın bu zaman kesitlerinde tümden sola kayması değil, sol düşünce ve siyasetin yerleşik sağ-tutucu iktidar ve siyasetlerle deyim yerindeyse “aşık atacak” bir güce ve etkiye ulaşmasıdır.

“Hangi kesitler” diye sorulursa sıralayalım: (önceki yüzyıldaki Amerikan ve Fransız devrimlerinin izlerini taşımak üzere) 19 yüzyılın ilk yarısı; 20. yüzyılın ilk çeyreği ve son olarak 1960-1980 kesiti.  

Bu tarihsel kesitlere genel olarak “sol yükseliş” ya da “sol dalga” olgularının damgasını vurduğunu görüyoruz.

19. yüzyılın ilk yarısının devrimleri düşen/gerileyen bir çizgi izlese ve bir noktada kesilse bile emekçi sınıflara önemli haklar ve deneyimler kazandırmıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreği Avrupa’da bu kez burjuva devrimlerin ötesinde rüzgarlar da estirmiş, 1917 devrimiyle birlikte ilk sosyalist devlet ortaya çıkmış, sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı akımlar dünyanın pek çok yerinde güçlenmiştir. Nihayet, 1960-1980 kesiti Avrupa kıtasının önemli coğrafyalarında komünizme yeni bir soluk katarken İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da faşist rejimlere son vermiş, “üçüncü dünyadaki” pek çok ülke emperyalizmin siyasal boyunduruğundan kurtulmuştur.

***  

Çıkarılabilecek sonuçlar?

Bugün emekçilerin çoğunluğunun eskisine göre daha fazla ezilmesinin ve sömürülmesinin, iklim krizinin, ayrıca çevrenin maruz kaldığı tahribatın ve karamsar gelecek öngörülerinin kaçınılmaz olarak yeni, dünya-tarihsel açıdan dördüncü bir sol dalga getireceği yolundaki görüşlere ihtiyatla yaklaşmakta yarar vardır.

Böyle olmayabilir de.

Sonra, ille de böyle olması mı gerekir?

Şimdilik pek ihtimal vermemekle birlikte, böyle de olsa “kopuş” dediğimiz olgunun gene eşitsiz bir dağılımla, zincirin (en zayıf denemese bile) belirli halkalarında ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz.   Önemli olduğunu sandığımız bir ek yapalım: Gerçek anlamda sosyalist alternatif, zincirin bu halkalarında ve daha geniş tanımlanmış bir solun yükselişiyle ortaya çıkacaktır. Başka bir deyişle, sosyalist alternatifin bu sol dalgalanmanın dinamiğiyle maddi bir güç haline gelmesi, öteden beri hep apayrı bir yerde duran sosyalizmin kendi başına ileri atılıp solu da peşinden sürüklemesinden daha gerçekçi bir ihtimal olarak görünmektedir.

Gerekçemiz de şöyle: Sol içinde komünizmin 1919-1943 kesitine özgü olup ardından bir süre devam eden “ayrışıklığı” yaklaşık 40 yıldır buharlaşmış durumdadır. Buharlaşan, kuşkusuz ne Marksizm ne de Leninizm’dir. Ancak, bugün bu düşünceyi temsil edenlerin sol içinde seçkin, üstün ve rakipsiz (pre-eminent) bir konumda oldukları söylenemez. Komünistlerin, geniş kesimlere nüfuz etme açısından tarihten gelen müktesep hakları yoktur; “pre-eminent” konum için uğraşmaları, çalışmaları ve bugünün de öncü unsurları olduklarını göstermeleri gerekir.

***

Komünistlerin, kendi konumlarını özellikle ve en başta solun başka kesimlerini dışarı iterek ve onları “mahkum ederek” belirtik kılmaları ve güçlenmeyi burada aramaları bir kuraldan çok istisna sayılmalıdır.   Bugün komünistlerin karşısında temsilcilik kavgası yapacakları bir II. Enternasyonal Marksizm’i olmadığı gibi, kendi güçleriyle tam iktidarı zorlarken karşılarına dikilen bir sosyal demokrasi de yoktur.

Ya “liberal virüs”?

Sosyalistler arasında bu virüse karşı dört doz aşısını olmayan artık herhalde kalmamıştır…  

https://ilerihaber.org/yazar/sol-dalga-gelse-de-gelmese-de-134662

Cevap: 2
27.12.2021- 23:10

Şili'de ki seçim sonuçlarını, tüm Dünya'da aşırı sağın yükselişe geçtiği göz önünde bulundurulduğunda, oldukça değerli buluyorum. Evet, belki Boric'in seçimleri kazanması ile birlikte Şili Sosyalist bir rejime geçmedi ama söz konusu seçim sonuçları, halkın Sosyalizme yönelik eğilimini ortaya koymuş oldu. Aslında bu biraz da Güney Amerika'da ki geçmişten gelen Sol gelenek ve kültürle ilgili bir durum... Güney Amerika, Emperyalizm'e karşı verdiği Anti-Emperyalist mücadelenin siyasi geleneğini hala muhafaza edebilmekte... Bu durum Güney Amerika'ya muazzam bir devrimci siyasi kültür kazandırmakta...

Fakat bu devrimci eğilimin Sol açısından nasıl kullanılacağı ve kanalize edileceği önemli bir konu... Örneğin, Yunanistan'da SYRIZA'nın iktidarı, sadece IMF ile pazarlıkta daha kabul edilebilir şartların kabul edilebilmesini mümkün kılmıştı... Yunanistan'da beklenildiği gibi bir devrimci, sistem dışına çıkan bir Sol dalga yaratamamıştı... Dolayısıyla büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştı...

O yüzden Sosyalist bir partinin iktidara gelmesi kadar, iktidardayken izlediği politikalarda bir o kadar önem taşımakta... Eğer düzen siyasetinin dışına çıkamaz, mevcut durumun gerektirdiği devrimci perspektifi sergileyemezseniz, düzen siyasetinin içerisinde kaybolur ve halkın taleplerine cevap veremezsiniz. Bu da sizi düzen partileri ile aynı seviyeye indirir ve halkın gözünde temsil ettiğiniz misyonu kaybetmenize yol açar... Bu sebepler Şili Sol'u için asıl sınav şimdi başlıyor diyebiliriz...



Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]